yaşlanmak

ihtiyarlamak ile aynı şey değildir.

kızıldereliler şöyle der ''yaşlılık ölüm kadar şerefli değildir. yine de çok kimse onu ister.''

yaş almak kaçınılmazdır ama yaşlanmak engel olunabilir bir durumdur.

saçlarımda iki tel beyaz bulduğumda hissettiğim durum.

son zamanlarda gerçekten hissettiğimdir. hayır, ergen triplerinde falan değilim. ergen de değilim zaten.. gerçekten nüfus cüzdanım eskiyor artık. yaşadığım kadar yaşayabilir miyim artık diye düşünüyorum, yolun yarısına iyice yaklaştığımı hissediyorum. büyümek noktasını çoktan geçtiğimi hissediyorum. sadece hissetmiyor görüyorum. saçlar dökülüyor, yüzdeki çizgiler hakikaten belirginleşiyor, anlamsız bir şekilde kilo alınıyor, çabuk yorulunuyor, kocaman insanlar abi diyor, küçük çocuklar amca bile diyor. birşeylerin geçtiğini görüyorsunuz, artık çılgın fikirler yok aklınızda, sadece gerçeklerle yüzleşiyorsunuz, geçim sıkıntısı, gündelik koşturmacalar, bunalımlar, rutinler ve sükunet. bazen tek istediğiniz sessizlik oluyor artık. doğum günlerinde bile çok mutlu olamıyorsunuz.. acı ama gerçek..

herkesin muhakkak yaşayacağı, kaçınılmaz olan.

yavaş yavaş sindire sindire olanı makbuldür. bazıları vardır 1 gecede yaşlanır, 1 gecede kırışır yüzü, 1 gecede düşünceleri yavaşlar.

endişelenmeye gerek olmayandır.
gençlik yıllarında dolu dolu yaşanması halinde, güzel geçebilecek yılların başlangıcıdır.

yaş almaktır. bu kelime ile ilgili sinan canan'ın bir videosunda bir farkındalık yaşamıştım. aslında eş anlamlısı olan bir sürü kelime varken o kelimelerin derinlerinde farklı anlamlar yatıyor. ihtiyar seçim yaparken başvurulan gibi bir şey iken (ki zaten arapçada seçim demek) yaşlanmak sadece yaş alan diğer türlü pek gelişmeyen gibi bir şey demekmiş misal(hatırladığım kadarı ile sürçü lisan ettiysem affola)

her gün yaşlanıyoruz ve özellikle doğum günlerimizde tam 1 sene yaşlandığımızı hatırlıyoruz fakat çoğu insan bu günü heyecanla kutluyor, neden?

bedenen yaşlanmanın tek zorluğu hareket kısıtlılığıdır ama ruhen yaşlandıysan hayattaki her şey zordur.

hayatın gerçeği.nerde 15 yaşındaki enerji.

göz kenarlarımdaki kırışıklıkları farkettigimde beni üzen gerçek. çok gülmekten de oldugu için bir nebze içim rahat ama zaman durmuyor sözlük.

benim yaşım yolun yarısından bir fazla; "biri aşağıdan merdiveni tutsun 40 a doğru çıkcam" diyecek yaştayım.

evet yaşlanıyorum ama yapabileceğim bir şey yok, karşı koyamam.

yaşımı soranlara her yaşın ayrı güzelliği var diyorum.

gençlik yıllarını bolca yad etmektir..
aslında insanın son evresidir.
çocukluk, gençlik ve yaşlılık sonrası malum...

aynaya her baktığında saçlarının biraz daha beyazlamış olduğunu fark etmenle beraber hayatında iz bırakmış iyi kötü pek çok anının gözlerinde yeniden canlanmasıdır.

"yaşlanmak bir dağa tırmanmaya benzer, çıktıkça yorgunluğunuz artar, nefesiniz daralır ama görüş açınız genişler"
yaaşlanmayı en iyi tarif eden bu kelimeler isveçli oyun yazarı ve film yönetmeni ingmar bergan'a ait. bir insan yaşlandığı zaman ne arar? stresten uzak huzur arar. büyük metropollerden uzaklaşıp ege' yi tercih etmenin temelinde de bu faktörler yatıyor.

eğer doya doya geçirilmiş bir hayatınız varsa korkulacak bir şey yoktur. sahip olduğun her kırışıklık, her beyaz saç telin yaşadığın iyi, kötü anılardan hatıradır. kaldı ki anılar güzel de olsa kötü de olsa belli bir zaman sonra hepsi buruk bir tebessümle hatırlanır.

hastane önü, hapishane önü, mezarlıkta bir taşın başında bulunmak suretiyle algıladığım durum, yaş almanın artık büyümek değil yaşlanmak anlamına gelmesi.

maddenin zamanla değişimi paradigması olan yaşlanma, evrensel bir fenomendir. bu değişim hem kaçınılmazdır, hem de spontanedir. evrenin her yerinde kendiliğinden gerçekleşir. içinde yaşadığımız evren, içindeki herşeyle birlikte yaşlanmaktadır. evrende azalıp çoğalmadan, şekilden şekle girerek varlığını sürdüren tek gerçek enerjidir. ama o bile devinip değişimlere uğramadan duramaz. evrende hiçbirşey sonsuza kadar değişmeden varlığını sürdüremez. yaşlanmak bir fizik yasasıdır. madde yaşlanır çünkü, maddenin atom ve moleküllerini bir arada tutan enerjinin zamanla dağılması sürecini önlemek mümkün değildir. fizik bilimi açısından bu değişim yaşlılık yerine daha düşük bir enerji düzeyine dönmek olarak kabul edilir. bu haliyle bu değişim bir düzensizlik değildir. ama biyolojik olarak enerjisi azalan bir molekül artık ya hiç işlevsel değildir, ya da işlevlerinin en azından bir kısmını yitirmiştir. fizik açısından fazla önemi olmayan bu değişim, tıp ve biyolojide çeşitli teorilerin ortaya atılmasından sorumlu olup, bazı ilginç spekülasyonların ve yanlış anlaşılmaların da nedenidir.

anne ve babalara uğramaması gereken bir durum