zaman tüneli

u'r sex, ok.
devamını gör...

“everybody has a plan until they get punched in the face.”

güzel söz, jeneriklik ancak tyson’ın boksla ilgili düşüncesini temsil etmiyor.

herkes bu sporun, diyor kendisi, sert adamların sporu olduğunu sanıyor ama aslında zekayla ilgili, sert bir adam bu sporda çok ağır zarar görür.

tyson, öncelikle yüksek bir dövüş zekası ve muhteşem bir boks hafızası olan birisi. boksa dair bir şey yorumlarken, mesela sugar ray leonard-roberto duran-ii maçının dördüncü raundundan örnek veriyor, sekansı anlatıyor. dövüştüğü maçlara yüzeysel bakınca allah ne verdiyse güçle knock-out kovalayan bir boksör görürsünüz ancak çok kısa bir sürede rakibin zaafını ve nereden kırılacağını çok net bir şekilde süzebiliyordu.

yine o vahşetin içinde çok fazla anlaşılmasa da kafa kafaya kırışmaya girdiği (karşılıklı pozisyonu bırakıp var güç yumruk savurma vs) anları çok azdır. tyson en vahşi kombinelerinde, sırt ve belden çıkardığı öldürücü hooklarında yahut karaciğer-aparkat kombinesinde dahi duruş ve pozisyonu terk etmeyen bir disiplinin eseridir. uzun mesafe kapattığı atak anlarında dahi, pozisyonlanma ve gard koruma davranışı robot gibidir. aksiyondan hemen sonra milisaniyeler içinde tekrar konumlanıp yeni atak pozisyonu için bacakları gergin hale gelir. dahası, bir ağır sıklet (hatta birçok alt sıkletteki boksör) için akıl almaz gözüken bir “tüm vücut çevikliği”ne sahiptir.

yine o patlayıcı gücü nedeniyle tyson’ın savunma yapmadığı falan söyleniyor! tyson, kendine has bir şekilde, ağır sıkletin gördüğü en total savunmacılardan birisidir. dikkat edilirse tyson yumruklardan sadece kafa hareketiyle kaçmaz, bütün üst vücudu o kaçış pozisyonlanmasına eşlik eder. tam da bu nedenle tyson’ın stilinde savunma, aynı zamanda saldırı girişiminin hazırlığı olarak işlev görür ve tyson’ı rakip için çok büyük bir tehlike haline getirir. zira tyson bu anda üst vücut dönüşüne uygun adım çevirme yahut minimal vücut dönüşüyle, bacak ve belden destek alarak saldırı kurulumunu tamamlamış olur. bir diğer deyişle; tyson’ın savunması atağının hazırlığı, atak sonrası kapanması ise atağın tamamlayacısıdır. bunu öyle seri ve kombine icra eder ki, kendinden uzun rakiplere karşı gardı yüzünde sürekli içeri girmeye ve mesafe kapatmaya çalışan bir boksörün anlık kırışmayı kazanması gibi gözükür. halbuki her hareketi anatomisine uygun tasarlanmış stilinin bir parçasıdır. ayrıca tyson bir rocky marciano kadar olmasa da ducking konusunda da gayet başarılıdır. o kalınlıkta bir enseyle ducking yapmak öyle herkesin harcı değildir.

oldukça iddialı, güçlü, gayet profesyonel ve başkaları için çok tehlikeli olabilecek bazı rakiplerini bu stille kırması (knock out etmesi denmez buna), yaptığı şey kolaymış gibi, aslında rakipleri o kadar da iyi/tehlikeli değilmiş gibi bir intiba yaratıyordu. aslında olan, zekice tasarlanmış bir stili asker disipliniyle uygulayan, korkunç derecede güçlü yumruklara sahip bir boksörün atağına karşı bir çözümlerinin olmamasıdır. prime tyson’un bu agresyonuna karşı mesafe korumanın ve muhtemel bir kontra atakta açık hedef olmamanın hayati derecede önemli olduğu açık olsa da sonuç pek değişmedi. sadece kaburgadan aldığı darbe nedeniyle acıdan çığlık atan, tüm bedeniyle ring kenarına savrularak knock out yaşayanlar oldu.

kısacası prime tyson için o anda boks dünyasında hiçbir çözüm yoktu. bu, paradigma değiştirici çözümsüzlük yaratma yönüyle ali’yle kıyaslanabilecek tek kişi tyson’dır bana kalırsa. keza o disiplini nedeniyle tyson’a gard düşürtüp açmak da oldukça zor bir şeydi.

ancak bütün bunların yanında bu agresyonun sebep olduğu ve onun kadar etkili olan şey, tyson’ın rakiplerinde yarattığı korkuydu. bu aslında, tyson’un değil, doğrudan cus d’amato’nun tasarladığı planlı bir psikolojik harp unsurudur. nitekim tyson’ın korkuları daha büyüktü ve cus bunu tyson lehine çevirdi. dışlanmışlık, öfke, korku, keder selinde boğulan bir çocuktan bir persona inşa etti.

