zaman tüneli

afedersiniz ama sizin mezarınıza gelip işemek bile bana zûl gelir. şerefsize bak çocuk sivil demeden katletmiş bir de mezarına çiçek bırakacakmış. o mezarda masumların değil senin gibi kansızların olması gerekiyordu.

fezaevi.blogspot.com/2025/1...

şiir şair oldu, kendini yazdı.

her devrim önce kendi evlatlarını yer

yakın zamanda yeniden faaliyete geçecekmiş sanırım.
öyle duyumlar aldım. beklemedeyiz bakalım.
buradan daha kötü olmayacağı kesin.
burası sözlük değil, instagram yan çar.

edit: ihl sözlük zamanını hiç bilmiyorum.
ben cogito'ya üye olmuştum ancak ona da hiç tanım yazmadım. sonra bir gün eski maillere bakarken cogito'ya üyelik mailimi gördüm. acaba nolmuş buna diye bakayım dedim. baktım dünyasözlük olmuş.
o günler güzel günlerdi. yani burada kendine has bir ortam var, beğenen beğenir ancak bana göre değil.

kaliméra

bayılıyorum böyle trol gibi başlık açmaya.

bakırköy'deki çetinkaya mağazasına yapılan terör saldırısının faillerinden ve bir dönem teröristbaşı öcalan'ın sekreteryasında görevlendirilen çetin arkaş, silvan'daki bir toplantıda skandal ifadeler kullandı. arkaş, "ben çatışmalı süreçte yaşamını yitiren asker ve polislerin mezarına çiçek koymaya varım, peki siz çatışmalı süreçte yaşamını yitiren gerillanın mezarına barış çiçeği koymaya var mısınız" dedi.

evet, var mısınız ?


kaynak soranlarınız olabilir. aha burada

faydası yok geç kalınmış figanın.

babam evdeyken içmiyorum, böyle böyle dışarı çıkarken bile sigara almayı unutuyorum bu sıralar.

peder sayesinde yanlışlıkla bırakabilirim sanırım her an.

söylediği her şeye katılmasam da kendime yakın bulduğum ve dinlediğim bir isimdi. yakın bulmamın sebebi, yakın yaşlarda ve islamcı geçmişe sahip olup da düşüncelerimizin benzer şekilde değişmesiydi. levent gültekin benim aksime, daha adaletli ve vicdanlı birisidir. zira onun kamuoyuna açık şekilde konuşmanın gereği olarak, düşüncelerini aşırı uçlara kaçmadan ifade etme yükümlülüğü var ki bence bunu hakkıyla yerine getiriyor.

levent gültekin'i özel kılan şeyleri hatırlayalım. islamcı cenahın ( iktidarın) düşünce dinamiklerinin nasıl çalıştığına, söylemlerin ardındaki zihniyete hakim, onları doğru yerden eleştirebilen birisi olması. demokratik ve hümanizme dair hassasiyetlerden ötürü, hissedilse de sistematik şekilde ortaya konulmayan siyasal aleviciliği ( politika ve bürokrasideki alevi dayanışmasıyla, onun muhafazakar iktidarla zımni ortaklığı ) nı ilk dile getiren kişi olması. hatırlıyorum da bunu açıkladığında kopan fırtınayı ve düşüncelerini izah etmek için katıldığı ruşen çakır'ın yayınında çakır'ın kendisine alaycı ve deliye bakar gibi bakması daha 2023 seçimlerinin hemen öncesine dayanıyor. keza kılıçdaroğlu ile akşener'in iktidarın gücünü sözde muhalefet alanından tahkim etmeye yarayan kullanışlı aparatlar olmasını da ilk dile getirenlerdendi. en önemlisi lübnanlaşma adını verdiği ve türkiye'yi tamamen bir orta doğu ülkesine çevirecek olan tek adam rejimi, mevkilere gelmenin liyakat ve adalete değil, biat ve itaate bağlı kılındığı sisteme dair ilk eleştiriler de ondan geldi. sonradan bu lübnanlaşma tabirini herkes kullanmaya başladı ki gittiğimiz yer orası. keza tüm bunların erdoğan'ı saddamlaştırma projesi adını verdiği bir okyanus ötesi projenin yansımaları olduğunu, insanların bir tek ulus ve vatanın etrafında kümelenme motivasyonlarının dinsel, mezhebi ve ırkçı saiklerle zedelendiğini, bunun türkiye'yi parçalanmaya götüreceğini de hemen her yayınında dile getirdi. hasılı kelam levent gültekin doğruları söyleyen bir adamdı. tabi benim için öyle.

o kadar çok haklı çıktı ki göz altına alınması ve belki de tutuklanacak olması hakkında hayırlı bir olacaktır. zira olayları okuma becerisini, nefsinden bilip kibire de kapılabilirdi. tabi bu hayırlı olay, dindar iktidarımızın bu işgüzar hareketini temize çıkarmıyor. levent gültekin belki pısar, belki susar, belki kanalını da kapatır ama insanlara kalan, kinden kaynaklanan bir suskunluk.
olur.

sabah gözümün önünde şöyle bir sahne canlandı. olacak olan olup bitmiş ve levent gültekin, ızdırap dolu bir yüz ifadesiyle yine yüzünü görmediğimiz melike'ye hitaben şöyle diyor: '' yazık oldu melike! uyardım ama dinletemedim. bizim iyi kötü, aksak da olsa bir demokrasimiz, hatalarıyla sevaplarıyla bir cumhuriyetimiz vardı. çok yazık oldu. çocuklarımız bizi hiç de hayırla anmayacaklar. ''

(bkz: flavius belisarius)

yani bir kişi kendisine hakaret edildiğini öğrendikten sonra altı ay içerisinde şikayetçi olabilir. ama bunda da bir sınır var. hakaret suçunun dava aşım süresi sekiz yılmış. yani fiil altı aydan sonra öğrenilse dahi sürenin sekiz yılı geçmemiş olması gerekiyor.
para lazım oldukça milleti kışkırtarak, bam tellerine dokunarak, trollük yaparak aldığınız tepkiler için hakaret davası açabilirsiniz. bir çok kişi bu işten ciddi paralar kazanıyor.

siz beni nereden tanımıyorsunuz

bir varsayalım ismail sorusudur. bu mecradan kopup yeniden geldiğim bir paralel evrende beni nereden tanımıyorsunuzdur?

mercimek çorbası
bir çorbadan daha fazlası..
babam mercimek çorbası olsun başka bir şey istemem der. ben de babasını kızı olarak bu çorbayı ayrı severim.
paylaşayım bu haberi gururlanalım.*

tayfaların gemi sahibine verdikleri isim.

taraftarlarıyla ankaragücü taraftarları "kardeştir"
ankaragücü taraftarının ne kadar leş bir topluluk olduğunu tüm ankara bilir. eski 19 mayıs stadyumunda "gecekondu" dedikleri kale arkasında otururlar, bir yandan esrar çeker, bir yandan da rakip takıma, hakeme, diğer tribünlere koro halinde küfrederlerdi. ankara'nın gecekondu semtlerinden çıkma lümpenlerdi çoğu. şimdi torbacı olmuştur çoğu. bunların kardeşi bursaspor taraftarı da aşağı yukarı böyledir. aynı aileden biri düzgün biri yavşak iki kardeş çıkmaz çünkü.

bir çorba kaseye 300 lira diyen çorbacılar batsın, yansın, yıkılsın.

tombul değil, köşeleri olmayan yuvarlak hatlı ve pürüzsüz yüzeyler herkesin hoşuna gider çünkü onlara dokunmak rahatlatır.
ben değilim mesela.

hayalimdeki meslek. severek yapacağım tek iş. şunca paraya, kâr etmeyeyim ama zarar da etmeyeyim, allah yaşlılık bahşederse, çorbacı amca-dede desinler, ben çorba değil şifa satıyorum ama şunca paraya, bir sigara parası bile değil, şifa olsun, gelen geçen herkes içsin, en az 10 çeşit çorbam olsun, allah gözümü doyursun.

çok değerli, çorbacıları sevin ve çorbacılardan çorba içip onların dükkanlarının kapanmamasını sağlayın.

genç bir kadının sözleri:
"sigaran var mı goç"
cevabı beklemeden de gitti. sigara içiyordu.