zaman tüneli

b mi c mi ya?
böyle kararsız kalmayı sevmiyorum öf.
yani bugünümün içine etti bu konu, taaaaaa 17 saniyeden beri bunu düşünüyorum.
a'yı eledik.
d ve e şıkları söz konusu bile değil.
e kaç doğru kaç yanlışı götürüyor?
arkadaş ben bu işlere kafa yora yora 3 üniversite bitirdim.
tekrar bunları düşünmek istesem gider öğrenci olurdum.


derkeeen, hmmm b diyerek doğru şıkkı işaretlemenin mutluluğu var.
yep.
devamını gör...

üzmeyin kendinizi. medya kuruluşlarının tamamı şahsım cumhuriyeti'nin ihaledarları tarafından, kamu bankalarından alınan ve ödenmeyen kredilerle satın alınmış durumda.
devamını gör...

benden 1 milyon çıkar.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

kötünün iyisi bir film. ortada kalmış. son dönemde çıkan kötü filmlere bakıldığında aralarından sıyrılabilir. yönetmeni ve oyuncusu nejat işler'e altın portakal kazandırmıştır.
devamını gör...

sivaslı bir düşünür "ortaklık güzel olsa, iki gardaş bir avrat alırdı" demiş.
devamını gör...

akşam yakın dostlarla rakılayacağız(mış). "neyi kutluyoruz" diye sordum. "buluruz bi şeyler" şeklinde, gayet ikna edici kesinlikteki cevap tabii mutlu etti beni..
devamını gör...

kendime düşman aramıyorum, ortağa karşıyım.
devamını gör...

hocam bu gerçek hayatta ne işimize yarayacak?**
devamını gör...

herkes rahatça tüketebilecekse, üretecek 1-2 milyar salak bulursanız olabilir tabi.
neden olmasın?*
devamını gör...

anladık ama halâ sözlüktesiniz.. karar verin.. :)
devamını gör...

niye bu kadar tepki verdiniz?
sadece şiir paylaşmış.
siz sevişmek istemiyor musunuz?*
bu arkadaş (şair) en azından dürüstçe söylemiş, ben şahsen takdir ettim.
umarım en kısa zamanda sizler de sevişebilirsiniz.
belki hakkını veren sevişmeleriniz olsa biraz rahatlar, bambaşka insanlar olabilirsiniz.
devamını gör...

kaçışı yok, eninde sonunda her ülke uygulayacak. raporlu, belgeli vs sosyal yardım sistemleri yerine herkese maaş, çalışma talebi azalacağı için, işsizliğe de çözüm.

ağzınızın suyu aktı ama öyle asgari ücret falan değil, sadece şarap parası. zaten ödüyorsunuz diğer insanların gelirlerini, onlar uzaydan gelmiyor, sadece farkinda değilsin faizsiz bankacılık gibi.
devamını gör...

(bkz: durumumuz yoktu sevisemedik) sen misin kanka?
devamını gör...

çizmekte zorlanan öğrencilerime şu şekilde öneriyorum. önce biraz alt kısma 4x18 kareden oluşan bir dikdörtgen çizip iç kareleri çizin. ardından tablonun sol üst tarafına bir adet 3x1, bir adet 2x1 boyutlarında bloklar ekleyin. on kare boşluk bırakıp yine tablonun üstünden sonuna kadar 2x6 boyutunda blok ekleyin. bu bloğun en sağ üstüne 1x1 boyutunda tek kare ekleyin. ardından tablonun altında iki kare boşluk bırakıp 2x14 ebatlarında bir blok çizin. periyodik cetveliniz hazır.

hatta sağlamalı işlem yapalım.
4x18=72
3x1=3
2x1=2
2x6=12
1x1=1
2x14=28

72+3+2+12+1+28=118

toplam element sayısına ulaşmış olduk.
devamını gör...

mi ekini ayırmadığı için ceza almış galiba.
devamını gör...

ebru 23 yıllık hayatında tercih edilmeyen kız olmaktan sıkılmıştı. "yaşıtlarım evleniyor benim elime erkek eli bile değmedi daha" diye kendini zorbalıyordu her gün. aslında güzel kızdı, bakımlıydı. ortalama bir zekaya sahipti ve marifetli sayılırdı, en azından bazı konularda, yemek yapmakta mesela.(hikayemizin konusu da yemek tarifi değil mi ya, bilerek ebru'yu seçtim hikayeme) ebru'ya katılmamak elde değil, bence de 23 yaşına kadar sevgilisinin olmaması ilginçti.

ebru artık bir sevgilisinin olmasını istiyor ve bunun için uğraşıyordu. bir gün babasını hastaneye götürmesi gerekti ve babasıyla şöyle bir konuşma geçti aralarında:

-kızım kardeşinin düğünü yok, hastaneye gideceğiz altı üstü.
+of baba, böyle kendimi daha iyi hissediyorum.
-o eyeliner ne öyle ya, nike işareti gibi, kuyruğu fezaya çıkacak
+babacım elinin hamuruyla bu işlere karışma

ebru utanmasa tuvalete giderken bile topuklu ayakkabı giyecekti artık. genç kızlık işte, insan doğası, hangimiz karşı cins tarafından beğenilmek istemeyiz ki?

ebru o gün yine süslenip püslenip dışarı çıktı, karşıya geçecekti, kadıköy beşiktaş vapuruna üstünde kırmızı gömlek altında fileli minice etek ve onları tamamlayan kırmızı stilettolarla arzı endam etti. aslında vapurda flörtleşmek gibi bi derdi yoktu ama hayat sürprizlerle doludur değil mi? vapurun alt katına girdiği anda gözüne uzun boylu, kumral saçlı, vücut geliştirmeyle uğraştığı anlaşılan bir çocuk çarptı. "ne tatlı çocuk" diye geçirdi içinden. şansına çocuğun tam karşısındaki koltuk boştu, bu belki de ilahi bir işaretti değil mi?

koltuğa oturur aturmaz, ebru ve kumral yakışıklı bakışmaya başladılar. göz göze geldiklerinde ebru yakışıklıya gülümsedi, daha farkında değildi ama yakışıklı bu işlerde tecrübeliydi, ebru'nun onu beğendiğini anladı hemen, güzel de kızdı kızımız, bu fırsat kaçar mıydı? vapurdan inerken çocuk kızımıza yaklaştı ve şöyle bir konuşma başlattı:

-selam, parfümünün kokusu tüm vapuru esir aldı :)
+haha, seviyorum bu kokuyu, biraz fazla kaçırmışım sanırım
-iyi ki fazla kaçırmışsın, senin gibi tatlı bir kızla tanışma fırsatı yarattı işte :)

ebru'nun ağzı kulaklarındaydı, çocuk onu bu konuşmadan sonra beraber bir şeyler içmeye götürdü ve orada onu dudaklarından öptü. çocuk o kadar tatlıydı ki, kızımız "ilk tanışma için biraz fazla mı hızlıyız" diye düşünmedi bile.

ebru eve gidince tüm kız grubuna mert'i anlattı. onun ne kadar eğlenceli, yakışıklı, özgüvenli olduğundan ve onu öptüğünden bahsetti arkadaşlarına. sonunda onun da bir sevgilisi olmuştu. ya da o öyle sanıyordu.....

çapkın oğlan ve saf kız buluşup güzel vakit geçirmeye devam ediyordu. her gün mesajlaşıp buluşuyorlardı. ebru'muz 3 günlük sevgilisiyle evlenme hayalleri kuruyordu. "bir kız bir oğlan çocuğumuz olsa keşke" diye iç bile geçiriyordu. bir gün bizim kız biricik sevgilisine sürpriz yapmaya karar verdi, onun evini biliyordu artık, ailesi yaptığı kekleri çok beğenirdi, bu hamaratlığını mert'ine de göstermeliydi.

acaba keki portakallı mı severdi, havuçlu tarçınlı mı? cevizli mi yapmalıydı yoksa çikolatalı mı? son olarak ona frambuazlı kek yapmakta karar kıldı. 3 yumurtayı kırdı önce, şeker, un, kabartma tozu, frambuaz müthiş bir kek olmuştu. tam mert'ciğinin ağzına layıktı. akşam keki çayla yiyecekler ve gece de onda kalacaktı. kızımız olacaklardan habersiz masum bir mutlulukla yola çıktı.

zili çaldığında karşısına bir kız çıktı. mert'in kız kardeşi yoktu, kuzeni falandı herhalde.

-mert'e bakmıştım ama
+siz kimsiniz
-mert'in sevgilisiyim
+ne diyorsun sen be, mert'in sevgilisi benim, mert bu kadın ne diyor?
*siz kimsiniz hanımefendi, ben sizi tanımıyorum, gidin kapımdan!

ebru'nun elindeki kek kabı elinden düştü ve şoke olmuş bir biçimde orayı terketti. eve giderken karnında koca bir yumruyla yol boyu ağlamıştı. akşam 23:00 sularında engellemeyi unuttuğu mert'ten şöyle bir mesaj gelecekti:

"kekini sevgilimle beraber yedik, müthişti gerçekten, sevgilimin olmadığı bir gün elinde aynı kekle bekliyorum seni"
devamını gör...

aşkla acıktım, aşkla açıktım
ben zaten oldum olalı kaçıktım
vurdum kapıları otobana çıktım
yok mu değerimi bilecek?
beni kütür kütür kütür yiyecek?

ham ham, cuplat beni
seni yerim, şap şup
cokkur cokkur götür beni
ısır beni, dişle beni

ham ham, cuplat beni
seni yerim, şap şup
cokkur cokkur götür beni
ısır beni, dişle beni
devamını gör...

şirketine yatırımcı aramak için buraya kadar düştüyse o şirketin batması herkes için en hayırlısıdır.
devamını gör...

gün batımı,
yeşili bol bir koy ya da sahil,
bıcır bıcır manita,
çook ince çakırkeyif bir kafa,
onbeş günlük tatilin ilk akşamı.
ah bee.
devamını gör...

eserini görünce aseksüel oldum kardeşim. daha da cinsel cima eylemem.
t: bir isteğe konu olan başlık.
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim