zaman tüneli

bilmeyenler için;

fahişe nasıl olur bilmiyorum ama çocukları bunun gibi oluyor.

babası için de geçerli bu söylediğim.

kesinlikle pembe tezkere almıştır, şaşmaz.
ayrıca çoğunun ilk kez şimdi duyduğuna yemin edebilirim.

kıymetli sözlük üyeleri gene okuduğunu anlamamış olarak okudum.
ölçüye uymadan deniyor başlıkta, el yordamıyla ölçü tutturmak demiyor.
uyandırmış olalım.
çarpıcı olsun 15 domatese 50 biber doğrayıp bir yumurta kırıp menemen yaptığını iddia etmek gibi.

1995 yapımı, halil ergün *, nurseli idiz, meltem cumbul, elif kramer gibi isimlerin rol aldığı çok değişik bir filmmiş bu, "o ne lan öle" dedim, henüz izleme şerefine nail olamadım.
-------------
"ümit elçi’nin, erhan bener’in romanı üzerine kurduğu böcek, ilginç bir edebiyat uyarlaması. komiser emeklisi recai bey’in (halil ergün) son günleri üzerine kurulu psikolojik öyküyü, geriye dönüşlerle anlatır yönetmen ümit elçi.

komiser recai bey, görev dönüşü bir gece yatak odasından "ah"lı "oh"lu birtakım iniltiler duyar. astım hastası genç karısının (nurseli idiz) sesidir bu. karşısına suçlu olarak getirilen, sonra da nikâh masasına oturduğu genç karısıyla; kapı komşusuyla (elif kramer) lezbiyen ilişkiye girmiştir. komşu kız, yatağa yüzükoyun uzanan karısının çıplak sırtını okşar, öper...

karısı tatlı bir teslimiyet içinde kendini komşu kızın kollarına bıraktığı sırada recai bey içeri girer. karısı yatakta doğrulduğunda göğsünün biri dışarıdadır. sevici komşu kız, toparlanıp odayı terk ederken kızgın kocaya:
"önce sen karına sahip ol..." der.

geçmişin kompleksleri ve acılarıyla yaşayan recai bey’in, kendisi gibi psikolojik sorunları olan karısıyla arasında da iletişimsizlik ağırlıktadır.
işte yorgun polisin psiko-cinsel rahatsızlıklarından biri de bu iletişimsizlikte yatmaktadır.
kaldı ki recai bey, daha önce de bir başka kadınla (füsun demirel) yatağa girdikten sonra geçirdiği bir kriz sonucu penisini kesmiştir." türk sinemasında cinselliğin tarihi / agah özgüç

bulunup da biz "yaşanamaz" hale getirmeyelim diye de olabilir.

nick vermeden seslenmek gibi duruyor şimdilik.

yazmamak. yazmıyorsa, kesin seviyordur.

#3502221 komiktir.

çünkü adaleti öldürenler, aslında tanrıyı öldürür.

kalın bilekli olmalarıdır.

ben bu adamın nüktedanlığını, en ciddi olayda bile koruduğu sakinliğini, herkesi göt etmesini, o komik konuşmasıyla laf sokmasını seviyorum.

çok normaldir. çünkü mesela burnumuzu göremiyor olmamızın sebebi göremememiz değil beynimizin onu yok saymasıdır.
okuma kaynaklı hipermetrop geçirdiğim yıllar gözlük için de beynin benzer bir davranış geliştirdiğini öğretti bana. gözümde gözlük varken yüzümü yıkadığımı bile bilirim.
sonra şaka gibi bir şey oldu hipermetrop bitti, gözlük arama derdi kalmadı. yakın gözlük kullanmaya başladığımız zamanlar gelince o zamanki reflekslerin faydası olacaktır.

yecüc, mecüc mü deccal mi belli değil. 17 yaşında hayalleri olan bir gencin hayatını çalıyorsun ve utanmadan yüreği dağlanmış aileye para teklif ediyorsun. ar damarı çatlamış bunların. allahın cezası, aptallar.

sen gitme, emre aydın'ın eylül geldi sonra adlı albümündeki şarkılarından biridir. 2013'te çıkmıştır.
sözleri:

sek erkek hareketi
erkek burada dişisini işaretliyor ki
ortalık karışmasın.

ben bunu çok yapıyorum ya. b12 ciddi bir problem.

çünkü uzay aşırı büyük.
çünkü uzaklara gitmeye teknoloji ya da ömrümüz yetmiyor.

özetle uzak.

en uzak uçuşu 24 saat olan bir gezegende yaşayan ortalama zekada bir tür için büyük sorular bunlar.

önce gezegeninizde açlıktan ölen çocuklarla ilgilenin.

...
- bıbıcıııımm. bunlar para almıyo yaa. şışırdıımm.
-kızım, aldırma sen. ye iç gez : ez.! devran bizim..
...