#3445582

tyson işte bu personayla, maç günü gelene kadar rakibinin zihnini işgal edip orada yaşayabiliyordu. dahası, tyson’ın öfkesi neredeyse somut bir nesne kadar gerçekti. boksun dirty talk tarafıyla pek ilgilenmeyen tyson, zaman zaman basın tarafından provoke edildiğinde gözü dönmüş bir meydan okuyucuya dönüşüyordu, sadece rakiplerine değil, medya mensuplarından spikerlere kadar herkese öfke kusabiliyordu. (bu dalgalı ruh hali sonraları boks dışındaki hayatında büyük kayıplara sebep olacaktı) cus öldükten sonra çevresinde halkalanan don king gibi çakalların da etkisiyle tyson kontrolden çıkmaya başladı. (işin o kısmı, başka bir entry konusu olabilecek kadar geniş, geçelim)

özellikle hapishane süreci sonrası (ki kendisi hayatında başına gelen en iyi şey olduğunu söyler ve hatta hapishanede bulduğu huzuru yitirmenin öfkesiyle döner ringlere) çok daha ciddiye alınması gereken bir tehdit halini almıştı. huzurlu diye tanımladığı süreç de şu oluyor:

youtube.com/shorts/wvFMDLes...


- tough guy!
- i like tough guys.
- all the time in the prison i always ran into these guys.
- they were tough. when they was in there they ain’t tough. when they confronted they ain’t tough. when i bring that pain to them they ain’t tough.
- they think they know. they’ve been around crazy niggas.
- oh no! they don’t know one. the don’t know crazy niggas. no, they really don’t.


kısacası tyson, hapishane öncesinde de sonrasında da pek öyle rol içerikli atışmaların, medya şovlarının adamı değildi ancak her zaman gerçek bir tehditti.

onunla birkaç hafta sonra ringe çıkacak herhangi bir rakibi; sadece onun gücü, stili, stratejisi ve saldırganlığı ile değil; aynı zamanda böylesi bir tehdit algısı ve korku unsuruyla da baş etmek zorundaydı. çünkü bir boksör fiziksel olarak ne kadar iyi olursa olsun, duygusal ve düşünsel olarak stabilitesini yitirdiğinde kendini gerçekleştiren kehanet için tehlike çanları çalmaya başlar.

hiç zannetmiyorum ki, prime tyson karşısına hiçbir endişe yaşamadan çıkmış tek bir boksör olsun.
devamını gör...

bu diziyle ilgili en sevdiğim şey izleyip eleştirebilmem özgürlüğü.
geldik sezon finaline.

ya ahahahahah. kasıt var artık bence.
anbilivibıl bir sezon finali gerçekten, imdb'nin 10 olmaması tüm insanlığa bir hakarettir.
ama tamam tamam, 2.sezonu izlemem zaten.


paraguay'dan kalkıp türlü eziyetlerle gelen adamı, ilişki yaşadığı onlar'ı kaybetmemek için yok sayıp bagaja kilitleyip kötü davranmasına mı güleyim; basbayağı balayı sahnelerinin bölümün yarısını kaplamasına mı güleyim; bölümün sonunda kendisini dönüştürmek için uğraştıklarını anlayınca geri dönüp sen kazandın hadi dünyayı kurtaralım demelerine mi güleyim; atom bombasının o kutuya sığan bir şey olup hadi hepimiz ölelim mevzusuyla saçma sapan bir sona bağlamalarına mı mizah diyeyim bilemedim.

adam radyo dalgalarının onlar üzerinde bir etkisi olduğunu keşfetti muhtemelen, krizi sonlandırır gibi oldu ama tam anlayamadım, içlerinde halen eski kimliklerinin duruyor olması dizinin devamlılığını sağlama açısından oldukça muhtemel ama böyle onlara fısıldayarak içeridekine ulaşmak gibi bir absürtlük değildir muhtemelen.

dizinin bir olay olması için değil insanlığa bir mesaj iletmesi için olduğunu söyleyenlere de gülüyorum sadece. ahlak yahut din kavramlarını bu tarz kollektif bilinç tasviriyle sorgulamak, hele ki bunu carol sturka gibi bir karakteri izleyerek yapmak yerine gökyüzüne bakıp tefekkür ederim daha iyi.

thank you so much. *
devamını gör...

hoş geldin krallllll . sözlüğün rambo okan’ı .
devamını gör...

14 ağustos 1947 new york city doğumlu yazar. 2024 yılına kadar 210 kitap yazmış.

2019'da yazdığı ve ing. turning point, alm. am wendepunkt kitabının almancasını okudum.

genel olarak benim okuma listemdeki kitaplara uymuyor diyebilirim. kitapta bol bol aldatmaca, aşk, ihtiras vs vs vardı. sanırım bir daha da bu yazarı okumam.
devamını gör...

oyun içinde oyun var.

sözlük koridorlarında dolaşan dedikodular...
devamını gör...

bu da aronofsky diye ehhh. vasat
devamını gör...

#3833068

fakirliğin gözü kör olsun demiş. ağzımıza kadar soktuğunuz reklamların parasını alamıyor musun reyiz.
devamını gör...

soderbergh diye anca.. vasat
devamını gör...

sözlüğün yeni oyununa bakayın dedim ama maalesef pek aktif değil.

ekleme: gerçi yoldaş çökmüş diyor. glck.
devamını gör...

şanlıurfa'da ambulansta dünyaya gelen erkek bebeğin kimliğine kız yazılmış. aile olayı kimlik alındıktan iki gün sonra fark etmiş. mağduriyetlerinin giderilmesini istiyorlar.
kaynak
devamını gör...

sistem o kadar zor durumda ki, medet umduğu mevta figürleri bile trajik ve tiksinç. (allak kimseyi bu denli çaresizlikle sınamasın demiyoruz çünkü müstehaklar.)
devamını gör...

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

tartışmaya mahal yok. ikisi de alanındaki en iyi gruplar.
devamını gör...

serisinin 3. filmi.
avatar - 2009
avatar the way of water - 2022

2009'daki 1. filmi izlemiştim bugün sinemada dev gibi ekrandan ve 2. sıradan 3. filmi izledim. 3d gözlükleriyle izlenince grafikleri gerçekten muazzam. filmin içindeymişsiniz gibi hissediyorsunuz. yaklaşık 3 saat sürdü film ve savaş sahneleri harikulade idi. filmin arkasında büyük bir emek yattığını anlamak zor değil. izlemenizi tavsiye ederim.

an itibariyle 54 bin kişinin imdb'de oy verdiğini gördüm. ortalama puan 7,5/10.
devamını gör...

erkek, erkeğe iltifat etmez, edemez.. yani bilmez ki etsin. ola ki yanlışlıkla hadi etmiş saysak bile, öteki anlamaz, ki eden de ettiğini bilmez zaten.. (kısaca bu seçenek yok hükmündedir.)
kadının kadına gerçekten iltifatı mümkün müdür tabii.! belki.. olur mu olabilir efenim..
ama niye olsun dimi..?! neden en sonuncu olasılığı düşünüyoruz ki. daha olumlu başka olasılıklar yok mu: nükleer savaş başlayabilir, kıyamet olur; ne bileyim jüpiter dünyaya bodoslama çarpabilir.. güneş sönebilir.. vd vd..
yani biraz yahu, birazcık olsun optimist düşünün diyorum.. :))
devamını gör...

" yaşama bağlanmak korkutmaz bizi;
çünkü uğruna ölünmeyi de içerir..
"

1954 doğumlu türk şair, yazar ve mimar olan ali cengizkan imzalı 60 sayfalık eser; şiir türünde yer almakta iken 1986 yılında yayınlanmıştır.

birkaç gün önce okuduğum çocuk ömrümüz adlı eserinden sonra kendisinden okuduğum son kitap bu oldu.

şiirsel anlamda çok kendine çeken bir şiir dünyası ve tarzı var bence şairin, kâğıt kesiği gibi acıtan, üzerine düşündüren, duygu yüklü, keskin bir şiir dünyası hüküm sürüyor.

bu kitabında ise bölünmüş ama aslında tek 1 şiir yer alıyor, birden fazla şiir sanıyorsunuz ama kitabın sonunda kitabın aslında tek 1 şiirden oluştuğu bilgisi veriliyor.

bağlılığı, şiire, hayata, insanlara, duygulara olan bağımlılığı yansıtan şiirler, dizelerdi benim için, insanın bazen kalbindekileri anlatmaya fırsat bulamaması ve kalbine gömerek yaşaması, her zaman sarih olmanın gerekliliği, ruhunun öldüğünü sanacak ya da duyumsayacak kadar acı çekmek, yaşama duyulan mecburiyet, bazı dizelerin ana temasıydı denilebilir.

severek okuduğum bir kitaptı.

seçtiğim bazı dizeleri bırakarak burada bir son veriyorum.

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

birini bir sürü öpmektir.
devamını gör...

devamını gör...

benim hiç alakam yoktur ama annem için büyük motivasyon kaynağıdır.

bana sürekli gelip "boğa burcu şunu olacakmış, şöyle bir sürece girmiş, mutlu olacakmış" vs. vs. gibisinden yorumlarını okur. çoğu zaman ayıp olmasın diye dinliyorum ama umursama konusunda o kadar başarılı olmuyorum. *

ayrıca bu konulara ilgili tanıdığım bir ablamdan derinlemesine yorum da dinlemişliğim var.
devamını gör...
daha fazla yükle

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim