zaman tüneli

ay hayır ya!

"hoşçakal"
bir hoşçakala sığdırdı yere göğe sığdıramadığım.

"yanıyorum, yanıyorum hele..."

kalanların en fazla helvanızı yiyeceğini düşünün bunun yanında.

son 3 aydır asla bırakmadığım düşünce. ölümün belirsizliği beni çok korkutma da hayatın belirsizliğinin yanında daha net kalıyor gibi geliyor.

antalyadan serin böyle beklemiyordum.

ne oldu lucifer, yol çekiyordun cebrayıl'a, reks eyliyordun?

böyle bir şey yaşanmış.

lucifer gibi bir yazarın tehdit edilmesi beni korkutuyor. yoldaş güvenliğimizle ilgili hemen açıklama yapmalı. sözlük mafyanın eline geçmiş yazıklar olsun beee.

moderatör 1 2 3 4 5 6 7 göreve! bir işe yarayın.

barbarlık resmen.

bir günde kariyerin bitebilir, konumun değişebilir, yerin doldurulabilir. inan ki; kim olduğunun hiç bir önemi yok. şu hayatta vazgeçilmez olduğun tek yer sevdiklerinin kalbi. bir günde bitebilecek şeyler için stres yapma. çalış ama sevdiklerinle yaşayabileceğin anlardan çalma.

forbrydelsen ( the killing)

(bkz: bir cahilin de insan olduğunu gösteren şeyler)

lan olm ben sana demiştim cehennem diye bir yer olabilir demiştim...

kapatın lan şu kapıyı! cereyan yapıyor.

hiç hayallerimdeki gibi değilmiş.

temizlik ve tertip. mutfaktan kalma bu alışkanlığım yüzünden sabah daha gözümün çapağını silmeden bütün evi toplarım.
illa jilet gibi olacak. mutfakta tek bir kirli tabak, bardak vs lavaboda olmayacak, lavabo çamaşır suyuyla temizlenmiş olacak. tuvaletler ciflenmiş olacak. her şey yerli yerinde olacak.

şimdi bunlar kulağa hoş geliyor di mi? evet insan evinde böyle olmalı diyebilirsiniz.

ama benim gıcıklığım misafir gittiğim evde de karışıyorum her şeye. insanlar gıcık kapıyor benden ama kendimi engelleyemiyorum.
yani tuhaf oluyor bazen. tuvalete girecem diye girip duşakabini yıkadığım olabiliyor yani.

insan için, her ne olursa olsun insan kalabilmektir benim gözümde.

yediğim yemek sayısı az olduğu için etrafımdaki insanlar bundan şikayet ederler beni yeni tanıyanlarda onlara özel bir şey sanırlar ama yapacak bir şey yok.

ben de çıkarıp bişey gösterecektim ama bulamadım.

ismail yokken bartuğ oynasın. mecbur değiliz yani illa 4-2-3-1 oynamaya. başka bir şey oynayamaz mıyız yani?
dzeko varken batshuayi de oyuna girse 4-4-2'ye dönsek dünyanın sonu mu gelir hocam?

tadic 3 haftadır hayelet gibi, cengiz desen zaten anlamak mümkün değil. at işte kent'i sola, sağa da irfan var zaten.

ferdi'yi neden 8 numara denemiyor kafayı sıyıracam. çek ferdi'yi 8'e, sola oosterwolde'yi koy.
yusuf'la da djiko oynasın işte.

bu zajc ne ayak aga? bu ne torpili ya?

devre arası zajc, crespo, batshuayi* göndermek lazım. hemen 1 stoper, 1 de stoper oynayabilen bir 6 numara ve bir de 2. santrafor.

fenerbahçe büyük takım, büyük takım gibi oynamak zorunda. öyle topu bırakmak falan yok!
rakip sahaya yerleşecek, rakibi boğacak.

biz böyle gördük, böyle öğrendik.

inşallah sezon sonu şampiyonluğumuzu doya doya kutlayacağız.

ulan en bilgeniz sabah atarlı günaydın, akşam giderli iyi geceler tanımı yazıyor. acaba sözlükçe bir cehalet tespiti yapacak konumda mıyız samimi bir öz eleştiri lütfen.

isveçli yazarlar maj sjöwall ve per wahlöö'nün yazdığı, on kitaplık martin beck serisi bunlara bir örnektir. ben bunların altısını sahafta bulmuştum. milliyet gazetesi kitap kulübü tarafından yayınlanmıştı. ağır tempolu ama sürükleyici romanlardı.