ülke gelecek 50 yılda düzelir mi sorunsalı

gocmen meselesi 50 yıl sonra ciddi boyutlara geleceği için geri donulmez bir yola gireli çok oldu bizim icin. o yüzden umutlu tahminlerim yok.
50 yıl sonra sürekli savaşların olduğu, işgal güçlerin satranç oynadığı bir yer olacak ortadoğu.
belki ortadoğunun çevresine yüksek duvarlar falan örer amerika, avrupa falan. göçmen meselesinde gördük ki filistin için devlet yöneticileri ile farklı düşünecek kadar iyi olan avrupa halkı göçmenler ülkemize giremez dedi. biz onlara karismayalim onlar da bize karışmasın. yaşama hakları var ama bize bulaşmadan. yani bize topraklarımızda yaşama hakkı veriyor en iyisi. bizim içinse bırak iyi yaşamayı filistin gibi belli bir süre sonra yaşamak en iyi ihtimal olacaktır.
şimdiden -hiç savaşmadan-zengin avrupalilar ve araplara köle olmayı seçtik.

hayır. bunun için insan kalitemiz uygun değil. bu nedenle "avrupa'nın üretim üssü olma" hayalimiz çöpe gitti ya.

bir ülkenin düzelmesi kadınların elindedir. kadın isterse her şeyi yapabilir ama kadınların önce kendilerini yarım insan olarak değerlendiren ve birçok özlük hakkını elinden alarak düşük standartlarda bir hayatı reva gören bir zihniyeti desteklemelerinden vaz geçmeleri gerek .
o zaman düzeliriz elbette...

düzelmek ile kasıt nedir ? tanımı doğru yapmak lazım evvela .
ne kadarsak o kadarız. kendimizi kandırmayalım.bizim "o kadar"lığımız içinde idealizme çük kadar bile yer yok.
onçün düzeltme ve ya düzelme gibi idealizme - ideal olana - olması gerekene yaklaşma hayalleri kurmak merkezden sapmak olur.
kabul etmek gerek.

ülkenin düzelmesi için min. 150 yıl gerekiyor. ülkenin her yeri karış karış satılıyor, içeri giren göçmen nüfusunun oranları belli değil. siz hesap edin ne boyutta bir halkı ve türkiyenin sınır bütünlüğünü ihlal eden göçmenlik usulsüzlüğü var. artık tamamen dışarıya bağımlı hale geldik, hiç bir şeyimizi kendimiz üretemiyoruz. çiftçiler aç.

eğitim deseniz bitti. insanlar çocuklarını devlet okuluna göndermek istemiyor çünkü devlet okulu kalmadı. ülkede ki okulların %70'i imam hatip oldu. çocuğunun normal eğitim almasını isteyen aileler bu yoklukta dahi bir yolunu bulup çocuklarını kolejlere yazdırıyor. " kolej" adı altında, kaldırımın üstünde, plazadan bozma bir sürü özel ilk- ortaokul- lise açılmış . üniversiteleri kazanma oranları diplerde. herkes çocugunu özel üniversiteye gönderiyor çünkü devlet üniversitesi kazanabilen yok. şehir dışında devlet üniversitesi okumaya dahi göndersen, bir özel üniversite ile aynı paraya denk geliyor özellikle yurt ücretleri yüzünden. bu yüzden millet , çocugunu türkiye'nin en ücra köşesinde bir devlet üniversitesinde bile okutmak yerine, evladını yanında tutup bütçesine göre bir özel üniversiteye gönderiyor.

mezun olman ayrı dert. hadi öyle böyle mezun oldun, avukat veya doktor değilsen bulabileceğin en iyi iş perakende sektöründe satış danışmanlığı ( zara- pull and bear, h&m , marketler vb yerler). koskoca mühendis adamın markette tezgartarlık yaptığını gördük haberlerde bile.

hukuk- insan hak ve özgürlükleri deseniz yerlerde. insanlar düşüncelerini yüksek sesli beyan etmeye korkuyor. malına, ırzına, çocuguna, canına göz diken insanları mahkemelerde aklayıp, geri salıyorlar. suç arsızlığı oluştu. adamlar bağıra bağıra suç işliyorlar. her türlü suçun ayyuka çıktığı tek devirdeyiz bu ülkede.


özetle : rezil bir durumdayız.

bu ülkede belkide hiç bir zaman burjuvazi bu kadar lüks haline gelmemişti. gerçekten ülkenin bu rezilliğinden etkilenmemek için okkalı bir soyada doğman gerekiyor. tüm zenginlerin çocukları- aile fertleri bu saçmalıklardan etkilenmeden ultra hayatlar yaşarken, halkın çocugu/ halkın kendisi ezilip- bükülüyor.

"herkes için ekonomi berbat boyutlarda" diyorsunuz, bir yanda bir güruh çocuklarını/ torunlarını amerikanın en iyi üniversitelerinde okutuyor, altlarına bentleyler çekiliyor, canları sıkılıyor diye ellerine deli gibi para harcamalarını sağlayacak limitsiz kredi kartları veriyor. diğer yanda, pazarda 2 kilo patatesi alamayan teyze , okuluna imkansızlıklardan devam edemeyen çocuklar var.

ülkeyi bu hale getirenler utansın. umarım allah korkuları ve vicdanları uyutmuyordur. rabbim büyük. her gecenin bir de şafağı var. ben oturdum, o şafağı bekliyorum. ilahi adaletin tecellesi ne durdurulur ne ondan kaçılabilinir. göreceğiz, inanıyorum hep beraber göreceğiz. inanıyorum, herkesi tir tir titretecek bir adalet inecek.

demografisini koruyup* teali islam/kürt teali artıklarını* derdest edebilirse neden olmasın? bu ülke 250-300 senedir modernleşiyor***, şu an japonya ayarında* olmaması için hiçbir sebep yoktu aslında. bu ülkenin eksikleri birincisi bunu tam manasıyla sistemleştirememek*, ikinci ve daha önemlisi türk modernleşmesi yapacak kadrolar* yerine buna düşman olan kadroları yetiştirmek ve ülkede bu kadroların söz sahibi olmasıdır**.

akademi ve güvenlik bürokrasisinin* elden geçirilip silme kemalist adamlarla doldurulması lazım*, başka türlü bu ülke için kurtuluş yoktur.

objektif olacağım. ülke insanının, etnik köken gözetmeksizin söylüyorum bunu, gerizekalılığı çok küçük görülüyor. ben ülkenin küçük bir azınlık dışında gelecekte sürüneceğini düşünüyorum. fakirlik olarak hindistandan bir farkı kalmayacak çoğu insanın. kısacası rezalet bir gelecek bizi bekliyor. eğer hala yaşayabiliyorsak burada çok şanslıyız bence.

işte bu memleket meselelerini cesur 10 yazarın katılımıyla şık bir barda masaya yatıralım derim ben. bu işler için gin veyahut vodka öneririm. 3. bardağa doğru iyice derinine derinine ineriz memleketin.

4 erkek 6 kadın yazarın katılımıyla ilmek ilmek işleyelim derim gece boyu. boru değil olm bu memeleket!!!11!!1 ayrıca sabaha kadar tartışalım. öyle hemen karara bağlamayalım.

noluuyoorrruzz nereye gidiyorr yav ülke meseleleri falan konuya bi açıklık getirmek şart oldu bak şimdi.

umut dolmak istiyorum bu sözlükte umutttt.

bir 100 yılı bulur demek isterdim çıkmadık candan umut kesilmez diye ama ne yazık ki bu devran böyle gider kardeş.