zaman tüneli

yine duşa soktun crisçınsimayıl kardeş. tanrı seni ve aysun ablayı kutsasın.

analar neler doğuruyor be!.. *
44 yaşında bu kadın 44!



kaynak

quentin tarantino'nun çekmek istediği, marvel studios kurulmadan önce marvel comics'le ciddi ciddi masaya oturduğu, nicolas cage ve tom cruise'un hem iron man rolü için hem de yapımcı/yönetmenlik için yarıştığı bir film. süper kahramanların süper filmlerde olduğu zamanların filmi. mcu için hasan tahsin'dir bu film. ne anlattığı, nasıl kurgulandığı, ne kadar güzel olduğundan bağımsız başlı başlına bir fiiiiilmdirrr. (filmler ve filimler)

ha benim için süper kahraman filmlerinin endustri olmasında emeği geçen en önemli seri x-men'dir ama olsundur. bu günlere kolay gelmedilerdir. evettir.

daha kötüsü ise küfredip engellemektir.
insanın çok zoruna gider.

bir vegan olarak umurumda bile olmayan konudur.eğer bir hayvanı kendi imkanlarınla (çıplak eller ve dişler) yakalayıp öldüremiyorsan yeme zaten.afrikada bir kabilede adam dişleriyle ceylan avlıyor.o adam gibi yapamayacaksan bence yememelisin.demek ki avcı falan değilsin.bak ben domates yetiştirebiliyorum ve yiyorum.üstelik o domates onu yemek istediğimde benden kaçmıyor.aksine bana meyvesini sunuyor ki ben onu tüketeyim ve dışkı yolu ile toprağa karışan bitkilerin tutması daha yüksek ihtimaldir.hepçil olabiliriz buna da bir şey demiyorum ama sen kalkıp da işkence hanelerden alınmış acılar çekmiş hayvanların olduğu bir sektörü hem destekle hem de o hayvanın yok hormonudur yok acısıdır vücuduna sok.alamayın yiyemeyin, ne güzel ne hoş.

kavgam
tutunamayanlar
hiçten az


t) zor okunan kitaplar.

bütün filmleri izlemeden, bütün klasikleri okumadan, dünyayı gezmeden toprak olmak istememektir.

yaşadığını hissedemeyen kişi ne kadar üzgün olursa olsun ölmek istemez. ölmeden önce yaşamak ister.

pahalılık görecelidir.
o sadece onu alamayan için pahalı gibi gelir.
kırmızı et yemek isteyen oy verdiği partiyi değiştirebilir.

akıl sağlığını yitirmek.her zaman özgüven sorunum olmuştur ve bunu yenmek için kişisel gelişimde adeta çığır açtım ve yendim.fakat ne zaman ki depresyon, anksiyete, panik atak, tükenmişlik gibi saçma sapan bir sürü şey yaşadım o zamandan beri özgüvenimi geri kazanamıyorum.insan aklına güvenemeyince hayatta hiçbir şeye güvenemiyor.

güzelliğin sayesinde sevilirsen;
bir gün güzelliğin gittiğinde sana
olan sevgi de gider.
güzel huyundan dolayı sevilirsen;
huyun değişmediği sürece sana
olan sevgi de değişmez.
o yüzden korkacak bir şey yok sadece güvenin...
güven herşeyi çözer.

onu dünyaya gönderip ona neler yaşatacağını söylememektir.

oyuncu listesinde robert downey jr., jon favreau, gwyneth paltrow, terrence howard, jeff bridges, leslie bibb, paul bettany, stan lee, tim guinee, clark gregg ve don cheadle gibi bir çok oyuncuyu ve daha fazlası da var. aksiyon/bilim kurgu türü ile 2008'de yayınlanan filmi jon favreau yönetmiştir.


bu 23 film süren serinin aslında ilk filmi gerçek anlamda ilk filmi ve çok güzel bir film bu tür filmleri seviyorsanız bu film sizi çok mutlu eder dönüp dönüp izlersiniz o kadar iyi. marvel'in 23 filmi birbiri içinde hikaye olarak birbirine bağlılar izlerseniz hepsini aslında bir dizi izlemiş gibi olacaksınız ama uzun vadeye yayılmış bir dizi gibi. neyse izlerseniz, iyi seyirler.

isterse angelina jolie gelsin kıskanmam.fakat en çirkin kız şöyle bir eşime baksın o kızın saçını başını yolmak bana haktır.mesele niyet, şöyle hanımefendi, gözü önünde bir kadın dünya güzeli olsa da gocunmam sonuçta allah vermiş bize de maşallah demek düşer.

başka hayvanların mama kabına izmarit atmıyorlar.

az yakan, masrafı az olan, arıza çıkarmayan, park sorunu olmayan bir araç.

isteği zaman zaman yoğun şekilde bünyemi bastıran eylemdir. sinan akçıl'ı tanımayanınız yoktur. yıllarca ünlü şarkıcılara ve ne yazık ki kendine besteler yapıp müziğe katkı sağlar. sesini bize duyurmayıp da kıyıda köşede kalsa eminim ki herkesin hakkında farklı yorumlar yapacağı bir abimizdir. neyse, bu abimiz bir de söz yazar şarkılarına. ama o sözleri okudukça şarkı ciddiyetini kaybeder, laçkalaşır, adeta sinan akçıl'ın başını okşayıp bayram harçlığı veresiniz gelir. o nasıl çocukça sözler, laf sokmalardır? nasıl anlatım bozuklukları ve düşük cümlelerdir öyle? türkçe dersine bedenci mi giriyordu sinan? hadi hareketli pop şarkılarında söz pek önemli değil önermesinden yırtabilirsin, peki ya duygusal şarkılarındaki gariplikler? sen bence tam anlamıyla bu işi savsaklıyorsun sinan. çoğu meslektaşın gibi. son cümleden dolayı pek kızamıyorum da sana.

ama mesela şu nedir ya :)

''senden vazgeçiyorum
kapıma gelsen boş, duymuyorum
öyle bir kapı da yok
bilmiyorum nasıl düzelsem
hiç sanmıyorum, öyle bir hapı da yok''

hadi ilk iki dize gayet anlamlı, ona diyecek yok. peki sonrası? ''öyle bir kapı da yok.'' ne demek sinan? kafandan kapı mı uyduruyorsun? öyle bir kapı yoksa kadın nasıl kapına gelecek? çadırda mı yaşıyorsun hacı? ''şu kapının varlığını ispatla.'' diyen filozofa ''hangi kapının?'' der gibi... felsefe yapma sinan :) ''bilmiyorum nasıl düzelsem.'' cümlesi de normal, o da bir pop şarkısı için gayet kabul edilebilir. fakat sonraki dizede yine bir saçmalık baş gösteriyor. ''öyle bir hapı da yok.'' yani kapı-sapı kafiyesini çok duymuştum da kapı-hapı kafiyesini ilk defa duyuyorum be abi :) yaratıcılıkta ronaldinho'dan bile iyi adam. acaba gerçekten mi hap kullanıyorsun da bu sözleri yazıyorsun diyeceğim de hiç sanmıyorum. öyle bir hapı da yok sonuçta :)

başka bir örneği de şu:

''seni gören kalp tak tak atıyor
kafada şimşek çak çak çakıyor
ha bir de gördüm aşkların çoğunu
bizdeki herkese fark, fark atıyor''

hadi kalbin tak tak atması normal diyelim. gerçi ''güm güm'' atsa daha bir güzel olurdu ama herkesin kalbi başka tabii. sinan'ınki de böyle demek ki :) peki sonra kafada şimşek neye çakıyor? o noktada nasıl bir aydınlanma yaşıyorsun da ''ha, çaktım köfteyi.'' tavrına bürünüyorsun? bir de şimşeğin ne zaman ''çak çak'' diye çaktığı görülmüş? şimşek bir çakar, etrafın aklı kayar ne oluyor diye. gür sesli birinin hapşırması gibidir şimşek çakması. ''çak çak'' ne la? sonra başka bir aydınlanma daha yaşıyor. hatırlatma babında bir konuşma yapar gibi davranıyor resmen. ''ha bir de, gördüm aşkların çoğunu.'' hani hafızasında gömülüyken son anda hatırlayıp da söylüyor. söylediğinde de mantık olsa. nereden gördün olm aşkların çoğunu? milyonlarca aşk var. çoğunu diyebilmen için binlerce, milyonlarca aşk görmüş olman lazım. e onun için de bu miktarda aşka bakacak ve o aşkları inceleyecek düzeyde psikologluk olman lazım.

mesela nasıl görmüş olabilirsin ki aşkların çoğunu? aşk turnuvası falan mı düzenliyorlar her yıl belli bir kentte? o turnuvaya katılan aşklar kozlarını mı paylaşıyor kıyasıya? garip bir cümle. ''bizdeki herkese fark, fark atıyor.'' cümlesine çok takılmıyorum. bizim aşk kötü diyecek hâli yok. ama bütüne bakınca da anlam yok. bu adamın şarkı sözleri de böyle işte ne yapalım :)

tokat yemek.

hiçbir şey bir özgüveni bu kadar azaltamaz.

arkadaşlar buradaki çoğu insanı tanırım. discord kullanırlar. zaten sözlüğü de bu discord merakı batırdı. *

sözlük yönetimi tarafından discord'tan soğutulduğum için hesabımı bir daha hiç açmamak üzere sildim.

telegram'a geldim, dünya varmış. hala hesabı olmayanlara şaşıyorum. ne ararsanız var telegram'da. gavur güzel yapmış.

mum satan kişidir.

ne biliyoruz sevgili sözlük? kimsenin alnında yazmıyor sonuç olarak...