bilim kurgu / dram / fantastik / gerilim / komedi / psikolojik
7.5 / 10
puan ver

öne çıkanlar | diğer yorumlar

bir apple tv plus yapımı dizi.breaking bad ve better call saul dizilerinin yaratıcısı vince gilligan'ın bu yeni dizisinde başrolü rhea seehorn oynuyor.dizinin yayınlanma tarihi 7 kasım 2025.
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

devamını gör...
carol'u anlıyorum, her şeyin sahte olması samimiyeti ortadan kaldırıyor ve bu sinir bozucu. ancak kendine hakim olamadığı için milyonlarca insan ölüyor. dünyayı daha iyi bir haline getirdiğine inanan bir teröristten hiçbir farkı yok. dünyayı daha iyi bir yer haline getirecekse daha düzgün davranmalı.

kendine harem kursun demiyorum
ama hiç değilse bu yeni düzende hem çözüm arayıp hem de dünyanın biraz keyfini çıkarabilir. ya da sözünün eri olup o insanlara tıp öğrenmek istediğini söyleyebilir. eminim en iyi şartları sağlarlar onun için.
devamını gör...
bu dizide virüs kapan insanlığın dönüştüğü şey tamamen savunmasız, pasif. eline tükürüp bir tanesine sağlam bir tokat atsan bile komple insanlık titreye titreye yere yığılıyor.

yani demem o ki allah muhafaza eli silahlı uzaylı sincaplar tarafından bile dünya işgal edilebilir.

ayrıca çok fazla mantık hatası var. mahmut tuncer e soruyorlar ya hayatını kim oynasın isterdin, o da cevap veriyor; serenay sarıkaya. böyle bir kafayla izliyorum.
devamını gör...
normalde tüm bölümleri bekleyecektim fakat dayanamayıp iki çeyrek bölüm izleyip kapattım. keşke izlemeyip bekleseydim çünkü baya iyi gidiyor. daha fazla devam etmeyip bekleyeceğim.
ilk bölüm acayip korkutucuydu. küçükken turist ömer uzay yolunda filmindeki tuz canavarı'ndan çok korkmuştum. o kadar korktum.
rhea seehorn(carol) yaşlandıkça the boys'daki homelander'a dönüşmüş resmen. kadını izlerken sürekli aklıma o geldiği için ara ara odaklanamadım.
anarko-komünizm* yergisi mi olacak yoksa övecek mi henüz pek anlayamadım ama güzel bir senaryosu var gibi.
hemen bitse de izlesem.*

insanlığı ve özgür bilinci düşünenin sadece** amerikalı olarak yazılması biraz şey olmuş. aynen bacım insanlığın yüz akı yalnızca sensin. neys. izlenir yine de. en azından bugün de düşünecek bir şeyler çıktı sayesinde. "ben olsaydım ne yapardım? kadın diyaloğu, sinir harbi, vegan toplum" vs.
bir de türkiye'den hayatta kalan bora colak(keşke yılmaz yapsalardı)* karakterini kim canlandıracak acaba? herkes haluk bilginer diye tahminde bulunmuş.
devamını gör...
sayfay can yapar kan yapar..
sayfaysız bir hayatın yaşam damarları kopmuştur..
bu bugün üç cisim problemi olur pluribus olur yarın kim bilir neler olur..
mühim olan hayatta sayfay varsa ümit hep vardır..
devamını gör...
6. bölümü izledim geldim. dünyayı pasifist barışçı hoşgörülü atarsız gidersiz vegan cinsiyetsiz dinsiz ırksız ailesiz klansız vatansız ideolojisiz insanlar yönetse ne olurdu sorusunun cevabını dehşet bir şekilde vermişler; açlıktan ölürdük.

daldan düşmediği sürece elmayı bile yemeyi reddeden bir topluluğa açlıktan ölmemeleri için verilecek tek tavsiye vardır; ye o a.m elmasını.

insan bencilliği, egosu veya dini anlamda nefsi yok olduğunda onu bu hayata bağlayan birşey kalmaz. insan ırkını yok etmek için bireyselliğini yok etmek harika bir fikirmiş. hayvanları sal insanları bağla, günün sonunda anadoluda kaplanların soyunun neden tükendiğini anlayamadan yok olup gidecekler.

önce insanı toplum olmaktan çıkartıp çekirdek hale sonra tek hale sonra hayvanla eşit hale sonra da hayvandan aşağı bir yere kadar indirdiler, insan düştükçe düşüyor. en düşmüş en akıllı zannedilen halinin tek zihinde toplanmış hali bu.
devamını gör...
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

selamlar sözlük ahalisi, uzun zamandır dizi/film başlıklarına yazmadığımı fark ettim ve pluribus dizisinin ilk 6 bölümünü taze bitirmişken yazayım dedim.
zaten bu başlıktaysanız spoiler yemeyi göze almış ve spoiler yemekten korkmayan ender yiğitlerdensinizdir.

bu diziyi izlerken başrol oyuncusunun yerine tam manası ile kendimi koyarak izledim.
ben olsam ne düşünürüm, hangi kararları alırım vs gibi yine de kendisiyle aynı düşüncelere erişemedim.

veee eyyorlamam şu şekıldır;

dizi boyunca başrol hanımefendimize küfürler edeceksiniz, çünkü kendisi memnuniyetsiz bir küstah!

tüm insanlık gerçekten kolektif bilince geçmiş, dünyanın tamamı aynı anda meditatif huzura bağlanmış, herkes aynı frekansta, aynı tonda, aynı zeka seviyesinde.. ne istersen anında gerçekleşebiliyor, dünyanın tek sahibi gibisin.. ama başrolümüz bu durumdan rahatsız!

carol sturka bağışıklı olduğu için kolektife bağlanamayan 13 insandan biri. hanımefendinin kafasının içi de öyle çok dolu değil aslında; daha çok özgürlük sloganları atan bir grup eylemcinin en ön safında duran öğrenci gibi.

kolektife bağlanan insanlar o kadar huzurlu ki insanda ister istemez şu şüphe uyanıyor;
''ulan bunlar sürekli üçlü mü dönüyor?!''
ses yok, kavga yok, trafik yok.. platon görse kıskançlıktan yüzü dönerdi, öyle bir düzen a......*

zosia ise bu kolektifin sahadaki temsilcisi gibi. carol bir şeye sinirlense zosia hemen ortaya çıkıyor, ''biz seni anlıyoruz'' diyor.
hatta kolektife bağlanan insanlar o kadar naifler ki! bağışıklığı olan insanlardan herhangi biri bunlara kızınca kitlenip kalıyorlar.. ama sadece bir tanesi kızıyor bunlara ara sıra, bilin bakalım kim?
ahmak carol!
bence insanlığın bu bilinçli versiyonu da moral ve sinir bozucu. insan istiyor abi böyle bir evrende carol hanımın yerinde olabilmeyi. çünkü benim şu hayatta karşılaştığım en anlayışlı varlık mahalle bakkalımız seyfi abi, yaklaşık bir senedir kendisine para vermeden alışveriş yapabiliyorum; ''al lan al verirsin sonra'' mottosu var adamın. umarım tüm mahalleye böyle değilsindir seyfi abi.

neyse devam edelim..

dizinin yaratıcısı vince gilligan. kendisini zaten breaking bad ve better call saul dizilerinden biliyoruz.
gilligan’ın temposu da zaten yine bildiğiniz gibi; olay oluyor gibi oluyor ama olmuyor.
olacak sanıyorsun yine olmuyor.
olmayacak derken bu sefer gerçekten olmuyor.

kolektif bilincin kendisi de ilginç.
normalde insanlar toplanınca ıq düşer derler.
burada tam tersi olmuş. insanlar birleşmiş, ortaya meditasyon yapan ete bürünmüş günümüz yapay zekaları çıkmış.
ben tek başıma düşünürken bile saçmalıyorum, bunlar 8 milyar kişiyle aynı anda kendini geliştirmiş.
mesela carol ahmağını kıskanırken bu topluluğu da kıskanıyorsunuz bir yandan.

ilk altı bölüm sonunda çıkardığım gerçek;
kolektif bilince geçmek kötü bir fikir değilmiş aslında.
hiçbir şey düşünmüyorsun, hiçbir şeye sinirlenmiyorsun, trafik stresi yok, kira derdi yok, geçim derdi yok..
ben zaten aylardır boşluğa bakarak yaşıyorum, bunun kolektif versiyonu fena gelmedi.
tabi bir yandan da 13 kişiden biri olduğum versiyonu düşünüyorum; kesinlikle ağır basan taraf bu.
yapılabileceklerin sınırı yok.
mesela bir bölümde ahmak tripkolik ergen carol laf arasında bir el bombası istiyor.. ve hemen getiriyorlar.
sonra soruyor; ''bana neden gerçek bir el bombası verdiniz a......*'' diye..
cevap net; ''çünkü istedin!''
atom bombası istesem verecek misiniz yani deyip alay ederken bir cevap daha; ''evet!''

sınır yok sayın yazarlar, yapabileceklerinizin sınırı yok!

ama uzun uzun düşününce de bir noktada sıkılmaya başlanabilir. tabi buna ömür yeter mi bilinmez.

dizi güzel mi?
güzel.
bir vince gilligan eseri daha izlemek keyif verici..

son olarak şunu da belirtmek isterim ki; tüm post apokaliptik dizi ve filmler arasında işlenen konulara baktığımızda yaşanması ve gerçekleşmesi en olası olanı bu dizideki senaryo.

belki tabi son 13 kişi kalmayız ama bu kolektif bilince bağlı varlıklar yaratabiliriz insanoğlu olarak.

ama yine de benim tercihim kesinlikle bir zombi salgınıdır, çünkü muhteşem kuzen ekibim ve ben buna hazırız!
devamını gör...
imdb puanını ve bu denli reklam almayı hak etmediğini düşündüğüm dizi.

ilk kez popüler kültürün kölesi olalım, başlayayım diziye dedim. ki ben bu tematiği gerçekten severim, birçok bu tarz film izledim.

dizi şu an ki görünüşü itibarıyla kocaman bir balondan ibaret.
olay ak(amay)ışını biraz daha böyle sürdürürlerse harakiri yapacağım.
devamını gör...
7. bölümü yayınlanan dizi.

direkt 8. bölümü yayınlasalardı bir şey kaybedilmezdi muhtemelen. bu dizi hakkında kötü düşünmek eğlenceli bile gelmeye başladı.

tüm bölüm adamın bir tanesinin külüstür arabasıyla yabani ormanları kat edip, akarsularda elleriyle balık yakalamasını ve daha nice ilkel yaşam adaptasyonuyla birlikte i am legend çeviren bir başkasını izledik. valla bunun üstüne bir daha ki bölüme de sezon finali yapıştırıyorlarmış.

imdb’yi 8-9 ayarında tutan elleriniz dert görmesin. *


paraguaylı adam bir ayda ingilizceyi söktü, aynından istiyorum. ayrıca lüzumsuz artistlikleri neticesinde berbat ötesi bir şekilde ölüyordu, ölünce dünyayı nasıl kurtaracaksın ya hu, zeka kapasitesi yeni dil öğrenmeye açık ama hayatta bile kalamıyor, hiç.

carol artık will smith edasıyla takılmaktan sıkıldı da geri çağırdı nihayet herkesi. kadına, kendisini onlardan birine dönüştürmek için dokunmayacakları garantisi verildi diye önce basbayağı partiledi, sonra da yalnızlıktan depresyona girdi ama depresyonu bile elitti; golf sopası, rolls-royce.

bu arada carol da aşırı gereksiz bir karakter de neyse işte paraguaylıyla buluşunca ne olacağına da bakalım.

devamını gör...
bomboş bir 7.bölüm, 15 dk da anlatılacak şeyi tüm bölüme yaymışlar. paraguay dan abd ye manousos un çıktığı zorlu bir yolculuk ve carol sturka nın dünya nimetlerinden tek başına faydalanmaya çalışırken aşırı sıkılması.

kimse bilmedikten sonra zengin olmanın ne anlamı var?

"bana hiçbir şey veremezsiniz çünkü size ait hiçbirşey yok, sahip olduklarınızın hepsini çaldınız, siz buraya ait değilsiniz."

manousos oviedo .

o onlardan birisi değil ve dünyayı kurtarmak istiyor. manousos, carol dan kafası daha net, çizgileri keskin, karakteri ve iradesi çelik gibi, ite köpeğe minnet etmeyen, inatçı ve kul hakkı yemeyen bir adam.
devamını gör...
birekin bed'i birekin bed yapan şey karakterlerin psikolojisini ağır ilerleyerek bize yaşatmasıydı. vince kıllısının tarzı bu zaten. yalandan zekasız aksiyon izleteceğine bu tarzı seçmesi onu yüceltti. yüce insan oldu.
devamını gör...
dingin bir zihin ile izlenmesi gereken dizi. vince abinin dizileri böyledir başta sıkar ama kurguyu öyle güzel oluşturur ki her sıkıcı sahnenin bir sonraki sezon için gereği olduğunu anlarsınız.
devamını gör...
baya kötü bir dizi. iyi pazarladilar ama 5.5/10. iyi bir fikir ve bir ton para ve imkanı p.c etmişler. baş karakter hemen dünyayı kurtarayım tribine giriyor. ulan bir dur, anla bir ne oluyor ne bitiyor, kimin nesi bunlar. dizide oluşan duruma dair ne ahlaki bir sorgulama var, ne karakterlerin durumu bencilce kullanabileceği zekice hikayeler var. mal gibi dizi. şu diziye harcanan paraya yazık. yapımcıya bana bir leica d-lux 8 al desem almaz.
devamını gör...
sekizinci bölümü yayınlanan dizi.

bu sefer gömmeden yorumlayacağım. çünkü fikrim değişmedi, bu son üç bölümü tek bölüm olarak yayınlasalardı da olurdu. *



şimdi bunlar gezegendeki elektrik gibi doğalgaz gibi enerji çeşitlerinden günlük yaşamlarının her alanında tasarruf edip gezegendeki tüm enerjiyi içeriğini bilmedikleri bir başka gezegene sinyal olarak gönderip orayı ele geçirmek amaçlı kullanıyorlar. zaten viral rna kodlamasıydı gönderdikleri sinyal, bayağı bir virüs kıvamındalar ve gezegenlere karışıp geldikleri yerdeki canlılığı sona erdiriyorlar. onların duygu, düşünce, yeteneklerinden faydalanıyorlar ve sahibini bir şekilde öldürüyorlar. bu bildiğiniz parazit tanımlaması. artık bunun için nasıl bir araç yapıyorlar bilemiyorum.

ölen insanların vücutlarından beslenmeleri kadar doğal bir şey olamaz zira elmayı daldan bile koparamıyorlar. yakında hepsi beslenemediği için ölecekse kısa zamanda başka gezegene ulaşabilmeleri de gerekiyor. ancak onlar da kendileri hakkında pek bir şey bilmiyorlar. kendi benliklerine dair konuştuklarında virüsün etkisi değişiyor gibi bir şey de çıkarabilirler.

carol karakteri onlar hakkında daha çok şey öğrenebilmek için rol yaparken, zosia karakteri de carol karakterinin kafasını dağıtmak için rol yapmaya başladı, derken aşka geldiler, ki bu da beklenen bir şeydi. zosia karakteri zaten kitaptaki raban karakterine benziyor diye gelmişti, raban'ı ilkten kadın diye düşündüğünü biliyorlardı. kitabın ilk bölümünü okuyunca bu kadar heyecanlanması da basbayağı roldü. rolception ayağına bütün bölüm komple bulaşık yıkayıp kriket oynadınız insafsızlar.

o değil de paraguaylı abi dünyanın bir ucundan mehter efektli geliyor. ancak dikenli ağaçların öldüremediği adamı, çoktan onlarla çok yakından yaşamaya alışmış carol'ı görmek öldürecek.

devamını gör...

carol, üzümsüz kekimiz, sana hiç yakışmadı o öpüşme ve sonrasında olanlar. karşındaki kişinin seni reddetme şansı olmadığına yani iradesiz olduğuna göre artık tecavüzcüsün. lamı cimi yok, tecavüz ettin. üstelik insanlığa da ihanet ettin. bugüne kadar hep erkekler kendilerini tutamamıştı bir kere de kadın tutamamış olsun, bir kere de kadın oyuncu "satmış olsun" desek bile tecavüz ettiğin gerçeğine diyecek hiçbir şeyimiz yok... :(

2. sezonunu izlemem sanırım, iyi başladı ama saçma sapan bir hâl aldı.
devamını gör...
vince gilligan’ın elinde patlayacak olan dizi. sırf breaking bad’in ekmeğini yemek için yapmış gibi duruyor.

yavaştan düşüşe geçmeye başlamış. umarım çakılır. yok öyle “kolektivizm bir hastalık, komünizm kötü, bireycilik iyidir” demek. şu abd’li, cia eliyle yazılmış gibi duran dizilerden bıktık artık.
devamını gör...
ilk bölümden beri bütün bölümlere imdb'de 1 puan verdiğim saçma dizi. apple tv'nin yapımı.

netflix'in her diziye mutlaka bir gay veya lezbiyen çift ekleme akımına apple tv de katılmış. bana göre dizi o kadar kötü ki, her bölümü 4 günde bitirdim. 8. bölüm de bitti.

bundan sonra da izlemem artık.
devamını gör...
erkenden izlemeye başlamadığım için çok mutlu olduğum dizi. bugün sezon finali yayınlanacak ama ben yabancı sayfalardan ne olacağını gördüm son bölümü biraz geç izleyebilirim. neyse konumuz başka sende detay okumak niyetinde olursan aşağıda buluşalım.

diziyi sevdim mi diye başlamak isterim.
cevap: evet sevdim. ancak bu kadar kısa şekilde açıklarsam bir anlamı kalmaz buraya gelmemim ve bir şeyler karalama çabamın. diziyi sevdim fakat belli yerlerde eksikler olduğunu ve bir kaç bölümün sezonu etkileyen o düşüklüğünü de belirtmek isterim. ilk bölüm ne kadar güzel oysa ancak diğer bölümlere bakınca yedi bölümde bir bölümlük hikaye varmış gibi geliyor. tabii bu diziyi izliyorsanız yazarın önceki dizilerini izlemişsiniz demektir. eğer onları izlemeden sırf herkes izliyor dur bakim ne var şunda derseniz hayal kırıklığı kaçınılmaz oluyor.

dizinin eksikleri demiştim, benim gözüme batan bir kaç tane var ama izlerken bir kaç detay kaçırdığım içinde olabilir. mesela hayvanat bahçelerinden bahsediliyor ben o kısımları tam anlamadım çünkü sonraki bölümlerde bir kaç kurt geliyor kahramanımızın evine ve ondan sonra bir daha gelselerde sonraki bölümlerde sadece sesleri var. anlamadığım hayvanlar etkilendi mi ki ben etkilenmediler diye anladım. eğer etkilenmedilerse ve hayvanat bahçesindeki tüm hayvanları serbest bıraktılarsa büyük yırtıcı neden hiç görmedik. farklı hayvanlar görebilirdik ki bu doğal olması gereken diye düşünüyorum. sonra zevk içinde yaşayan adamımız varken neden bu normal karşılanıyor. biraz daha irdelenmesini isterdim, burada demek istediğim o zevk içinde yaşayan adamın o etkilenen insanları öyle istediği gibi kullanmasına engel olunmalı ya da en azından bu yönde konuşulmalıydı. gerçi kahramanımız biraz isyan ediyor ama onun isyanı başka taraftan, o neden eğlendiğine takıldı sadece geri dönüşü istememesine takıldı yani.

bir de eşcinsel ilişkili bir dizi izleyecek olacağımı bilsem büyük olasılıkla izlemezdim diye düşünüyorum çünkü büyük çoğunluğun ve olması gerekenin yanında bu dayatmalar bana biraz fazla geliyor, özellikle böyle çok izlenmesi muhtemel dizilerde. diziyi bu detaylara rağmen sevdim çünkü fikir inanılmaz güzel ve ilerlemeye bakınca bir de geçmişte izlediğim diğer baş yapıtlara bakınca bir şeylerin çok büyük değişikliğe uğrayacağını düşünüyorum. tabii yazar baştan bir şeyleri seçerken tüm riskleri düşünmüştür eminim ama yinede umudum var.

çok detaylı girmediğim bu yazıda bende bir tutam değinmek istedim pluribus'a. izleyen ve izleyecek olan gerkese iyi seyirler.
devamını gör...
9.bölüm ve sezon finali yapıldı.


beklenen manousos, carol buluşması gerçekleşti. görüşme beklendiği gibi verimli olmadı. bu bölüm de özetlenebilecek kadar az olay içeren, biraz daha akan ama yine de akmayan bir bölüm oldu.

bazı yeni şeyler var kolektif gizli ajanda yürüyebiliyor ve sormadan öğrenemiyorsun mesela, yalan söylememeleri gerçeği söylemeleri demek değil bunu biliyorduk ama manipülasyon yapabildiklerini bilmiyorduk, havaya sokarak istedikleri kıvama getirebiliyorlar, dönüşmemiş bir kızı birleşmeye ikna edebilmişler. mutlulukları bir tür kimyasal hormonal olay gibi, iletişimleri radyo frekansı gibi bir frekanstan.


kolektiften zosia yla duygusal bağ geliştiren carol onlarla empati yaptığı için dünyayı kurtarma hevesinden ve amacından uzaklaşmış bir halde.

manousos ise adam gibi adam bu arada. kesinlikle çözüm ve sonuç odaklı, zamanının olmadığını biliyor ve bu bilinç, benlik hırsızlarına karşı en ufak bir empati veya sempati duymuyor.

elinde dünyayı kurtarmada işe yaraması muhtemel bir buluşu var ve onu denemek için gereğini yapıyor. evet bulduğu telsiz sinyali üzerinde çalışıyor ve benliği ele geçirilmiş insanlar onun nazarında artık insan değil, ya kurtarılacaklar yada yok edilecekler, böyle yaşamaları söz konusu olamaz. yatırıp bağırıyor tribe sokup sinyal ölçüyor falan .

carol yöntemlerini sert bulduğu manousos u terk edip kendi zevki sefasını sürmeye karar veriyor. gitmeden manousos ona soruyor; kız mı dünya mı?

carol zosia yla çift gibi takılırken kendisi hakkında korkunç bir gelişmeden haberdar oluyor. kolektif geçmişte dondurduğu yumurtalarını ele geçirmiş ve kök hücrelerini kullanarak onu da dönüştürmek için gerekli virüs üzerinde çalışma yapıyormuş. en fazla 3 ayı kaldığını öğreniyor. onun için bu tam anlamıyla bir kâbus.

yanına bir nüke alıp manousos un yanına dönmeye karar veriyor haydi dünyayı kurtaralım. nüke ne için kendisi için geldiklerinde patlatır
devamını gör...
öncelikle kaktüs balının diyarı albuquerque'den selamlar.
diziyi sevmeyenlere minik bir tavsiye: izlemeyin, sonra da kafa ütülemek zorunda kalmayın...
baştan söylemekte fayda var vince keloğlan çekse oturur dokuz bölüm izlerim, bb'de bir çocuğun vurduğu şişko satış elemanı ile pinkman'ın muhabbet edecekleri dokuz bölümü oturur izlerim, yatar izlerim, biramı mısırımı alır gene izlerim.
herkes kendisi gibi olsun isteyenlerin yüzüne tersli düzlü şamar çaktığı için kimileri "tiskinerek" izliyor bu diziyi.
kimileri de çakılan şamarların nitelik ve niceliğini görmek için izliyor.
ikinci cümleyi bunlara tekrar etmekte fayda var:
diziyi sevmeyenlere minik bir tavsiye: izlemeyin, sonra da kafa ütülemek zorunda kalmayın...
devamını gör...

bu başlığa tanım girmek için olabilirsiniz.

zaten üye iseniz giriş yapabilirsiniz.

"pluribus" ile benzer başlıklar

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim