zaman tüneli
güvercin
korkular sizin düşüncelerinizi ele geçirerek hayatınızı ele alan yegane katillerdir. size adrenalin sağlayarak ya kaçmanızı ya da mücadele etmenizi sağlar. genelde kaçmanıza önayak olurlar tabi. korkuların düşünceleri nasıl esir edip bizi düşünce dehlizlerinde kıyıdan kıyıya sürükleyerek her şeyi görüş biçimimizi etkilediğini anlatan bir romandır.
bir korku binbir düşünceyi üreterek en kötüsünü düşünmemizi ve başımıza türlü aksiliklerin gelmesini sağlayabilir. düşüncelerimiz her zaman en kötüsüne meyilli olduğundan olayları çok abartırız ama biraz geçince görürüz ki aslında o kadar da abartılacak bir olay değilmiş.
bugün odama giren bir güvercini atmıştım arkadaşlara. hiç de kaçmadı. sanki arkadaşımmış gibi selam vermeye gelmişti. sonra bu roman okumamı söyledi bir arkadaşım. başlayınca böyle bir şey olacağını beklemiyordum ama roman kahramanımızın aksine ben azılı hayvanseverlerdenim. güvercini ürkütmemek için uğraşarak videosunu çektim hatta balkona çıktığımda da selamlaştık. sevmeyi çok istedim ama ürkekti çok olmasa da.
güzel romandı. size göre kötü olan bir olayı abartıp sürekli tasarlarsanız kafanızda hayatınızı mahvedersiniz. bunu unutmayın. neyseki jonathan noel'in eziyeti bir gün sürdü ama o bir günde birçok şey yaşandı aksilikler üzerine.
kısa bir roman ve yer yer de güldürdü. ilk okuduğum patrick süskind romanıdır. sanırım devamı da gelir.
bir korku binbir düşünceyi üreterek en kötüsünü düşünmemizi ve başımıza türlü aksiliklerin gelmesini sağlayabilir. düşüncelerimiz her zaman en kötüsüne meyilli olduğundan olayları çok abartırız ama biraz geçince görürüz ki aslında o kadar da abartılacak bir olay değilmiş.
bugün odama giren bir güvercini atmıştım arkadaşlara. hiç de kaçmadı. sanki arkadaşımmış gibi selam vermeye gelmişti. sonra bu roman okumamı söyledi bir arkadaşım. başlayınca böyle bir şey olacağını beklemiyordum ama roman kahramanımızın aksine ben azılı hayvanseverlerdenim. güvercini ürkütmemek için uğraşarak videosunu çektim hatta balkona çıktığımda da selamlaştık. sevmeyi çok istedim ama ürkekti çok olmasa da.
güzel romandı. size göre kötü olan bir olayı abartıp sürekli tasarlarsanız kafanızda hayatınızı mahvedersiniz. bunu unutmayın. neyseki jonathan noel'in eziyeti bir gün sürdü ama o bir günde birçok şey yaşandı aksilikler üzerine.
kısa bir roman ve yer yer de güldürdü. ilk okuduğum patrick süskind romanıdır. sanırım devamı da gelir.
devamını gör...
kral diye hitap edenlere karşı yaşanan güven sorunu
kraldan çok kralcı olduklarından dolayı olabilir. oldu olacak bacanak filan desin.
devamını gör...
türkiye’de insanların sinirli olmasının nedenleri
devamını gör...
gümak
kıbrıs'ta askerlik yapanların gümrüksüz parfüm, tütün, alkol vs gibi şeylerin bu yolla daha uyguna alındığı ve her ayın belirli gününde alacaklarının listesini yapıyorlarmış, gümak listesi. sanırım rütbeli olanlar ve normal erler arasında da kişi başı sipariş çekme sınırı da farklı oluyormuş. gümrüksüz mal alım kanalı.
devamını gör...
yazarların akşam uyku saati
akşam mı? *
devamını gör...
dahiler ve deliler
mehmed niyazi kitabıdır.
kahvehanelere neden kıraathane deniliyor ki sanki? eskiden kıraathanelerin bilgi ve kültür yuvası olduğunu öğrenince çok şaşırmıştım. kıraathane sadece kötü bir kahveyi, dedeleri ve orada olan olayları düşününce de pek de bilgi ve kültür yuvaları halinde düşünemiyorduk tabi.
bu roman da bu eski kültürün son izlerini taşıyan marmara kıraathanesinin hikayelerini anlatıyor. bu kıraathanenin çok ünlü ziyaretçileri var. necip fazıl kısakürek, hüseyin nihal atsız, sezai karakoç, hilmi oflaz gibi marmaratörlerin ziyaret ettiği kıraathaneyi roman şekline getirmiş yazar.
bana kalırsa alın okuyun ve oraya gelen herkesin neler konuştuğunu, öğrencilerin neler öğrendiğini öğrenin.
bundan önce salâh birsel ustadan kahveler kitabı bence iyi gider. ne yazık ki ben okuyamadım ama siz okuyun.
kahvehanelere neden kıraathane deniliyor ki sanki? eskiden kıraathanelerin bilgi ve kültür yuvası olduğunu öğrenince çok şaşırmıştım. kıraathane sadece kötü bir kahveyi, dedeleri ve orada olan olayları düşününce de pek de bilgi ve kültür yuvaları halinde düşünemiyorduk tabi.
bu roman da bu eski kültürün son izlerini taşıyan marmara kıraathanesinin hikayelerini anlatıyor. bu kıraathanenin çok ünlü ziyaretçileri var. necip fazıl kısakürek, hüseyin nihal atsız, sezai karakoç, hilmi oflaz gibi marmaratörlerin ziyaret ettiği kıraathaneyi roman şekline getirmiş yazar.
bana kalırsa alın okuyun ve oraya gelen herkesin neler konuştuğunu, öğrencilerin neler öğrendiğini öğrenin.
bundan önce salâh birsel ustadan kahveler kitabı bence iyi gider. ne yazık ki ben okuyamadım ama siz okuyun.
devamını gör...
kral diye hitap edenlere karşı yaşanan güven sorunu
sadece kadınların değil erkeklerin kullanmasından da hoşlanmıyorum. kahvehane dayısı değiliz, kendi çapımızda modern biriyiz elhamdülillah.
devamını gör...
ruh adam
konusu hepinizin malumudur. atsız otobiyografisinden yola çıkarak kendini yazmış. ben bana hissettirdiklerini anlatmak istiyorum. bu kitap beni dağıttı ama önce şunu söyleyeyim. bu kitap tutunamayanlar ile aynı yıl yayınlanmış ve 20 yıl bekletilmiş bir roman. görüşlerinden dolayı da türk edebiyatı bu romanın kıymetini bilmiyor. psikolojinin sembolizmle harmanlandığı muhteşem bir romandır.
ben ki bir kitaptan korkmuş, o kitabı bir daha her görüşümde kalbim sıkışmış biriyim. uzun süre devam etti bu etki.
kısacası atsız tarafından yazılmış ancak yaşadıklarından devamını yazamamış olsa da bu romanıyla türk edebiyatının hakkını veren bir roman yazmış.
okuyun, okutturun. mümkünse ilk roman bu olmasın ama.
evet gelelim bana hissettirdiklerine. çok basit anlatısı olan bir roman gibi başladı benim için. ilerledikçe içindeki katmanlarla büyülenmeye başlamıştım ancak işin garip yanı kitabı okumuyor artık yaşıyordum. şimdi spoiler vermemek için uğraşacağım ama spoiler da olabilir emin değilim.
o yüzden spoiler.
bak spoiler dedim hala okuyorsan bende değil suç.
efendim romanda şeref karakterinin ölümüyle bir kırılma yaşanıyor. bu şeref karakterinin ölümü aslında sembolik bir anlamla yüklü. atsız kendi şerefinin ölümünü böyle ifade etmiş durumda. o andan itibaren olaylar tam anlamıyla başlayarak ilerlerken ben romanda kendimi bulmuştum. selim pusat olmuş karakterin her yaşadığını yaşıyordum ancak beni bitiren sahne mahkeme sahnesi oldu.
bu sahnede bildiğiniz gibi bir mahkeme kurulmaz. yargıç tanrı, melekler savcı rolündeydi sanırım ve tarihteki ünlü kişilikler de bu mahkemede var olmuştu. mahkeme sonucunu söylemesem de selim mahkemeden sonra yargılandı ve bir düello yaparak kaybetmişti. 5 kişiyleydi bu düello ve bunlardan biri de şeref idi. bu sahneden sonra selim hastalanarak yataklara düşüyordu ve sonunda başlangıçtaki hikaye gerçekleşiyordu.
o anki tüm sahnelerde kitabı okuduktan sonra bende etkisi devam etti ve uzun bir süre elime kitap sürmedim. sonrasında okuduğum tüm kitaplara haksızlık oldu bu.
ben ki bir kitaptan korkmuş, o kitabı bir daha her görüşümde kalbim sıkışmış biriyim. uzun süre devam etti bu etki.
kısacası atsız tarafından yazılmış ancak yaşadıklarından devamını yazamamış olsa da bu romanıyla türk edebiyatının hakkını veren bir roman yazmış.
okuyun, okutturun. mümkünse ilk roman bu olmasın ama.
evet gelelim bana hissettirdiklerine. çok basit anlatısı olan bir roman gibi başladı benim için. ilerledikçe içindeki katmanlarla büyülenmeye başlamıştım ancak işin garip yanı kitabı okumuyor artık yaşıyordum. şimdi spoiler vermemek için uğraşacağım ama spoiler da olabilir emin değilim.
o yüzden spoiler.
bak spoiler dedim hala okuyorsan bende değil suç.
efendim romanda şeref karakterinin ölümüyle bir kırılma yaşanıyor. bu şeref karakterinin ölümü aslında sembolik bir anlamla yüklü. atsız kendi şerefinin ölümünü böyle ifade etmiş durumda. o andan itibaren olaylar tam anlamıyla başlayarak ilerlerken ben romanda kendimi bulmuştum. selim pusat olmuş karakterin her yaşadığını yaşıyordum ancak beni bitiren sahne mahkeme sahnesi oldu.
bu sahnede bildiğiniz gibi bir mahkeme kurulmaz. yargıç tanrı, melekler savcı rolündeydi sanırım ve tarihteki ünlü kişilikler de bu mahkemede var olmuştu. mahkeme sonucunu söylemesem de selim mahkemeden sonra yargılandı ve bir düello yaparak kaybetmişti. 5 kişiyleydi bu düello ve bunlardan biri de şeref idi. bu sahneden sonra selim hastalanarak yataklara düşüyordu ve sonunda başlangıçtaki hikaye gerçekleşiyordu.
o anki tüm sahnelerde kitabı okuduktan sonra bende etkisi devam etti ve uzun bir süre elime kitap sürmedim. sonrasında okuduğum tüm kitaplara haksızlık oldu bu.
devamını gör...
kral diye hitap edenlere karşı yaşanan güven sorunu
eğer bir bayan tarafından kullanılıyorsa çok iğrenç bir hale geliyor. lütfen bana kral deme.
devamını gör...
friendzone
"kanka", "kral", "abi" gibi kelimeler sıkça kullanılır. "kral" kelimesiyle yediğim friendzone'ları yazsam roman olur. kız erkek fark etmeksizin artık kral denmek canımı çok yakıyor irite oluyorum. en boktan friendzone metodu.
kızla yazışıyorum günaydınlar nasılsınlar havada uçuşuyor sonra durup dururken kral çekiyor. niye?
kızla yazışıyorum günaydınlar nasılsınlar havada uçuşuyor sonra durup dururken kral çekiyor. niye?
devamını gör...
yazarlardan yazarlara sorular
saat kaç?
devamını gör...
yol arkadaşım
son zamanlarda afşin yorumuyla replay tuşunu ağlattığım, ciğerimi çürüten katil şarkı...
devamını gör...
kaybolmak
"ben kendi sokağımda kayboldum, mavilerin içinde."
devamını gör...
zenginlere kin besleyen komünist fakirler
beceriksiz siyasetçiler yerine halkın çalışkan kesimine kin beslerler.
devamını gör...
yazarlardan yazarlara sorular
bu başlığın ekşi sözlük versiyonu abazan erkek kaynıyor, öyle ki acıyarak okuyor, başkası adına utanıyordum. buradaki sorularda öyle bir şey hissetmedim ve normal sözlüğe bir artı puan verdim.
not: üç artı bir eksiyi götürür.
sevgiler.
not: üç artı bir eksiyi götürür.
sevgiler.
devamını gör...
futbol oynayacak arkadaşlar arasındaki ideal yaş farkı
en az 6yı geçmemeli ve yetenekli olmalı oynayacağımız adamlar eskiden lise ya da ortaokuldayken 1 veya 2 yaş farkı da olsa bebe derlerdi hahahhashhhss
devamını gör...
geceye bir türkü bırak
devamını gör...