1.
halife hz. ali ve hz. muaviye arasında yapılan, 657 tarihli savaş.
657 senesiydi, hz. ali'nin halifelik devriydi. cemel vakasından sonra hz. ali'nin halifeliğine muhalefet eden hz. muaviye ve taraftarları vardı. hz. muaviye ve taraftarları, hz. osman'ın intikamını alma davasında olduklarını iddia ettiler. onların iddiasına göre, hz. ali, hz. osman'ı şehid edenleri koruyor ve cezalarını vermiyordu.
fakat hz. ali, fitnenin giderilmesinden sonra suçlulara cezalarını vereceğini söylüyordu. hz. ali, kumandan sahâbî cerîr bin abdullah'ı hz. muaviye'ye gönderip, muhâcir ve ensârın kendisine bey'at ettiklerini, kendisinin de onlar gibi bey'at edip itaatini bildirmesini istedi. elçi olarak gönderilen cerir bin abdullah hz. muaviye'ye vardı, bunu bildirdi fakat hz. muaviye cerir bin abdullah'ı oyalayıp ünlü sahâbî hz. amr bin as'a danıştı.
hz. amr, hz. muaviye'ye, hz. ali'den hz. osman'ın kanını isteme konusunda ısrarcı olmasını, eğer katilleri hemen cezalandırmazsa o zaman suriye ordusunu alıp üzerine yürümesini söyledi. cerir bin abdullah da dönüp durumu hz. ali'ye bildirdi.
ki, hz. muaviye, medine'den şam'a getirilen hz. osman'ın kanlı gömleği ile hz. osman'ın hanımı nâile'nin kesik parmaklarını caminin minberine astı. nâile kendisini hz. osman'ın önüne attığı sırada eliyle durdurmaya çalıştığı kılıç darbeleri sonucu iki parmağını kaybetmişti. işte hz. muaviye kanlı gömlek ve kesik parmakları caminin minberine asınca askerler oraya toplanıp ağlıyorlardı.
orda toplananlar hz. osman'ın intikamını alıncaya kadar yataklarında uyumayacaklarına, yıkanmayacaklarına dair yemin ettiler. ayrıca hz. muaviye suriye ordusuna fazlaca maaş veriyordu. hz. muaviye orduyu tahrik ettikten sonra, 85.000 kişinin bulunduğu bir orduyla şam'dan yola çıktı.
hz. ali de 90.000 kişiden oluşan ordusuyla küfe'den sıffin'e doğru yola koyuldu. hz. muaviye karargâh kurdu. hz. ali'nin ordusu da karargâh kurmuştu, hz. ali'nin ordusunun karargâh kurmuş olduğu yer ile nehir arasında hz. muaviye'nin askerleri olduğu için ilk gece susuz kaldılar. fakat, bir saldırı yapıldı ve bu saldırıyla birlikte şam ordusundan olan birlikler nehirden uzaklaştırıldı.
ve hz. muaviye'nin ordusu susuz kaldı. bunun üzerine hz. ali'ye adam göndererek nehirden su almaları için izin istedi. hz. ali bunun üzerine su almalarına engel olmadı. hz. ali hz. muaviye'ye elçiler gönderip onu birliğe ve müslümanların topluluğuna girmeye davet ederek savaştan vazgeçirmeye çalıştı. fakat olumlu bir cevap alamamıştı.
iki ordu birlikleri arasında da birtakım küçük çarpışmalar yaşandı. daha sonra ateşkes yapıldı ve elçiler gidip geldi. fakat elçilerin gidip gelmeleri de bir barışı sağlamamıştı. sonra savaş tekrar başladı. ilk haftada iki taraftan da birer komutanın çarpışmaları yaşandı. sonrasında da hz. ali orduya toplu saldırma emri verdi. savaş birkaç gün tüm şiddetiyle devam etti. ilk müslümanlardan olan sahâbî hz. ammâr bin yasir şehid edilince hz. ali çok üzüldü ve hz. ali'nin şiddetli bir saldırısı ile şam ordusu dağılmaya kadar geldiler.
savaş nerdeyse kazanılacaktı fakat hz. amr bin âs, suriyeli askerlere şöyle dedi:
her kimin yanında mushaf bulunuyorsa onu mızrağının ucuna takarak yukarı kaldırsın.
askerler bu emri yerine getirdiler ve karşı tarafa şöyle seslendiler:
aramızda allah'ın kitabı hakem olsun.
hz. amr bin âs'ın gerçekleştirdiği bu hile işe yaramıştı. ıraklı askerler şöyle demeye başlamışlardı:
allah'ın kitabına yapılan çağrıya uyalım.
hz. amr bin âs bu hileyle şam ordusunu kesin bir yenilgiden kurtardı ve karşı tarafın gücünü kırdı. hz. ali bunun bir savaş hilesi olduğunu anlatmaya çalıştı ama başarılı olamadı. hz. ali şöyle diyordu:
bu bir hiledir. bununla sizin aranıza ayrılık düşürmek ve birliğinizi bozmak istemektedirler.
fakat ıraklılar isteklerinde diretip savaşa devam etmekte olan komutan eşter'e adam göndererek savaşmayı bıraktırmasını istediler.
hz. ali de mecburen eşter'e savaşı bırakması için adam gönderdi. eşter, gelen adama şöyle karşılık verdi:
şimdi mevziden ayrılacak bir an değildir. ben şimdi kesin zafere ulaşacağımı ummaktayım, acele etme.
gönderilen adam hz. ali'ye gelmeden eşter'in savaşan askerleri arasında sesler yükseldi. daha bir hevesle savaşı sürdürüyorlardı. bunun üzerine ıraklılar hz. ali'ye şöyle dediler:
vallahi biz, senin eşter'e bırakması için değil de, savaşa devam etmesi için adam gönderdiğini sanıyoruz.
hz. ali ikinci kesin emir gönderince eşter, mecburen savaşı bıraktı. hz. ali, hz. muaviye'nin ne düşündüğünü anlamak için sahâbî eş'as bin kays'ı hz. muaviye'ye gönderdi. hz. muaviye şöyle dedi:
aramızda allah'ın kitabını hakem kılmak isteriz. her iki taraftan birer hakem seçilmesini ve onlardan allah'ın kitabına uygun bir karar vereceklerine dair ahd alıp da tarafların onların vereceği karara uymalarıdır.
hz. ali'nin taraftarları bundan memnun oldular. şamlılar hakem olarak siyasi bir dehaya sahip hz. amr bin âs'ı seçtiler. ıraklılar ise sahâbî olan ebu musa el eş'arî'yi hakem tayin etmek istediler. hz. ali ise ebu musa'nın daha önce kendisine muhalefet ettiğini, halkı kendisinden ayırmaya çalıştığını, yani onun hakemliğine güvenilemeyeceğini söyledi. ancak ıraklılar onun hakem olması konusunda direttiler.
daha sonra da iki taraf arasında hakemlerin uyacağı kuralların belirlendiği metin (tahkimnâme) hazırlandı. buna göre bir araya gelecek iki hakem halifelik meselesini kur'an'a, kur'an'da bir hüküm bulamazlarsa sünnete başvurarak adil bir şekilde çözeceklerdi.
657 senesiydi, hz. ali'nin halifelik devriydi. cemel vakasından sonra hz. ali'nin halifeliğine muhalefet eden hz. muaviye ve taraftarları vardı. hz. muaviye ve taraftarları, hz. osman'ın intikamını alma davasında olduklarını iddia ettiler. onların iddiasına göre, hz. ali, hz. osman'ı şehid edenleri koruyor ve cezalarını vermiyordu.
fakat hz. ali, fitnenin giderilmesinden sonra suçlulara cezalarını vereceğini söylüyordu. hz. ali, kumandan sahâbî cerîr bin abdullah'ı hz. muaviye'ye gönderip, muhâcir ve ensârın kendisine bey'at ettiklerini, kendisinin de onlar gibi bey'at edip itaatini bildirmesini istedi. elçi olarak gönderilen cerir bin abdullah hz. muaviye'ye vardı, bunu bildirdi fakat hz. muaviye cerir bin abdullah'ı oyalayıp ünlü sahâbî hz. amr bin as'a danıştı.
hz. amr, hz. muaviye'ye, hz. ali'den hz. osman'ın kanını isteme konusunda ısrarcı olmasını, eğer katilleri hemen cezalandırmazsa o zaman suriye ordusunu alıp üzerine yürümesini söyledi. cerir bin abdullah da dönüp durumu hz. ali'ye bildirdi.
ki, hz. muaviye, medine'den şam'a getirilen hz. osman'ın kanlı gömleği ile hz. osman'ın hanımı nâile'nin kesik parmaklarını caminin minberine astı. nâile kendisini hz. osman'ın önüne attığı sırada eliyle durdurmaya çalıştığı kılıç darbeleri sonucu iki parmağını kaybetmişti. işte hz. muaviye kanlı gömlek ve kesik parmakları caminin minberine asınca askerler oraya toplanıp ağlıyorlardı.
orda toplananlar hz. osman'ın intikamını alıncaya kadar yataklarında uyumayacaklarına, yıkanmayacaklarına dair yemin ettiler. ayrıca hz. muaviye suriye ordusuna fazlaca maaş veriyordu. hz. muaviye orduyu tahrik ettikten sonra, 85.000 kişinin bulunduğu bir orduyla şam'dan yola çıktı.
hz. ali de 90.000 kişiden oluşan ordusuyla küfe'den sıffin'e doğru yola koyuldu. hz. muaviye karargâh kurdu. hz. ali'nin ordusu da karargâh kurmuştu, hz. ali'nin ordusunun karargâh kurmuş olduğu yer ile nehir arasında hz. muaviye'nin askerleri olduğu için ilk gece susuz kaldılar. fakat, bir saldırı yapıldı ve bu saldırıyla birlikte şam ordusundan olan birlikler nehirden uzaklaştırıldı.
ve hz. muaviye'nin ordusu susuz kaldı. bunun üzerine hz. ali'ye adam göndererek nehirden su almaları için izin istedi. hz. ali bunun üzerine su almalarına engel olmadı. hz. ali hz. muaviye'ye elçiler gönderip onu birliğe ve müslümanların topluluğuna girmeye davet ederek savaştan vazgeçirmeye çalıştı. fakat olumlu bir cevap alamamıştı.
iki ordu birlikleri arasında da birtakım küçük çarpışmalar yaşandı. daha sonra ateşkes yapıldı ve elçiler gidip geldi. fakat elçilerin gidip gelmeleri de bir barışı sağlamamıştı. sonra savaş tekrar başladı. ilk haftada iki taraftan da birer komutanın çarpışmaları yaşandı. sonrasında da hz. ali orduya toplu saldırma emri verdi. savaş birkaç gün tüm şiddetiyle devam etti. ilk müslümanlardan olan sahâbî hz. ammâr bin yasir şehid edilince hz. ali çok üzüldü ve hz. ali'nin şiddetli bir saldırısı ile şam ordusu dağılmaya kadar geldiler.
savaş nerdeyse kazanılacaktı fakat hz. amr bin âs, suriyeli askerlere şöyle dedi:
her kimin yanında mushaf bulunuyorsa onu mızrağının ucuna takarak yukarı kaldırsın.
askerler bu emri yerine getirdiler ve karşı tarafa şöyle seslendiler:
aramızda allah'ın kitabı hakem olsun.
hz. amr bin âs'ın gerçekleştirdiği bu hile işe yaramıştı. ıraklı askerler şöyle demeye başlamışlardı:
allah'ın kitabına yapılan çağrıya uyalım.
hz. amr bin âs bu hileyle şam ordusunu kesin bir yenilgiden kurtardı ve karşı tarafın gücünü kırdı. hz. ali bunun bir savaş hilesi olduğunu anlatmaya çalıştı ama başarılı olamadı. hz. ali şöyle diyordu:
bu bir hiledir. bununla sizin aranıza ayrılık düşürmek ve birliğinizi bozmak istemektedirler.
fakat ıraklılar isteklerinde diretip savaşa devam etmekte olan komutan eşter'e adam göndererek savaşmayı bıraktırmasını istediler.
hz. ali de mecburen eşter'e savaşı bırakması için adam gönderdi. eşter, gelen adama şöyle karşılık verdi:
şimdi mevziden ayrılacak bir an değildir. ben şimdi kesin zafere ulaşacağımı ummaktayım, acele etme.
gönderilen adam hz. ali'ye gelmeden eşter'in savaşan askerleri arasında sesler yükseldi. daha bir hevesle savaşı sürdürüyorlardı. bunun üzerine ıraklılar hz. ali'ye şöyle dediler:
vallahi biz, senin eşter'e bırakması için değil de, savaşa devam etmesi için adam gönderdiğini sanıyoruz.
hz. ali ikinci kesin emir gönderince eşter, mecburen savaşı bıraktı. hz. ali, hz. muaviye'nin ne düşündüğünü anlamak için sahâbî eş'as bin kays'ı hz. muaviye'ye gönderdi. hz. muaviye şöyle dedi:
aramızda allah'ın kitabını hakem kılmak isteriz. her iki taraftan birer hakem seçilmesini ve onlardan allah'ın kitabına uygun bir karar vereceklerine dair ahd alıp da tarafların onların vereceği karara uymalarıdır.
hz. ali'nin taraftarları bundan memnun oldular. şamlılar hakem olarak siyasi bir dehaya sahip hz. amr bin âs'ı seçtiler. ıraklılar ise sahâbî olan ebu musa el eş'arî'yi hakem tayin etmek istediler. hz. ali ise ebu musa'nın daha önce kendisine muhalefet ettiğini, halkı kendisinden ayırmaya çalıştığını, yani onun hakemliğine güvenilemeyeceğini söyledi. ancak ıraklılar onun hakem olması konusunda direttiler.
daha sonra da iki taraf arasında hakemlerin uyacağı kuralların belirlendiği metin (tahkimnâme) hazırlandı. buna göre bir araya gelecek iki hakem halifelik meselesini kur'an'a, kur'an'da bir hüküm bulamazlarsa sünnete başvurarak adil bir şekilde çözeceklerdi.

devamını gör...
2.
islam dünyasının tüm tezgâh üretimlerinin kaynağıdır bu yüzleşme savaşı!
devamını gör...
3.
"ey ammar! sen çok uzun bir zaman daha yaşayacaksın. senin ölümün azgın bir kavmin elinden olacaktır."*
peygamberimiz(saa), ammar ibn yasir' i böyle teskin etmişti, sümeyye ve yasir şehid edildiğinde.
gerçekten de peygamberimizin buyurduğu gibi, ammar ibn yasir çok uzun yaşadı. peygamberimizin bahsettiği azgın kavim muaviye nin başında bulunduğu kavim idi. ammar şehid edildiğinde, muaviye nin komutanları arasında bulunan bir komutan, peygamberimizin bahsettiği azgın kavmin kendileri olduğuna dair işaretin gerçekleştiğini dile getirdi. muaviye ise cevaben; "ammar' ın katili, ammar' ı savaşa getirendir." diyerek hz. ali yi suçladı. bunun üzerine başka bir komutan; "o zaman hamza' nın katili de hz. muhammed dir. çünkü hamza' yı savaşa getiren de hz
muhammed idi. " diyerek muaviye nin suçlamalarının yersiz olduğunu dile getirdi. bunun üzerine muaviye, bu iki komutanı azletti.
bu savaş, maslahatın, hakikat ile savaşıdır.
muaviye maslahatı, hz. ali (as) ise hakikati temsil eder. savaşın kazananı maslahattir.
o gün maslahat dini, mushaf sayfalarında mızrağın ucuna takılarak hakikat dinini devirdi. o günden bugüne maslahat düzeni, hakikat düzenini gölgede bıraktı.
bu savaş, hakem olayı ve akabinde haricilerin ortaya çıkmasına neden olmuş, çok büyük fitnelerin sebebi olmuştur. bu savaşın islam tarihindeki önemi emevi saltanatının perçinlenmesidir.
peygamberimiz(saa), ammar ibn yasir' i böyle teskin etmişti, sümeyye ve yasir şehid edildiğinde.
gerçekten de peygamberimizin buyurduğu gibi, ammar ibn yasir çok uzun yaşadı. peygamberimizin bahsettiği azgın kavim muaviye nin başında bulunduğu kavim idi. ammar şehid edildiğinde, muaviye nin komutanları arasında bulunan bir komutan, peygamberimizin bahsettiği azgın kavmin kendileri olduğuna dair işaretin gerçekleştiğini dile getirdi. muaviye ise cevaben; "ammar' ın katili, ammar' ı savaşa getirendir." diyerek hz. ali yi suçladı. bunun üzerine başka bir komutan; "o zaman hamza' nın katili de hz. muhammed dir. çünkü hamza' yı savaşa getiren de hz
muhammed idi. " diyerek muaviye nin suçlamalarının yersiz olduğunu dile getirdi. bunun üzerine muaviye, bu iki komutanı azletti.
bu savaş, maslahatın, hakikat ile savaşıdır.
muaviye maslahatı, hz. ali (as) ise hakikati temsil eder. savaşın kazananı maslahattir.
o gün maslahat dini, mushaf sayfalarında mızrağın ucuna takılarak hakikat dinini devirdi. o günden bugüne maslahat düzeni, hakikat düzenini gölgede bıraktı.
bu savaş, hakem olayı ve akabinde haricilerin ortaya çıkmasına neden olmuş, çok büyük fitnelerin sebebi olmuştur. bu savaşın islam tarihindeki önemi emevi saltanatının perçinlenmesidir.
devamını gör...