41.
çok fazla tanrısı var hepside rezil rüsva hele hele o zeus yokmu o zeus
devamını gör...
42.
derya deniz bilgi içeren eski dönem inanç sistemi. din demek için gereken bilgiler bende olmadığından onu bir kenara bırakayım, okumak çok zevklidir. ama çoğunlukla olayın uçkura bağlandığı doğrudur. bu kadar eserine ev sahipliği yaptığımız bir kültürün hikayelerini, günlük hayatta kullandığımız sözcüklerin kökenini öğrenmek beni zenginleştiriyor.
devamını gör...
43.
ilgi alanıdır.
devamını gör...
44.
çapkın zeuuuss .d
mısır mitolojisi çok daha ilginç gibi geliyor bana. - ikisini de okumadım. ama mısırın ölüler kitabını okumayı düşünüyorum bu aralar. mısır mitolojisine bir giriş yapabiliriz -
mısır mitolojisi çok daha ilginç gibi geliyor bana. - ikisini de okumadım. ama mısırın ölüler kitabını okumayı düşünüyorum bu aralar. mısır mitolojisine bir giriş yapabiliriz -
devamını gör...
45.
o kadar olay, karakter, kurgu. büyüleyici denecek bir içerik. bunları üretildiği süreci düşününce eski yunan’lara hayli halüsinatif bir toplum diyebiliriz.
devamını gör...
46.
zeusun yüksek libidosunu saymazsak, kronos ve gai dan sonrasının tamamı ensest ilişkiden türeyen tanrılardan oluşan eski yunan söylenceleri.
devamını gör...
47.
tren yapılan mitolojidir.
devamını gör...
48.
güzel ve ilham verici bir yazın ve pantheonu olmasına karşın yüzde seksenlik kısmı zeusun bugün pipimi nereye soksam maceralarından oluşmaktadır.
devamını gör...
49.
yunan mitini yerlere giklere sığdımazken kadim anadolu mitini kenara atmak değişik
devamını gör...
50.
zeusun kişi ayırt etmeksizin herkesi elden geçirdiği mittir
devamını gör...
51.
bir arkadaş sayesinde keşfettiğim dünyadır. ayrıca kimseye 100 vermeyen bir felsefe hocam vardı. sırf bana 100 vermesi için proje ödevi istediğim, kafasının etini yediğim kapsamlı geniş mi geniş konudur. *
devamını gör...
52.
hayvan gibi gecemi gündüzüme katıp okuyup araştırdığım şey
devamını gör...
53.
zeus’tan bir uçanın, bir de kaçanın kurtulduğu mitolojidir.
çarpraşık ilişkilerin ne kadar eski olduğuna dair onlarca mitolojiden de sadece birisidir. günümüz dindar ve muhafazakar zihni eşcinselliği veya “sapık” ilişkileri modern saysın dursun, bu tarz mitolojiler kadim insanın sahip olduğu bilinçaltı için muazzam bir hazine değerindedir.
yunan mitolojisinde başta psikoloji olmak üzere insana dair çok fazla veri yer almaktadır. freud gibi uzmanlar sıkça alegoriye başvurmakta yunan mitolojisini kullanmıştır. o tanrının kimi yendiği, kimi yuttuğu, kimi becerdiği vs komik gibi duran eylemlerin insanda bir karşılığını bulmak mümkündür.
bununla birlikte diğer birçok mitoloji gibi yunan mitolojisi de orijinal değildir, kendinden önceki mitolojilerden bolca ögeler içerir ama mısır, hint, çin vs mitolojisi bilmeyenler için orijinal gelebilir.
aydınlanma döneminden itibaren batı dünyası özellikle diğer kadim mitolojileri yok sayma ve yunan mitolojisini biricik hale getirme çalışmalarında olmuştur. bugün avrupa’nın yunanistan’ın ahmaklıklarına dair pek ses çıkarmamasının altında yatan nedenlerden birisinin de bu olduğu düşünülebilir.
konu ile alakalı iseniz veya merak ediyorsanız, özellikle martin bernal’in kara atena kitabı okunmalıdır. aslında her mitolojik unsurun kökenini yunan mitolojisinde bulmaya çalışan batıcı zihne karşı sağlam alternatif veriler sunan ve yayınlandığında da kendi çapında büyük ses getiren bir eserdir.
nasıl antik mısır’ı canlandıran filmlerdeki başrollerde tek bir kara benizli normal bir kıptî görmek pek mümkün değilse (mesela musa filmlerinde musa veya firavun hep yakışıklı bir beyazdır), yunan mitolojisinin de öykündüğü mitolojiler yok mesabesindedir. ama bütün bunlara rağmen yunan mitolojisinin önemi yadsınamaz.
mitoloji yunan’da peydah olmamış ama felsefe orada doğmuş, büyümüş ve gelişmiştir.
bir cümlelik espri yapayım diye geldiğim başlıkta da bu kadar yazmak varmıştır.
çarpraşık ilişkilerin ne kadar eski olduğuna dair onlarca mitolojiden de sadece birisidir. günümüz dindar ve muhafazakar zihni eşcinselliği veya “sapık” ilişkileri modern saysın dursun, bu tarz mitolojiler kadim insanın sahip olduğu bilinçaltı için muazzam bir hazine değerindedir.
yunan mitolojisinde başta psikoloji olmak üzere insana dair çok fazla veri yer almaktadır. freud gibi uzmanlar sıkça alegoriye başvurmakta yunan mitolojisini kullanmıştır. o tanrının kimi yendiği, kimi yuttuğu, kimi becerdiği vs komik gibi duran eylemlerin insanda bir karşılığını bulmak mümkündür.
bununla birlikte diğer birçok mitoloji gibi yunan mitolojisi de orijinal değildir, kendinden önceki mitolojilerden bolca ögeler içerir ama mısır, hint, çin vs mitolojisi bilmeyenler için orijinal gelebilir.
aydınlanma döneminden itibaren batı dünyası özellikle diğer kadim mitolojileri yok sayma ve yunan mitolojisini biricik hale getirme çalışmalarında olmuştur. bugün avrupa’nın yunanistan’ın ahmaklıklarına dair pek ses çıkarmamasının altında yatan nedenlerden birisinin de bu olduğu düşünülebilir.
konu ile alakalı iseniz veya merak ediyorsanız, özellikle martin bernal’in kara atena kitabı okunmalıdır. aslında her mitolojik unsurun kökenini yunan mitolojisinde bulmaya çalışan batıcı zihne karşı sağlam alternatif veriler sunan ve yayınlandığında da kendi çapında büyük ses getiren bir eserdir.
nasıl antik mısır’ı canlandıran filmlerdeki başrollerde tek bir kara benizli normal bir kıptî görmek pek mümkün değilse (mesela musa filmlerinde musa veya firavun hep yakışıklı bir beyazdır), yunan mitolojisinin de öykündüğü mitolojiler yok mesabesindedir. ama bütün bunlara rağmen yunan mitolojisinin önemi yadsınamaz.
mitoloji yunan’da peydah olmamış ama felsefe orada doğmuş, büyümüş ve gelişmiştir.
bir cümlelik espri yapayım diye geldiğim başlıkta da bu kadar yazmak varmıştır.
devamını gör...
54.
tek tanrılı dinlerden önce insanların yarattığı bir çeşit din.
ülkemizin ege ve akdeniz kıyı şehirlerinde bazı tarihi yerleri bulunurlar.
diğer batı ülkelerinin yunanistan hayranlığının nedenidir.
ahmet ümit adlı yazarımızın kayıp tanrılar ülkesi kitabında ayrıca değinmiştir.
ülkemizin ege ve akdeniz kıyı şehirlerinde bazı tarihi yerleri bulunurlar.
diğer batı ülkelerinin yunanistan hayranlığının nedenidir.
ahmet ümit adlı yazarımızın kayıp tanrılar ülkesi kitabında ayrıca değinmiştir.
devamını gör...
55.
pek çok filme ve oyuna konu olmuştur, olmaya da devam edecektir. sürüyle ülkenin mitolojisi olmasına rağmen günümüze ulaşabilen nadir örneklerdendir.
devamını gör...
56.
diğer tüm mitolojiler gibi insanın dünyayı, evreni ve kendini anlama çabasının bir ürünü olarak uzun bir süreç sonunda ortaya çıkmış anlatılar külliyatı.
hem temel gelişimi hem de okumak isteyenler açısından birer başlangıç olabilecek birkaç eserden bahsedelim. bu külliyat her ne kadar zaman içinde çok sayıda kültürel etkileşimle beraber yavaş yavaş oluşsa da her zamanki gibi ilk kez yazıya geçirildiği eserler milat kabul edilir. bu bakımdan yunan inanç sisteminde evrenin nasıl yaratıldığı, birinci, ikinci ve üçüncü kuşak tanrılar, insanın yaratılması, insanın ve tanrıların sınanması, ve yeryüzünde müesses nizamın kurulması gibi konuların anlatıldığı ilk derli toplu eser hesiodos'tan gelir. hesiodos'un yazdığı theogonia* adlı eser bu konuları ele alır. kitabın başında hesiodos bunları kendisinin yazmadığını, zeus dokuz kızı olan ilham tanrıçaları mousalardan gelen ilahi bir ilhamla* bütün bu hikayeleri dile getirdiğini söyler. helikon dağı'nın eteklerinde çobanlık yapan birinin tanrıların kendisine anlattıklarını dönüp insanlara aktarması, bize semavi dinlerdeki peygamberlik kurumunun bir benzeri olarak görünübilir. ancak bu ifadeler, aslında bir ozan olan hesidos'un zaten bildiği ve kendisinden önceki ustalarından öğrendiği hikayeleri anlatmaya başlamadan önce ilham tanrıçalarına saygısını sunduğu bir bir girizgahtan öte bir şey değildir.
ancak aynı hesiodos, erga kai hemerai* adlı eserinde kardeşine seslenir gibi konuşarak insanlara hangi işin ne zaman ve nasıl yapılacağı, ahlaki davranışların neler olduğu gibi baya baya on emir benzeri bir takım kaideleri öğüt olarak verir. hesiodos'un semavi dinlerdeki peygamber modeline en çok benzediği kısım burasıdır.
hesidodos'un adını anıp da ondan daha büyük bir şair olan smyrnalı homeros'u anmamak olmaz. homeros'un dokuz yıl süren troya savaşının sonundaki 51 günlük süreyi ele aldığı ilyada ve bu savaşın ardından akha kahramanlarından odysseus'un on yıl süren acılı eve dönüş yolculuğunu anlattığı odysseia eserleri sadece yunan mitolojisinin değil, batı edebiyatının da temel taşları sayılabilecek eserlerdir. bu eserlerde tanrıların insanlarla kurdukları ilişkiler, onların karakterleri, ruh halleri, insanların tanrılara bakış açıları, tanrılarla olan ilişkileri gibi yunan mitolojisinin satır araları sayılabilecek çok sayıda değerli bilgiye erişilebilir. özellikle odysseia'da homeros'un bugün modern edebiyatta ve sinemada flashback ve flash forward olarak bildiğimiz anlatım tekniklerini ta 2500 yıl önce kullanmış olması ile sadece mitoloji ve dinler tarihi değil, edebiyat alanında da ne kadar değerli bir eser olduğunu bize gösterir.
her ne kadar homeros'a atfedilseler de bu iki eserin de içinde farklı dönemlerde yazılmış ve bu eserlere sonradan eklenmiş olduğunu düşündüren kısımlar vardır. bu durum elbette ki çok tabiidir. çünkü ne homeros bu eserleri bir araya getiren ilk kişidir, ne de günümüze kadar gelen el yazmaları ilk yazılan kopyalardır. homeros da en nihayetinde usta-çırak ilişkisi içinde yetişmiş bir ozandır. hatta denilen odur ki kendisi kördür. nesiller boyunca ağızdan ağıza aktarılan şiirleri o da kendi zanaatıyla kendince yorumlayarak insanlara aktarmıştır. bu lirik destanlar onun zamanında yazıya geçirildiği için altına kendi ismi yazılmıştır. halbuki çok büyük ihtimalle homeros yüzlerce yıllık bir sözlü şairlik geleneğinin son halkası ve bilinen temsilcisidir. kendisinden sonra da bu eserlere farklı kişilerin farklı ekleme-çıkarmalar yapmış olmaları oldukça muhtemeldir.
bunlar giriş seviyesi eserler olsalar da bize bir şeyi çok net bir şekilde gösterirler; yunan tanrıları esasında bir nevi süper güçlerle donatılmış ölümsüz insanlardır. insanlar gibi aşk, acı, nefret, cinnet, pişmanlık, kıskançlık gibi duyguları yaşarlar. hatalar yaparlar. çoğu zaman adil değildirler, işlerine geldiği gibi davranırlar. ilahi bir ethos sahibi değildirler. insanların tanrılarla olan ilişkileri de onlardan korkma ve onları memnun etme üzerine kuruludur. ancak en önemlisi de tanrıları da aşan bir irade vardır antik yunan kozmosunda. o iradenin adı kaderdir. kendine ait kuralları vardır ve tanrılar bile kaderin mutlak iradesine boyun eğerler. yeri geldiği zaman tanrıların babası zeus bile çıkarır kaderin terazisini ve o neyi gösterirse ona boyun eğer. yani bütün insanların, tanrıların ve evrenin davranış ve işleyişinin tâbi olduğu bir dizi evrensel kurallar, kaideler ve ilkeler vardır. bu da yunan felsefesi denen ve modern dünyanın bütün bilim ve düşünce sistemine temel oluşturmuş olan bir düşünce sisteminin doğmasını sağlamıştır. yunan mitoloji külliyatı her ne kadar hikayeler bakımından başka mitolojilerden alıntılara yer verse de arkasındaki bu düşünce onu eşsiz ve özel kılmaktadır.
ancak yunan mitolojisi ve yunan felsefesi arasındaki ilişkiyi başka bir zaman, başka bir entry'de anlatalım. anlattığım zaman onu da buraya eklerim.
meraklısı için entry'de bahsi geçen kitaplar:
- theogonia & işler ve günler - hesiodos (tek cilt) goodreads sayfası *
- ilyada - homeros goodreads sayfası *
- odysseia -homeros goodreads sayfası *
hem temel gelişimi hem de okumak isteyenler açısından birer başlangıç olabilecek birkaç eserden bahsedelim. bu külliyat her ne kadar zaman içinde çok sayıda kültürel etkileşimle beraber yavaş yavaş oluşsa da her zamanki gibi ilk kez yazıya geçirildiği eserler milat kabul edilir. bu bakımdan yunan inanç sisteminde evrenin nasıl yaratıldığı, birinci, ikinci ve üçüncü kuşak tanrılar, insanın yaratılması, insanın ve tanrıların sınanması, ve yeryüzünde müesses nizamın kurulması gibi konuların anlatıldığı ilk derli toplu eser hesiodos'tan gelir. hesiodos'un yazdığı theogonia* adlı eser bu konuları ele alır. kitabın başında hesiodos bunları kendisinin yazmadığını, zeus dokuz kızı olan ilham tanrıçaları mousalardan gelen ilahi bir ilhamla* bütün bu hikayeleri dile getirdiğini söyler. helikon dağı'nın eteklerinde çobanlık yapan birinin tanrıların kendisine anlattıklarını dönüp insanlara aktarması, bize semavi dinlerdeki peygamberlik kurumunun bir benzeri olarak görünübilir. ancak bu ifadeler, aslında bir ozan olan hesidos'un zaten bildiği ve kendisinden önceki ustalarından öğrendiği hikayeleri anlatmaya başlamadan önce ilham tanrıçalarına saygısını sunduğu bir bir girizgahtan öte bir şey değildir.
ancak aynı hesiodos, erga kai hemerai* adlı eserinde kardeşine seslenir gibi konuşarak insanlara hangi işin ne zaman ve nasıl yapılacağı, ahlaki davranışların neler olduğu gibi baya baya on emir benzeri bir takım kaideleri öğüt olarak verir. hesiodos'un semavi dinlerdeki peygamber modeline en çok benzediği kısım burasıdır.
hesidodos'un adını anıp da ondan daha büyük bir şair olan smyrnalı homeros'u anmamak olmaz. homeros'un dokuz yıl süren troya savaşının sonundaki 51 günlük süreyi ele aldığı ilyada ve bu savaşın ardından akha kahramanlarından odysseus'un on yıl süren acılı eve dönüş yolculuğunu anlattığı odysseia eserleri sadece yunan mitolojisinin değil, batı edebiyatının da temel taşları sayılabilecek eserlerdir. bu eserlerde tanrıların insanlarla kurdukları ilişkiler, onların karakterleri, ruh halleri, insanların tanrılara bakış açıları, tanrılarla olan ilişkileri gibi yunan mitolojisinin satır araları sayılabilecek çok sayıda değerli bilgiye erişilebilir. özellikle odysseia'da homeros'un bugün modern edebiyatta ve sinemada flashback ve flash forward olarak bildiğimiz anlatım tekniklerini ta 2500 yıl önce kullanmış olması ile sadece mitoloji ve dinler tarihi değil, edebiyat alanında da ne kadar değerli bir eser olduğunu bize gösterir.
her ne kadar homeros'a atfedilseler de bu iki eserin de içinde farklı dönemlerde yazılmış ve bu eserlere sonradan eklenmiş olduğunu düşündüren kısımlar vardır. bu durum elbette ki çok tabiidir. çünkü ne homeros bu eserleri bir araya getiren ilk kişidir, ne de günümüze kadar gelen el yazmaları ilk yazılan kopyalardır. homeros da en nihayetinde usta-çırak ilişkisi içinde yetişmiş bir ozandır. hatta denilen odur ki kendisi kördür. nesiller boyunca ağızdan ağıza aktarılan şiirleri o da kendi zanaatıyla kendince yorumlayarak insanlara aktarmıştır. bu lirik destanlar onun zamanında yazıya geçirildiği için altına kendi ismi yazılmıştır. halbuki çok büyük ihtimalle homeros yüzlerce yıllık bir sözlü şairlik geleneğinin son halkası ve bilinen temsilcisidir. kendisinden sonra da bu eserlere farklı kişilerin farklı ekleme-çıkarmalar yapmış olmaları oldukça muhtemeldir.
bunlar giriş seviyesi eserler olsalar da bize bir şeyi çok net bir şekilde gösterirler; yunan tanrıları esasında bir nevi süper güçlerle donatılmış ölümsüz insanlardır. insanlar gibi aşk, acı, nefret, cinnet, pişmanlık, kıskançlık gibi duyguları yaşarlar. hatalar yaparlar. çoğu zaman adil değildirler, işlerine geldiği gibi davranırlar. ilahi bir ethos sahibi değildirler. insanların tanrılarla olan ilişkileri de onlardan korkma ve onları memnun etme üzerine kuruludur. ancak en önemlisi de tanrıları da aşan bir irade vardır antik yunan kozmosunda. o iradenin adı kaderdir. kendine ait kuralları vardır ve tanrılar bile kaderin mutlak iradesine boyun eğerler. yeri geldiği zaman tanrıların babası zeus bile çıkarır kaderin terazisini ve o neyi gösterirse ona boyun eğer. yani bütün insanların, tanrıların ve evrenin davranış ve işleyişinin tâbi olduğu bir dizi evrensel kurallar, kaideler ve ilkeler vardır. bu da yunan felsefesi denen ve modern dünyanın bütün bilim ve düşünce sistemine temel oluşturmuş olan bir düşünce sisteminin doğmasını sağlamıştır. yunan mitoloji külliyatı her ne kadar hikayeler bakımından başka mitolojilerden alıntılara yer verse de arkasındaki bu düşünce onu eşsiz ve özel kılmaktadır.
ancak yunan mitolojisi ve yunan felsefesi arasındaki ilişkiyi başka bir zaman, başka bir entry'de anlatalım. anlattığım zaman onu da buraya eklerim.
meraklısı için entry'de bahsi geçen kitaplar:
- theogonia & işler ve günler - hesiodos (tek cilt) goodreads sayfası *
- ilyada - homeros goodreads sayfası *
- odysseia -homeros goodreads sayfası *
devamını gör...
57.
haksızlığa uğrayan insanın tanrı'yı lanetleyebildiği mitolojidir.
devamını gör...
58.
59.
mimarları homeros ve hesiodos'tur.
devamını gör...
60.