şemsiye

güneş siperliği anlamına gelen ama yağmurda kullanılan tezat eşya.

asıl kullanım amacı güneşten korunmak olan ama çoğu zaman yağmurdan korunmak için kullanılan eşya, ayrıca yanında taşımak benim için çok büyük bir sıkıntı verir.

hasta olmayacağımı bilsem kullanmayacağım eşya..

kullanmaktan nefret ettigim esya...yagsın yagmur kopsun felaket..kullanmıycam

atalarımızın üzerine söz yazdığı, kapalı olduğunda dar açılınca oldukça geniş olan bir tür eşya.

işime yaraması gereken bir araç olmaktan çok , bir yerlede unutup günümü onu aramakla geçirdiğim başımın belası.

yağar diye alırsınız yağmaz,yağmaz diye almazsınız yağar.taşıması sorundur,unutulur.şiddetli rüzgar varsa yağsa da açamazsınız.yanınızdan geçen dikkat etmezse bir köşesi gözünüzü çıkarabilir,tetikte olmak gerekir.

asla taşımayı sevmediğim eşya. ıslanalım ne olacak.

kelime anlamı güneşlik olan aslında güneşten korunmak için ortaya çıkan fakat zamanla yağmurdan korunmak için kullanılan edevat. eski zamanlarda insanlar gökyüzünü okuyabiliyordu ne zaman yağmur yağacağını kestirmek zor değildi, hava bozacağı zaman evlerine çekilirdi insanlar. moder zamanlarla birlikte yağmur çamur demeden halletmesi gereken işleri olan insanlar şemsiyeyi yağmurdan korunmak için kullanmaya başladı.

trabzonda yağmur yağdığı anda
satıcılarının bir yerlerden bitiverdiği eşya.

(bkz: şems-i tebrizi)

az önce bankaya gitmek için dışarıya çıkmamla beraber, türkiye'deki kullanım amacının yanlış anlaşıldığına karar verdiğim eşya.

17 sene boyunca lisanslı ve milli takım düzeyinde, orta-ağır sıklette profesyonel boks sporu yaptım. birçok eski tekniğe ilaveten, güncel ve modern antrenman teknikleri ile birlikte hız, güç, refleks antrenmanları neticesinde türlü turnuvalarda olmak üzere ringde, sokakta, aklınıza gelebilecek her yerde dövüştüm.

ama, az önce 500 metrelik yürüme mesafesinde yaşadığım zorlukları hiçbirisinde yaşamadım. gözüme saplanacağını son anda fark etmemle beraber belimden fare yavrusu gibi vicik vicik sesler çıkacak şekilde salvolar attım; tam boydan, diz seviyesine 1 saniyede indim, survivor elemelerinde görülmeyecek maceralardan geçtim, kanguru gibi kaldırımlardan kaldırımlara zıpladım, olduğum yerde gardımı alıp şemsiyeye seri yumruklar savurdum ve sağ salim şirkete döndüm

şu eşyayı kullanmayı öğrenin lütfen. 3 kilo olmuş muhabbet kuşu gibi kafanızı önüne eğerek yürüyünce yağmurdan korunmuş olabilirsiniz ama diğer insanların sağlığını tehlikeye atıyorsunuz.

kullanmayı beceremiyorsanız da kafanıza poşet geçirin, ne bileyim başka yöntemler bulun. bu yağmur bir tek size yağmıyor, etrafınıza bakın; ölmezsiniz.

şemsiye açmak bazen ciddi bir soruna dönüşebilir. istiklal caddesinde yüzlerce insan aynı anda didibe yürürken kimseye dokunmadan, kimseyi rahatsız etmeden şemsiye açmak çeviklik gerektirir.
şemsiye açma sorunsalı deyimlerde de yerini alır. şemsiyenin vücudun hangi bölümünde tam olarak açılmayacağını hepimiz biliriz ancak sözlük kuralları gereği yazamayız. anlatılmak istenen ise mevcut durumun daha kötüye gidemeyeceğidir. olan olmuş, biten birmiştir.

çok pahalı bir eşya.
bildiğimiz dümdüz şemsiyeyi 65 tl'ye satıyorlar.
yağmurdan korumak dışında başka vasıfları da olmalı diye düşünüyor insan.

yıllar önce bizi manyak eden mantık kitabıydı. bazı kelamcıların başucu kitabıdır hala.

arapça bir kelime, şems = güneş, iye = lik-lık.

nerede açıldığına dikkat etmek gerek.

içeride açılınca uğursuzluk ve can sıkıntısı verebilir. ( içeride derken evin içerisi kastedilmiştir.)

(bkz: bir ev tipi olarak bist100)

sunay akın şiiridir.

tersten açılırsa kötü olduğu rivayet edilir.