zaman tüneli

bence gereksiz ilerleyen teknolojinin insanları esir almasıdır.
yine bence telefon icat edilmeseydi sonrası da gelmeseydi insanlar çok daha huzurlu ve mutlu olacaklardı. elektrik ve ısınma teknolojisi yeterliydi.
apartmanlarda yaşamak ve haberleşmenin bu noktaya gelmesi insanlardan çok şey götürdü.
yani her alanda teknolojik gelişmeler insanoğluna kolaylık sağlarken bu iletişim dünyası insanoğlunun özüne çok zarar verdi.

tam bir gustodur, afferin ona. netflix'te lazım gerçi, pratik olması açısından.
bir erkeğin en değerli çeyizi private trackerları, açılmamış plex'idir. bu tür erkekler zevkini bilir bence.

sık sorulan ama yüzde 99 ayıcıklı pijama cevabı alınan soru. tam bi hayal kırıklığı.
bi kere de agent provocateur var de be kadın.

gey olmamak için önlemini alan insan.
artık gerisi takdir-i ilahidir.

tek başına tabii ki yalandır. türk laz da kardeştir, türk alman da, ingiliz, arnavut, ermeni laz da..vd.
bunların hepsinin doğru olabilmesi, her kimi rahatsız ediyorsa bir tek o kardeşi değildir tarafların..

büyük anlatılara inanmayacak kadar rasyonel, kendi küçük anlatılarını yaratamayacak kadar nihilist olmasıdır. imkanı yokken vizyon sahibi olmak kadar kötü bir şey yoktur, eskiden insanlar kendilerini komşularıyla, taş çatlasa çok nadir gelen uzaktan arkabalarıyla kıyaslarlardı. şimdi ise dünya'nın öbür ucundan, bambaşka hayatlar yaşayan insanlarla kıyaslıyorlar. üstelik onların da sadece en güzel hallerini paylaştıklarını bilmeden, onların normali sanarak.

akplilerin ekonomi şahlandı derken, herhalde maaşları yetmiyor olacak ki hepsinin milyon dolarlık ihaleler rantlar peşinde koştuğu buhran dönemidir.
normal vatandaş için ise şimdiye kadar ev sahibi olamayanların, muhtemelen evsiz biri olarak öleceği gerçeğidir.

ben akp öncesi ahlaki çöküşü yaşadım kendi içimde de toplumsal olana katılıyorum

hatta hızlarını alamayıp soğuk baklava diye bir rezalet de icat ettiler.

o öyle değil. doğrusu: (bkz: cumhuriyet dönemindeki ahlaki ve toplumsal çöküş)

değerli berberim xxxxx dostum,

metaverse zımbırtısına girmek istediğinde sana, gereksiz gazlandığını söylemiştim zamanında. her böyle durumda olduğu gibi, beni başarını kıskanan birisi olarak kurguladığından olsa gerek, berber halinde bunları yaptığını küçümsediğimi kurguladığından olsa gerek, yengemden gizli krediler çekip, yok armoni polis aldın, yok adını unuttuğum bir sürü şey aldın...jandarma aldın, ot aldın, bok aldın.

beni tıraş ederken telefonunu suratıma dayadın dayadın, "bak, mark zuckerberg de onaylamış" dedin, "baak, bill gates 200 dönüm bayır bostan almış" dedin, "bak, gucci de katılmış" dedin, adidas dedin, nike dedin, hiç durmadın sevgili kardeşim. "parayı kırıcaz olm" sevincin ile, habire bana nasihatler verdin. kimsenin yüzüne şak diye saçmalıklarını diyemeyen birisi olduğumdan, "he-hı" diyerek dinledim seni. sıkıldım senden o zamanlar.

son yıllarda üzgünsün. "xxxx sıfıra yaklaşmış, dipten alsam mı" diyorsun hala bana. ortalama düşürmek için, daha da kredi çektin.

ne demiştim ben sana? "iddiadan şaşma" demiştim. ne güzel kupon yapan adamdın sen. 3. lig maç özetlerini anlatan insandın sen ne güzel.

evet! belki ben de başta övündüm seninle. sözlüklerde, "bakın benim berberim bile iddia oynamıyor, crypto dünyasında dans ediyor adam" dedim ve kız ayıklamaya çalıştım senin bu yatırımcı kimliğin ile.

yalnız bu hikaye kötü bitti hocam işte...balinalar deyip durduğun o adamlar kazandı.

sende kısaca kumar tutkusu var. sen, her berber gibi bir kumarbazsın.

bunu senelerdir biliyorum. her boku bilip anlıyorum da, ne insanları ne bir şeyi değiştiremeyeceğimi çoktan anladığım için saldım ben 2001'den beri. bir yerden sonra millete anlatmak yerine onları trollemek daha güzel geliyor. sana onu da yapamamamın nedeni, seni cidden sevmem ve saygı duymamdır. berberliğinden ötede, güzel insansın vessalam. kalbi temiz kalanlardansın. kötülük düşünmeyenlerdensin.

gece gece bu hisli satırların sana yazıldığını asla öğrenemeyeceksin. bu da, kaderin cilvesi. makasından öperim, selam ve berber ile...

(bkz: mhp'nin yeni seçim sloganı)

ırkçılık yapan faşisttir. kürtte olabilir, türkte, çerkez veya arnavut veya arapta.. sorun da etnisitesinde değil beynindedir.. nokta.

eskiler hep kendini bil demiş. modern insan ise kendisi dışında her şeyi biliyor.

oldukça zordur ve yetkinlik isteyen bir yanı da olduğu için çok nadir bulunur. eleştirel düşünmek kulağa çok güzel ve yapılması gereken bir şey gibi gelse de, hali hazırda işleyen bir şeye çomak sokmak, daha farklı olabilirdiyi tartışmak, ortada hiçbir sorun yokken sorun çıkartıyormuş gibi bir izlenim verir ki insanların nefret ettiği bir şeydir bu. sokrates'e boşuna at sineği demediler, adamın tek yaptığı, sokakta insanların bildiğini sandığı şeyleri sorgulatıp, aslında o kadar da bir şey bilmediklerini göstermekti, ona rağmen çıldırdılar, idama kadar götürdüler işi. dışarıya yansıtmadan içinizde yaşamaya kalkarsanız da, bu sefer kendi kendine tartışan, aşırı düşünmeye giden tuhaf zamanlar yaşarsınız ki, o da çok yorucudur. zorluk kısmı burasıydı.

yetkinlik ister, çünkü sadece düşünmek, tek başına yeterli değildir, çok fazla yanlışa düşülebilir, eğitimle bu yanlışları görmek, doğal olarak eğilimli olduğumuz yanlışları gözeterek ve tekrar tekrar ele alarak yeniden uğraşmayı gerektirir. eleştirel düşünme, içerisinde yirmiden fazla başlığı da barındıran çok çeşitli bir yolculuktur. çok bilinen mantık safsataları, temel mantıki çıkarımlar, doğru gibi görünen ancak temelde yanlışa götüren argümanlar vb gibi pek çok alanı içinde barındırır. derinleşmek istenildiğinde çok fazla konu içerir ancak temel rasyonel bakış açısına sahip olunursa eğer, pek çoğunu başlık olarak bilmeseniz de, uzun yoldan belki ateşi tekrar keşfederek bulunabilecek şeylerdir.
uzun lafın kısası, eleştirel düşünme okullarda öğretilen bir şey kesinlikle değildir, çünkü okul denen yer, sınırları belli ve uyulmaması halinde cezalandırıldığınız, içine dahil olduğunuzda istemeden de olsa her şeyi kabul ederek kendinizi teslim ettiğiniz bir yerdir. oradaki düzeni eleştiren ve sürekli çıkıntılık yapan birileri istenmez, tam tersi böyle olanları törpülemek için vardır. o nedenle etrafta çok görülmez, kişi kendini geliştirmişse ancak öyle denk gelinebilir.

bir niçin arayan sizsiniz.. niçin yaşamayalım diye sorsanız da yanıt aynı olacaktı..
oysa yaşam denilen okyanusun, sadece bir damlasısınız siz.. ve yaşamı, yaşamayı sadece size verili bir şey, sadece sizin için olan bir şey sanıyor ve gerekçelendirmeye çalışıyorsunuz..
o öyle değil işte..

dune evreninin kalplere korku salan askerleri, uzayın yeniçerileri.

salusa secundus gezegeninin dondurucu soğukları ile yakıcı sıcaklıklar arasında hızlı gelgitler yaşayan bu gezegende yaşayan insanlar bu gezegenin sert koşulları karşısında insanların da en az gezegen kadar acımasız ve barbar olması gerektiğini kısa sürede fark ettiler.

burada kabilelere ayrılan insanlar savaştılar ama bir kabile öne çıktı. sardau kabilesi.

dünyamızın spartaeğitimlerine benzer bir eğitim süresi geçiren bu kabile fertleri yılda iki kere çırılçıplak doğaya salınarak sınanıyor sadece hayatta kalanlar, en güçlüler ayakta kalıyordu. tüm bu süreçlerin sonunda sardaukar olmaya hak kazanan bu kabile üyeleri öyle bir sistemin inanılmaz güçlü askerleri oldular.

sardaukar kabilesi salusa secundus'un mutlak hükümdarı oldular. otoriter ve militarist bir yönetim ile hüküm sürülen bu gezegen duneevreninin korkulu rüyası oldular.

butleryan cihadı sırasında bu yetenekleri ile herkesi etkileyen bu savaşçılar yayılmaya başladı.

burada noktalıyorum çünkü hikaye artık çok spoiler'a doğru gidiyor

affediyorum seni..
bir anda kalbine talip olmamla başlamıştı her şey.. sonra hiç bir şey yaşanmadan öylece gelip geçmişti.. yanımda olmasan bile yine de var olduğunu bilmek bır armağandı, varlığınla var olamamak bir hüsran.. duyguların ağırlığı tezahür ederdi kalışıma, gidişine, alışamayışıma her zamanki sokaktan geçer gibi uğrayıp gittiğin kalbime..
hislerim gerçekti.
sözlerim gerçekti.
ilkim olan sende kendimi bulmam gerçekti.
sana hiç yalan söylemeyisim gerçekti.
ve yokluğunda bile sadıktım sana..
ama artık seni özgür bırakıyorum, içimdeki seni özgür bırakıyorum bugün bu gece.. seni affediyorum.
.......16.04.2025 01:43

modern dünyanın en büyük sancısı;
kalbinde çiçek gibi duygular büyüten,
maddeden önce ruhu gözeten,
aşka hâlâ inanan o nadir hassas ruhlu insanların,
yüzeyde yaşayan sıradan kişilerle karıştırılmasıdır.

affedecek misin, gece yolcuları'nın neden adlı albümündeki şarkılarından biridir. 2013'te çıkmıştır.
sözleri: