zaman tüneli

coup, atayiz, ben görüşüp dağıldıktan sonra ev anahtarımı ofiste unuttuğumu farkedip atayizi aramıştım. o gece kendisinde kaldım, ikramı bırak giderken biramı kendim aldım gittim. bu atayızlarda allah, kitap yok hadi tamam da misafirperverlik desen o da yok. *

herhalde şurasıdır

hunharca bateri çalmak ya da zıplaya zıplaya gitar çalmak isterdim. hadi ikisini de yapamıyorum o ortamda bulunup en azından bağıra bağıra

dizelerini söylemek…

(bkz: şey öyle bir şeydir ki yerini başka bir şey alamaz)

yeğenlerime hadsizce tavsiye vermek istemem tabi ama "tecrübe" deyince aklınıza pipi kuku gelmesin.

ikili ilişkilerde nasıl davranacak, nerede kıskanacak, kıskandığınız zaman nasıl tepki verilecek, nerede olgunca davranacak, nerede hoşuna gidecek davranışta bulunacak, karşınızdakine nasıl tepki verilecek...

tabi ki de tecrübeye gerek kalmaksızın doğru adımları atabiliyor olabilirsiniz ama bu ikili ilişkilerde içinizde vahşi hayvanı durdurup duygusal zeka ile değil de mantıksa zeka ile yaklaşmanızla olur bu iş.

yine hadsizce bir tavsiye ile sakın ha sakın incel man kafa abilerinizi örnek almayın.
bir kadın incel kafadan hoşlanıyorsa da "hadi yolun açık olsun" deyip yolunuza bakın. mantıksal zeka ile yaşayıp duygusal zeka ile hissedin ki kişiliğinizden taviz vermiş olmazsınız.

yine o afedersin ile biten meşhur bakınıza uygun bir başlık. yine, onu yazamadığım için üzgünüm. onun kadar her yere uyumlu bir bakınız yok ama kullanamıyoruz. neymiş efendim içinde küfür varmış. göt diyebiliyoruz, el diyebiliyoruz, organlar arasında neden ayrımcılık yapıyorsunuz.

şu tipe hasta olmayı asla anlayamayacağım..
barış alper yılmaz'ın çekicilikle ne alakası var. ne yaşıyorsunuz?

hamburgercide hamburger yerken yan masada kızlı erkekli bir sohbete kulak misafiri olmuştum.. bayılıyorum ben barış alper'e dedi kızın biri, öteki de ben ölüyorum kızımmm... dedi.

neyin kafasını yaşıyorsunuz kardeşlerim... diyemedim. içime dert oldu.

sosyalleşmenin başlangıcı değil mi bu anaokulu? işte ''ne olacağı bokundan belli olacak bebe''lerin mecrası.

o ortamda bile bir paylaşıma girememiş, ''sevgiloşun kim'' sorusuna pipisini göstererek -yürü git- çekmiş insan elbet, orta eğitimde ''dunkoff'', yüksek eğitimde de bekar evi çek-yat kültüründe yaşamış, yerli ve milli talebelerden biri olacaktır.

binaaleyh bizim geleceğimizi belirleyen sandığa da oy atacaktır, hem de eş değerde...

işyerinin kapısından neşeyle girip bütün gözleri kendine çeviren seksi, seksi olduğu kadar da tehlikeli bir kız gibi gelse ilkbahar çok güzel olacak.

havadaki o mis koku, ruhun tamamıyla ölmemişse içinde kıpırdayıp duran o heyecan, müzik, deniz, hüzün, neşe ve bira!

yazın içince sorun yok, kışın deniz kıyısında olunca adımız müptezele çıkıyor. çıkmazsa a.k o ayrı konu.

(bkz: portakal)

daha 1 nisan'a çok var dedirtendir. lütfen şakalarımızı o güne saklayalım. *

eğilmeyen eşek heriflerin sebep olduğu erkektir. oysa devenin boynundan tutup aşağı çekse mesele kalmayacak.

premmmmmsessss erkektir. tütüsü de vardır bunun. net.

norveç'te ağaç olabilirim. manzarası güzel bir ağaç. sıkıldım insan olmaktan.

norveç'te çöp toplamak için yeşilimi bırakamam ama başka bir iş kolu varsa oturur konuşuruz.

lisede sınıfta 6 kız vardı ve 2'si benden hoşlanmak gibi bir şapşallık yapmıştı. tabi o zamanlar şu agnostik olan ben mümin bir erkektim.

salaklık işte.
belki de istemeden kalp de kırdım zira birilerinin benden hoşlanmasına karşın nasıl davranacağımı bilmiyordum ve hiç de kimseye sorup "ne yapabilirim?" diye ne kendi reklamımı yapmıştım ne de karşı tarafın onurunu kırmaya çalışmıştım.

öküz gibi davrandığım için özürlerimi sunarım hanımefendilere.

duygusal anlamda henüz bir şeyler oturmamışken, sevmek sevilmek gibi bir ihtiyaç da hasıl olmamışken ve bütün derslerim de zayıfken lisede sevgilimin olmamış olması gayet normal bir durumdu.

aynı şekilde bugün de bir sevgilimin olmaması doğal ve olması gereken bir şey.

baktım da.. yazar sözlükten ayrılmış.. (yok yok başlığı da aralık ortasında açmamış ama .. :)