yer çekimi

dünyanın şekline sebep olan büyülü şey.

tasavvur edemeyeceğimiz kadar büyük bir mevzu.

ay'daki yerçekimi dünya'dakinden 6 kat daha azdır. bu yüzden ay'a giden astronotlar hoplaya zıplaya yürümektedirler. şayet, olimpiyatlardaki sırık ile uzun atlama yarışması ay'da yapılmış olsa, atlayan atletin uzun süre zemine düşmesi beklenirdi. çünkü burada 10 metreden atlayan oyuncu, ay'da 60 metre kadar atlayabilir.

cevabını bilmediğiniz her şeye “yer çekimi” diye cevap verebilirsiniz. çünkü çoğu şeyin cevabı yer çekimidir genelde. mutlaka bir bağlantısı filan vardır yani. çok havalısın newton. kralsın.

yerçekimi konusundaki en büyük yanılgılardan biri uzayda yerçekiminin olmadığı iddiasıdır. yerçekimi uzayın her yerinde az ya da çok hissedilir. uzaydaki bir astronotun yer çekimini hissetmemesinin sebebi sürekli olarak içinde bulunduğu araçla birlikte düşme hareketi yapmasıdır. düşme hareketi bir başka cismin yüzeyinde sonlanana kadar yerçekimini hissetmeyecektir.

sir isaac newton'un kafasına düşen o elmanın sayesinde açılmış olan başlık. * ninelerimiz betona oturunca kızar, niye " beton çeker çünkü. haha ha haha (bkz: sabah sabah klavyeyle çıldırmacalar)

doğadaki en zayıf temel kuvvet olmasına rağmen evreni domine eder.

yerçekimi kuvveti;
güçlü nükleer kuvvetten 10e38 kat
zayıf nükleer kuvvetten 10e25 kat
elektromanyetik kuvvetten 10e36 kat
daha zayıftır.

buna rağmen gezegenleri, yıldızları, gök adaları birbirine çeken bir kuvvettir. bunun nedeni yerçekimi kuvvetinin sadece çekici bir kuvvet olmasıdır. elektromanyetik kuvvet polariteye göre hem iter hem çeker, nükleer kuvvetler de hem itici hem çekici olduğu gibi erimleri (menzilleri) 10e-18 ve 10e-15 metre civarıdır, yani çok kısa mesafelerde etkindirler. yerçekimi ve elektriksel kuvvet sonsuz menzile sahip olsa da yerçekimi kuvvetinin sadece çekici olması onun gezegenlerin hareketini yönetmesine neden olur.

kaynak

1670 km/s hızla dönen dünyadaki suların, binaların, dağların ve ağaçların savrulmasını engellerken ne hikmetse küçücük bir balon ve binlerce kuş türünün uçmasına engel olamayan bir kuvvettir. genelde dünyanın şekliyle ilgili kafaya takılan sorular "çünkü yer çekimi var" diyerek yabana atılır.

en önce insan yaşlanmasını hızlandırır ve memeler sağlam değilse ilk onları vurur.

not : çüke bi sıkıntısı yok şu an.

ekvatordan kutuplara doğru şiddetini arttıran, yeryüzünde yaşamamızı sağlayan, kaynağı çekirdek olan kuvvet.
eskiden kuyumcular ekvatoral kuşaktan altın alıp kutuplara yakın yerlerde satarlarmış. böylece altın daha ağır gelirmiş.

aynen. ben bunu bulanın aklına tüküreyim. ne güzel jetgiller gibi ordan oraya uçardık bunu icat etmeselerdi.

aslında yer çekimi diye bir şey yok. kütle çekimi vardır. aslında kitle çekimi de yok. ister elma olsun ister bir gezegen ya da kara delik fatketmez kütle olan yerde çekim vardır. işin bir de ivme tarafı var tabi.

ayrı yazılır.

300 yıldan fazla bir zaman önce ısaac newton hareket halindeki nesnelerin davranışlarından büyülenmişti. nihayetinde hareket yasalarını oluşturdu. ancak newton yasaları sadece yer çekiminin etkilerini tanımlıyordu, onun ne olduğunu değil. tam burada albert einstein devreye girdi. ilgilendiği şey şuydu, "yer çekimi bir kuvvet midir? yoksa başka bir şey olabilir mi?"

örneğin, bir elmayı ele alalım. ona dokunmadan onu hareket ettiremem. ama elmayı düşürürsem dünyaya doğru hareket eder. elimi çeker, sonra da zemini daha aşağı çekersem elma düşmeye devam eder. şimdi ise elmayı fırlatmayı deneyeyim, bu kez elma kıvrımlı bir yol izleyerek düşer. çok daha hızlı fırlatırsam, elmanın kıvrımlı yolu dünyanın kıvrımına eşitlenir. elma serbestçe düşerek yörüngeye girer, tıpkı uluslararası uzay istasyonu gibi. einstein'a göre hem elma, hem de uzay istasyonu uzayda kıvrımlı bir yolda serbestçe düşüyorlardı. yani yer çekimi düşmeyle ilgiliydi.

peki o kıvrımlı yolu yapan tam olarak nedir? elbette ki dünyanın kütlesi. einstein fevkalade basit bir kavram ortaya çıkardı, o da uzayın ve zamanın, güneş, dünya ve dünya'daki diğer tüm objeler tarafından büküldüğüydü. yani einstein'a göre her nesnenin kütlesi onun etrafındaki boşluğun kıvrılmasına neden oluyordu. yani esasında bir kuvvet söz konusu değildi. yalnızca uzay-zaman dokusunu büken nesneler ve onun içinden geçen, en düzgün sırayı takip eden diğer nesneler vardı. einstein'ın izafiyet teorisi'ne göre yer çekimi uzayın bükülmüş haliydi.

nova-kara delik kıyameti

yer çekimi ivmesidir o. kütle çekim kuvvetine maruz kalındığında oluşur. cisimlerin üzerine etki eden net kuvvet sıfırı aştığında cisimler ivmeli hareket yapmak zorunda kalırlar.dünyadan uzaklaştıkça azalır.

olmadığı yerde ne ağırlık ne de ivme olur. bu uzaya çıkıldıkça kendini kanıtlar. uzay gemisindeki astronot veya kozmonotlar, dünyadan uzaklaşıp yer çekimine kapıldıkça, uzay boşluğunda akvaryum balığı misali yüzerler.

dünyanın kütle çekimine verilen ad. maddenin kütlesinden bağımsızdır.maddenin yapısından bağımsızdır.örneğin radyoaktif bir metal ile çakıl taşına aynı etkiyi yapar.kütlenin varolması yeterlidir.çekirdekten kaynaklanmaz.böyle bakınca gerçekten''büyülü''bir doğa etkisidir.

düşük bel pantol modası sebebidir.

yerçekimi

kütleçekimi ve merkezkaç kuvvetinin birleşik etkisi nedeniyle nesnelere aktarılan net ivmeye verilen addır. g harfi ile gösterilir, bu g yerçekimi anlamına gelen gravity'nin g'sidir.

''kırmızı bölgeler, çekimin idealden fazla olduğu yerleri, mâvi bölgeler de daha hafif olduğu yerlerdir''


gif/ alıntı kaynak/ vikipedia.

dünyanın kütlesi yaklaşık 5,9722x10^24 kg. peki kurşun kalemi kazağımıza sürterek küçük bir kağıt parçasını, bu devasa ağırlıktaki kütlenin çekimini yenerek nasıl çekebiliyoruz?

not: doğru cevap için bira ısmarlarım, yanlış cevap için bira ısmarlamanızı isterim.