zaman tüneli
yazarların itiraf köşesi
bugün çorba ikramı için oruçlu taklidi yaptım
lütfen ateş etmeyin ben polonyalıyım
değilim de yani ateş etmeyin
şimdi geçen hafta iftara diye gittik bir yere. iftar saatine neredeyse bir saat vardi. yanımdaki insan oruçluydu-niyetliydi (yani ne deniyorsa bilmiyorum ben duyar kültürüne veya herhangi bir kültüre tam alışamadım, başaramadım, hiperaktifim)
dedim bak ezana kadar ben 1 tane bira içeyim sonra da yemek yeriz
lütfen ateş etmeyin yine
içecekleri çok hızlı içiyorum diye kahve söylemedim
simdi neyse işte bu sefer de az kalmıştı ve böyle bir girişime de gerek kalmamıştı
sonra siparişi verirken iftar için olduğunu belirttik yine
onlar da corba ikramı var dediler ve çorba getirdiler
ben de ezan saatini bekledim
tekne orucu tuttum da denebilir
napim ramazanda pub ucuz yani yemek yemek için gidip kişi başı 600 lira mi verelim 2 tane hurmaya
manasız bir sektör
lütfen ateş etmeyin ben polonyalıyım
değilim de yani ateş etmeyin
şimdi geçen hafta iftara diye gittik bir yere. iftar saatine neredeyse bir saat vardi. yanımdaki insan oruçluydu-niyetliydi (yani ne deniyorsa bilmiyorum ben duyar kültürüne veya herhangi bir kültüre tam alışamadım, başaramadım, hiperaktifim)
dedim bak ezana kadar ben 1 tane bira içeyim sonra da yemek yeriz
lütfen ateş etmeyin yine
içecekleri çok hızlı içiyorum diye kahve söylemedim
simdi neyse işte bu sefer de az kalmıştı ve böyle bir girişime de gerek kalmamıştı
sonra siparişi verirken iftar için olduğunu belirttik yine
onlar da corba ikramı var dediler ve çorba getirdiler
ben de ezan saatini bekledim
tekne orucu tuttum da denebilir
napim ramazanda pub ucuz yani yemek yemek için gidip kişi başı 600 lira mi verelim 2 tane hurmaya
manasız bir sektör
devamını gör...
bir kadının varoş olduğunu belli eden detaylar
varoşluk fakirlik değildir. maddiyatla ilgisi yoktur. davranışsal, düşünsel bir olgudur. anlamak için arkadaşlarına bakın. yaşadığı semte bakın. bütün bunlar yanıltırsa anasına bakın. ve son olarak sizinle değil. başkalarıyla. mümkünse de tanımadıklarıyla tartışırken seçtiği kelimelere ve üslubuna bakın. anlarsınız.
devamını gör...
dji
aksiyon kamerası, drone, çekim ekipmanları gibi ciddi derecede ses getirdikleri alanlar var. benim için en artı yönü galiba titreşim önleyicisi olması. onun dışında ne çekim kalitesini beğeniyorum ne kamera acısını. açıkhavada gökyüzü güneşliyken okay öbür türlü olmuyor yani. tek fonksiyonu buydu da ben mi yapamadım dedim. yok olduğu olacağı buymuş arkadaşın.
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
valla operayı dinleyemem çünkü o kültüre ait bilgim yok. ama jazz seviyorum. biraz bilgilendim.
mesela haluk bilginerin şekspir müzikalini sevdim. daha bizden.
opera dinlemek türkiye'de çok karikatürize bir durum. başka bir sanat dalının eğlenmesine şaşırmam.
mesela haluk bilginerin şekspir müzikalini sevdim. daha bizden.
opera dinlemek türkiye'de çok karikatürize bir durum. başka bir sanat dalının eğlenmesine şaşırmam.
devamını gör...
şoğra
çorba. evet
devamını gör...
uyuklayan yaşlıların başını sallayarak allah demesi
doğu ortodokslarında yükselen horultunun ardından "panagia mouuuu" diye yerini alır.
panagia mou yeri geldiğinde canım anam yerine de geçer, cayro var yir min?
gei sou pasa mou!
agia sophia bisim olaczak!
panagia mou yeri geldiğinde canım anam yerine de geçer, cayro var yir min?
gei sou pasa mou!
agia sophia bisim olaczak!
devamını gör...
bazı yazarlar
bazen yazmazlar.
devamını gör...
bazı yazarlar
düşünmeden yazarlar.
devamını gör...
petrus'un roma'ya hiç gitmediği gerçeği
hıristiyanların zoruna giden yadsınamaz acı bir gerçektir. isa'nın başhavarisi simon petrus(şimon kefas); o dönemde bilinen dünya, akdeniz çevresi olmasına rağmen ömrü boyunca roma şehrine hiç gitmemiştir. yine aynı şekilde; petrus, bugünkü saint petersburg şehrine de hiç gitmemiştir çünkü bu şehirler, hıristiyanlığın iznik konsili ile birlikte günümüzdeki teslisçi roma dini halini aldıktan sonra kurulmuştur. vatikan, hristiyanlık'tan önce mitraizm'in avrupa'daki en önemli üssüydü ve burada pontifex maximus otururdu. ruslar ise 1. yüzyıl'da devlet teşkilatı olmayan ve karadeniz'in kuzeyinde yaşayan ilkel bir sılav kabilesiydi. saint petersburg denilen yer ise 17. yüzyıl'a kadar dağın başı bir yerdi, rusya imparatorluğu tarafından isveç imparatorluğu'ndan alındıktan sonra günümüzdeki haliyle imar edildi. haliyle petrus'un 1. yüzyıl'da roma-vatikan'a ve saint petersburg'a gitmesi imkansızdır çünkü o dönemde ulaşım ve iletişim, son derece kısıtlıydı. roma imparatorluğu zamanında imparatorluğun her yanına dilediğin gibi seyahat edebilmen için aziz pavlus gibi zor elde edilen roma vatandaşı ayrıcalığının olması gerekirdi.
özetle; petrus, yukarıda adı geçen bu iki şehre hiç gitmemiştir ve ms 62 yılında kudüs'te roma askerleri tarafından ters bir şekilde çarmıha gerilerek öldürülmüştür.
özetle; petrus, yukarıda adı geçen bu iki şehre hiç gitmemiştir ve ms 62 yılında kudüs'te roma askerleri tarafından ters bir şekilde çarmıha gerilerek öldürülmüştür.
devamını gör...
bazı yazarlar
göttür.*
devamını gör...
bazı yazarlar
bazı yazmazlar.
devamını gör...
bazı yazarlar
ortamdan uzaklaşmak için evde kalmak gerekti şu zamanlar . boşta kaldıkça din le alakalı şeyleri araştırdım namaz kılmaya felan başladım , devamı gelir mi ? bilmiyorum . şuan kurtulmaya çalışıyorum hem insanlardan hem alışkanlıklardan.
devamını gör...
bazı yazarlar
keyfi yerindeyse çok yazarlar.
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
vay bee şarkıya bak duygulandım teşekkürler
devamını gör...
sözlük yazarlarının söylemek istedikleri
bir süredir ınstagramda ilkokul arkadaşlarım tarafından takibe aliniyorum (hesabım herkese açık) ya da önerilenlerime çıkıyorlar.
geçmişi düşünürken gördüm ki ciddi ciddi dünyayı ele geçirmeyi planlayan o mal çocuk avukat olmuş, bu kız dindardı kesin evlenip klasik anne figürü olmuştur dediğim bekar ve lüks jeep'lere binen türbanlı olmuş, bazıları fransa ve almanya'ya göçmüş. kiminin profil fotoğrafı yatta kiminin ki katta. lüks arabalar falan derken çoğu da evlenip coluga çocuğa karışmış. bir bulusma planı yaptık bir arkadasimiz aracılığıyla. tabii gelirim dedim de kendime bakıp ne bok yedim ben diye sorguluyorum kendimi.
herkes hayatı gayet ciddi yaşarken ben de en son steam'de indirime girerse alırım diye bir oyunu istek listeme ekledim. ise bak evet.
son dört senedir iki yakam bir araya gelmiyor. o hayata geç kalmışlık hissi sosyal medya zorbalığı ile suratıma suratıma çarptı birkaç gündür.
geçmişi düşünürken gördüm ki ciddi ciddi dünyayı ele geçirmeyi planlayan o mal çocuk avukat olmuş, bu kız dindardı kesin evlenip klasik anne figürü olmuştur dediğim bekar ve lüks jeep'lere binen türbanlı olmuş, bazıları fransa ve almanya'ya göçmüş. kiminin profil fotoğrafı yatta kiminin ki katta. lüks arabalar falan derken çoğu da evlenip coluga çocuğa karışmış. bir bulusma planı yaptık bir arkadasimiz aracılığıyla. tabii gelirim dedim de kendime bakıp ne bok yedim ben diye sorguluyorum kendimi.
herkes hayatı gayet ciddi yaşarken ben de en son steam'de indirime girerse alırım diye bir oyunu istek listeme ekledim. ise bak evet.
son dört senedir iki yakam bir araya gelmiyor. o hayata geç kalmışlık hissi sosyal medya zorbalığı ile suratıma suratıma çarptı birkaç gündür.
devamını gör...
bir üstteki yazar hakkında düşünülenler
sözlüğe gelişi ses getiren yazar.
devamını gör...
tudor
bir rolex group markası.
rolex kalitesi ve tecrübesiyle üretilen bir saat ve oldukça şık saatleri mevcut. iyi bir saati 4000$ civarında.
gel gör ki marka o denli “rolex tarafından rolex alamayan fakirler için üretildi” diye bağırıyor ki, bütün cazibesini yitiriyor.
ne bileyim, mesela swatch group’un her gelir grubu için çeşit çeşit markası var. her biri isviçre markası logosu taşıyor, gayet kaliteli saatler ve hiçbirinde müşterisine “şunu alamayan için de bunu ürettik” hissi vadetmiyorlar.
hamilton satın aldığında “longine alamayan” etiketiyle alım yapmıyorsun. ne bileyim, orient aldığında “seiko senin neyine ibiş” gibi bir his yaşamıyorsun.
ama tudor o denli bir rolex özlemine hizmet edecek şekilde üretilmiş ki, “4000 $ verip neden yetersizlik hissi satın alayım” diye düşündürüyor insanı.
abi bir kere, diğer büyük grup altındaki markalar birbiriyle rekabet halinde. mesela seiko orient’i satın aldığından beri markanın politikasına müdahale etmiyor. keza swatch group’ta longine’in rado’nun, hamilton’ın vs ürün ve pazarlama politikaları kendine has. piyasada birbirleriyle rekabet halindeler.
ancak tudor (fiyatından bağımsız olarak) asla rolex’le rekabet edebilecek bir ürün/dizayn/pazarlama politikasına sahip değil. öyle ki, rolex mağazasında kenarda öksüz çocuk gibi sergileniyor. rolex’in o kibirli/klas duruşunun yanında sığıntı gibi. (lüks saat piyasasında dörtte bir fiyata rağmen kanada dışında en çok satıldığı bir ülke yok zaten)
abi sal şu çocuğu da azıcık piyasa görsün, yüzü yırtılsın, o fiyat skalasındakilerle kendince bir rekabet geliştirsin!
yok, kapı dışarı çıkmasın, rolex’e gücü yeten rolex alsın, onu da ben lûtfedersem ve 5-6 seneye sıra gelirse alsın, beklerken tudor alsın!
yok yeaaa!
millete sikiyle yoğurt yedirecek, onu da 4000 dolara yedirecek.
e haliyle tutmuyor.
rolex kalitesi ve tecrübesiyle üretilen bir saat ve oldukça şık saatleri mevcut. iyi bir saati 4000$ civarında.
gel gör ki marka o denli “rolex tarafından rolex alamayan fakirler için üretildi” diye bağırıyor ki, bütün cazibesini yitiriyor.
ne bileyim, mesela swatch group’un her gelir grubu için çeşit çeşit markası var. her biri isviçre markası logosu taşıyor, gayet kaliteli saatler ve hiçbirinde müşterisine “şunu alamayan için de bunu ürettik” hissi vadetmiyorlar.
hamilton satın aldığında “longine alamayan” etiketiyle alım yapmıyorsun. ne bileyim, orient aldığında “seiko senin neyine ibiş” gibi bir his yaşamıyorsun.
ama tudor o denli bir rolex özlemine hizmet edecek şekilde üretilmiş ki, “4000 $ verip neden yetersizlik hissi satın alayım” diye düşündürüyor insanı.
abi bir kere, diğer büyük grup altındaki markalar birbiriyle rekabet halinde. mesela seiko orient’i satın aldığından beri markanın politikasına müdahale etmiyor. keza swatch group’ta longine’in rado’nun, hamilton’ın vs ürün ve pazarlama politikaları kendine has. piyasada birbirleriyle rekabet halindeler.
ancak tudor (fiyatından bağımsız olarak) asla rolex’le rekabet edebilecek bir ürün/dizayn/pazarlama politikasına sahip değil. öyle ki, rolex mağazasında kenarda öksüz çocuk gibi sergileniyor. rolex’in o kibirli/klas duruşunun yanında sığıntı gibi. (lüks saat piyasasında dörtte bir fiyata rağmen kanada dışında en çok satıldığı bir ülke yok zaten)
abi sal şu çocuğu da azıcık piyasa görsün, yüzü yırtılsın, o fiyat skalasındakilerle kendince bir rekabet geliştirsin!
yok, kapı dışarı çıkmasın, rolex’e gücü yeten rolex alsın, onu da ben lûtfedersem ve 5-6 seneye sıra gelirse alsın, beklerken tudor alsın!
yok yeaaa!
millete sikiyle yoğurt yedirecek, onu da 4000 dolara yedirecek.
e haliyle tutmuyor.
devamını gör...
sözlük radyosu kaçak yayınları
bugün 90'lar gecesi sanırım. şikayetçi değilim. zevkten dört köşe olabilirim hatta. (bkz: swh)
devamını gör...
sözlük asosyalleri ne zaman birleşecekler sorunsalı
sonra kankacılık deniliyor bir şey bir şey deniliyor
allah sözlüğü olan herkesin yar ve yardımcısı olsun. bu devirde sözlük sahibi olmak cok zor.
allah sözlüğü olan herkesin yar ve yardımcısı olsun. bu devirde sözlük sahibi olmak cok zor.
devamını gör...