sabretmek

en isteyip de yapamadığım. sabredemiyorum ben. sebat gösteremiyorum. sıkılıyorum daralıyorum hemen her şeyden. olmuyor yani. bir türlü ehlileştiremedim bu yönümü. sabırsızım. beklemeye tahammülüm yok. olacak ve bitecek. süreçlerden yoruluyorum. neticeyi hemen ama hemen görmek istiyorum. ampülü falan bulamam o yüzden ben. icat micat beklemesin kimse benden.

bir ölüm metodu.

bu toprakların makus kaderidir. herkes sabırla sınanır ölene dek...

birleşme esnasında ses olayına uğrayan, yardımcı eylemle oluşturulmuş bitişik yazılan birleşik fiil.

belirsiz yarınların mükafatı için imzalanan bonodur.

elbet bir gün taşacak!

hakkıyla yerine getirildiğinde, insanın suyunu çıkartacakmış gibi hissettiren durumdur. öyle bir an gelir ki, ''daha neyim kaldı'' diye düşünmeden edemez insan. çünkü bekle, bekle, bekle artık dayanacak güç kalmamıştır. hani suyun altında oksijensiz kalmak üzere hissedilen çaresizlik ve son ana kadar inatla hayata tutunmaya çalışmak gibi düşünün.

ama unutmayın, ne kadar nefessiz kaldığınızı ve boğulmak üzere olduğunuzu hissetseniz de en sonunda mutlaka bir el tutup sizi o sudan çeker. sabreden asla sabrettiğinden dolayı pişman olmaz.

öfke dolu olmak için çok geçerli bir sebeptir.

sonunun selamet olduğu söylenir.

hayatım boyunca bildim bileli hep sabrettim. bekledim de bekledim. daha iyisi olur elbet dedim. elim kolum hep boş oturdum. çabaladım olmadı zamana bıraktım olmadı. en güzel zamanı bekliyordur dediler.
tamam da, neden her şey bekliyor. neden hiçbir beklentim için en doğru zaman asla gelmiyor diye kendi kendimi yiyorum artık.

insanları görüyorum adım adım hayatlarını inşa ediyorlar. ben hep bekliyorum. bakıyorum insanlar inişler çıkışlar yaşıyorlar ben hep bekliyorum.
o kadar çok bekledim ki, beklentim delicesine arttı. ama biliyorum ki masalda da yaşamıyoruz. hayal kırıklığı yaşayacağımı ya da ellerimin bomboş kalabileceğini farkındayım.
yine de böyle mi olmalıydı?
sabretmek de bir noktada karşılık bulabildikçe güzel. gelmeyecek bir şeye sabredilmez ki.
bilmiyorum sonum selamet mi. bekliyorum ama artık çok yoruldum.

dayanmak. guc gostergesidir. ne mutlu sabredebilene.

bu eylemi gerçekleştiren dervişlerin muratlarına vardıklarına dair çeşitli söylentiler bulunmaktadır...

bazen daha çok diş sıkmak şeklinde vuku bulan durum. benim için stajımın bitip de avukatlık ruhsatımı alana kadar devam ettirdiğim ama son zamanlarda yalan yok, çok zorlandığım bir eylem oldu. artık bir noktadan sonra diş sıkma benzetmesi, yerini gerçekten de fiziksel olarak diş sıkmaya çeviriyor.

hiçbir şey yapmamaktır. çok da şey bir şey değil yani. birine metanet dolu bir sesle "sabret" denince aslında "bi bok yapma" denmiş olunuyor.

küfürsüz bekleme sanatı.

hiç sevmiyorum. ve dünyada var olma amacım olabilir. sabrın sonu selamet mi belli değil bok da çıkabilir.