aradan yıllar geçse de hatırlanan, insanın yüreğinde iz bırakan anlardır. bazıları hiç unutulmasın, hep hatırlansın.

“minik bir adamın gözlerinin içindeki gülümsemeye şahit olduğum o anı unutmak istemiyorum.”
devamını gör...
mutlu anlar her detayıyla hatırlanmaz. ama mutsuz bir anı her ufak detayıyla hatırlarsınız. umarım sizin için unutulmayan an güzel andır.
devamını gör...
ortaokulda iken sınıfa yeni bir çocuk gelmişti adı aliydi.ali çingene sayılırdı kimse yanına istemiyordu benim yanim boştu kimse istemiyor diye almıştım yanıma kimi zamanlar öğle arası yemeğimi paylaşırdım aliyle çok konuşmazdı kundura giyerdi 12 13 yaşında herkes pahalı ayakkabılar giyerken dalga geçerlerdi aliyle izin vermezdim takma boşver derdim top oynarken alırdım takımıma ayağında kundura olmasına rağmen çok iyi oynardı şaşılacak derecede bilgisayar derslerinde hep yardım ederdim anlamazdı bilgisayardan. sene sonu geldiğinde ali başka okula geçmişti üzülmüştüm ben en arkada oturan yalnız birisiydim ali arkadaşım olmuştu ortaokul bitti geldik lise sona ali lisenin başında evlenmiş okulu bırakmış çalışıyordu hatta 1 çocuğu vardı arkadaşlarla yemek yiyelim dedik bir gün oturduk bi pideciye ali orda çalışıyordu simasi çok tanıdık gelmişti sonradan hatırlamıştım yemeği hızlıca yiyip yanına geçtim dışarı gelir misin diye o da bir sıkıntı oldu sandı tabiki beyefendi dedi birer sigara içtik o ara anlattım ortaokuldan arkadaş olduğumuzu gözleri parlardı alinin sigara bitmeden hayat nasıl gidiyor diye sorduğumda gözleri yaşardı çoluk çocuk ile yaşamaya çalışıyoruz be dedi. anlayacağınız hayat gülmüyor kimine erken yaşta okulu bırakan çokça arkadaşım oldu hayatınızın kıymetini bilin.
devamını gör...
2000 senesi ve popescudur. tafareldir.
devamını gör...
ilk defa babamın ağlamasına tanık olmam.
devamını gör...
okula başladığım ilk gün. o zamana kadarki ismimin ve kimlikteki ismimin farklı olduğunu öğrenmiştim.
devamını gör...
zagreb’te jelacic meydanı vardır,turistik bir yerdir noel zamanı oradaydım her yer ışıl ışıl az ilerde koca katedral yol üstünde küçük standlar ve müzisyenler.
9-10 yaşlarında bir kız çocuğu dans edecek ama çekiniyor babası da teşvik ediyor annesi bana bakıp hadi sende dans et dedi.
baba yazılımcı anne üniversite de görevli tanıdığım güzel bir aile.
kıza elimi uzatıp müzisyenlere “valse molim” vals lütfen deyip ufaklıkla vals yapmaya başladık kahkahalar atarak.
alkışlar eşliğinde dans bittiğinde el ele izleyicilerden para toplayıp müzisyenlerin önüne koyduk paraları.
çocuklar için yapamayacağım şey yoktur,bu da bende unutulmaz bir an olarak kaldı.
devamını gör...
benim için çok önemli ve değerli bi anımı yazmak yerine komik bir anımı anlatmak istiyorum sizlere.

birkaç yıl önce kıyma makinesi almıştı babam eve ve getirdiği zaman çalıştığından emin olmak için denemek istedik biz de. biraz fazla küçük parçalara ve bıçaklara sahipti. kafamız karıştı, beceremedik bi türlü. kullanma kılavuzunu hem türkçe hem ingilizce olarak okudum, her şeyi denedik ama yapamamıştık asla olmuyordu parçalar doğru yerlerine yerleştiremiyorduk. e o kadar çabalayıp uğraştıktan sonra olmayınca da ister istemez gerilmiştik hepimiz. en son aldığımız mağazaya götürmeye karar verdik. bi alışveriş merkezindeki mutfak eşyaları satan bi mağazadan almıştık o yüzden gittik oraya ama hepimiz çok sinirliydik ve sürekli birbirimize kızıyorduk. tam alışveriş merkezinin kapısından girdikten sonra babam “kıyma makinesini” çantaları kontrol etmek için girişte bant şeklinde bulunan x-ray cihazına soktu birden ve sığmadığı için makine orada takıldı tabii. ordaki görevli de biz de neye uğradığımızı şaşırdık birden çünkü boyu daha uzun olan yani insanların geçtiği cihazdan geçse sorun olmayacaktı ama babam sinirli olduğu için fark etmeden o küçük bantın üzerine koydu cihazı ve sıkıştı makine. görevlinin de yardımıyla çıkardık zorla da olsa ama hala çantaların bile zor sığdığı o küçücük bantın üzerine kocaman makineyi sokmasını hatırladıkça gülüyoruz ve gerçekten unutamıyoruz.
devamını gör...
16 yaşındayız aşırı ağır bi temmuz öğleni. ilk aşkımla sarılmışız aralık kapıdan hafifçe rüzgar esiyor, perde havalanıyor. akvaryum var odanın köşesinde, motoru çalışıyor hafifçe. beyefendi de sevdiğim kokuyu sürmüş. "huzur" bu galiba dedim o anda. hoş, kendisi geride koca bir huzursuzluk bıraktı ama benim için huzurun tanımı halen o andır.
devamını gör...
arkadaşlarla bulunduğumuz ilçenin üst kısmında mesire alanı gibi bir yerde akşam vakti toplanmıştık. alkol almak için değil de mangal yapmak için. ben kullanmıyorum. ama arkadaşlar bir-iki bardak votka içtiler. neyse zaman ilerledi bir arkadaşta opel frontera araç vardı. off road yapmak için almış. 5 kişiyiz bindik. dediler bi heyecan olsun. ben arkaya orta kısma oturdum. herkes kemerini taktı. ben de taktım. neyse, gidiyoruz çamur çukur vs sallana salla 4 çeker basıyoruz. derken toprak yola girdik. devam ediyoruz ama karanlık nereye gittiğimiz belli değil. bir ara yol ayrımına geldik. sağ ve sol. durduk. dediler nereden gidelim. ben dedim hak yolundan ayrılmayın sağdan devam. yok dediler soldan. oy çoğunluğu sağlandı soldan devam. girdik devlet ormanına. kısa bodur çalılık ağaçlar. gidiyoruz ama nereye belli değil. ben sürekli "oğlum biz nereye gidiyoruz. bak bizi jandarma bulamayacak" diyorum. basabas gidiyoruz. herkes gülüyor bağrıyor tam bir saçma sapan ortam. nasıl olmuşsa arkada biri önde biri telefondan kayıt yapıyor. ben yine o müthiş cümleyi kurdum " olm bizi jandarma bulamayacak" dedim iki saniye sonra uçurumdan uçtuk. 4 metreden 2 takla attık. zaten ya uçurum ya ağaca çarpacaktık. ters döndük. tek hatırladığım düşerken arkadaşımın "ananıı sii..." cümlenin gerisini getiremedi zaten. arabadan çıktık. hiç bir şey olmamış gibi birbirimize baktık mal gibi. jandarmayı aradık gelin bizi alın diye. adamlar bizi bulamadı. acayip bir geceydi. sonra videosunu izledik. hatta haberlere çıktık. unutamayacağım bir andı. emniyet kemeri olmasa ya üst camdan uçardım ya da araç içinde sağa sola çarpardım.

edit: yükleyebilirsem videosunu koyarım buraya.
devamını gör...
18 yaşında, bir aile dostumuzun trt de çalışması vesilesiyle antalyadaki trt kampına tatile gitmiştim. tabi ankaranın güneşinde yeterince amele yanığı olduğum için çoğu günler sote bir yerde ten rengimi diğer insanlarla uyumlaştırmak için zaman öldürüyordum. neyse efendim, böyle aile çay bahçesi gibi saçma bir gazino alanı vardı orasının, yani bütün herkes orada okey, iskambil vs. ile zaman geçirip tv izliyordu. tatili son günlerine doğru yeni bir aile grubu gelmişti. 1.7 boylarında, bal renginin biraz daha koyusu saçları olan buğday tenli incecik kuğu gibi bir kız da aileyle birlikte gelmişti. işte onun gülümsemesini gördüğüm anı aradan yıllar geçse de hala hatırlarım. bir daha öyle gülen bir insan görmedim. hani aşık oldum şudur budur demiyorum, ama öyle gülen öyle güzel bir insan ben daha görmedim.
devamını gör...
benim unutulmayan anlar denilince aklıma hep kötü anılar geliyor nedense. gece saatlerinde olan tartışmalar, kötü olaylar, iz bırakan şeyler. oturup sadece "ne yapabilirim" diye düşünülen zamanlar.
devamını gör...
bi keresinde annem uyandırmaya geldiğinde yatmıştı yanıma. başımı göğsüne yaslayıp kalp atışını dinlemiştim. o zaman dedim ki bu sesi hep duyayım. anneler ölümsüz olsun.
devamını gör...
ferrari 458 ile top speed'e ulaşmam. ilk defa kendimi tanrı gibi hissetmiştim. her saniyesi hala hafızamdadır.
devamını gör...
canımın çok yandığı, omuzlarımın ağırlığı kaldıramadığı zamanların birinde ablamla kendimizi sırf evden dışarı atmak için dışarı çıkmıştık. her şey filmlerde anlatıldığı gibiydi. canınızdan can gitmişti, etrafa flu gözlerle bakıyordunuz falan.

