1.
sizlere biraz öyküden ve öykünün kriterlerinden, ne olduğundan, ne olmadığından bahsetmek istiyorum. (bilgi birikimim dahilinde)
öykü: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan bir düzyazı türüdür.
hikaye ile karıştırılmamalıdır. altını çizerek söylüyorum: hikaye, bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılmasıdır.
her şeyin bir hikayesi olabilir fakat her şeyin bir öyküsü yoktur. herhangi bir senaryo, film, roman, deneme, şiir vb. bir hikayeye sahiptir. yani çok daha genel, olayın anlatımıdır. öykü ise hikayeyi de içeren daha geniş bir edebi türdür.
ingilizcede böyle bir ayrım var mesela. her şeyin bir "story"si vardır ama her şeyin bir "short story"si yoktur... short story türkçedeki "öykü"nün izdüşümü elbette.
öykü kısadır. fakat bu kısalık mevzusu fazlasıyla kafa karıştırıcı olabilmekte.
" öykü< novella< roman" gibi bir ayrım var mesela. fakat bu ayrımı biraz daha inceleyince olayın aslında ne kadar anlamsızlaşabileceği gözüküyor. şöyle söyleyeyim:
öykü eksiltme sanatına göre giden bir edebi türdür ve eğer kesin bir ayrım yapacak olursak poe'nun belirttiği üzere ve stephen king'in de değindiği üzere, "etkide birlik" söz konusudur. (bkz: etkide birlik) (tek etki kuramı olarak da geçiyor literatürde.)
eğer romandan eksiltirseniz öykü, öyküden eksiltirseniz şiir ortaya çıkar. ama soralım: kime göre neye göre? değişir bu efendim. mesela flash fiction denen bir tür de var. hemingway'in ortaya attığı söylenen 6 kelimelik roman örneğin... roman. ama roman mı sizce bu? belki. sonuç olarak yazdığı yazı şu:
"for sale:
baby shoes. never worn."
o halde bir düşünelim. bu "roman" düşündükçe kendisini açıyor mu okuyucuya? hayallere sürüklüyor mu bizi? amatör bir "yazar" olan bana sorarsanız,-ki yazar demeye utandığım oluyor kendime- evet.
işler burada karışıyor. çünkü öykü denen düzyazı türüne de baktığımızda, bu da açılabilir. her şey açılabilir. çünkü söz konusu insan zihnidir. o yüzden bu uzunluk mevzusunu pek kurcalamamakta fayda var. 300 sayfalık bir öykü((gbkz: shawshank redemption)) de olur, 100 sayfalık bir roman da olur. 30 sayfalık bir şiir de, 6 kelimelik bir roman da. oluyor böyle şeyler. belli bir kalıba sokmaya çalışıyoruz. elbette bunun yanlış olduğu kanaatindeyim. önemli olan anlama odaklanmak.
kriterlerden de bahsetmiş oldum böylece. ilgilenenler için açıklayıcı olmuştur umarım.
öykü: gerçek veya tasarlanmış olayları anlatan bir düzyazı türüdür.
hikaye ile karıştırılmamalıdır. altını çizerek söylüyorum: hikaye, bir olayın sözlü veya yazılı olarak anlatılmasıdır.
her şeyin bir hikayesi olabilir fakat her şeyin bir öyküsü yoktur. herhangi bir senaryo, film, roman, deneme, şiir vb. bir hikayeye sahiptir. yani çok daha genel, olayın anlatımıdır. öykü ise hikayeyi de içeren daha geniş bir edebi türdür.
ingilizcede böyle bir ayrım var mesela. her şeyin bir "story"si vardır ama her şeyin bir "short story"si yoktur... short story türkçedeki "öykü"nün izdüşümü elbette.
öykü kısadır. fakat bu kısalık mevzusu fazlasıyla kafa karıştırıcı olabilmekte.
" öykü< novella< roman" gibi bir ayrım var mesela. fakat bu ayrımı biraz daha inceleyince olayın aslında ne kadar anlamsızlaşabileceği gözüküyor. şöyle söyleyeyim:
öykü eksiltme sanatına göre giden bir edebi türdür ve eğer kesin bir ayrım yapacak olursak poe'nun belirttiği üzere ve stephen king'in de değindiği üzere, "etkide birlik" söz konusudur. (bkz: etkide birlik) (tek etki kuramı olarak da geçiyor literatürde.)
eğer romandan eksiltirseniz öykü, öyküden eksiltirseniz şiir ortaya çıkar. ama soralım: kime göre neye göre? değişir bu efendim. mesela flash fiction denen bir tür de var. hemingway'in ortaya attığı söylenen 6 kelimelik roman örneğin... roman. ama roman mı sizce bu? belki. sonuç olarak yazdığı yazı şu:
"for sale:
baby shoes. never worn."
o halde bir düşünelim. bu "roman" düşündükçe kendisini açıyor mu okuyucuya? hayallere sürüklüyor mu bizi? amatör bir "yazar" olan bana sorarsanız,-ki yazar demeye utandığım oluyor kendime- evet.
işler burada karışıyor. çünkü öykü denen düzyazı türüne de baktığımızda, bu da açılabilir. her şey açılabilir. çünkü söz konusu insan zihnidir. o yüzden bu uzunluk mevzusunu pek kurcalamamakta fayda var. 300 sayfalık bir öykü((gbkz: shawshank redemption)) de olur, 100 sayfalık bir roman da olur. 30 sayfalık bir şiir de, 6 kelimelik bir roman da. oluyor böyle şeyler. belli bir kalıba sokmaya çalışıyoruz. elbette bunun yanlış olduğu kanaatindeyim. önemli olan anlama odaklanmak.
kriterlerden de bahsetmiş oldum böylece. ilgilenenler için açıklayıcı olmuştur umarım.
devamını gör...
2.
yaşanmış veya yaşanması mümkün olayların anlatıldığı kısa edebi eserler. direk olaylara girer konuşma esnasındaysa da direk konuşma ile başlar.öykü yazmanın en temel hususu konuyu ve temayı iyi seçmektir. öykü okumayı sevenler sarnıç dergilerine bir göz atsın derim...
devamını gör...
3.
öykü, gerçekleşmiş veya gerçekleşmesi mümkün olan olayları anlatan edebi anlatım
devamını gör...
4.
hikayenin türkçesi ve eş anlamlısı.
devamını gör...
5.
başarılı örnekleri romana kıyasla daha az olan bir edebiyat biçimi. türk edebiyatında çok güzel örnekleri var ama az biliniyor maalesef. mesela şermin yaşar öykülerini kaç kişi okumuştur?
devamını gör...
6.
çarçabuk bitiveriyor. vallahi can sıkıcı azizim.
devamını gör...
7.
yarım kalan öyküler ruhta elbet tamamlanır.
devamını gör...
8.
"mutlu insanların öyküleri yoktur."
*
*
devamını gör...
9.
bir kız ismi.
devamını gör...
10.
en sevdiğim edebiyat dalı.
devamını gör...
11.
masalin esanlamlisidir bana gore. evet.
devamını gör...
12.
edebi türde öykü ve masal farklı şeydi edebiyat dersinde.
devamını gör...
13.
bugun benim en cok sevdigim kissadan hisselerden biriyle karsinizdayim.
cunku canim oyle istedi;)
evvel zaman icinde, kalbur zaman icinde birbirine cok asik genc bir cift varmis. hic paralari yokmus. ama cok asik ve mutlularmis.
sevgililer gunu gelmis. oglan saatini satmis, sirma sacli sevgilisine altin bir tarak almis.
hevesle sevgilisinin yanina gitmis.
oysa sevgilisi saclarini kisacik kestirip satmis, o parayla askinin saatine bir kayis almis hediye olarak.
cunku canim oyle istedi;)
evvel zaman icinde, kalbur zaman icinde birbirine cok asik genc bir cift varmis. hic paralari yokmus. ama cok asik ve mutlularmis.
sevgililer gunu gelmis. oglan saatini satmis, sirma sacli sevgilisine altin bir tarak almis.
hevesle sevgilisinin yanina gitmis.
oysa sevgilisi saclarini kisacik kestirip satmis, o parayla askinin saatine bir kayis almis hediye olarak.
devamını gör...
14.
dede korkut hikayeleri: azrail bir yigidin canını almıs.
bizim yigit bogac efendi azrail in kim oldugunu bilmiyormus.
efelenmeye baslamıs, gel azrail, savasalım.
velhasılı bu hadsizligi duyan tanrı azrail i canını almak uzere bogac hana yollamıs.
azrail le savasmıslar, bogac han olmek uzereyken yalvarmıs, lutfen aileme veda etmeme musade et.
tanrı azrail e izin vermesini soylemis.
hatta tanrı demis ki boyun egdigi icin onun canına karsılık baska birinin canını getirirsen bogac ın canını bagıslarım.
azrail tanrı nın bu sozunu bogac a iletmis.
bogac babasına gitmis, durumu anlatmıs.
babası demis ki tarlalarım, degerli seylerim, hepsi senin olsun ama canımı veremem.
bogac annesine gitmis.
annesi demis ki butun muceverlerim senin olsun, ama canım tatlıdır, veremem.
bogac beraber yiyip ictigi 40 yigide teker teker gitmis. hicbiri canını vermemis.
en son ölmeden veda etmek uzere esine gitmis.
esi demis ki "yigidim, aslanım, ben sensiz yasayamam. al bu can senin olsun."
bu yuce askı ve fedakarlıgı duyan tanrı sevenleri bagıslamıs, ve bogac la esi hayatını sürdürmüş.
:)
bizim yigit bogac efendi azrail in kim oldugunu bilmiyormus.
efelenmeye baslamıs, gel azrail, savasalım.
velhasılı bu hadsizligi duyan tanrı azrail i canını almak uzere bogac hana yollamıs.
azrail le savasmıslar, bogac han olmek uzereyken yalvarmıs, lutfen aileme veda etmeme musade et.
tanrı azrail e izin vermesini soylemis.
hatta tanrı demis ki boyun egdigi icin onun canına karsılık baska birinin canını getirirsen bogac ın canını bagıslarım.
azrail tanrı nın bu sozunu bogac a iletmis.
bogac babasına gitmis, durumu anlatmıs.
babası demis ki tarlalarım, degerli seylerim, hepsi senin olsun ama canımı veremem.
bogac annesine gitmis.
annesi demis ki butun muceverlerim senin olsun, ama canım tatlıdır, veremem.
bogac beraber yiyip ictigi 40 yigide teker teker gitmis. hicbiri canını vermemis.
en son ölmeden veda etmek uzere esine gitmis.
esi demis ki "yigidim, aslanım, ben sensiz yasayamam. al bu can senin olsun."
bu yuce askı ve fedakarlıgı duyan tanrı sevenleri bagıslamıs, ve bogac la esi hayatını sürdürmüş.
:)
devamını gör...