zaman tüneli

bu tiplerdeki özgüven çok ilgincime gidiyor.igrenç ötesi ingilizceleri ile youtube da iktisattan istatistige,sistem analistligine kadar birçok spesifik konuda video atıyorlar.son zamanlarda bunlara bodrumun ve antalya kundunun lüks otelerinde rastlamak olası.bu arada bayanlarının hiçbirini denizde görmedim.

hayat mı seni yaşıyor yoksa sen mi hayatı..

çünkü yaşanan tükenir..

hanginiz tükeniyor..

sen mi hayat mı..

resmen ırkçılık

kardeşim sen kimsin?

abdliler birleşik olmalı sanki mesela sivaslılar gibi
hastane konusunda fikrim yok her iki ülkenin de doktorlu dizilerini izlemem lazım net bir şey söylemek için

onlarda bazı kopekleri beslemeyi bıraksın. allahın yarattığı ağzı dili olmayanları rahat bıraksınlar.

nerde durman gerektiğini bilmek

*

güzel başlık.
-de cümle içinde bir kaç şekilde bulunabilir. ben olsam dahi anlamindaki -de olmak istemezdim. varlığı ile yokluğu bir, sadece anlama biraz ısrar katar, hatta kendini zorla ekler. favorim bulunma anlamındaki birleşik -de. onsuz olmaz çünkü. o olmadığında nerede olunduğu belli olmaz. yeri belli, aitliği belli. yine de kelimede ek yahut cümlede bağlaç olmak yerine özne olmayı tercih ederdim.

kazakistan yapımlı ve rakymzhan kaldykoz tarafından çekildiği bilgisi verilmiş olan 12 dakikalık kısa film;
bir yarışmada 2. olduğu bilinen film 2020 yılında yayınlanmıştır.



evliliklerinin 5. yılına girmiş bir çiftin, çok istedikleri halde bir çocuklarının olmamasının toplum üzerindeki etkisi konu edinilmektedir.

filmimizde epik ögeler de yer alıyor, örneğin; çocuğu olmayan adama karşı savaş açmaları ve onu istememeleri, ona atlı bir şekilde saldırmaları gibi, küçük çaplı bir savaş sürüyor, baba olamadığı için kendisini yetersiz hisseden adam zamanla karısına öfke duymaya başlıyor, onu çok sevdiği gözlerinden belli olsa da çocuk sahibi olamamalarının tek nedeni olarak karısını sorumlu tutuyor.

kutsal bir ağaca çocukluğundan beri dua ediyor, her duası kabul olmuş ama çocuk için edilen duaları hiç kabul olmamış ve ağaçtan medet umuyor olmasını da istemiyorlar, medet umduğu tek şeyi de ondan alacak kadar acımasız davranabiliyorlar.

görsel açıdan oldukça iyi bulduğum bir kısa filmdi, manzaralar, çekim teknikleri, ışık, açı, renk uyumu, hepsi iyiydi.

filmin bana düşündürdüğü bazı noktalar oldu, mesela;

canından çok sevdiğin insandan bir hayal için vazgeçer miydin?

derin bağlar kurduğun insanı geride bırakıp da yola onsuz devam etmek seni gerçekten mutlu edecek miydi?

bir insanın medet umduğu tek şeyi ondan almak kabul edilebilir mi, yoksa onun iyiliği için bunu yapmak gerekir mi?

bendeki yansıması şimdilik bu kadar...

meyveli yoğurt sizi bu kadar üzüyorsa yemeyin bence. illa yiyeceğim diyorsanız bir de sade yoğurt deneyin. :(

edit:
ulan bu da ağlatıyormuş ya

çok eski bir reklam, görüntü kalitesi maynkıraft

şahsımda bulunan bütün özellikler sayılmış. teşekkür ederim.
şarkımız da belli *

anlatmaya gerek yok görüyorsunuz.

uzun yıllar sömürülüp, eğitimsiz ve cahil bırakıldıkları için evet hintliler gerçekten de acınacak bir haldedir. her türlü hijyen ve görgü kuralından uzaktırlar.
yalnız hindistan'ın muhteşem bir kültürü, muhteşem bir doğası, özenli ve hijyenik yapıldığında harika bir mutfağı, çok ciddi de bir elit halk tabakası olduğu unutulmamalıdır. hindistan'daki mühendislik yeteneği ve seviyesi bizim ülkemizde hayal dahi edilemez. hintli dolar milyarderleri, bizim ülkemizdeki iş insanlarına sadaka verecek boyuttadır. hindistan ordusu güçlü ve kalabalık bir ordudur. fazla küçümsemeyelim bence! sonra neo naziler almanya'da soydaşlarımızı küçümsediğinde, onlara saldırdığında ağlamayalım! bir toplumu top yekün küçümsemek hoş iş değil.

insan dediğinin bir macerası olmalı bu hayatta!

bilip bilmeden frankestein 'in osmanlı versiyonunu izlemişim. daha yeni izlemiştim filmini hiçte bakmadım konusuna. üst üste denk geldi..
kendi içinde değerlendirmek gerekirse diziyi bence tam anlamıyla güzel bir şeyler çıkarmışlar ortaya..
mistik hikayeleri severim, yönetmeni çağan ırmak benim gözümde başarılı bir yönetmen. sinema uzmanı değilim çok detayını bilemem bu işlerin ama en azından sektörde kendini ispatlamış biri.

dizi ırmak'ın en çok sevdiğim filmi ulak'ın atmosferinde çekilmiş. başrolünü beğendiğim iki oyuncu taner ölmez ve erkan kolçak köstengil paylaşıyor. köstengil bayağı iyi bir oyuncu bu arada. bazen abuk sabuk projelerde denk gelirim kendisine oralarda bile izlettirir kendini..

insan dediğinin bir macerası olmalı..
ben bu kadar değilim ben bu kadar olamam dedi ve gizemli bir dünyanın kapısını araladı.
içimdeki güce inancım ne kadar? yapabildiklerim kadarıyla varlığımı sürdürdüğüm bu hayat beni tatmin ediyor mu? gibi gibi sorular türedi kafamda.. benimde bakış açım böyle napim..

yeter frankestein bu kadar yeter....

back to the future için #3050033 tanımını girmiş, back to the future part ii'nun ise yarım sene kadar önce başlığını açmıştım ve başlıktaki tek tanım benden geldi şimdilik. back to the future part iii'nin başlığı ise açılmadı bile henüz, ki 2.sinin başlığı bile çok geç açıldı bence. kimse açmazsa bir zaman 3. filmin başlığını da ben açacağım. yazarlardan film veya dizi senaryosu fikirleri başlığındaki şu [#3672072] tanımımdan da anlaşılabileceği gibi çok seviyorum bu seriyi. ilk iki film benim için çok özel olsa da üçlemenin son filmini de zamanla bayağı sevdim.



şu anda kapak fotosu olarak kullandığım görsele bayıldım ya [dan schoening imzalıymış] ve profil resmimle de uyumlu oldu, işte kol saati falan. öyle bir niyetle çekilmemiştim bu fotoyu ama şu anda bu profil fotosu ve kapak resmi kullanmamı istetecek kadar beğendim bu uyumu. rozetim de 6.500 karma puanı başlığında dediğim gibi sözlükteki en pahalı rozetlerden biriydi ve bu da gerçek görüntü değil de üzerinde oynanmış fotoların ss'lerinden oluştuğundan kapakla uyumlu oldu bence. sevdim bu kombinasyonu!

ayrıca: (bkz: back in time)

çok net kravat. kravatlı memur veya öğretmen kalmadı lan piyasada.
çok değil 30 sene önce takım elbise kravat memurun olmazsa olmazıydı. eğitim ve ahlak seviyesi ile doğru orantılı hızla azaldı bu kıyafet kültürü.

thanx to siyasal islam.

tabansız olanlar ne anlar taban hassasiyetinden..
onlar sadece vergi (üstüne vergi) yayacakları bir yer olarak görür tabanı.. sanki bilmiyor muyuz..!

bazen eğlenceli olabiliyor..