dinin içinde kadın bence tamamen ast bir konumda ki dünyadaki tek tanrılı dinlerin hepsi ataerkil olduğundan kadına her zaman nasıl olması gerektiğini söyleyip erkek hegemonyasına sokmak istemektedir.
cennet annelerin ayaklarının altındadır gibi güzellemelere aldanmamak gerekir. böyle denmesinin sebebi bile annenin orada üretken bir kadın rolü üstlenmesidir. mesela kısır bir kadın anne olamaz dolayısıyla cennet onun ayakları altında değildir. kadın burada cennetlikse eğer erkeğin neslinin devamını sürdürebildiği sürece böyledir.

yine bu ataerkil dinde kadın bir kaburgadan yaratılmıştır. bunu bir aşağılıklık olarak görmez dindarlar ama bunun aşağılık bir şey olduğunu hepimiz anlıyoruz çünkü kadın doğrudan tanrının yarattığı bir varlık değil erkekten yarattığı bir varlık. yani aslında tam olarak bir " subordinate " ki ortaçağda'da kadınları sekülerlik ile suçlayıp aşağılık olarak görmüşlerdir ve neredeyse tüm dinler her zaman kadına üstten bakmışlardır. oysa eski toplumlarda tanrıçalar vardır, kadın memesi ve vajinası bir bereket sembolüdür ve 60 metre uzunlukta kadın memesi yapıldığını biliyoruz. mesela kıtalardan söz edilirken kadınlara ait bir zamir kullanılırmış.

kadınları hafifçe ( neye ve kime göre hafifçe bu soruyu da sormadan edemiyorum ) dövmek, saçını kapatmıyorsa kazıtmak, üzerine kuma getirmek gibi eylemler de ataerkil dinlerde yaygın ve oldukça uygundur. tabi bunların şartları vardır diye saçmalayanlar olacak yok eşitlik falan diye de inandığınız tanrı bile eşit ve adil değilken yaratılmış bir varlıktan eşitlik ve adalet beklemek trajikomik kalıyor.

ayrıca özellikle cinsellik konusunda bir günah işlenmiş ise kadının cezası erkeğe göre çok daha ağırdır çoğu zaman.

the use of anaesthetics was at first denounced as impious, particularly in childbirth, since the bible declared that the pains of labour are a punishment for the sin of eve. ın 1591, a scotch lady named eufame macalyane was burnt alive for seeking relief from the pains of childbirth; and in the nineteenth century simpson’s use of chloroform was denounced by innumerable parsons. he succeeded in proving that it was all right to give anaesthetics to men, because god put adam into a deep sleep when he extracted his rib to make eve; but male ecclesiastics remained unconvinced as regards the sufferings of women.

incil havva’nın günahları için doğum sancısının bir ceza olduğunu söylediğinden dolayı anestezi özellikle doğumda (dine karşı ) bir saygısızlık olarak ilan edildi. 1591 yılında e.m adında iskoç bir hanımefendi doğum sancısının ağrılarından kurtulmak için bir çözüm aradığından diri diri yakıldı ve 19. yüzyılda ise simpson’ın kloroform kullanımı sayısız papaz tarafından kınandı. anestezinin erkeklere verilmesinin caiz olduğunu ispat etti çünkü tanrı havva’yı yaratmak için adem’in kaburgasını söktüğünde onu derin bir uykuya daldırtmıştı ancak erkek rahipler kadının acı çekmemesi konusunda ikna olmamıştı.

not : namus yüzünden öldürülen bir erkek var mı?
devamını gör...

herkesin başlık açmaması gerektiğini kanıtlayan başlık.
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kişinin tek başına bir şey ifade etmediğini ve çevresi, ailesi ve dostlarıyla güçlü olduğu anlamına gelen bir atasözü.
devamını gör...

bir kaç saat sonra kızımın gireceği sınav.
onun için de benim için de sadece bir sınav.
ben anne kadar hayatı ne kadar ciddiye alıyorsam o da öğrenci olarak hayatı o kadar ciddiye alıyor. *
pandeminin kötü idare edilmesinden dolayı heba olan bir buçuk senenin sınavı.
dünyanın sonu değil.
sınava girecek tüm yavruların, rabbim yar ve yardımcıları olsun.
mutlu girsinler mutlu çıksınlar sınavdan inşalah.
nihan kaya'nın dediği gibi her çocuk içinde bir potansiyelle doğar bazı anne babalar ona müdahale etmez çocuk o potansiyelini ortaya çıkarabilir
bazı anne babalar çocuğu yer tüketir çocuk o potansiyelini hiç ortaya çıkaramaz.
çocuklarımız kendi potansiyellerini doğru zamanda ortaya çıkarsınlar inşallah.
devamını gör...

gayet medeni bir şekilde teşekkür edip kendinden ödün vermeyip hayatına devam etmelidir. illaki başlangıçta bir burukluk olur ancak hayatın normal gidişatında böyle durumların olduğu bilinciyle yaklaşılırsa daha rahat bir şekilde atlatılır.

hatta şöyle bir durumda mevcuttur ki bu davranışı gösteren erkekleri fark eden kadınlar daha sonradan gizliden gizliye ilgi duyabilmekte.
devamını gör...

istanbul'un fethine katılarak padişahın yanında bulunan, (bkz: fatih sultan mehmet)'in o benim hocamdır, şehrin manevi fatihidir dediği büyük alim.
devamını gör...

(bkz: anonim kalmanın önemi) çerçevesinde yapamayacağım eylemdir.
devamını gör...

antik yunanda apollon beyimiz iyi bir okçu. eros’un okçuluk yetenekleriyle dalga geçerken, eros iki ok hazırlıyor; biriyle apollon’u vurarak daphne’ye aşık ediyorken diğeriyle de daphne’yi vurarak aşktan falan uzaklaştırıyor.
gelgelelim apollon bey sürekli daphne kızımızın peşinde dolaşıp, onu kovalayıp sürekli çaresizce cevap bekler. daphne kızımız bir gün apollon’a yakalanınca mitolojinini bir diğer tanrısı olan gaia’dan yardım ister. gaia da daphne’yi “defne” ağacına çevirir. apollon kral da ağaçtan topladığı yapraklarla kendine taç yapar ve bütün zaferlerini o altın taçla kutlar, o taçı hiç çıkartmaz.
defne yaprağı, dalı o zamandan beridir “zafer” simgesi olarak geçer ve hatta gözlerim beni yanıltmadıysa bizim polis amblemizde dahi vardır.
devamını gör...

görme engelli insanların okuyabilmesi için kullanılan alfabe. 1821'de louis braille tarafından geliştirilen alfabede, harfler ve rakamları ifade eden iki kolon ve her iki kolonda üçer nokta bulunuyor. bu altı noktanın çeşitli şekillerde kabartılmasıyla görme engelli kişiler yazıları okuyabiliyor.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tanımlarınızı severek okuyorum.
devamını gör...

kahvaltıların vazgeçilmezi bir tür atıştırmalık. bazıları bunu soğuk, bazıları sıcak tüketmeyi sever. bana kalırsa sıcak olması önemli. gevrek gevrek güzel oluyor. soğuyunca yumurta kokusu geliyor sanki. kaygananın bir yöresi var mı bilmiyorum. karadeniz bölgesinde var sanırım, ama karadenizli hemşehrilerim kayganayı hamsili yapıyor diye hatırlıyorum. annem, ben kendimi bildim bileli yapar. ben de bu geleneği kütahya'da bulunduğum süre zarfında devam ettirmiştim. kaygana hastası bir arkadaşım vardı. "hadi bir kaygana yap da yiyelim" dediği vakitler çok olmuştur. bazen arayıp konuşuruz, yine söyler. ona kaygana sözüm var. :)

buraya bir tarif bırakayım. belki denemek isteyen olur. ben yeşillikleri 1 demet üzerinden yazacağım. size demet olayı çok gelirse yarım demet ya da göz kararı yaparsınız.


* 1 demet taze soğan yaprağı
* 1 demet taze nane
* 1 demet maydanoz
* 3 yumurta (bu malzemelere iyi gelir, harç gözünüze kuru gelirse 1 yumurta daha eklersiniz.)
* bayat ekmek içi (bu noktada evde küflenmeye yüz tutmuş ekmek içlerini değerlendirmede güzel bir tariftir.)
* 1-2 yemek kaşığı mısır unu (gevreklik sağlıyor.)
* tuz, karabiber, kekik

* yapılışı*

öncelikle taze soğan yapraklarını, taze nane yapraklarını ve maydanozları güzelce temizleyip şöyle yarım saat suda bekletelim bekleme süresinden sonra bu üç yeşilliği iyice yıkayıp küçük küçük doğrayalım. derin bir kaba alalım.

ikinci aşamada bayat ekmek içini biraz ıslatıp ufak parçalara ayıralım. bunları da doğranmış yeşilliklerin olduğu kaba alalım. içerisine 1-2 yemek kaşığı mısır unu koyabiliriz.

üçüncü aşamada baharatlarını atalım ve tüm malzemeleri şöyle bir harmanlayalım. harmanlanan malzemelere yumurtalarımızı kıralım ve iyice karıştıralım.

tavamıza bir miktar sıvı yağ / zeytinyağı dökelim ve ısınmaya bırakalım. ısınan yağa bir kaşık yardımıyla harcımızdan koyalım. sabırla pişmesini bekleyelim. bir tarafı nar gibi kızaran kayganamızın diğer tarafını çevirelim. çok fazla kızartılmamasını tavsiye ederim. zaten kızgın yağdan çıkardığımızda yağın sıcaklığının etkisiyle yiyeceklerimiz bir süre daha kızarma safhasında olacaktır.

bir de bu harcın hepsini tavaya döküp tek bir seferde pişirme işlemi var. bu hususta tavaya döktüğümüz harcın kalın olmaması önemlidir; çünkü içinin iyice pişmesi gerekir. bu şekilde yapılırsa çok fazla yağa gerek yoktur.

görselleri elimde yok, yaptığımız zaman -unutmazsam- eklerim. deneyeceklere şimdiden afiyet olsun.
devamını gör...

çünkü düşünürse "iyiyim" demeyecek. anlatacak, söyleyecek ama dinleyecek, anlayacak biri var mı etrafında?
dilimize yapışmış bu söz "iyiyim". ne fazlasını söyleyecek takatimiz ne de başkasını anlayacak ahvalimiz kalmamış. herkes yorgun.
devamını gör...

asıl bu başlığı açanın avrupa’da herhangi bir ülkeye adımını dahi atmadığına eminim. bilen böyle konuşmaz. avrupa’da hakkın korunur kimse burda olduğu gibi rahat rahat gelip rahatsız edemez seni. en önemlisi kendini güvende hissedersin orda. evet avrupa bir şey değil çok şey.
devamını gör...

benzemez kimse sana,
tavrına hayran olayım

devamını gör...

amerika'nın ekonomisi tarıma ve sanayiye dayalı olarak ikiye bölündüğü dönemde;

sanayide az eğitimli alt sınıfa ihtiyaç olduğundan ve kölelerin bu işte verimli olamayacağından gerekse şehrin kozmopolitliğinden ve yükselen popülizmden dolayı, sanayi bölgelerinde halk köleliğin kalkması görüşündedir. (ekseri ile zengin kesim, ve en alt kesim) (halihazırda bazı eyaletlerde kölelik kaldırılmıştır)

tarıma dayalı ekonomide ise, köleler amerika için vazgeçilmez bir güçtür ve tabii ki çoğunluk köleliğin kaldırılmasını istemez.

işte bu atmosferde köleliği tüm amerika'da kaldırmayı vadeden bir adam başkanlığa aday olur. ve tabii ki en güçlü lobi faliyetleri onun lehindedir çünkü ülkenin en zenginleri sanayiciler köleliğin kaldırılmasını istemektedir.(petrol devrimcisi, amerikan tarihinin gelmiş geçmiş en zengin insanı (bkz: john d. rockefeller) 'da bunlara dahildir).

seçimler yapılır ve lincoln başkan olur. başkan olur olmaz güney eyaletleri bağımsızlık ilan eder ve sayıları 11 eyalete ulaşır.

sanayi gücünü, federal devleti ve nüfus üstünlüğünü elinde bulunduran kuzey tarafı 4 yıl sonunda savaşı kazanır ve kölelik kalkar hemen ardından lincoln öldürülür.

bu olayın ardından kölelik tüm dünyada kalkmaya başlar ve yerini kariyer köleliğine bırakır.

artık milyarderlerin elinde mutlu kendini özgür hisseden köleler vardır.

umarım bu devrin sonunu da görebiliriz. ki bazı ilim adamları bunun bir gün kalkacağını söylemektedir.

(bkz: "beşer esirliği parçaladığı gibi ecirliği parçalayacaktır.")

ecir = bir iş karşılığında verilen ücret.
devamını gör...

katılmadığım başlık. ben biriyle yola çıktıysam, o yoldan başka yollara sapmam. genellemelere de karşıyım. cinsiyetçi ifadelere ekstra karşıyım.

son olarak ya adam gibi sevin ya da sevmeyin. neşet ertaş'ın şu sözleri ile sözlerime son veriyorum:
ağarsa saçların belin bükülse,
birer birer hep dişlerin dökülse, canım dökülse
kurusa vücudun, kanın çekilse
yine şu gönlümün yarisin benim.


edit: cinsiyetçi ifadelere karşıyım deyip adam gibi sevmek diyorsun, bu cinsiyetçi ifade değil mi diyenler olacaktır. demeden açıklama yapayım. ben adamlığı cinsiyetçi ifade olarak görmüyorum. tamamen karakterle alakalı bir kelime.
devamını gör...

zamandan bihaber eden, halsiz ve bitkin bırakan farketmeden içine düşülen yoğun muhakemeler. yavaş yavaş aklını yitirdiğini düşündüğün o an; zihninde büyük bir muharebe, kalbinde alabildiğine hissettiğin müthiş bir kuvvetsizlik hakim. öldürmüyor, yerin en dibine sokuyor sanki.
devamını gör...

zaman mefhumunun çok farklı işlediği bir yokluktu kalbinizin süzgecinden yoncalar çizerek avuçlarımıza bıraktığınız kelâma dokunamamak. kimilerine göre kısa ama benim için çook uzun bir yokluk! her gün "acaba geldi mi?" diyerek küçük bir kız çocuğu heyecanıyla kapınıza koşup, elinden şekeri alınmışçasına huysuz ve mutsuz dönüşlerim oldu. geçmiş seslenişlere sarıldım bir umut. çünkü hiç görmesen de konuşmasan da derininde hissedersin ya bazı gülüşleri; bir anne,abla, kardeş, dost sıcaklığıyla. sizi de öyle hisseder oldum gözlerim ruhunuza düşeli. bu kadar özletmeyin bir daha e mi? yüreğiniz dert görmesin! kaleminiz hiç tükenmesin! var olun, daima! sevgilerle.*
devamını gör...

ecce homo. ayrıca (bkz: ecce homo (kitap)).
devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim