emanuel chrysoloras
1355 konstantinopolis doğumlu bizanslı devlet adamı ve öncü. batlamyus'u batı dünyasına tanıtan insan olarak bilinir.
diplomat olarak hizmet ederken yıldırım bayezit'e karşı ittifak arayışı için avrupa'ya gider ve orada bir sürü bilginle tanışır. italyan bilginlerin daveti üzerine ülkesini terk edip floransa'ya yerleşir. floransa'da bilgin dostlarıyla birlikte entelektüel faaliyetlerle ağırlık verir ve onlarla birlikte sahaflardaki antik el yazmalarını edinmek için doğu'ya seyahatlerde bulunur. doğu'dan batı'ya nakledilen bu el yazmaları yüz sene sonra rönesans'ın doğuşunu tetikleyecektir.
chrysoloras bu doğu seferlerinde batlamyus'un geofrafike hipegesis (coğrafya kılavuzu) adlı eserini bulur ve italyancaya tercüme eder. bu eserdeki dünya haritasında asya'nın doğu kıyılarıyla avrupa'nın batı kıyıları birbirlerine çok yakın çizildiği için bundan cesaret alan kristof kolomb hindistan'a ulaşma gayesiyle yola çıkar ve yanlışlıkla amerika kıt'asını keşfeder. eğer chrysoloras doğu'yu dolaşıp bu eseri bulup avrupa'ya tanıtmış olmasaydı coğrafi keşifler daha ileriki bir tarihte gerçekleşecekti.
bunlara ek olarak platon'un ünlü eseri devlet'i de italyancaya çevirmiştir.
son olarak da tüm gayesi osmanlılara karşı katoliklerle ortodoksların birleşmeleriydi. buna yönelik çalışmaları da olmuştur.
diplomat olarak hizmet ederken yıldırım bayezit'e karşı ittifak arayışı için avrupa'ya gider ve orada bir sürü bilginle tanışır. italyan bilginlerin daveti üzerine ülkesini terk edip floransa'ya yerleşir. floransa'da bilgin dostlarıyla birlikte entelektüel faaliyetlerle ağırlık verir ve onlarla birlikte sahaflardaki antik el yazmalarını edinmek için doğu'ya seyahatlerde bulunur. doğu'dan batı'ya nakledilen bu el yazmaları yüz sene sonra rönesans'ın doğuşunu tetikleyecektir.
chrysoloras bu doğu seferlerinde batlamyus'un geofrafike hipegesis (coğrafya kılavuzu) adlı eserini bulur ve italyancaya tercüme eder. bu eserdeki dünya haritasında asya'nın doğu kıyılarıyla avrupa'nın batı kıyıları birbirlerine çok yakın çizildiği için bundan cesaret alan kristof kolomb hindistan'a ulaşma gayesiyle yola çıkar ve yanlışlıkla amerika kıt'asını keşfeder. eğer chrysoloras doğu'yu dolaşıp bu eseri bulup avrupa'ya tanıtmış olmasaydı coğrafi keşifler daha ileriki bir tarihte gerçekleşecekti.
bunlara ek olarak platon'un ünlü eseri devlet'i de italyancaya çevirmiştir.
son olarak da tüm gayesi osmanlılara karşı katoliklerle ortodoksların birleşmeleriydi. buna yönelik çalışmaları da olmuştur.
devamını gör...
hiçbir tanımı beğenmeyen yazar
beğenince beğeni butonunun yanında bulunan whatsapp, twitter ve facebook da yaptığı beğenilerin görüneceğini düşünen yazardır. yoksa aksi halde beğeni yapmaması kabul edilemez.
devamını gör...
iyi ki silindi denilen başlıklar
#1623825 katılıyorum. sırf dikkat çekmek için böyle saçma sapan, iğrenç başlıklar açmaya gerek yok.
devamını gör...
norveçli balıkçılar
(bkz: el kremi)
devamını gör...
sözlükteki tüm inançsızları engellemek
benden başlayabilirsiniz. asla hakaret etmem.*yine de olsun görmek istemeyen engellesin.
devamını gör...
evlenmelik eş arayan yazarlar veri tabanı
ekşi sözlüğü komple sol üstten copy paste yapıp rahatlayalım dediğim başlık.
devamını gör...
paramedik
netflix ispanya'nın 2020 çıkışlı suç-dram-gerilim filmi.
başrolü canım ispanyol mario casas ile deborah françois hanım paylaşıyor. benim için gereksiz ama gerçek sinemaseverler için değerli bir bilgi daha vereyim: carles torras tarafından yönetilmiş.
biricik mario casas filmde angel isimli bir acil tıp teknisyenini canlandırıyor. her filmde dizide yakışıklılığına hayran bırakan bu adamı nasıl bu kadar itici bi hale getirebilmişler, adam nasıl bürünmüş oynadığı karaktere hayret bir şey. bu sevimsiz angel olay yerinde hastalara müdahale ederken üzerlerindeki değerli eşyaları alıp satıyor, güneş gözlüklerini alıp koleksiyonuna katıyor. böyle bir manyak.
bir de deborah hanım var işte sevgilisi, beraber yaşıyorlar. çocuk yapmak istiyorlar ama olmuyor. allah biliyo da vermiyo işte.
derken angel bir gün ambulanstayken kaza geçiriyor ve belden altını kullanamaz hale geliyor. zaten egosal sorunları da vardı, kız arkadaşının kendisini aldattığından şüphelenip saplantılı bir ruh hastasına dönüşüyor.
filmin imdb puanı nedense çok düşük. tamam muhteşem bir film değil ama hak ettiği puan bu kadar da düşük değil kanımca. zira çok hareketli bir film olmasa da izlerken sıkmıyor. yalnızca kapanış sahnesi biraz anlamsız gibi noldu yani vane bi anda hasta bakıcı mı oldu? alıp öldürecek mi? vasi olarak mı atandı?
izlemek için.
başrolü canım ispanyol mario casas ile deborah françois hanım paylaşıyor. benim için gereksiz ama gerçek sinemaseverler için değerli bir bilgi daha vereyim: carles torras tarafından yönetilmiş.
biricik mario casas filmde angel isimli bir acil tıp teknisyenini canlandırıyor. her filmde dizide yakışıklılığına hayran bırakan bu adamı nasıl bu kadar itici bi hale getirebilmişler, adam nasıl bürünmüş oynadığı karaktere hayret bir şey. bu sevimsiz angel olay yerinde hastalara müdahale ederken üzerlerindeki değerli eşyaları alıp satıyor, güneş gözlüklerini alıp koleksiyonuna katıyor. böyle bir manyak.
bir de deborah hanım var işte sevgilisi, beraber yaşıyorlar. çocuk yapmak istiyorlar ama olmuyor. allah biliyo da vermiyo işte.
derken angel bir gün ambulanstayken kaza geçiriyor ve belden altını kullanamaz hale geliyor. zaten egosal sorunları da vardı, kız arkadaşının kendisini aldattığından şüphelenip saplantılı bir ruh hastasına dönüşüyor.
filmin imdb puanı nedense çok düşük. tamam muhteşem bir film değil ama hak ettiği puan bu kadar da düşük değil kanımca. zira çok hareketli bir film olmasa da izlerken sıkmıyor. yalnızca kapanış sahnesi biraz anlamsız gibi noldu yani vane bi anda hasta bakıcı mı oldu? alıp öldürecek mi? vasi olarak mı atandı?
izlemek için.
devamını gör...
imamların güldür güldür show'un kaldırılmasını istemesi
arkadaşlar imamlar biz kadınların araba sürmesini de istemiyor. onların sözüne göre hareket edersek işimiz iş..
devamını gör...
üç kelimeyle üniversite hayatı
devamını gör...
ilginç genel kültür bilgileri
'eşek hoşaftan ne anlar ' atasözünü doğrusu
'eşek hoş laftan ne anlar' dır.
bu da böyle bir bilgi işte.
'eşek hoş laftan ne anlar' dır.
bu da böyle bir bilgi işte.
devamını gör...
neşet ertaş sendromu
uzak kalmaya çalıştığım sendrom. neşet demek çocukluğum ve uzun yolculuklar demek. bu da babam demek. babam ise... çok özledim be babam, çook. sendromun dibi!
devamını gör...
bengaripsengüzeldünyaumutlu'nun hüzne gark eden yayınları
tam olarak üç haftadır süren hadise.
öncelikle şunu söylemek istiyorum efendim; yayının varlığı, birleştirici yanı * harika. bir yandan şarabımı içip bir yandan hüzünle şarkılara eşlik etmek elbette çok güzel. ama hüzün, çok hüzün. belki en çok ortak paydamız da bu, evet. ama bir kez de yüzümüz gülmesin mi ey sözlük ahalisi? hep beraber bir kere de mutlu olmasak mı? başta bengaripsengüzeldünyaumutlu olmak üzere, tüm sözlüktaşlarıma sesleniyorum. haftaya neşe, daha çok neşe olması için neşeli şarkılar gecesi talebindeyim.* ne dersiniz?
edit: başlık altındaki herkes, evet sen de revolversiz ittihatçı * ve canım bengaripsengüzeldünyaumutlu teşekkürler. o zaman bir kez de hep birlikte kop kop zamanı. *
öncelikle şunu söylemek istiyorum efendim; yayının varlığı, birleştirici yanı * harika. bir yandan şarabımı içip bir yandan hüzünle şarkılara eşlik etmek elbette çok güzel. ama hüzün, çok hüzün. belki en çok ortak paydamız da bu, evet. ama bir kez de yüzümüz gülmesin mi ey sözlük ahalisi? hep beraber bir kere de mutlu olmasak mı? başta bengaripsengüzeldünyaumutlu olmak üzere, tüm sözlüktaşlarıma sesleniyorum. haftaya neşe, daha çok neşe olması için neşeli şarkılar gecesi talebindeyim.* ne dersiniz?
edit: başlık altındaki herkes, evet sen de revolversiz ittihatçı * ve canım bengaripsengüzeldünyaumutlu teşekkürler. o zaman bir kez de hep birlikte kop kop zamanı. *
devamını gör...
ayrılık sonrası ilk sabah
en zor sabahtır.
geceden kalmış şiş gözlerle aile fertlerine bir şey çaktırmadan yataktan kalkıp elini yüzünü yıkarsın. soğuk suyun yüzüne değmesiyle beraber başında zonklamaya başlar. zaten doğru düzgün uyumamışsındır. onun da vermiş olduğu halsizlik,sinirle bir hışımla banyodan çıkarsın.
benim genel ruh halim kimseye bir şey belli etmeden, kalan sağlar benimdir diyerek kaldığım yerden hayatıma devam etmektir.
gerekirse o makyaj yapılır, ojeler sürülür, en güzel kıyafetler giyilir, saçlar yapılır evden çıkılır. günün ilerleyen saatlerinde ağlama krizleri ve sinir kendini belli ettirse de o da geçer. sezen aksu'nun da dediği gibi " geçer geçer daha öncekiler gibi bu da geçer". zaten neler neler geçmedi ki?
geceden kalmış şiş gözlerle aile fertlerine bir şey çaktırmadan yataktan kalkıp elini yüzünü yıkarsın. soğuk suyun yüzüne değmesiyle beraber başında zonklamaya başlar. zaten doğru düzgün uyumamışsındır. onun da vermiş olduğu halsizlik,sinirle bir hışımla banyodan çıkarsın.
benim genel ruh halim kimseye bir şey belli etmeden, kalan sağlar benimdir diyerek kaldığım yerden hayatıma devam etmektir.
gerekirse o makyaj yapılır, ojeler sürülür, en güzel kıyafetler giyilir, saçlar yapılır evden çıkılır. günün ilerleyen saatlerinde ağlama krizleri ve sinir kendini belli ettirse de o da geçer. sezen aksu'nun da dediği gibi " geçer geçer daha öncekiler gibi bu da geçer". zaten neler neler geçmedi ki?
devamını gör...
çifte standartla sözlük yönetmek
eğer sende birgün formatı öğrenirsen, onunla dans edebilir silinmeyecekler tanımlar girebilirsin.
devamını gör...
çaya şeker atmadan içen kişi
biz abartmayı seven bir milletiz, bir de konu her ne ise üzerine eğitim almamış olmayı geçiyorum en ufacık bilgimiz, fikrimiz olmasa bile her işin en iyisini biz biliriz, o eli o masaya vururuz. biz ne diyorsak odur, tavrımız nettir. doğuştan gelir bunlar bize...
isteyen istediği gibi içsin, kimisi ziftin pekini içer, kimi şekerli şerbet içer.
herkes şekerin zararını, yararını bilecek bilinçte. ne ben şekersiz çay içiyorum diye birisinden üstünüm ne de şekerli içen benden üstün. bunlar kişisel tercihtir fikriniz sorulursa söylersiniz ya da çay ikram ediliyordur ben şeker kullanmıyorum dersiniz. üstüne daha fazla konuşulup, kafa yoracak bir şey olmasa gerek. yani bence *
o değil de ben yarın küp şeker alayım, eve şekerli çay içen misafir gelse ikram edecek küp şeker yok, ne ayıp, esefle kınadım kendimi!
isteyen istediği gibi içsin, kimisi ziftin pekini içer, kimi şekerli şerbet içer.
herkes şekerin zararını, yararını bilecek bilinçte. ne ben şekersiz çay içiyorum diye birisinden üstünüm ne de şekerli içen benden üstün. bunlar kişisel tercihtir fikriniz sorulursa söylersiniz ya da çay ikram ediliyordur ben şeker kullanmıyorum dersiniz. üstüne daha fazla konuşulup, kafa yoracak bir şey olmasa gerek. yani bence *
o değil de ben yarın küp şeker alayım, eve şekerli çay içen misafir gelse ikram edecek küp şeker yok, ne ayıp, esefle kınadım kendimi!
devamını gör...
inceğiz mağaraları
halk arasında kemal sunal mağaraları olarak bilinen ve çatalca’da inceğiz köyü yakınlarında bulunan mağaradır.
yeşilçam’ın favori mekanlarından biridir. birçok filmde bu mağarayı görürüz. girişinden kolaylıkla tanınabilecek mağaralar yeşilçam filminde eşkiyalığa soyunan karakterin mutlaka bir gece geçirmesi gereken, aksi takdirde eşkiya unvanına sahip olamayacağı kutsal bir mekandır.
salako filminde reşit ağanın kızı ve tefeci abuzer’in nişanlısı olan emine’yi kaçıran salak oğlan kaçırdığı yavuklusunu bu mağaraya getirir ve günleri burda saymaya başlarlar. ve elbette ki salı sallanır.

davaro filminde ise eşkiya bekiro’nun çetesine katılan memo davaro ile süleyman hıyarto yine bu mağarada bir araya gelirler. ganimet paylaşma sahnesi ve hıyarto’nun bulaşık yıkadığı sahne yine bu mağarada geçer.

tokatçı filminde ise intikam peşinde olan osman köyün delisinden aldığı akılla eşkiya olmaya karar verip yine bu mağarada adım atar yeni mesleğine ancak bu iş çok uzun sürmez.

son olarak da erkek güzeli sefil bilo filminde eşkiyalığa karar veren bilo eski eşkiyalık hikayelerini anlata anlata bitiremeyen sivan ve hüso’yu zorla önüne katıp yine bu mağaralara çıkar.
yeşilçam’ın favori mekanlarından biridir. birçok filmde bu mağarayı görürüz. girişinden kolaylıkla tanınabilecek mağaralar yeşilçam filminde eşkiyalığa soyunan karakterin mutlaka bir gece geçirmesi gereken, aksi takdirde eşkiya unvanına sahip olamayacağı kutsal bir mekandır.
salako filminde reşit ağanın kızı ve tefeci abuzer’in nişanlısı olan emine’yi kaçıran salak oğlan kaçırdığı yavuklusunu bu mağaraya getirir ve günleri burda saymaya başlarlar. ve elbette ki salı sallanır.

davaro filminde ise eşkiya bekiro’nun çetesine katılan memo davaro ile süleyman hıyarto yine bu mağarada bir araya gelirler. ganimet paylaşma sahnesi ve hıyarto’nun bulaşık yıkadığı sahne yine bu mağarada geçer.

tokatçı filminde ise intikam peşinde olan osman köyün delisinden aldığı akılla eşkiya olmaya karar verip yine bu mağarada adım atar yeni mesleğine ancak bu iş çok uzun sürmez.

son olarak da erkek güzeli sefil bilo filminde eşkiyalığa karar veren bilo eski eşkiyalık hikayelerini anlata anlata bitiremeyen sivan ve hüso’yu zorla önüne katıp yine bu mağaralara çıkar.
devamını gör...
israil'i protesto yöntemleri
israil'i değil , israil'e göz yuman arap birliğini protesto etsinler, suudi arabistan i , mısırı , bae yi protesto etsinler, israil yapmak istediğini yapıyor ,bu onların kanlarında var gayet normal.
araplara, filistin davasına ihanet edenleri protesto etsinler.
mesela iftarda hurma yememek ile başlanabilir, üstelik bununla hem israil'i hem arapları protesto etmiş olursunuz bir taş ile iki kuş..
araplara, filistin davasına ihanet edenleri protesto etsinler.
mesela iftarda hurma yememek ile başlanabilir, üstelik bununla hem israil'i hem arapları protesto etmiş olursunuz bir taş ile iki kuş..
devamını gör...