eve dönüş yolunda yolu caddeden uzatmaya karar verdik. caddenin insan kalabalığı, yollardan geçen arabalar ağır çekimde hareket ediyordu. çok canım yanıyordu, her şey bomboş geliyordu ama yanımdan geçen insanların en ufak bir fikri bile yoktu. kimse görmüyordu omuzlarımdaki ağırlığı. o an beynimde daha önce hiç çakmayan bir şimşek çaktı. acaba ben kaç defa bilmeden yanlarından geçmiştim o an da hissettiklerimi hissedenlerin?

o şimşeğin çaktığı anı hiç unutmuyorum, bir fotoğraf karesi gibi aklımda. o caddeden geçerken ara ara bu fotoğraf karesi gözümün önüne geliyor.

kolay kolay unutabileceğimi sanmıyorum, sanırım unutmak da istemiyorum.
devamını gör...
bir divanın ucunda titreyerek herşeyi anlattığım o an. kendi korkumdan başka korktuğum hiç birşey yoktu sanırım. en çok kendi korkumdan korkup, başkası bunu talep etmeden, kendi ellerimle yapmıştım o korktuğumu. iyi mi yaptım hala bilmiyorum. hayatım tepetaklak olmasına sebep olan ilk adımdı. hala bazen, korkudan titreyerek konuşan o gencecik kız gözümün önüne geliyor, peşinden de kocaman bi sarılma hissi...
devamını gör...
mezuniyet törenime * iki gün kalmıştı. ankara belediyesi öğrencilere akşam yemeği veriyor, arkadaşlarımla oraya gittik, yemeğimizi yedik. sonra c. bey gömlek bakalım tören için dedi. hiç halim yoktu ve sebepsizce sinirliydim. sinirim mide bulantısına dönmek üzereydi ama dedim ki tamam gidelim. kalktık akköprü'ye geçtik. metrodan çıktık bir baktık şarıl şarıl yağmur yağıyor. bir amca da metro çıkışında köz mısır satıyor... midemiz tıka basa dolu, hiç yer yok ama beyefendiyle birbirimizi gazladık, alalım dedik. yağmurun altında mısır sırası bekliyoruz, hem halim yok hem de durum çok komik geliyor. ne alaka yani neden mısır kskslsls * yağmur da bir güzel yağıyor ama anlatamam. aldık mısırları, ayaküstü öyle yağmuru izleye izleye yedik. sonra da yine anlık bir kararla iki adım ötedeki avmye gitmekten vazgeçip tırıs tırıs geri döndük...

şu son günlerde o haziran günlerini çok özlüyorum. unutulmayacak ve yeri doldurulamayacak bir hazirandı benim için. ah be, ne güzel günlerdi
devamını gör...
ilk buluşmamızda üzerine wayt çaklıt mokka dökmüştüm.
ama o gülmüştü.

"sen bahçesin, ben kasırga
çiçeklerin kopar burada
yapma nalan

ben karşının taksisiyim
ömrünün 'hay aksisiyim
olmaz nalan"
devamını gör...
benim aklıma tek bir an gelmiyor genelde. daha çok geçmişten bugüne doğru anı parçacıkları hızlı hızlı geçiyor. erkek arkadaşımla aniden bastıran yağmurun altında kalışımız, kuğulu park'ta karşılaşıp 3 saat konuştuğum ve bir daha hiç görmediğim kadın, kuzenimin yazlıkta uyumayalım diye yastıkları toplayıp üzerinde uyuyakalması, eski bir arkadaşımın buzda kayıp çizgi filmlerdeki gibi düşmesi, başka bir arkadaşımla söylediğimiz şarkılar, bir kerecik karla oynadığım için 3 ay hasta yattığım kış... çoğu pozitif ama içinde çok üzücü olanlar da var. onları burada sıralayıp da tekrar tekrar hatırlamak istemiyorum. sonuç olarak tek bir an yok benim için. ben hayatı birbirine bağlantılı yaşayanlardanım.
devamını gör...
birini son kez gördüğünü bildiğin andır.
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"unutulmayan anlar" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim