1.
yaşar kemal
bir yörük kızı olarak yaşar kemal'i saygıyla anıyorum.
bugün ölüm yıl dönümü. sonsuz saygıyla...
çok öfkeli insanlarız. eskiden bizimkiler daha da öfkeli insanlarmış ya… neden bu kadar öfkeliyiz, neden bu kadar gözü dönmüş kişileriz, soğukkanlılıkla bir işe sarılıp onu niçin sonuna kadar vardırmıyoruz? bir arkadaşım var, çok uzun zamandır öfke üstüne konuşuyoruz onunla.
günlerdir, şu öfke duygusunun altından girdik, üstünden çıktık. diyor ki, öfke bir kendine güvensizliktir. öfke çaresizliğin arkasından gelir. daha da ağır konuşuyor, öfke dünyayı tanımamaktan, bilgisizlikten gelir. ben burada öfkeyi savunacak, kutsallaştıracak değilim… bazı yerlerde arkadaşımın düşüncesine katılıyorsam da, bazı yerlerde onunla birlik olamıyorum. öfke büyük bir inancın sonucu da olabilir gibime geliyor. öfke, kör bir duvarla karşılaşan, aydınlığı görmüş insanın öfkesi de olabilir.
öfke, karmakarışıklıktan da gelebilir.
her neyse, bizim bugünlerde işimiz öfke. öfkeyi neredeyse kutsal bir hale getireceğiz. öfke, işin kötüsü, moda olmaya doğru gidiyor. öfkeli adam diye, bazı kişileri hoş görüyorlar, zıpırlıklarına sünger de çekiyorlar.
bana kalırsa öfkemizin sebebini araştırmamız gerek.
….
türk halkı tembel, köylüsü, işçisi yeteri kadar çalışmıyor diyorlar. basını yetersiz, her şey yetersiz. geri kalmış bir memleketiz, elbette birçok yönümüz yetersiz olacak.
bu köylü niçin yetersiz? işçisinin derdi ne?
tembeldir, deyip işin içinden çıkıyoruz.
bu tembelliğin, varsa, sebebini bize bilim adamları niçin söylemiyorlar? besin yetersizliğinden mi, kötü bir gelenekten mi, toprağın yetersizliğinden mi?
bilim adamlarının tembelliğinden deyiveririz… peki bilim neden yetersiz, neden tembel?
sanatçımız neden taklitçi? tembelliğinden mi? kendisini yaratma, bulma çabasına varmadan, batıdan hazırlop!
aydına, köylüye, bilim adamına, bilim adamlarını uzaklaştıranlara veryansın ediyoruz.
belki bu haklı bir öfke. bir bozukluk olduğu belli.
öfkeyi bir yana atıp da şöyle bir düşünsek…
bir kısımları diyor ki, bu toplum toptan bozuk. bu, gemisini kurtaran kaptandır düzeni, bu altta kalanın canı çıksın düzeni, bu temeli sömürme olan düzen… bütün kötülüklerin temeli bu düzendir, diyorlar. suçu tüm düzene yüklüyorlar.
bana öyle geliyor ki, öfkeyi bıraksak da, düşünüp taşınsak da, gerçekten kötü olan bu düzenden yakayı kurtarsak… ne dersiniz, geç kalmadan bu işe hemen başlasak mı?
ucuz öfkelerden, ucuz yüklenmelerden, gününü gün etme yoksulluğundan, ucuz ünlerden vazgeçsek de… bence vakit kalmadı… hiç mi hiç kalmadı… yirminci yüzyıla gülünç olmayalım.
ucuz kazanç, ucuz bilim, ucuz sanat, ucuz ün… her şey ucuza…
yaşar kemal, 4 nisan 1962
bugün ölüm yıl dönümü. sonsuz saygıyla...
çok öfkeli insanlarız. eskiden bizimkiler daha da öfkeli insanlarmış ya… neden bu kadar öfkeliyiz, neden bu kadar gözü dönmüş kişileriz, soğukkanlılıkla bir işe sarılıp onu niçin sonuna kadar vardırmıyoruz? bir arkadaşım var, çok uzun zamandır öfke üstüne konuşuyoruz onunla.
günlerdir, şu öfke duygusunun altından girdik, üstünden çıktık. diyor ki, öfke bir kendine güvensizliktir. öfke çaresizliğin arkasından gelir. daha da ağır konuşuyor, öfke dünyayı tanımamaktan, bilgisizlikten gelir. ben burada öfkeyi savunacak, kutsallaştıracak değilim… bazı yerlerde arkadaşımın düşüncesine katılıyorsam da, bazı yerlerde onunla birlik olamıyorum. öfke büyük bir inancın sonucu da olabilir gibime geliyor. öfke, kör bir duvarla karşılaşan, aydınlığı görmüş insanın öfkesi de olabilir.
öfke, karmakarışıklıktan da gelebilir.
her neyse, bizim bugünlerde işimiz öfke. öfkeyi neredeyse kutsal bir hale getireceğiz. öfke, işin kötüsü, moda olmaya doğru gidiyor. öfkeli adam diye, bazı kişileri hoş görüyorlar, zıpırlıklarına sünger de çekiyorlar.
bana kalırsa öfkemizin sebebini araştırmamız gerek.
….
türk halkı tembel, köylüsü, işçisi yeteri kadar çalışmıyor diyorlar. basını yetersiz, her şey yetersiz. geri kalmış bir memleketiz, elbette birçok yönümüz yetersiz olacak.
bu köylü niçin yetersiz? işçisinin derdi ne?
tembeldir, deyip işin içinden çıkıyoruz.
bu tembelliğin, varsa, sebebini bize bilim adamları niçin söylemiyorlar? besin yetersizliğinden mi, kötü bir gelenekten mi, toprağın yetersizliğinden mi?
bilim adamlarının tembelliğinden deyiveririz… peki bilim neden yetersiz, neden tembel?
sanatçımız neden taklitçi? tembelliğinden mi? kendisini yaratma, bulma çabasına varmadan, batıdan hazırlop!
aydına, köylüye, bilim adamına, bilim adamlarını uzaklaştıranlara veryansın ediyoruz.
belki bu haklı bir öfke. bir bozukluk olduğu belli.
öfkeyi bir yana atıp da şöyle bir düşünsek…
bir kısımları diyor ki, bu toplum toptan bozuk. bu, gemisini kurtaran kaptandır düzeni, bu altta kalanın canı çıksın düzeni, bu temeli sömürme olan düzen… bütün kötülüklerin temeli bu düzendir, diyorlar. suçu tüm düzene yüklüyorlar.
bana öyle geliyor ki, öfkeyi bıraksak da, düşünüp taşınsak da, gerçekten kötü olan bu düzenden yakayı kurtarsak… ne dersiniz, geç kalmadan bu işe hemen başlasak mı?
ucuz öfkelerden, ucuz yüklenmelerden, gününü gün etme yoksulluğundan, ucuz ünlerden vazgeçsek de… bence vakit kalmadı… hiç mi hiç kalmadı… yirminci yüzyıla gülünç olmayalım.
ucuz kazanç, ucuz bilim, ucuz sanat, ucuz ün… her şey ucuza…
yaşar kemal, 4 nisan 1962
devamını gör...