bir özlem atağıyla olduğun yerde kalakalmak
bazen bi’ koku , bi söz ,bi yol ne olacağını bilemediğin, seni bir anda yakalayan ,yüreğini sıkan sımsıkı tutan içini anılarla özlemle doldurduran yaşadığın his sonucu senin için kaçınılmaz olan durumdur.
devamını gör...
ahmed arif'in dizeleri
anadolunun şairidir ahmed arif. en sevdiğim şairdir. duygularını anlattığı kelimeler çoğu insana sert gelse de içtenliğiyle alır götür başka yerlere.
--- alıntı ---
kimseler duymasın,
duymasın, ölürüm ha.
aymışam yarı gece,
seni bulmuşam sonra.
seni, kaburgamın altın parçası.
seni, dişlerinde elma kokusu
bir daha hangi ana doğurur bizi?
ruhum… mısra çekiyorum haberin olsun.
çarşıların en küçük meyhanesi bu,
saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
derimizin altında o ölüm namussuzu…
ve ahmed’in işi ilk rasgidiyor.
ilktir dost elinin hançersizliği…
ağlıyor yeşil.
--- alıntı ---
--- alıntı ---
kimseler duymasın,
duymasın, ölürüm ha.
aymışam yarı gece,
seni bulmuşam sonra.
seni, kaburgamın altın parçası.
seni, dişlerinde elma kokusu
bir daha hangi ana doğurur bizi?
ruhum… mısra çekiyorum haberin olsun.
çarşıların en küçük meyhanesi bu,
saçları yüzümde kardeş, çocuksu.
derimizin altında o ölüm namussuzu…
ve ahmed’in işi ilk rasgidiyor.
ilktir dost elinin hançersizliği…
ağlıyor yeşil.
--- alıntı ---
devamını gör...
çirkin kişilere tavsiyeler
önemli olanın kalp olduğunu er geç anlayacaksınız. çirkinlik sizde değil karşınızdakinin bakışlarında olan bir şey.
devamını gör...
bilal erdoğan'ın üniversite sınavı önerisi
20 yıldır iki elinizle bir ***i doğrultamamışsanız, küçücük çocukların kafasına kurdeleyi erken kesti diye vuruyorsanız, tank-palet'i, şeker fabrikalarını, aselsan'ı ve daha nicelerini satıp/ satma yolunda ilerliyorsanız, herkesin kendi düşüncesine göre davranması gerekirken kendi düşüncelerinizi zorla yerleştirmeye çalışıyorsanız, bir insana tapıyorsanız, hak hukuk dinlemeden seçimlerde oy çalıyorsanız, ülkenin geleceğini, kaderini belirleyen referandum gibi olaylarda hileye başvuruyorsanız, ülkemi parsel parsel satıyorsanız, tacizi tecavüzü meşrulaştırdıysanız sizin vatana ihanetten yargılanmanız gerekir.
ya da bilal'e anlatır gibi anlatayım.
türkiye'nin sizden kurtulması gerekir.
ya da bilal'e anlatır gibi anlatayım.
türkiye'nin sizden kurtulması gerekir.
devamını gör...
sevgi ile ilgili söylenmiş klişe ama doğru olan sözler
aklıma teoman'ın şarkısı geldi.
"sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir.
bazen küçük bir an için ömür bile verilir."
"sevgi anlaşmak değildir, nedensiz de sevilir.
bazen küçük bir an için ömür bile verilir."
devamını gör...
geceye cevabı olmayan bir soru bırak
edit: silerler bu entry’i be dostum. neyse dursun şimdilik. bence güzeldi tam denk gelmişti. (u: (:)
devamını gör...
asgari ücretli olmayı bir cümleyle anlat
"x'i de bir dahaki alışverişte alırım. şimdi para yok."
-alamadı- *
-alamadı- *
devamını gör...
beğeni alınca mutlu olan yazar
burada bir yazarın tanımında okumuştum "kafadaş" tabirini kullanmıştı. aynen öyle kafadaşlarınla iletişime geçmiş oluyorsun, hoş bir şey.
devamını gör...
kafede yalnız başına oturan insan
uzunca bir süre gayet normal olduğunu düşündüğüm ve benim de sıklıkla gerçekleştirdiğim bir eylemin içerisindeki canlıdır. bu durumun pek çok kişi tarafından "garip" yahut tercih edilmeyecek bir şey olduğunu öğrendiğimde çok şaşırmıştım. neden bir yerde oturmak, bir şeyler içmek yahut yemek için mutlaka bir başka insan gereksin ki? bunu hiç anlayamadım. yalnız başına olmak fikri neden bu kadar "sıradışı" olarak görünüyor insanlara, bunu ciddi anlamda düşündüm ve bulamadım. herkes yalnızlığını çok sevsin yahut bunu bir ihtiyaç olarak hissetsin demiyorum tabi. bazı insanlar başkalarıyla olmaktan çok hoşlanabilir, yapı gereği dışadönük olabilir yahut sosyallikten beslenebilir. son derece doğal bu. fakat yalnız başına olmak da en az onun kadar normal değil mi? yahut ben mi fazla içselleştirdim bu durumu, bilemiyorum. bir gün bir arkadaşım: "ben tek başına yemek yiyen birini görünce çok üzülürüm, kimsesi yokmuş gibi gelir" dediğinde hayretler içinde kalmıştım. "ben asla tek başına yemeğe, cafeye filan gidemem, utanırım" demişti, aklım almamıştı. pek çok kişi için garip yahut acınası göründüğümü düşünmemiştim hiç. öyleymiş. ben ona şaşırmıştım bu yaşına kadar hiç tek başına sinemaya gitmediği için, o bana şaşırmıştı bunu defalarca kez yaptığım için. sonra etrafımı gözlemledim ve fark ettim ki gerçekten de insanların büyük çoğunluğu yalnız başlarına bir şeyler yapmıyorlarmış. çok acayip. yalnızlığa, biraz kendiyle kalmaya nasıl ihtiyaç duymaz bu insanlar, nasıl hiç yorulmazlar birileriyle olmaktan diye düşündüm ara ara. (bazı çıkarımlarım da var ama o başka bahis tabi.) ben bunları düşünürken bir "cafede yalnız başına oturan insan" olduğum için muhtemelen etraftaki pek çok kişi benim için üzülüyordu.
devamını gör...
türkiye'den defolup gitmek
gitmek isteyen insan, avrupa insanının medeniyet seviyesinde bir insan ise yolu, bahtı açık olsun ama türkiye'de yaptığı görgüsüzlükleri oralarda da yapmaya devam edecekse yolu açık falan olmasın.
devamını gör...
pan'ın labirenti
uuth nickli yazarımızın ukdesidir. dolduralım hemen:
filmin senaryosu ve yönetmenliğini, guillermo del toro üstlendi ve bu film onun tartışmasız en iyi filmidir benim gözümde.
2006 yılında sinema severlerle buluşan film ispanya sinemasını çok üst seviyelere çıkarmıştır.
5 milyon dolarlık bir bütçeyle çekildi bu film. filmin içine daha çok girmek istiyorsanız, izlemeden önce ispanya iç savaşıyla alakalı birkaç araştırma yapmanızı ve konuyla alakalı kitaplar okumanızı öneririm.
filmin o enfes müzikleri, javier navarrete imzası taşıyor. onlar nasıl müzikler öyle.
filmi izlerken hangisi gerçekti hangisi masal gibi ikilemlere düşebilirsiniz.
filmin görüntü yönetmeninden tutun da makyaj ekibine kadar hepsi harika işler çıkarmışlar ki sayısız ödüle layık görüldü bu film:
- en iyi yapım tasarımı oscar'ı:
2007 eugenio caballero, pilar revuelta
- goya en iyi çıkış yapan kadın oyuncu ödülü
- 2007 ıvana baquero
- bafta en iyi yabancı dilde film ödülü 2007 guillermo del toro, alfonso cuarón...
- en iyi görüntü yönetimi oscar'ı
2007 guillermo navarro
- goya en iyi görüntü yönetimi ödülü 2007 guillermo navarro
- goya en iyi özel efekt ödülü 2007 edward ırastorza, reyes abades, david ...
- en iyi makyaj ve saç tasarımı oscar'ı 2007 montse ribé, david martí
- goya en iyi özgün senaryo ödülü 2007 guillermo del toro. ve daha niceleri.
fantastik kurgu sevenler kaçırmasın diyorum, sevmeyenler de kaçırmasın. izleyin, izlettirin efendim.
filmin senaryosu ve yönetmenliğini, guillermo del toro üstlendi ve bu film onun tartışmasız en iyi filmidir benim gözümde.
2006 yılında sinema severlerle buluşan film ispanya sinemasını çok üst seviyelere çıkarmıştır.
5 milyon dolarlık bir bütçeyle çekildi bu film. filmin içine daha çok girmek istiyorsanız, izlemeden önce ispanya iç savaşıyla alakalı birkaç araştırma yapmanızı ve konuyla alakalı kitaplar okumanızı öneririm.
filmin o enfes müzikleri, javier navarrete imzası taşıyor. onlar nasıl müzikler öyle.
filmi izlerken hangisi gerçekti hangisi masal gibi ikilemlere düşebilirsiniz.
filmin görüntü yönetmeninden tutun da makyaj ekibine kadar hepsi harika işler çıkarmışlar ki sayısız ödüle layık görüldü bu film:
- en iyi yapım tasarımı oscar'ı:
2007 eugenio caballero, pilar revuelta
- goya en iyi çıkış yapan kadın oyuncu ödülü
- 2007 ıvana baquero
- bafta en iyi yabancı dilde film ödülü 2007 guillermo del toro, alfonso cuarón...
- en iyi görüntü yönetimi oscar'ı
2007 guillermo navarro
- goya en iyi görüntü yönetimi ödülü 2007 guillermo navarro
- goya en iyi özel efekt ödülü 2007 edward ırastorza, reyes abades, david ...
- en iyi makyaj ve saç tasarımı oscar'ı 2007 montse ribé, david martí
- goya en iyi özgün senaryo ödülü 2007 guillermo del toro. ve daha niceleri.
fantastik kurgu sevenler kaçırmasın diyorum, sevmeyenler de kaçırmasın. izleyin, izlettirin efendim.
devamını gör...
herkesi türk yapmaya çalışan tipler
gerçek hayatta var mı bilemem ama bizimkiler dizisinde alamancı davut usta arada sırada yapardı bunu :
uçağı tayyar bey adında bir türk bulmuştur.
ampulü ediz hun adında bir türk icat etmiştir.
noel baba diye bir şey yok, o demreli nail efendi adında bir türk'tür.
uçağı tayyar bey adında bir türk bulmuştur.
ampulü ediz hun adında bir türk icat etmiştir.
noel baba diye bir şey yok, o demreli nail efendi adında bir türk'tür.
devamını gör...
ilk bilgisayar kullanımında yapılan mallıklar
geri dönüşüm kutusunu/simgesini komple silmiştim. nereye gittiği meçhul olmuştu, geri getirebilmek için epey uğraşmıştık.
devamını gör...
çin’in roketi
türkiye riskli bölge olmasına rağmen saraya düşme ihtimalinin hala hesaplanmamış olmasına şaşırdığım rokettir.

edit; hint okyanusu'na düşmüş. biz dua zincirine devam geride uydular var. swh

edit; hint okyanusu'na düşmüş. biz dua zincirine devam geride uydular var. swh
devamını gör...
kendini yetersiz hissetmek
bazı insanların başına dönem dönem musallat olabilen karanlık his. her ne kadar kendini geliştirmeye teşvik etse de insanı üzdüğü için karanlık diyorum.
bilim konusunda çok ama çok yetersiz hissediyorum kendimi. dünyadaki her bilgiyi -bu imkansız da olsa- bilmeyi, bildiklerimi herkesin anlayabileceği şekilde, son derece basite indirgeyerek ifade edebilmeyi ve bu konularda sürekli keşifler, icatlar yapabilmeyi çok isterdim.
bunları yapamadığım için sözlükte yazıyorum harıl harıl. 1 kişi bile benden bir şey öğrense kendimi harika hissediyor, diğer yazarlardan 1 tane yeni bir şey öğrensem "yaşasın!" diyorum.
keşke ortalama ömrümüz 500 yıl falan olsaydı da daha çok şey öğrenebilseydik şu hayatta, ölmeden önce.
bilim konusunda çok ama çok yetersiz hissediyorum kendimi. dünyadaki her bilgiyi -bu imkansız da olsa- bilmeyi, bildiklerimi herkesin anlayabileceği şekilde, son derece basite indirgeyerek ifade edebilmeyi ve bu konularda sürekli keşifler, icatlar yapabilmeyi çok isterdim.
bunları yapamadığım için sözlükte yazıyorum harıl harıl. 1 kişi bile benden bir şey öğrense kendimi harika hissediyor, diğer yazarlardan 1 tane yeni bir şey öğrensem "yaşasın!" diyorum.
keşke ortalama ömrümüz 500 yıl falan olsaydı da daha çok şey öğrenebilseydik şu hayatta, ölmeden önce.
devamını gör...
nedir eksik olan
b 12 ve demir eksikliği
tamam biraz ciddiyet.*
nedir eksik olan? başarı,sevgi,saygı,özgüven,özgürlük,tutku bu liste uzar gider... insanı ilgilendiren herşey bu bahsin içine girer. anahtar kelimeler bunlar hepimizde parça parça olan ama biraz da eksik kalan.
tamam biraz ciddiyet.*
nedir eksik olan? başarı,sevgi,saygı,özgüven,özgürlük,tutku bu liste uzar gider... insanı ilgilendiren herşey bu bahsin içine girer. anahtar kelimeler bunlar hepimizde parça parça olan ama biraz da eksik kalan.
devamını gör...
sevilen kitabın en vurucu cümlesi
‘çevremizdekilerin duyarsızlığından yakınıyoruz, nedense kendimizi bunun dışında tutarak.’
engin gençtan /hayat
engin gençtan /hayat
devamını gör...
öğretmenlere takılan lakaplar
yaratıcılıkta sınır tanımayan öğrencilerin nokta atışı bir isabetle öğretmenlerine taktıkları isimlerdir.
lise yıllarında sınıfımdaki arkadaşlarım bu konuda çok başarılı idiler. zaten başka bir konuda başarılı olduklarını söylemek de yalan olur. hepsi iyi yerlere geldi ama nasıl geldikleri ile ilgili pek bir fikrim yok, belki de bu yaratıcılıklarını daha da geliştirdiler zamanla. öğretmenlerimize takılan bazı lakaplar şöyleydi:
at bey: kendisi bizim din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenimiz olup bir şekilde japonya’ya gidip gelmiş olduğu için bize sürekli japonya’nın tuvaletlerinin ne kadar temiz olduğunu anlatan ve dersi bitirir bitirmez sınıfın en güzel kızları ile kızların kafalarını karıştıran soruları tartışmaya can atan bir hocamızdı. lakabını fiziksel özellikleri yüzünden almıştı ve de ondan yediğimiz tokatlarla attan düşmüşe dönmemizin de etkisi vardı bu lakapta.
çimen bıyık: coğrafya öğretmenimiz olan çimen bıyık hiçbir özelliği olmayan, ders anlatmayı kitaptan sesli olarak bize paragraflar okumak zaten bir zavallı idi. lakabı için çok düşünülmedi. bıyıkları ağzından çim adamlar fışkırmış görüntüsü verdiği için bu adı hakkıyla kazandı.
jefferson: kimya öğretmenimiz olan jefferson öğretmenlerin en kibarı, en efendisi, en inanarak ders anlatanı idi. sadece bir gün sıra arkadaşımın beynini yumruğuyla delmişti ve sanırım haklıydı bunu yapmakta. lakabını ise ten rengi ile kazanmıştı. çünkü hayatımda gördüğüm en koyu tenli beyaz adamdı.
öküz kont: kendisi matematik bilmeyen matematik öğretmenimizdi. ingilizce de bilmezdi. ama harika milli eğitimimiz matematik derslerinin ingilizce okutulmasını istemişti. matematik bilmeyen öğretmenimiz bilmediği konuyu bize bilmediği bir dil de anlattı iki sene. paranın havada dönüşünü “ oğlum, tiri tayms diyim a!” diyerek açıklayan öğretmenimiz lakabını 30 saniyede bir gırtlağını pöhöhöy diye temizlemesi ile kazanmıştı.
benim için en akıl da kalan lakaplar bunlardı. bir öğretmen olarak benim de birkaç lakabım var. ve hepsi için minnettarım öğrencilerime. onlar benim arkadaşlarım kadar acımasız değiller çünkü.
lise yıllarında sınıfımdaki arkadaşlarım bu konuda çok başarılı idiler. zaten başka bir konuda başarılı olduklarını söylemek de yalan olur. hepsi iyi yerlere geldi ama nasıl geldikleri ile ilgili pek bir fikrim yok, belki de bu yaratıcılıklarını daha da geliştirdiler zamanla. öğretmenlerimize takılan bazı lakaplar şöyleydi:
at bey: kendisi bizim din kültürü ve ahlak bilgisi öğretmenimiz olup bir şekilde japonya’ya gidip gelmiş olduğu için bize sürekli japonya’nın tuvaletlerinin ne kadar temiz olduğunu anlatan ve dersi bitirir bitirmez sınıfın en güzel kızları ile kızların kafalarını karıştıran soruları tartışmaya can atan bir hocamızdı. lakabını fiziksel özellikleri yüzünden almıştı ve de ondan yediğimiz tokatlarla attan düşmüşe dönmemizin de etkisi vardı bu lakapta.
çimen bıyık: coğrafya öğretmenimiz olan çimen bıyık hiçbir özelliği olmayan, ders anlatmayı kitaptan sesli olarak bize paragraflar okumak zaten bir zavallı idi. lakabı için çok düşünülmedi. bıyıkları ağzından çim adamlar fışkırmış görüntüsü verdiği için bu adı hakkıyla kazandı.
jefferson: kimya öğretmenimiz olan jefferson öğretmenlerin en kibarı, en efendisi, en inanarak ders anlatanı idi. sadece bir gün sıra arkadaşımın beynini yumruğuyla delmişti ve sanırım haklıydı bunu yapmakta. lakabını ise ten rengi ile kazanmıştı. çünkü hayatımda gördüğüm en koyu tenli beyaz adamdı.
öküz kont: kendisi matematik bilmeyen matematik öğretmenimizdi. ingilizce de bilmezdi. ama harika milli eğitimimiz matematik derslerinin ingilizce okutulmasını istemişti. matematik bilmeyen öğretmenimiz bilmediği konuyu bize bilmediği bir dil de anlattı iki sene. paranın havada dönüşünü “ oğlum, tiri tayms diyim a!” diyerek açıklayan öğretmenimiz lakabını 30 saniyede bir gırtlağını pöhöhöy diye temizlemesi ile kazanmıştı.
benim için en akıl da kalan lakaplar bunlardı. bir öğretmen olarak benim de birkaç lakabım var. ve hepsi için minnettarım öğrencilerime. onlar benim arkadaşlarım kadar acımasız değiller çünkü.
devamını gör...

