radyo tiyatrosu

keyifle dinlenilesi bir şey

rüştü asyalı'nın sesini kulağımda hissetmeme sebep olan başlık.

sanırım ilk moliere'in "cimri" sini dinlemiştim.

efekt: korkmaz çakar dendiğini hatırlamayan radyoya kulağını dayayıp arkası yarın dinlememiştir. selam olsun 80lere.

imgelemi güçlendiren, şimdilerde podcast’e evrilen hikaye anlatımı

uzun zamandır dinleyemiyorum ama bir kere başladığın zaman tiryakisi oluyorsun. 15 yıl olmuştur; 23'er dakikadan 8 bölümlük "arkası yarın"ımsı dizi çekmiştim. basit bir teyple 46'lık boş kasetlere ses kaydediyorum yani. tanıdıklarıma, hatta rahmetli babaanneme bile rol vermiştim. efekt için, gerçekçi olsun diye bardak falan da kırıyordum. bu amatör çalışmayı kasetten mp3'e aktartıp trt ankara radyosu'na postaladım bir gün. yayınlayacaklarını düşünmüştüm. 2 hafta sonra ankara'dan bir yazı geldi. senaryo göndermeliymişim. "trt radyo oyunu yazarları için bilgiler" adlı bir de kitap yollamışlar. hayal dünyanızda "sinema" keyfi yaşamak isterseniz, maksimum 55 dakika süren radyo tiyatrosunu tavsiye ederim. açın bir oyun, gözlerinizi kapatın... insanlar, hayvanlar, bitkiler, mekân; ambians gözünüzde ister-istemez canlanır zaten. meselâ televizyonda bir film izleseniz, belki radyodaki kadar hissedemeyebilirsiniz. çünkü o sahneleri beyninizde oynatan sizsiniz.

uyumaya hazırlanırken dinlemekten büyük zevk aldığım ve eskilerin "arkası yarın" dedikleri radyo yapımı.

en sevdiklerim arasında;

- agatha christie'ye ait "on küçük zenci",
- yine agatha christie'ye ait olan "mavi trenin esrarı",
- ve yine agatha christie'ye ait olan "üçüncü kattaki daire",
- william wymark jacobs'a ait "kış hikayeleri",
- muzaffer izgü'ye ait "huzur apartmanı",
- herbert reinecker'e ait "gece treni",
- christian vag'a ait "yataklı vagon"
- sevgi demirkol'a ait "kayıp şeyler dükkanı" adlı oyunlar yer alır.

kullanılan türkçe'nin güzelliği, seslendiren oyuncuların ses tonu, efektler, müzikler, oyunlar başlarken yapılan anonslar ve anonsu yapan kişinin ses tonu müthiş.

eskileri çok özlüyorum. ve eskiye dair çok şeyi...

ekleme: ilk başta yazarken unuttum. dinlediğim hiçbir oyunun sonunu bilmiyorum. çünkü sonuna gelene dek uykuya daldım. ki benim için radyo tiyatrosunun anlamı da burada; dinlerken uykuya dalmak.

orson welles'in dünyalar savaşı'nı (bkz: war of the worlds) radyoda anlatması insanlar arasında büyük paniğe yol açmış, dinleyenler mars'lıların saldırdığını sanmıştır. *
(bkz: ingeborg bachmann)

yıkılanlar, beckett

buradan

radyo başkaları tarafından açık bırakılmış paralel evrenler direkt geçiş yapabildiğimiz kayıt altına alınmayan baskaları tarafından izlenmeyen bir büyük patlamadır. bizlerin yapması gerek o açık kapıları keşfetmek. radyo dinlerken kendini karşı taraftaki sadece sesini duyduğun hayalindeki kişiye bıraktığın kendini bilerek başkası tarafından yönlendirilmeye izin verdigin ama kurduğun hayallerde izlenmediği bildiğin büyük patlama = radyo

seyahat esnasında iyi gittiğini deneyimlemiş birisi olarak tavsiye ederim.

radyo tiyatrosu...
dünya nimeti.
yazan, knut hamsun.
dilimize çeviren ve radyoya uyarlayan, behçet necatigil.

kaçırdığıma çok üzüldüğüm olaydır. keşke diyorum bazen, keşke böyle sevebileceğim her şeyi topladığım bir zamanda yaşasaydım.

yaşadığım tanık olduğum en efsane olaydır. keşke yine yayınlansa . .

radyo, televizyon ve sinema bölümünü okumamdaki en büyük etkendir.

veba, albert camus.

eğer hayata geçirilirse kafa sözlüğü bir üst seviyeye taşıyacak aktivitedir.

yenilmez adam, ernest hemingway

kayıp bir denizci, gabriel garcia marquez

çıplakları giydirmek, luigi pirandello