son 10 yıl içerisinde batı'ya yönelik göçmen ve mülteci akını özellikle batı avrupa ülkelerinde popülist siyasi partileri güçlendirdi. bu durum ülkelerin iç dinamiklerine büyük zararlar verirken aynı zamanda avrupa entegrasyonunu da sınırlandırdı. covid-19 salgınında ab üyelerinin birbirlerinin yüz maskelerine el koyma çabaları bizlere batı ülkelerinin kriz zamanlarında ne kadar kırılgan olduklarını göstermişti. diğer taraftan yaşlanan ve azalan nüfus, düşük büyüme, ekonomik resesyon gibi faktörler dolayısıyla batı demokrasilerinin siyasi, ekonomik ve sosyal alanlarda kısmen düşüşler yaşadığı yadsınamaz bir gerçek.

aslında avrupa'daki en büyük sorun siyasal lidersizliktir. merkel sonrası bu çok daha gün yüzüne çıkabilir. gerçekten avrupa birliği'nde kuzey-güney, batı-doğu bölünmesi hiç bu kadar belirgin değildi. böyle bir atmosferde şüphesiz türkiye'ye yönelik de fikir ayrılıkları zuhur etmekte. avrupa politika yapıcıları rusya, çin ve türkiye'yi bir rakip olarak tasvir etti ve avrupa'nın dünya meselelerini etkilemekteki yetersizliliği sebebiyle türkiye'ye karşı takınılan bu tavır birçok düzlemde avrupa'ya zarar vermektedir. türkiye, ab'de kendisine olan karşıtlıkta başı çeken fransa'ya karşı güney kafkasya, libya ve batı afrika'da doğrudan sonuçlar doğuran kazanımlar elde etti. bu durum avrupa birliği'nde türkiye aleyhtarlığı fikrini daha da köreltiyor.

türkiye'nin dış politikada daha özgüvenli hareket etmesinde şüphesiz avrupa içi rekabetinde etkisi var. örneğin brexit sonrasında fransa'nın ab'deki liderliğini önlemek amacıyla ingiltere fransa'nın siyasi rakibi türkiye'nin yanında yer almıştı. bazı avrupalı siyasetçiler türkiye'nin vazgeçilmez bir ortak olduğu iddiasını çok daha şiddetli savunmaya başladı. zaten almanya gibi ülkeler için türkiye ile ticaret yunanistan'ın doğu akdeniz'deki iddialarından çok daha önemli. ingiltere, ispanya ve italya'nın türkiye'ye yönelik diplomatik tavrı ve almanya'nın ticari bakış açısı türkiye'yi avrupa'da önemli bir kaldıraç haline getiriyor.
devamını gör...
saldım çayıra mevlam kayira.
devamını gör...
türkiye ile yunanistan ab’ye aynı tarihlerde başvurmasına rağmen, yunanistan kısa sürede bu üyeliği alırken, türkiye yıllardır türlü bahanelerle bu topluluğa girişine izin verilmiyor. bence nedenleri şu:
1- türkiye’nin stratejik konumu
2- türkiye’yi asla bir avrupalı olarak görmemek

stratejik konum dedim. konum olarak öyle bir yerdeyiz ki, bir yandan avrupa’lı, bir yandan da belli başlı büyük ülkelerin ortadoğu planları için stratejik konumdayız. tam arada kalmış konumumuz nedeniyle de isviçre gibi ‘daimi tarafsızlığı’nı ilan edip olayların içinden de sıyrılamıyoruz. bu da sürekli bu büyük ülkelerin ortadoğu projeleri için kullanılmamız anlamına geliyor. bu da ab ülkelerinin bizi aralarına almamalarında en büyük etken. çünkü rusya ve amerika ile de karşı karşıya gelmek istemiyorlar.

türkiye asla bir avrupalı olarak görülmüyor evet bu öyle. biz ne kadar modern görünürsek görülelim, onlar için hala bir doğuluyuz.

bu nedenle türkiye’nin dış politikası sürekli değişkenlik göstermekte ve bu da çok normal.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"türkiye'nin dış politikası" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim