bu aralar bunu yaşıyor gibiyiz. (bkz: çok kültürlülük) denen ve 50 yıldır bir sonuca varmayan ütopyadan vaz geçiliyor gibi.

berlin de tramvay yolunda ibadet edip, tramvaydaki yolcuları bekletmeye kimse göz yumamaya başladı. kendi ülkesinde bir halt yiyip ya da bir batı avrupa ülkesinin sosyal fonlarını sömürmek için bir ülkeye gidip, vergi vermeyip, her türlü ülklenin sosyal sınırlarını zorlamak işi bitti. hatta hollanda "beni afganistan a göndermeyin, orada idam var" goygoyu da çok tutmaya başladı.

2020 ler böyle bir çağa girdiğimiz zamanlar olabilir. zaten bunun gelişi bir zincirleme reaksiyonla olacağı belliydi. bir büyük avrupa ülkesi mültecileri almayınca diğer komşu ülkelerde daha yoğun bir yük oluşacak. trump da kaçakları atacağım diye işe başlayınca bu süreç hızlanabilir.

sadece istedikleri eğitimli insanları alacaklar.

olmayadabilir ama bütün belirtiler olacakmış gibi. 100-120 yıl önce olduğu gibi. hatırlayın o tarihi. her millete ülke vereceklerdi. 30 yıllık kan gölüne neden oldular. hala sakız gibi çiğnenen kırım-mırım söylenip duruluyor.
devamını gör...
paradigma değişmedi hiç.. iyi ve kötü, aydınlık ve karanlık, bilim ve dogma, emek ve sömürü... (sadece bunların dönemsel simgeleri değişiyor. ve yalancı, yapay, yanıltıcı simgelerle gerçeklik gizlenmeye çalışılıyor uydurma elementler misali paradigmalar icat ediliyor.)
devamını gör...
paradigma nedir diye baktım bir....
bir şeyin nasıl olacağı, üretileceği konusunda model demekmiş...
paradigmalar değişir elbet.
tarih tekerrür eder mi?
etmez dostlar.
her döngü kendi modeliyle gelir.
yeni modellerin üretilmesindeki araçların aynı oluyor olması modelin aynı olduğu anlamına gelmez.
aynı notalarla zirilyonlarca müzik üretebilen insanoğlu kendini tümüyle yok etmeden ilerlemeye devam edecek.
ülke olarak ise çok bir şanşımız yok. modellerin üretilmesindeki araçların neredeyse hiçbirine hakim değiliz. sistematik bir biçimde özellikle son yirmiiki senede bu araçlardan mahrum bırakılan cahilliğini bilemeyen kitleleri kontrol altında tutmak adı altında yapılan organize kötülükten maalesef cahil olmayan kesim de payını alıyor.
geçen bir aile büyüğümle konuştuğumda belki bunun bir avantaj olabileceğinden bahsetti.
yani geriden takip etmek modelleri belki de modellerin getireceği zararlardan da yırtabilir bizi....bilemiyorum. çok rijit ve bir miktar iyimserlik içeren bir bakış açısı gibi geldi.
devamını gör...
en başta çok kültürlülüğe ütopya diyemeyiz; ütopya, kendi içerisinde tek tipleştirici, baskıcı ve totaliter bir yapısı itibari ile çok kültürlülük ile taban tabana zıt kavramlardır bence.

dünya nüfusunun çok büyük bir bölümünün yığıldığı modern kent yaşamında, herkesin birbirine yabancılaştığı ortamlarda, herkesin görünür ve sesinin duyulur olması gerektiğini savunuyor, karşılıklı etkileşim ve uzlaşının insanoğlunun tarih sahnesinde ilerlemesinin ana gücü olduğunu düşünüyorum. uzlaşıların yerini tahammülsüzlüklerin ikame edildiği bir dünyayı değil.

ötekinden ve doğadan yabancılaştırılmış, pazarlama bombardımana tutularak metalaştırılmış, enerji, ekonomi ve savaşlar ile yoğrulmuş günümüz modern insanın önünde yığıla yığıla biriken sorunlar, artık dayanılmaz olmadığı, çökmediği için belki hissedemiyoruz ama yaşanılması gereken kaos çok uzakta değil!

"tarihi insanlar yazar, keyfince istediği koşullarda değil, içinde bulunduğu koşullar ile mücadele ederek..." diyen marx gibi, tarihten ders alan ve daha güzel bir dünyayı özleyen, hayal eden insanlar yaratacak bu paradigma değişiklini. bunlar iyi günlerimiz...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"tarihte paradigma değişimi" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim