the sandman (dizi)

dizisinden ilk bakış yayınlanmıştır. morpheus rolü için seçilen oyuncuyu (bkz: tom sturridge) fazla bebeksi bulmuştum fakat ilk intiba olarak fena durmuyor. bir netflix uyarlaması olduğundan, edebi yönü kadar felsefi altyapısı da güçlü olan bu çizgi romanı umarım heba etmezler temennisinde bulunuyorum.*

öncelikle netflix'in çektiği en pahalı dizi olarak tanıma başlayalım.

evrende 7 tane sonsuz denilen varlık var. dünyadaki tanrılardan farklı ve bağımsız 7 büyük lord.

destiny - kader,
death - ölüm,
dream - rüya,
destruction - yıkım,
desire - ihtiras,
despair - umutsuzluk
delight - haz (ilerleyen bölümlerde delirium’a dönüşen hezeyan olacak)

işte bu dizi de rüyaların efendisi morpheus’la ilgili.

özetle morpheus dünyada tutsak edilir. ölümsüz olduğu için tutsak edenlerin zamanla ölümü izler ve üzerindeki lanet kalkana kadar bekler. kurtulunca kendi krallığına dönmek ister ama o yokken rüyaların yerini kabuslar almıştır. lordumuz işleri yoluna koymaya çalışır.

bu önbilgi sizi yanıltmasın. kendisi insanoğlunun yazdığı en sürükleyici, heyecanlı ve fantastik çizgi romanlardan biridir.

dizimin bugün yayınlanıyor. heyecanla bekliyoruz.

netflixte gösterilen kısa bir sahneden benlik olmadığını anladım ve izlemedim. çizgi romanını okumayı tercih ederim.
dizisinden hoşlanmadım. bilmiyorum aşina değilim sanki daha farklı olmalıydı gibi geldi bana. evet birkaç sayfasını okuduğumdan ve netflixte gösterilen tek bir sahnesinden böyle bir çıkarımda bulundum...

umarım 2.3. ve 4. sezonuda onay alır dediğim dizi.
ayrıca (bkz: gwendoline christie) lucifer için güzel bir seçim olmuş, o masum bebeksi hiddetli yüzüne yakışmış düşenlerin lordu olmak. yeni sezon da kendisini bol bol izleyeceğiz gibi gözüküyor.
yalnız anlamadığım mevzu death ile destruction zaten bilinen melekler. o halde mikail kader, cebrail despair mi bir buna cevap bulamadım.

başrol o kadar kötü bir oyuncuydu ki anlatamam. adamda ne mimik ne ifade, aynı surat ifadesi ile sezon bitirdi. senaryo kimin tarafından hiç edildi bilmiyorum ama senariste küfrettiğim kısımlar oldu. etkileyici ya da en azından izlemeye değer bir dizi midir? kesinlikle hayır.
ne müzik, ne görsellik, ne oyunculuk, ne senaryo beş para etmez bir diziydi.

alacakaranlıktaki soluk benizli abiye benzeyen habire clark kesen 333 dudak pozisyonlu matriks paltolu dayıyla olmaz dedim başlarda fakat 2., 3. hatta 4. sezonu iple çekiyorum. çizgi romanını okumak veya kimi yerden incile atıflarından dolayı holy bible bir göz gezdirtecek kadar merak ettirdi. tek kelimeyle büyüleyici insanı içine alan mekanlarla gerçek gibi hissettiren ortamlar harikaydı. favorim gözlü dişli dayı ile minnak sandman. kafa tutan kanatlı da idolum. aile dizimine de selam çakmıştır iki taşın arasında. bu konuda bir bizimkilerin yaptığı diziye (bkz: zeytin ağacı) bak bir de buna.

neil gaiman, sam kieth ve mike dringenberg tarafından yaratılan sandman çizgi romanının, yine neil gaiman başta olmak üzere david s. goyer ve allan heinberg tarafından netflix uyarlaması dizisi.

on bölümlük ilk sezonu yayınlanan dizinin bölümleri ortalama 45 dakika.

dizinin, okumaya ve izlemeye yeni başladığım bir tür olan fantastik kurguya beni biraz daha ısındırdığını itiraf etmem gerekir. en kısa zamanda çizgi romanları da okumayı sabırsızlıkla bekliyorum.

diziyle ilgili fikirlerimi söylemeden önce müziklerden bahsedeyim. dizinin müziklerini david buckley yapmış. kendisine birçok oyun ve filmden aşinayız. ben müzikleri sevdim. ileride açıp açıp dinlerim diyemiyorum ama müzikler dizinin atmosferini çok iyi yansıtıyordu. david buckley tarafından yapılan müziklerin yanında seçilen şarkıları da shazamladığımı itiraf edeyim.

dizinin baş kişisi olan sandman ya da dream’in bünyesinde barındırdığı karşıtlıkları tom sturridge çok iyi aktarmış bana kalırsa. ses tonu, duruşu ve bazen konuşurken nemlenen gözleriyle o sırada bir sürü duyguyu hissettirmeyi başarıyor. başta karakterin dış görünüşüne gelen yadırgama hissi hemen kendini aşinalığa bırakıyor. bunların dışında bir insan olarak insanüstü bir varlığı canlandırmanın da hakkını vermiş gibi duruyor.

the corinthian karakteriyle karşımıza çıkan boyd holbrook, kuzgun matthew’i seslendiren patton oswalt, lucienne karakteriyle vivienne acheampong, desire ki bence karakter ve oyunculuğun müthiş uyumu olarak karşımıza çıkmış, diğer sezonlarda kendisini daha çok göreceğiz gibi mason alexander park, lucifer morningstar karakteriyle gwendoline christie ve daha nice tanıdık sima ile karşılaşıyoruz dizide.

cast’ı ve müthiş görselliğiyle netflix’in en pahalı dizisi olma unvanını layıkıyla taşımış dizi.

son olarak diziyle ilgili gördüğüm eleştirilerde en çok katıldığım konuya geleyim: 5. bölüm, 24/7. izlediğim en iyi dizi bölümlerinden biri olarak kendisini ilk 10’uma yerleştirdim. insan gerçekliğinin çarpıcı bir biçimde ele alındığı bölümde düşlerimizin, hayallerimizin ve arzularımızın filtresiz hâlini yaşarsak dünyanın ne hâle geleceğine dair bir çıkarımla karşılaşıyoruz. soluksuz izledim ve birkaç defa daha izleyeceğim. bölümde çalan ve günlerdir dinlediğim şarkıyı buraya bırakıyorum.

unutmadan bir de cehennem’de kuzgun matthew’in “herkes ateşini yanında mı getiriyor?” diye morpheus’a sorması güzel bir detaydı. bu anlamda tasvirlerin güzelliği, düş’ün kardeşi ölüm’le yaptığı yolculuk da ayrıca hatırladığım diğer detaylar.

edit: "kütüphaneci lucienne" bir sözlük nicki tavsiyesidir.

neil gaiman'ın çizgiromanlarından uyarlanan dizi. ilk iki bölümünde bana "işte bu" dedirtti, sonra biraz bozdu, sonra 5 ve 6. bölümlerinde tekrar sardı, sonra vortex olayı başladı yine soğudum. neyse, birkaç gün önce 12. bölümü gelmiş, izleyeyim dedim ve yine sardı??? bilmiyorum bu dizi bana aşırı garip hisler yaşatıyor. sevsem mi sevmesem mi bilemedim. umarım önümüzdeki bölümlerde yine bozmadan devam eder.

aylardır heyecanla beklediğim, heyecanımı hiç de boşa çıkarmamış çizgi roman uyarlaması.

seçilen oyuncuları çok beğendim. özellikle lucifer ve corinthian için. death karakterini biraz daha çizgi romana benzer yapmalarını isterdim doğrusu, daha hoş olurdu. ama bu haliyle de gayet sevdim. en kısa sürede çizgi romanları da bitirmeyi düşünüyorum. neil gaiman hayal kırıklığına uğratmıyor.

netflix’ten henüz resmî olarak ikinci sezon onayı almamasına rağmen neil gaiman ikinci sezon üzerinde çalıştıklarını açıklamış. sezon onayı alacağı garanti gibi bir şey ama neden bu kadar uzadı bu süreç bilinmez.

2. sezon onayı almış yapımdır. netflix'in en pahalı işlerinden biri olması ve netflix'in sanattan çok parayla ilişkisi olduğundan dolayı ve beklediği ilgiyi-etkiyi göremediği için 2.sezon için görece gönülsüz olduğu iştir.

karikatür uyarlaması olduğundan dolayı 1 sezonda kopuk 3 olay işleyen, 1. sezonu 10 bölüm olmasına rağmen aylar sonra 1 bölüm daha yollayarak 10+1 bölümü olan dizidir. bu bir çoklarını şaşırtabilir ancak özellikle ingiltere'de yaygın olan "0. bölüm, noel bölümü veya pilot bölüm" adı altında böyle ek-mini bölümler gelmesi âdettir.

son olarak kopukluk meselesi de çizgi romana neredeyse %100 uyarak hareket etmelerinden kaynaklanmaktadır. yani çizgi romanlarda yaygınca olan devam kopukluğu diziye de aynen aktarılmıştır. bu dizi iptal olursa ya da spoiler yemek isteyen olursa 1.sezon itibarıyla 3.cildin ortasında kaldılar yani 2.5'uncu cilte kadar sırasıyla geldiler. ana-klasik seri 11 ciltken, 11 cilt'e ek-yan, sandman'ın göründüğü hikayeler vardır. yani dizi istendiği durumda bu hesapla en az 3 sezon sürmesi gerekirken, ikinci sezonda görece bu etkide kalırsa gelmesi muhtemelen zordur.

ben bu dizide oyanayan, calisan, onaya izin veren, onaylayan kim varsa onun gelmisini gecmisini, mujdeleyenini, cekip cikarananini, okutani, eline kalem verenini, beynine giden karbonhidratini, kas oluşumuna nedeb olan proteinini,vucudunu olusturan her hucresini ......

olm bir dizi bu kadar mi igrenc, itici, yavaaaaaaş, sıkıcı olabilir.
ilk 4 bolumu izledikten sonra yukaridaki temennileri hissettigim bana gore sacma salak bir halt.

yapacak bir şey bulamayınca tekrar izleyeyim deyip başladığım ve ikinci kez beğendiğim dizi. art arda izlerken bölümler akıyor. başrol abi de rüya dünyasından bizzat fırlamış gelmiş gibi oynuyor rolünü tebrikler. ikinci sezonu bekliyorum.