zaman tüneli
5 temmuz 2025 timur soykan'ın gözaltına alınması
az önce tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılmış dürüst ve ahlaklı gazetecinin başına gelen hukuk garabeti.
neden kodese tikmadilar acaba. neyin pesindeler kestirmek güç.
neden kodese tikmadilar acaba. neyin pesindeler kestirmek güç.
devamını gör...
sözlük botlarının fav atmaması sorunsalı
atalarımız demiş;''delinin önünden taş alma'' diye...
aha delinin önünden taş aldım. hayırlısı bakalım
aha delinin önünden taş aldım. hayırlısı bakalım
devamını gör...
vize sınavı
vize sınavı, üniversitelerde akademik takvimin ortalarında yapılan sınav olup öğrencinin notunun yüzde 60'ına etki eder ve ara sınav olarak da bilinir.
devamını gör...
ara sınav
petit prince de paris2in bir ukdesidir.
ara sınav, fransızca vize sınavının türkçe'deki karşılığıdır çünkü ilgili dönemin ortalarında yapılır.
ara sınav, fransızca vize sınavının türkçe'deki karşılığıdır çünkü ilgili dönemin ortalarında yapılır.
devamını gör...
final
fin
finito
finiş
bitiş
finito
finiş
bitiş
devamını gör...
bir fav attık diye diyalog kurmazsak sevinirim
nikah günü almayacak mıyız......aaaa aa çirkiiiiinnn
devamını gör...
insanlığımı yitirirken
osamu dazai tarafından yazılan roman.
kitabı yazdıktan sonra intihar etmiştir. intihar mektubu da diyebiliriz bu romana. çokça övülmüş ama ben övülecek hiçbir şey göremedim. "depresyondayken okunmamalı" denmiş, yorumlarda. ama çoğu yeri ağzım açık okudum, ufak bir depresyon sürecinde olmama rağmen. yani, azıcık da olsa aklı başında olan birini etkilemeyecek kadar iğrenç bir hikâye.*
başrol karakter yozo; insanlardan korkup çekinen, onları kandıran, şaklabanlık yaparak güldüren biri. çokça depresif, duygusuz, insanlığını çoktan yitirmiş biri.
rahatsız edici şu alıntıya bakabiliriz mesela;
bir şeyleri yitirdiğim hissine kapılmamıştım. aslında sahiplenme duygum zayıftı ve zayıf da olsa kıskançlık hissettiğimde bile bu duygumu açıkça sergileyip insanlarla mücadele etme hevesim yoktu. bu halim, daha sonraları birlikte yaşadığım kadının tecavüze uğramasını bile suskunca izlememe sebep olacak ölçüdeydi.
ne diyorsun sen yozo? insanlığımı yitirirken denmiş bir de. yitirmek için, önce sahip olmak gerekir!
bu halde olmasının sebebi olarak da babasını göstermiş. bakınız:
babamın öldüğünü öğrendikten sonra kendimi iyice salıvermiştim. artık babam yoktu, yüreğimden bir an bile silinmeyen o korkutucu varlık yitti. dert küpüm boşalmıştı sanki. belki de dert küpümün bu kadar ağır olmasının sorumlusu babamdı. sanki direncim kaybolmuştu. acı çekme yeteneğimi bile yitirmiştim.
birini suçlamak istemiş, bunu babasına yıkmış.
kitabın sonunda, yazarın kendi hikâyesi olduğunu anlıyoruz. ruhsuz, düşüncesiz, acımasız... hiçbir şekilde güzellemeyi, empatiyi hak etmiyor. intihar etmesine sevindim, daha fazla kişinin canını yakmasını engellemiştir bu, zaten fazlasıyla can yakmıştır.
"bizim bildiğimiz yozo çok saf, düşünceli, eğer içki içmezse, hayır, hayır, içse de... melek gibi bir çocuktu." diye bitiyor kitap. çok iyiymiş ya aynen!
zayıf insanlar, mutluluktan bile korkar. iplikle bile yaralanırlar. bazen mutluluk da insanları yaralayabilir.
sorarım tanrı'ya! güven suç mudur?
acaba, güven dolu saf bir yürek, suçun kaynağı mıdır?
acaba, güven dolu saf bir yürek, suç mudur?
sorarım tanrı'ya! direnç göstermemek suç mudur?
kitabı yazdıktan sonra intihar etmiştir. intihar mektubu da diyebiliriz bu romana. çokça övülmüş ama ben övülecek hiçbir şey göremedim. "depresyondayken okunmamalı" denmiş, yorumlarda. ama çoğu yeri ağzım açık okudum, ufak bir depresyon sürecinde olmama rağmen. yani, azıcık da olsa aklı başında olan birini etkilemeyecek kadar iğrenç bir hikâye.*
başrol karakter yozo; insanlardan korkup çekinen, onları kandıran, şaklabanlık yaparak güldüren biri. çokça depresif, duygusuz, insanlığını çoktan yitirmiş biri.
rahatsız edici şu alıntıya bakabiliriz mesela;
bir şeyleri yitirdiğim hissine kapılmamıştım. aslında sahiplenme duygum zayıftı ve zayıf da olsa kıskançlık hissettiğimde bile bu duygumu açıkça sergileyip insanlarla mücadele etme hevesim yoktu. bu halim, daha sonraları birlikte yaşadığım kadının tecavüze uğramasını bile suskunca izlememe sebep olacak ölçüdeydi.
ne diyorsun sen yozo? insanlığımı yitirirken denmiş bir de. yitirmek için, önce sahip olmak gerekir!
bu halde olmasının sebebi olarak da babasını göstermiş. bakınız:
babamın öldüğünü öğrendikten sonra kendimi iyice salıvermiştim. artık babam yoktu, yüreğimden bir an bile silinmeyen o korkutucu varlık yitti. dert küpüm boşalmıştı sanki. belki de dert küpümün bu kadar ağır olmasının sorumlusu babamdı. sanki direncim kaybolmuştu. acı çekme yeteneğimi bile yitirmiştim.
birini suçlamak istemiş, bunu babasına yıkmış.
kitabın sonunda, yazarın kendi hikâyesi olduğunu anlıyoruz. ruhsuz, düşüncesiz, acımasız... hiçbir şekilde güzellemeyi, empatiyi hak etmiyor. intihar etmesine sevindim, daha fazla kişinin canını yakmasını engellemiştir bu, zaten fazlasıyla can yakmıştır.
"bizim bildiğimiz yozo çok saf, düşünceli, eğer içki içmezse, hayır, hayır, içse de... melek gibi bir çocuktu." diye bitiyor kitap. çok iyiymiş ya aynen!
zayıf insanlar, mutluluktan bile korkar. iplikle bile yaralanırlar. bazen mutluluk da insanları yaralayabilir.
sorarım tanrı'ya! güven suç mudur?
acaba, güven dolu saf bir yürek, suçun kaynağı mıdır?
acaba, güven dolu saf bir yürek, suç mudur?
sorarım tanrı'ya! direnç göstermemek suç mudur?
devamını gör...
değişen insanın yasını tutmak
bir bunu dert etmedik, dert ederiz.
ben hep diyorum ki, bura dahil ve hariç, kendimi en kötü halde tanıtıyorum.
biri duvarları yıktı, camları kırdı
çok kırgınım. kızgın da.
ben hep diyorum ki, bura dahil ve hariç, kendimi en kötü halde tanıtıyorum.
biri duvarları yıktı, camları kırdı
çok kırgınım. kızgın da.
devamını gör...
ai'nin gözdibi resminden cinsiyet tahmini yapabilmesi
(bkz: kaynak gözüm)
devamını gör...
kendi nickini vermeden bir yazara seslen
ben aslında şirin bir kedi yavrusuyum. valla bak, allah seni inandırsın.
devamını gör...
kendi nickini vermeden bir yazara seslen
aşağı bakma. *
sağ alt köşeye bakma. *
sağ alt köşeye bakma. *
devamını gör...
içmedeyiz normal sözlük

gönül isterdi ki çok sevgili birdenem baileys'im ile bir soğuk kahve hazırlamış olayım, size de bu şaheserimi göstereyim.
fakat badem ve hindistan cevizi sütüyle hazırladığım soğuk kahvem ile karşınızdayım.
bu arada paraya kıyıp bitkisel süt aldım gördüğünüz gibi.
kendimi kuul ve zengin hissediyorum bu yüzden.
hindistan cevizi sütünün kokusunu alırken bile kartımdan para çekiliyormuş gibi hissediyorum gerçi ama olsundu.
e normal sütün nesi vardı demeyin, kendimi bugün önemli hissetmek istedim.
anlıyor musunuz..
bugün hem önemli, hem kuul, hem zengin, hem de bitkisel sütü kendisi yapmak yerine hazırını alacak kadar enayi hissediyorum.
bozmayınız.
- önemli hissetmek istediğim için en sevdiğim ve kullanmaya kıyamadığım ojelerimi de sürdüm bu sabah. önemliyim uleyn.
dünya için küçük, benim için büyük bir önemlilik durumu.
devamını gör...
kendi nickini vermeden bir yazara seslen
eyy yazar sen kimsin ya? yazarlığı senden öğrenecek değiliz. kimse bize yazarlık öğretmeye kalkmasın.
edit: kuzenim yazmış.
edit: kuzenim yazmış.
devamını gör...
almancılar
çocuk parası alabilmek için bir batında üç-dört çocuk doğurabilirler. dul parası alabilmek için çoğu karı koca değildir. orada nasıl asalak gibi yaşadıklarından bahsetmezler. buradaki akrabaları avrupa'ya gelmesin diye zor şartlarda yaşadıklarını soylerler.birçoğu böyledir. uzak durulması gereken insanlardır.
devamını gör...
yarı final
yarı final, bir turnuvada elemeler kapsamında en başarılı dört takımın olduğu durumdur ve yarı finalde toplamda iki maç oynanır.
devamını gör...
lando norris
formula 1, arabalar, yarışlar... şahsıma gayet uzak şeyler ama alakam olmayan şeyleri arada açıp izlemeyi severim, kafa dağıtıyor. geçen de can sıkıntısından monaco grand prix’sine göz attım. bu arkadaş kazanmış. *
yarış biter bitmez ilk üçlüye bir anda kol saatleri takılmaya başlandı. * konuşurken sürekli saçıyla, burnuyla, suratıyla temas halinde olduğu için saat reklamı en çok bu çocuğa yakışmış. doğal göründüğü için ister istemez gözüm hep bileğine kaydı.
charles leclerc olan genelde put gibi durup reklam yapmayı unuttu/tercih etmedi; oscar piastri olan da reklam yaptığını her haliyle belli etti. *
"erkekler üzerinden ürün pazarlaması da böyle oluyormuş demek" diye biraz şaşırdım. hiç dikkat etmemiştim.
yarış biter bitmez ilk üçlüye bir anda kol saatleri takılmaya başlandı. * konuşurken sürekli saçıyla, burnuyla, suratıyla temas halinde olduğu için saat reklamı en çok bu çocuğa yakışmış. doğal göründüğü için ister istemez gözüm hep bileğine kaydı.
charles leclerc olan genelde put gibi durup reklam yapmayı unuttu/tercih etmedi; oscar piastri olan da reklam yaptığını her haliyle belli etti. *
"erkekler üzerinden ürün pazarlaması da böyle oluyormuş demek" diye biraz şaşırdım. hiç dikkat etmemiştim.
devamını gör...
my mother told me
bi de böyle deneyin:
devamını gör...