zaman tüneli

yeri gelince az az hepsinden olduğunuzda olmuş oluyor bu iş..
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

ay bu neee vol2.
devamını gör...

tam tamına on yıl önce bugün, atölye penceresinden... istanbul, kuzguncuk.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

ne kadar salak salak sorular bunlar.
devamını gör...

çok erkek hiç erkektir, yalnızlıktır sonu.
devamını gör...

8. sınıftaydım, teog'a çalışıyordum büyük ihtimalle.
devamını gör...

cep telefonları beyin tümörüyo diye konuşup duruyoduk. boşa konuşmuşuz bi şi çıkmadı.

bıraktık başka konuya geçtik.

trump ne yapıyo?
devamını gör...

dinlemeyi bilmesi. dedikodu yapmaması. yargılamaması. narsist olmaması.kıskanç olmayıp sizi desteklemesi en büyük işaretlerdir.
devamını gör...

kalite ''duruş'tur.

bir duruş sahibi olmaktır. eğitim, sanat algısı, sosyoekononik mertebe gibi şeylerden bağımsız ''duruş sahibi olmak' tır.

indus vadisinde ''asana'' derler. tanrı dağlarınıaşarken asena olmuş ve kurt duruşuna atfedilmiştir. öncü kült'ün dağlardan taşarak asya steplerine yayılışını temsil eder.

ne diyorduk; duruş. evt
devamını gör...

ingiliz olduklarını öğrendiğimde zerre şaşırmadığım rock müzik grubu. 2007 yılında kurulmuştur. kendilerine has değişik bir üslupları var.
en bilindik parçalarını bırakayım.


edit : arada çizgi olmadan yazılmış haliyle başlık varmış, moderatör arkadaşlar birleştirirse seviniriz efenim.
devamını gör...

bir (bkz: alt-j) parçasıdır. girişi mükemmel parçalar listesinde birinci sıraya oturdu. direkt mevzuya giriyor.
devamını gör...

'kalite' ayrımını tam olarak neye göre yapıyoruz? nasıl kaliteli oluyoruz, mesela ne yapmamız lazım kaliteli, üst düzey bir insan olabilmek için?
kimleri dinlemeliyiz? illa beethoven, bach, chopin, çaykovski, vivaldi mi?
ya da elton john, bob dylan, johnny cash ve diğerleri mi?
karaktere yatırım yapmadan, bilmiş ve üstten tavırlarla, ve kişileri kaliteli/değil şeklinde ayırmak kaliteli insan tanımı için yeter mi?
kumaş mı seçiyoruz biz? :)

insanın okuduğu kitaplar, dinlediği şarkılar hepsi kendiyle alakalı, tarzına bağlı. hayattan aldığımız zevk ve 'kalite' sadece "rafine" zevklerimizle sınırlı kalmamalı.

kalite; başkalarına yaranabilmek için olmadığımız biri gibi olmaya çalışmakta değil. sırf zevklerimiz uyuşmuyor diye büyüklük taslayıp kendimizden başkasını beğenmemekte değil. övgüyle beslenip yergide öfkelenmekte değil, belki, kendimizi bilebilmekte.

hayat, ona buna hava atmayla kendi egomaniamızda sınırsız düşlerimizde nefis bir yaşam sunmamakta.

kalite içimizde. yol arkadaşımızı zor gününde yolun yarısında bırakmamakta, kadir kıymet bilmekte, iyilik için atan bir kalpte...
kalite umudumuzda, umudumuzu gerçekleştirebilme yolunda, tebbessümde, içten gelen bir iyilikte, insan gibi insan olabilmekte, insanlığın gereğini yapabilmekte.
devamını gör...

vicdansızlık. net.

çevresel kirliliği yaratan yüzlerce şey sayabilirim; çarpık kentleşmeden tutun, her gün biraz daha talan edilen yeşil alanlara kadar adım başı çirkinlik dolu bir ülkedeyiz. böyle bir memlekette, kıyıda köşede zaten azıcık düşünceli insanın bıraktığı mamaların ''kirlilik'' yarattığını iddia etmek komik geliyor bana. çünkü oradan bir sürü can besleniyor. evet, parantez içinde ünlem olmadan: can. tabii ki kendi yemeyecekleri yemekleri sağa sola dökenlerden bahsetmiyorum.

sokak hayvanlarına mama verilmesini yasaklamak da, zaten soğukta zar zor hayatta kalacak canlara bir darbe daha vurmak da, sokak hayvanları yazıp yanına sağduyulu bir hareketmiş gibi parantezle ünlem işareti koymak da... hepsi vicdansızlık. ama sonuncusu aptallık da. can olarak görmüyorsan, bunu açıkça yaz; parantezle ima ederek küçük görmeye çalışmanın manası yok. aksine, asıl kirliliği bu zihniyet yaratıyor: görüntü kirliliği, düşünce kirliliği, vicdan kirliliği.

bahçemizde birkaç kedi var, her gün bütçem dahilinde mamalarını, suyunu koyuyorum. bu soğukta nasıl hayatta kalacaklar diye kara kara düşünürken muhtarımıza rastladım ve konuyu açtım. sağ olsun, kedi evi yapıp getireceğini söyledi. o getirdikten sonra da evin içinin yalıtımını yapmak için bir şeyler düşüneceğim. çok bir şey değil; her apartmandan bir iki kişi kendi apartmanının çevresindeki hayvanlarla ilgilense, soğukta aç susuz kalan can kalmaz. ne ''açım üşüyorum'' diyebilirler ne kendilerini savunabilirler. zaten hayat onlar için bu kadar zorken daha da zorlaştırmanın bir manası yok.

çünkü mesele aslında çok basit:
biz insanlar, o sokakta titreyen canlardan daha güçlü değil, sadece daha gürültülüyüz. gürültümüzle onların hayatını bastırmaya çalışmak güç değil, zalimliktir. asıl güç sessiz canları koruyanda yatar.
devamını gör...

eheheh :(
devamını gör...

her sene gümbür gümbür geliyor diyorsunuz sonra paldır küldür birisini kovuyorsunuz.
devamını gör...

kime ne anlatıyoruz farkındalığı yaşatan.
devamını gör...

topuksuz 177 cm sena nick'li hesabın bot olduğunu söylüyorlar (ki ben bilmem, öyle diyorlar yani). onu koklamak gibi mi mesela? *
devamını gör...

(bkz: fakir gülüşü)
link
devamını gör...

guns n' roses ve scorpions esintileri barındıran, klibi ile 90' lara ışınlayan bir şarkı.
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim