41.
çok severim ama çok hızlı kilo aldiriyor .
devamını gör...
42.
cok severim, ustune ketcap sıkıp yerim. evet.
devamını gör...
43.
anneme dedim ki, biraz mısır patlatsana, dedi bu saatte mısır mı patlar...
bu saatte de mısır patlar öbür saatte de mısır patlar.
hayat beni yoruyor. üzücü.
bu saatte de mısır patlar öbür saatte de mısır patlar.
hayat beni yoruyor. üzücü.
devamını gör...
44.
filmden önce tüketilen yiyecek olduğu konusundaki sarsıcı bilgiyi öğreneli beri kafam karışık. (boşuna beklemeyin bir aforizma da ben patlatmayacağım.)
devamını gör...
45.
tereyağında patlatın ve görün nasıl güzel olduğunu.
devamını gör...
46.
ne zaman canım çekip yesem sonucunda dişçi yollarının göründüğü atıştırmalık. 'ha? nasıl yani?' dediğinizi duyar gibiyim. anlatayım; anlatayım ki aranızda nasıl insanlar yaşıyor, doğal seçilimin bizi getirdiği yer nereler hep beraber görelim öğrenelim. kendimim diye demiyorum arkadaşlar, ibret vesikasıyım. benden örnek alarak çocuklarınıza 'bak bu adam gibi yaşama' diyebilirsiniz, açık kart.
bundan seneler önce canım çekmiş, patlatmışım yiyorum tamam mı. dibinde kalan patlamamış, vatanına milletine ihanet etmiş patlamamış mısırlar var. aldım birini kemirmeye çalışıyorum. hani patlamamış olabilir ama az kemirince yeniyo gibi sulu zırtlak aptal bir düşünceye sahibim. nitekim o patlamayan mısır gidip kaç senelik diş minesini patlatıyor. bir hafta boyunca 'yok yea bişi olmadı' falan diye yiğitliğe bok sürdürmüyorum ama kırık yere pirinç geldi mi de gözümden yaşlar geliyor. paşa paşa gidiliyor dişçiye. kanal tedavisini fırlatıyor kafama. oturuyorum aşağı.
daha sonra yine patlatmışım, yiyorum. bu sefer hatalarından ders alan bi insanım, patlamamışlara bulaşmıyorum. bişeyler oluyor sert bir acı saplanıyor ağzıma. aynada bakıyorum, bişey görünmüyor. 'lan allah allah' diyorum. ekmek yiyemiyorum sivri bir şey batıyor dişetime. sonra bir anlıyorum ki şerefsiz patlamış mısır aynı dişi (evet o kanal tedavisi olan dişin) ikiye bölmüş. dişin bir kısmı duruyor, diğeri 30 derece açıyla bana bakıyor. ulan hayır bu sefer sert bişey de kemirmedim, hissetmedim bile..
yine dişçi yolları görünüyor, 'zirkonyum yabıcaz' diyor. benim boynum bükük - yani kendim ettim kendim buldum ne diyeceğim adama. zirkonyum dese de okey, plütonyum dese de okey o noktada.
kısacası beceriksizin elinde diş parçalayan bi bok bu. dikkatli olmakta fayda var.
bundan seneler önce canım çekmiş, patlatmışım yiyorum tamam mı. dibinde kalan patlamamış, vatanına milletine ihanet etmiş patlamamış mısırlar var. aldım birini kemirmeye çalışıyorum. hani patlamamış olabilir ama az kemirince yeniyo gibi sulu zırtlak aptal bir düşünceye sahibim. nitekim o patlamayan mısır gidip kaç senelik diş minesini patlatıyor. bir hafta boyunca 'yok yea bişi olmadı' falan diye yiğitliğe bok sürdürmüyorum ama kırık yere pirinç geldi mi de gözümden yaşlar geliyor. paşa paşa gidiliyor dişçiye. kanal tedavisini fırlatıyor kafama. oturuyorum aşağı.
daha sonra yine patlatmışım, yiyorum. bu sefer hatalarından ders alan bi insanım, patlamamışlara bulaşmıyorum. bişeyler oluyor sert bir acı saplanıyor ağzıma. aynada bakıyorum, bişey görünmüyor. 'lan allah allah' diyorum. ekmek yiyemiyorum sivri bir şey batıyor dişetime. sonra bir anlıyorum ki şerefsiz patlamış mısır aynı dişi (evet o kanal tedavisi olan dişin) ikiye bölmüş. dişin bir kısmı duruyor, diğeri 30 derece açıyla bana bakıyor. ulan hayır bu sefer sert bişey de kemirmedim, hissetmedim bile..
yine dişçi yolları görünüyor, 'zirkonyum yabıcaz' diyor. benim boynum bükük - yani kendim ettim kendim buldum ne diyeceğim adama. zirkonyum dese de okey, plütonyum dese de okey o noktada.
kısacası beceriksizin elinde diş parçalayan bi bok bu. dikkatli olmakta fayda var.
devamını gör...