drama / romantik / yerli
6.7 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

başrollerini aslı enver ve kaan urgancıoğlunun paylaştığı yönetmenlik koltuğunda ketche'nin oturduğu senaryosunu ise hakan bonomonun ele aldığı yeni türk netflix film projesi.

5 ay ömrü kaldığını öğrenen melisa(aslı enver) oğlunu emanet edebilecek bir adam bulmak ister ve bu sırada karşısına fırat(kaan urgancıoğlu) çıkar.

romantik filmin vizyona çıkış tarihi 21 mart 2022.

fragmanı buradan izleyebilirsiniz
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...
fragmanını filan izlememiştim, dün denk gelip aaa aslıyla kaan var, müthiş bir şeydir kesin diyerek heyecanla attım kendimi koltuğa. zaten jenerik film özeti gibiydi. filme olan heyecanım, o dakika bitti.

bu kadar gerçeklikten uzak, bu kadar boş diyalogların olduğu başka filmlerde izledim ama bu film için gerçekten üzüldüm. yani elinde güzel iki başrol var, sevimli bir çocuk, sevimli bir köpek, dövmeli,ergen ,kıvırcık ,sempatik bir de yan rol var, cafede çalışıyorlar filan. yapsana güzel bir romantik komedi kardeşim. uyduruk bir dram kasmışsın... dram da dram olsa. kadın ölecek, çocuğuma kim baksa, babam olmaz ama yeni tanıyacağım, sapık mı manyak mı olduğunu bile anlamadan geberip gideceğim adama emanet etmek içim hayatıma birini mi alsam derdinde. sonrasında seçtiği kişiyi neden seçtiğini de anlıyoruz da.. yani dergi kapaklarında olan, ortaköyde bar ortağı olan bir adamın zart diye evladını bağrına basacağını nerden çıkardınız?

kötü değil, çok çok kötü.. yazdıkça sinirlendim mi ne...anneyim ben anne, şarıl şurul ağladım izlerken, gittim uyuyan kızımı koklaya koklaya öptüm de ama sanılmasın ki duygu seli yaşadım. ağlatmak için film yapmış adamlar. izlemeyin....
devamını gör...
netfilix te yayınlanan aslı enver ve kaan urgancıoğlu nun başrollerini paylaştığı filmdir.
dün yarısına kadar izleme fırsatım oldu.bu kadar saçma boş beleş imkansız ötesi bir film görmedim.

kızımız çok tatlı bir anne (hergün evde annemizle dans ediyoruz falan zaten) kafede karşılaştığı adama ayar olup ben bunu adam ederim diyor hemen de başarıyor.


filmin geri kalanını izliyorum adam çocuğun babası çıktı.
yok artık gerçekten yok artık sayın senarist
devamını gör...
bu filmi niye çektiniz arkadaşlar çok merak ediyorum. yaa bir filmin bir konusu, izleyiciye hissettirmek istedikleri olur değil mi. yok ya bomboş izledik öyle. türü romantikmiş ben romantizm namına bir şey göremedim. ne anlatmak istiyor, anneliği mi, aşkı mı, hastalık psikolojisini mi. o kadar boş o kadar yavan diyaloglar ki, senaristin ilk senaryosu sanırım. dünyanın bir ucunda ki norveç dizisinde (love & anarchy) bile kendime ait bir şeyler buluyorum ama bu film bulunduğum ülkede çekiliyor, bana ait bize ait hiçbir şey yok. ikisi de netflix yapımı üstelik. amerikan romantik komedilere özenilmiş bir senaryo. marjinal ve farklı olmak demek tuvalet kağıdı üzerinden romantizm çevirmek değildir. filmde samimi ve gerçekçi tek bir sahne bile yok. keza başroller çok zorlama rol yapmış. aslı enver kötü oyuncu değil ama doğallık ve doğal oyunculuk arasında sürekli gidip geliyor sınırı koruyamıyor. bu da duyguyu hissettiremiyor seyirciye. kaan urgancıoğlu ise hala ben niye bu kadar popüler oldum kafasından çıkamamış bir şekilde oynuyor. iki sevilen popüler oyuncuyu alıp siz durun yeter demişler gibi. wattpadten bile bundan daha iyi senaryolar çıkar. bana ne oluyorsa böyle sinema eleştirmeni gibi eleştirdim ama yaa iki saatimizi vermişiz filme yazık. bir şey hissedelim ne bileyim en azından film bitince bir gülümseme bıraksın, yok.
devamını gör...
başrollerinde aslı enver ve kaan urgancoğlu'nun olduğu 2022 yapımı netflix türkiye filmi. yönetmen koltuğunda romantik komedi ve müslüm gibi filmlerden tanıdığımız ketche var.


film doktorun melisaya 5 aylık ömrün kaldı klişesi ile başlıyor. melisanın bir oğlu var babanın ölümünden(!) sonra dış dünyadan kopuk bir şekilde sadece ikisi varmış gibi iç içe yaşamışlar. akabinde bende ölüyorum bu çocuk ne olacak diye düşünüp arkadaşlarının da baskısıyla kafede tanıştığı/tartıştığı ünlü bir işadamı olan fırat'a bir yürüyeyim diyor. ikinci klişe burada gerçekleşiyor çünkü ikinci tanışma-kaynaşma durumları gerçeklikten oldukça kopuk. sonrasında oğlunun bu adamı kabul etme aşamalarını izliyoruz. buraya kadar film 10 üzerinden 4-5 şeklinde ilerliyor. netflix verileri verirse çoğu kişinin filmi burada kapattığını görürüz.

sonra twistler başlıyor, uyuklayan gözler açılıyor. ilk twist kadının oğluna bu senin baban diye gösterdiği adam aslında arkadaşı çıkıyor. çocuğa gerçek hikayeyi anlatmamak için paravan bir olay yaratmış. bu ortaya çıkınca önce çocuğunun sonra fırat'ın tepkisini çekiyor haliyle. ölüme yalnız gidiyor adeta bir iki arkadaşlarını saymazsak. sonra ulan diyor gerçek hikayeyi anlatayım ben en iyisi diyor. burada ikinci twist geliyor çünkü çocuğun gerçek babasının zaten fırat olduğunu öğreniyoruz. geçmişte alkollü bir gecede bir kaçamak yaşıyorlar, fırat ortadan kayboluyor melisa her şeye rağmen çocuğu doğuruyor. burada da yıllar sonra kafede tanıştıkları/tartıştıkları o ilk an çok klişe kalıyor gerçi.

sonlarda vermişler duyguyu vermişler coşkuyu. kız ölürken baba-oğul ilişkisi başlıyor ve nöbeti fırat devralıyor. sonuçta puanım 10 üzerinden 7'ye çıkıyor ters köşelerle.
devamını gör...
gün içinde ara ara gelen film arayışlarımda denk gelip beğendiğim film. ölüm konusunun dram dozunu çok iyi ayarlamaları, romantizmin de çok vıcıklaşmadığı (şahsım adına) çerezlik

aşk tesadüfleri sever tadında
bir film olmuş.

yani kim böyle bir filmden güçlü bir senaryo bi şipilberglik bekler merak etmiyor değilim. sonuçta her romantik film gibi klişemsi ögeleri içinde barındıran bir dram filmi. amerikayı keşfediyor iddiası taşımıyor. cannes film festivali’ne aday olmayacak 1-2 saat sizi kendinize çekecek bir film. tamam filmi izlerken benim de şöyle sorguladığım anlar oldu

bu adam umursamaz bir karakterse şayet neden o yapboz parçasını taşıdı unutmadı? belki adamın aklına sonra geldiyse diyeceğim o zaman da neden duvardaki yapboz tahtasına cuk oturdu?
ama filmin akıcılığını, tadını etkileyen noktalar olmadı.

neden diye soracak olursanız gün içinde seda sayan izleyip aynı zamanda chuck palahniuk jane austen vs okuyan bir birey olarak derin sorgulamalarımı sonda yazdığım anlamlı anlar için bırakmayı tercih ediyorum.

özetleyecek olursak evet benim hayatım yedi yirmi dört prodüksiyon, ben farmaton reklamındaki insanım (ki öyle olmak istiyorsanız da tamamen saygım sonsuz) diyorsanız ilginizi çekmeyecek filmdir. aman gün geçsin keyifli geçsin biraz kafam dağılsın diyorsanız da kendini izlettiren bir film kısacası.

ne kısaca di mi ama paragraflarca anlattım*
devamını gör...
başrollerinde melisa karakterini canlandıran aslı enver ve fırat karakterini canlandıran kaan urgancıoğlu'nun yer aldığı taze izleyip bitirdiğim netflix filmi.
izlerken sürekli "ben bu filmi neden izledim, nasıl izledim, izledim de izlemedim mi yoksa izlemedim de izledim mi? izlediysem değdi mi değmediyse neden izledim?" gibi sorularla düşünceleri uçuştu beynimde. nedenini şimdi anlatacağım efendim;
öncelikle filmin konusu; babasız bir şekilde çocuk büyüten melisa 5 aylık ömrü kaldığını öğreniyor ve öldükten sonra çocuğunu emanet edecek birini arıyor. tesadüfen bir cafede fırat ile karşılaşıyor ve bazı işaretleri birleştirerek aradığı birinin o olduğuna karar veriyor.
sonrasında olaylar olaylar...

konuyu okuyunca size çok saçma ve bencilce geldi değil mi? bana da öyle gelmişti. ama keşke sadece bu kadarla kalsaydı. inanılmaz yüzeysel bir kurgu var. şöyle ki; çocuğuna babasının tuvalet kağıdı almaya gittiğini ve geri dönmeyip öldüğünü söyleyen melisa'nın çocuğu aslında fırat'tanmış.
gençlik yıllarında fırat'a platonik bir aşk besleyen melisa'nın yolu bir gece fırat'la kesişiyor ve tek gecelik bir ilişki sonrasında melisa hamile kalıyor. fırat o gece "evde tuvalet kağıdı bitmiş sen bekle ben alıp gelirim" deyip gidiyor, melisa bekliyor ama gidiş o gidiş ne gelen var ne giden. hal böyle olunca babası tarafından evlatlıktan reddedilen melisa çocuğunu tek başına büyütüyor, taaa ki öleceğini öğrenene kadar.
bir gün yolları cafede kesişince "çocuğu babasından başka kime bırakabilirim bu bir işaret" diye düşünerek fırat'ın olduğu mekana gidiyor ve o geceden sonra ilişkileri başlıyor. her şey yolunda giderken bir olay sonucu gerçekler gün yüzüne çıkıyor ve fırat çocuğun kendi oğlu olduğunu öğreniyor. sonrasında tahmin edebileceğiniz üzere esas kadın içi rahat bir şekilde ölüyor ve babası ile oğlu birlikte bir hayata başlıyorlar.

filme genel olarak baktığımda puanım 10 üzerinden 5, fazla tahmin edilebilir ve yüzeysel olması üzdü ancak oyuncular konusunda bu kadar acımasız olamam elbet. çünkü her şeyden önce kaan urgancıoğlu hoş bir beyefendidir.* eğer çok boş vaktiniz var ve yapacak daha iyi bir işiniz yoksa izlenebilir bir film diyebilirim özetle.
devamını gör...
aslı enver ve kaan urgancioglu filmi. ölmek üzere olan bir annenin filmi, tek gecelik bu ilişkiden olan oğlu ve annenin yaşamı , anne ölmek üzere olduğunu öğrendiğinde değişir. herşey bir yana öleceğini bilmek ve evladını geride kime nasıl birkacagini düşünmek ölmekten beter olsa gerek
devamını gör...
filme dair beğendiğim tek şey aslı enver ve ibrahim kendirci'yi tekrar bir arada görmekti onun dışında aynı filmin yüz farklı versiyonunu izlemiştim zaten açıkçası ben.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"sen yaşamaya bak" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim