zaman tüneli

hanımcılık zevk almakla ilgili bir şey değildir. mutlu olmakla, kafanın rahat olmasıyla ilgilidir.
hanımcılık kaçınılmazsa, zevk almaya bakacaksın.
devamını gör...

ayrılınca da ben onu arayıp sormam.
devamını gör...

3-4 sene evvel şahikalara çıktığım durum. başlıktaki “kontrol etmeye çalışmak” yaşadığım delüzyonel rüyayı tamı tamına karşılayabilecek bir ifade.

gecenin kör vakti. evde kimsecikler yok. ertesi gün mesai var. mutlak surette uyumalıyım. lakin gram uyku yok. yılların alışkanlığı komplo teorisyenleri ya da kuantum mekaniklerinin konu edildiği program kayıtlarını açar, gözlerimi kaparım; öylece dinleme moduna geçerim. yorganı üzerime çektim. program başladı. gözler kapalı. pür dikkat dinliyorum. derken beynimin şalteri attı. duyularım aktif. odada, yatağımın sol cenahında karanlıklar içre bir varlık olduğunu ve beni izlediğini seziyorum. göz yuvarları konsantre. vücudu geceyi pelerin niyetine çekmiş üstüne. başımın arka tarafında müthiş bir sancı. beynim kökünden sarsılıyor. vibe modundan çıkamıyorum.

yataktayım, biliyorum. uyanmak istiyorum, lakin uyanmak mümkün değil. yukarı doğru çekiliyorum. karşı koyamıyor, kontrol edemiyorum. rıza göstermek durumunda kaldım. çekilmek ne kelime süratle yol alıyorum. bu hızı tarif edemem. herhâlde bu durumu ışık hızı denilen mefhum karşılayabilir sadece.

dünya’nın atmosferini geçtim. dışındayım artık yer yuvarının. no panic.

yıldızları seçebiliyorum. uyduları tanıyorum. karanlık maddeyi atlas kumaş bilip zihnimle karanlığa gömülüyorum. evrenin gizil portlarına bağlanmak arzusundayım.

dünya’da bıraktığım bedenimle tek bağım gümüş kordonum. vücut titriyor. beyin, serebral palsiden epileptik nöbete geçiyor; sarsılıyor.

çekiliyorum. aslında düşüyorum. hiç bu hızla düşmedim. yerle yeksan olabilirim. pattadanak bedene geri döndüm. adeta çarmıha çivilendim. kanıyorum. el ve ayak bileklerim sızlıyor. “elohi, elohi! lema şevaktani!”

bir ses…
her şey olup bitmeden önce miydi? sonra mı duydum, bilmiyorum.

kedi mırıldanmasından farksız. bilinmedik bir lisan, aşikar!

korkuyorum.
öncesindeydi hatırlamaya başlıyorum.

korktuğum neydi? düpedüz ölüm.

artık korkmuyorum.

ek: inanın bana anlattıklarımın tümü saniyeler içinde yaşandı. gittim, geldim. her şey yerli yerinde. bir bendim değişen, dönüşen.
devamını gör...

mutlu hissettiren bir hayali yaşamaktır.
olabilecek en güzel hayali yaşamaktır..

bir insanın hanımı olur da nasıl hanımcı olmaz? sorusunu bir kere daha soruyorum. nasıl olabilir. aklım mantığım kabul etmiyor.
hanımcıyım demek dokunur mu yiğide..

dokunuyorsa korkağın tekidir zaten. beş para etmezin biridir.
devamını gör...

tesadüfün zıddıdır. mesela büyük ressamların portrelerini incelerken her çizgiye anlam veren insanlar görürsünüz. oysa o çizginin ressam tarafından çizilmesinin bir hikmeti var mıdır bilemeyiz. eğer bir anlam vererek çizdiyse hikmet, farkında bile değilse tesadüf olur.

kendi hayatımı düşünüyorum. 32 yaşındayım. 33 yıl önce bilinçli bir şekilde yoktum. geçirdiğim yıllar, sevdiklerim, okuduklarım, girdiğim sohbetler, oynadığım oyunlar geliyor gözümün önüne. 5 dakika sonra ölmeyeceğimin hiçbir garantisi yok. şu anda büyük bir heves ve hırsla sarıldığım şeyler 5 dakika sonra puf olabilir. ama bir yandan da dünyanın eğlenceleri var. biraz tadınca güzel gelen ama sonrasında acı veren o zevkler. adeta bir güç bana "tadına bak ama burası doyma yeri değildir." diyor. çok büyük arzularım, isteklerim var ama o kadar zavallı bir konumdayım ki.

sonra diğer insanlara bakıyorum. onların trajedisinin de benimkinden aşağı kalır yanı yok. buda'ya dayandırılan, islami literatürde hz. ibrahim'in suhufunda geçtiği söylenen hikayedeki kuyuya düşen adam gibiyiz hepimiz.

peki tüm bunlar tesadüf mü? çevreme bakıyorum. fotonlardan galaksilere her şey o kadar mükemmel ki bunların anlamsız olması kafama yatmıyor. basit bir topraktan yüzlerce çeşit sebze meyveyi sunan kudrete karşı minnettarlık hissediyorum. bunun bir üst aklın işi olduğunu fark etmeye başlıyorum. hayır beni izleyen biri var. ben bile kendimi unutmuşken beni unutmayan, ben onu bilmezken beni hücrelerime kadar bilen biri var. beni bu trajedinin ortasında izliyor. ve filmin en can alıcı kısmı başlıyor. "her şey bir tesadüf, her şey boş" diyerek zehirli bal konumundaki zevklere mi dalacağım yoksa tesadüfü reddedip hikmeti mi arayacağım? sonra o anda aklımın yerinde olduğunu farkediyorum. doğru ya nasıl bana verdiği mide için dış dünyada binlerce besin yarattıysa, aklım için de anlamlar ve hikmetler yaratmış olmalı.

işte tam bu anda o'na yalvarıyorum: " ey bu yerlerin hakimi! senin bahtına düştüm, seni arıyorum, seni tanımak istiyorum, senin rızanı istiyorum."

birden bu istek sonucu bana daha önceden bildiğim islami doktrin ilham ediliyor. önümdeki ölüm cennetin giriş kapısı oluyor. yaşadığım olaylar bir imtihan halini alıyor. dünya bir marifet alanına dönüşüyor.

ben de tüm varlığımla bu ilahi hikmete tabi oluyorum. iman nimetinden dolayı allah'a hamdolsun!

( risale-i nur'dan sekizinci söz'ü okurken kalbime gelenler)
devamını gör...

geçmiş olsun antalya'ya...
devamını gör...

bu konuda sevgilisi ile aramızda sıkıntı oluyorsa, ciddi bir ilişkisi varsa varsın aramasın, olumlu karşılarız.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

alayını halısahada çalım manyağı yaparım.
devamını gör...

(bkz: sorması ayıp olmasın)

özeli didikleyen bir soru soracak, utanıyormuş gibi yapıyor...
devamını gör...

senaryosu rıdvan yavuz tarafından yazılan ve aynı isim tarafından yönetilen 10 dakikalık kısa film; 2018 yılında yayınlanmıştır.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
1995 yılında geçen hikâyede erzurum'da yaşayan yakup ve bedo (bedirhan) isimli iki küçük kardeşin maddi imkânsızlıklar nedeniyle okul hayatlarında yaşadıkları zorluklar ve öğretmenlerinin onlara karşı kırıcılığı konu ediniliyor.

iki küçük kardeşten biri ise konuşmak yerine yazarak iletişim kuruyor, belki de öğretmeninin tavrı onu korkuttuğu ve içine kapanmaya karar verdiği içindir.

maddi durumları pek de iyi olmayan ailenin yaşam mücadelesinin hüzünlü bir iz düşümü niteliğindedir, defter alacak para olmadığı için yumurta satmak, ayakkabısı hasar aldığında ayakkabıyı dikerek onarmak gibi çabalar onların yaşam mücadelesini özetler niteliktedir.

sert bir adamdır öğretmenleri, içinde merhamet varsa bile bunu öğrencilerine fazlaca yansıtmamaktadır, belki de atanmak istemediği bir şehre atanmış olmanın hıncını öğrencilerinden çıkarmaktadır.

defter almak için başka köylere de giden iki kardeşin okul fobisi babalarının defter alması ile bir nebze de olsa azalır ve filmin sonuna doğru yaklaşılır.

benim için duygusal bir kısa filmdi, bilhassa, defter alabilmek için yumurta satmaya mecbur olmaları yürek burkan bir şeydi...
filmin sonunda ise öğretmenin defteri açtığı sahnede yaptığı hatanın farkına varması iyiydi, öğrencilerine bir defter, bir kalem için kızmaması gerektiğini anlaması önemliydi.

o öğrencilere öyle davranarak kuyuya düşmüş gibi hissettirmemeli ve değer vermeliydi, öğrencilerinden sudan sebeplerle vazgeçmemeli ve küçük düşürmemeliydi, bunun bir hata olduğunu anlaması için daha kaç kalp kırılması gerekirdi?

görsel açıdan beğendiğim bir film oldu,
konu açısından da izlenilebilir bir film olduğunu kendi adıma söylemem mümkün olacaktır.

filmin ana fikri bence şuydu;

kimseyi sahip olmadığı bir şey için suçlama, yargılama, küçük düşürme, ona sahip olmak için nasıl bir mücadelenin içinde olduğunu bilemezsin, bir insanı sözlerinle ve davranışlarınla mecazen kuyuya atmak kolay, ama kuyudan çıkarmak zordur, kalp kırmak kolay, onarmak zordur...

devamını gör...

işkoliklik miktarını azalt (çok zor),
sigarayı tekrar bırak (çok çok zor),
alkolü azalt, bak bırak demiyorum sadece azalt (imkansız)…
devamını gör...

sevgili mi yaptım acaba lan?

gerçi sevgili yapsam da sevgilimle giderdim.
demek ki ben direkt hayırsızım.
devamını gör...

yüz verilmez kendi haline bırak gitsin
devamını gör...

adam 10 sene sonra bir dizi sahnesi ile aniden patladı
devamını gör...

rage: öfke, bait: yem, olta yemi, tuzak.

rage bait: öfke oltası.

sözlüğümüz ve benzeri mecralarda insanların öfkesini tetikleyip manüple edenlerin yaptığı işe ingilizcede ''rage bait'' deniyormuş. oxford'da yılın sözcüğü bu seçilmiş.

oxford üniversitesi, üç gün süren ve 30 binden fazla kişinin katıldığı oylamanın ardından 'rage bait' kavramını yılın kelimesi olarak belirledi.
buradan
normal sözlük yazanları olarak oltaya gelmeyelim. niye? çünkü biz normaliz' evt
devamını gör...

ilişki görgüsüzüdür.
iyi ki de bir sevgilisi olmuştur.

varsa yoksa kendisi ve sevgilisidir.
devamını gör...

imamoğlunun gerçek diplomasını kriminalize etmek için açılan hukuksuz dava. diploma gerçektir iptali ise hukuksuzdur. gerçek bir diplomayı rtenin keyfi için iptal eden sözde proflar ise fetönün çalıntı sorularıyla üniversiteye girmiş, yine fetönün sayesinde basamakları hile hurdayla atlamış sahte proflardır, ki bir tanesini bizzat tanırım. bunların imzaladığı hiçbir şeyin hükmü bile yoktur ama liyakatsizlik adeta akpnin çatlamış ardamarına yuvalanmış küf mantarları olduğu için akpliye bu durum garip gelmez.
akplilerin kendi içlerindeki hukukçular bile imamoğlunun diplomasının gerçek olduğunu kabul eder, hatta bu yüzden hocam dedikleri kişilerin bu beyanlarını görüp rte konusunda büyük hayal kırıklığı yaşayan çok akpli de vardır. bazısı da gerçeği inkar edip bu insanlara cadı avı başlatmıştır. davanın önceki hakiminin başka ile sürülmesi de bu olaylardandır.
devamını gör...

bazen merak edip bir dilekçemi atıyorum buna cevap yaz diyerek.

10 saniyede bi' metin hazırlıyor
bu hıza göre bence okey, fena yazmıyor
ama dilekçe içeriğinde vermiş olduğu yargıtay kararlarının hepsi uydurma
esas no, karar no giriyorum yok öyle bi' karar. başka bir dava ile ilgili alakasız bir ilamı bir gerçeklikmiş gibi paylaşıyor benimle.

böyle bir karar yok dediğimde de haklısınız hata yapmışım vs ıdı vıdı geveliyor
e yapraam ne diye bunları paylaşıp beni kandırmaya çalışıyorsun
hiç paylaşma, beynimi de bulandırma
ya ben bu işi çözemedim ya da bu bazı konularda ağır kolpalıyor
bakarız bi ara.
devamını gör...

bu çok gerekliydi.
öğrencilere "köpekleri rahatsız etmeme" dersi.
x.com/sarseven/status/19977...
devamını gör...

aslen kırım tatarlarındandır ve beyaz türk olarak nitelendirilebilecek bir aileden gelmektedir. tatarların geneli gibi inalcık da "tatar tatar'ı tutar" mottosuyla hareket edip ilber ortaylı'nın elinden tutmuştur.
büyük bir tarihçidir.
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim