1.
kronik bir ruhsal rahatsızlık. şizofreni de aslında ms, migren gibi beyin hastalığı. ama aile içindeki olaylar, kişinin maruz kaldığı birtakım olumsuz yaşantılar, hastalığın başlamasında hatta gidişinde epeyce belirli olabiliyor. hastalığın oluşmasında biyolojik, genetik, sosyal, çevresel ve psikolojik faktörlerin de etkisi bulunmaktadır. hastalık akut ve kronik belirtiler diye ikiye ayrılıyor.
belirtileri alevlenme ve yatışma dönemi olarak da tanımlayabiliriz.
alevlenme döneminde rahatsızlık yükselirken, yatışma döneminde de düşüşe geçer. hasta, banyo yapmak ve tıraş olmak gibi önemli gereksinimlerini karşılamaz. hasta, takip edildiğini, başarısının engellenmesi için kasten gürültü çıkarıldığını, kendisine tehditlerde bulunulduğunu düşünür. hasta, kendisine talimat veren, hakaret ve tehdit eden sesler duyduğunu anlatır. kafasından geçen düşüncelerin başkaları tarafından duyulduğunu sanır. uyanıkken başkasının fark etmediği görüntüler, hayaller, suretler gördüğünü söyler, hatta bu görüntü ve seslere göre hareket edip, onlardan gelen talimatları uygulamaya çalışır. bazen televizyonda hayatının gösterildiğini, alt yazıda kendisinden söz edildiğini ya da spikerin başkalarının anlayamayacağı şekilde kendisine mesajlar verdiğini söyler. çevreden kendisine zarar vermek isteyenlerin olduğunu iddia ederler, izlenme endişesiyle evden çıkmazlar.
belirtileri alevlenme ve yatışma dönemi olarak da tanımlayabiliriz.
alevlenme döneminde rahatsızlık yükselirken, yatışma döneminde de düşüşe geçer. hasta, banyo yapmak ve tıraş olmak gibi önemli gereksinimlerini karşılamaz. hasta, takip edildiğini, başarısının engellenmesi için kasten gürültü çıkarıldığını, kendisine tehditlerde bulunulduğunu düşünür. hasta, kendisine talimat veren, hakaret ve tehdit eden sesler duyduğunu anlatır. kafasından geçen düşüncelerin başkaları tarafından duyulduğunu sanır. uyanıkken başkasının fark etmediği görüntüler, hayaller, suretler gördüğünü söyler, hatta bu görüntü ve seslere göre hareket edip, onlardan gelen talimatları uygulamaya çalışır. bazen televizyonda hayatının gösterildiğini, alt yazıda kendisinden söz edildiğini ya da spikerin başkalarının anlayamayacağı şekilde kendisine mesajlar verdiğini söyler. çevreden kendisine zarar vermek isteyenlerin olduğunu iddia ederler, izlenme endişesiyle evden çıkmazlar.
devamını gör...
2.
ünlü matematikçi (bkz: john nash)'in sahip olduğu hastalıktır. düşünce gücüyle şizofreniyi yenen ilk kişidir aynı zamanda. (bkz: akıl oyunları) isimli filmde john nash'in hayatı konu edilmiştir.
devamını gör...
3.
bilinen en eski ruh sağlığı sorunu. pek çok beyin işlevi bozukluğunu birlikte içeren bir bozukluk.
devamını gör...
4.
sağlık dersinde işlediğimiz bir konudur. öğrencilerden biri hastalığa yakalandığında kendini çok önemli ve başarılı (deha) olarak gördüğünü ve bu durumu ilk ailesinin farkettiğini dile getirdi. şizofreni hastalığını ailesinde dayisinda da bulunduğunu ve genetik de olabileceğini söylemiştir.
devamını gör...
5.
şizofreni sanıldığı gibi sadece halüsinasyon görme ve kendini kontrol edememe durumu değildir. şizofreninin belirli kademeleri vardır; her 10 kişinin 5inde görülür. insanın durduk yerde; ''karşıdaki insan beni sevmiyor'' demesi bile şizofreniye girer. halüsinasyon ve kendini kaybetme durumu şizofrenin en üst kademesidir. insan hayal dünyasını kontrol edemez duruma gelir ve o hayaller gerçekmiş gibi yaşar.
devamını gör...
6.
elimizdeki en büyük etiketlerden biridir. sırası gelene yapıştırır ve onunla tanımlarız bazı insanları...
devamını gör...
7.
kesintisiz veya tekrarlayan psikoz ataklarıyla karakterize edilen karmaşık bir zihinsel bozukluk. antik çağ'da ''şeytani ruh'' olarak görülüp tedavi olarak şeytan çıkarma ayini yapılmış, bir hastalık olduğu ancak 20. yüzyılın başlarında keşfedilmiştir.
eugen bleuler 1910 yılında hastalığı, şu an kullandığımız ''şizofreni'' olarak adlandırmıştır. şizofreni olarak adlandırmasının nedeni; yunanca bölünme anlamına gelen s’chizein (şizo) ve zihin anlamına gelen phrēn (fren) kelimelerinin birleşiminin hastalığı kısaca tanımlamasıdır.
şizofreninin nedeni genetik ve çevre faktörleridir. genetik faktörler çevre faktörlerinden daha etkili olsa da ikisi ayrı düşünülemez.
şizofreninin pozitif ve negatif belirtileri vardır. pozitif ya da negatif olarak adlandırılması belirtilerin olumlu ya da olumsuz olduğunu göstermez. pozitif belirtiler, insanda aslında olmaması gereken belirtilerin ortaya çıkmasıdır. hezeyanlar, halüsinasyonlar, delüzyonlar vb. negatif belirtiler ise olması gereken belirli davranışların eksikliğidir. alogia (iletişim ve akıcılıkta problem), blunted affect (duygusal uyuşukluk), anhedonia (isteksizlik), arkadaş edinmede zorluk vb.
ayrıca, şizofrenide değişmiş zaman algısı görülür. beyin, bilgi toplamaktan ve bunları işlemekten sorumludur fakat şizofrenide bu bilginin işlenmesi sürecinde zamansal bir bozukluk vardır. örneğin, düşünürken sesli bir şekilde konuşmasak bile içimizden konuşuruz. iki olay da aynı zamanda gerçekleşir ve herhangi bir sorun oluşmaz fakat şizofreni hastaları bir ses yaratırlar ama duydukları sesin zamanlaması yanlıştır ve bunun, başka birisinin sesi olduğunu düşünürler. bu yüzden ''o ben değildim, böyle düşünmedim, böyle davranmadım'' gibi sözler söylemelerine şahit olabilirsiniz.
videonun tamamını izlemenizi öneririm fakat zamanınız yoksa david eagleman'ın şizofreni ile ilgili konuşmasını izlemek için direkt buradan 33:33. dakikadan başlayabilirsiniz.
eugen bleuler 1910 yılında hastalığı, şu an kullandığımız ''şizofreni'' olarak adlandırmıştır. şizofreni olarak adlandırmasının nedeni; yunanca bölünme anlamına gelen s’chizein (şizo) ve zihin anlamına gelen phrēn (fren) kelimelerinin birleşiminin hastalığı kısaca tanımlamasıdır.
şizofreninin nedeni genetik ve çevre faktörleridir. genetik faktörler çevre faktörlerinden daha etkili olsa da ikisi ayrı düşünülemez.
şizofreninin pozitif ve negatif belirtileri vardır. pozitif ya da negatif olarak adlandırılması belirtilerin olumlu ya da olumsuz olduğunu göstermez. pozitif belirtiler, insanda aslında olmaması gereken belirtilerin ortaya çıkmasıdır. hezeyanlar, halüsinasyonlar, delüzyonlar vb. negatif belirtiler ise olması gereken belirli davranışların eksikliğidir. alogia (iletişim ve akıcılıkta problem), blunted affect (duygusal uyuşukluk), anhedonia (isteksizlik), arkadaş edinmede zorluk vb.
ayrıca, şizofrenide değişmiş zaman algısı görülür. beyin, bilgi toplamaktan ve bunları işlemekten sorumludur fakat şizofrenide bu bilginin işlenmesi sürecinde zamansal bir bozukluk vardır. örneğin, düşünürken sesli bir şekilde konuşmasak bile içimizden konuşuruz. iki olay da aynı zamanda gerçekleşir ve herhangi bir sorun oluşmaz fakat şizofreni hastaları bir ses yaratırlar ama duydukları sesin zamanlaması yanlıştır ve bunun, başka birisinin sesi olduğunu düşünürler. bu yüzden ''o ben değildim, böyle düşünmedim, böyle davranmadım'' gibi sözler söylemelerine şahit olabilirsiniz.
videonun tamamını izlemenizi öneririm fakat zamanınız yoksa david eagleman'ın şizofreni ile ilgili konuşmasını izlemek için direkt buradan 33:33. dakikadan başlayabilirsiniz.
devamını gör...
8.
genç yaşta başlayan bireyin gerçekle bağlantısının ve kişilerarası ilişkilerinin ileri derecede zayıflamasıyla kendi dünyasında yaşadığı genel görünüm, düşünce, duygu, davranışlarda önemli bozulmaların ortaya çıkması gibi belirtilerin toplumsal rolü ve sorumluluklarını yerine getirilmesine engellediği ruhsal bozukluktur.
devamını gör...
9.
şizofreni kişinin gerçekle gerçek dışı arasındaki farkı ayırt etmesini zorlaştıran, normal düşünce akışının devamını engelleyen, duygularını kontrol etmesini zorlaştıran ve normal olarak davranmasını önleyen bir hastalıktır. genellikle yavaş gelişen ve gelişme döneminde özellikle kişinin davranışlarında bazı değişikliklere yol açan bir hastalık olarak kabul edilir.
şizofreninin ömür boyu görülme sıklığı genel nüfusta % 0,5-1'dir. ancak kan bağı olan akrabaları arasında şizofreni hastaları bulunanlarda, şizofreni görülme sıklığı genel toplumdan daha yüksektir. şizofrenide genetik faktörlerin rolü iyi tanımlanmış olmakla beraber, bu hastalık yalnızca kalıtımsal faktörlerin değil, birçok koşulun bir araya gelmesi ile oluşur. yani şizofreni genetik ve çevresel faktörlerin rol aldığı oldukça kompleks bir hastalıktır.
şizofreninin erken dönem belirtilerinde kişi yakın çevresine “bir şeylerin yolunda gitmediği” sinyalleri verir; ancak bunun tam olarak ne olduğunu ilk anda belirlemek oldukça zordur. bu dönemde kişinin normalde yaptığı günlük aktivitelerden uzaklaşması, hobilerine ilgi göstermemesi, motivasyonunu kaybetmesi, duygusal tepkilerinin zayıflaması ve garip davranışlar göstermesi genel olarak görülen belirtiler arasındadır. en sık görülen erken dönem şizofreni belirtileri şu şekildedir: sosyal hayattan ve arkadaş çevresinden uzaklaşma, sürekli şüphe duyma, kişisel hijyenin azalması, donuk bakışlar, sevinç veya üzüntü gibi duyguların ifade edilememesi, aşırı tepkiler vermek (aşırı gülme veya önemsiz bir olaya ağlama), depresyon, fazla uyuma veya uykusuzluk, garip ve mantıksız açıklamalar, konuşmalar, unutkanlık, konsantrasyon eksikliği, eleştiriye tahammülsüzlük, konuşmada veya seçilen kelimelerde farklılık. yalnız unutulmamalıdır ki bu belirtiler başka bir sağlık sorununa da işaret ediyor olabilir ve bu belirtileri yaşayan her kişinin şizofren olduğunu söylemek doğru değildir. ancak bu belirtiler ciddiye alınmalıdır ve konusunda uzman bir doktor tarafından kontrol edilmelidir.
şizofreni, hasta birey kadar hastanın yakınındaki insanları da etkiler. düşünce, duygu ve davranışlardaki şiddetli bozulma öncelikle ailenin bütün üyeleri tarafından hissedilir. aile bireylerinin hastalık hakkındaki bilgisizliği ve çaresizliği bir çok sorunu da beraberinde getirir. utanç, suçluluk, korku, çaresizlik, gelecek kaygısı ve öfke ailelerin sıklıkla yaşadığı duygulardır. anksiyete ve depresyon ortaya çıkabilir. hastalığın aile bireyleri üzerindeki etkisi hastalığın hangi aşamada olduğuyla yakından ilişkilidir. örneğin; ilk psikotik atağını geçiren bir hastanın ailesi şaşkınlık ve endişe içindeyken, birçok atak geçirmiş ve hastaneye yatırılmış bir hastanın aile üyeleri bıkkınlık yaşıyor olabilir. ekonomik sorunlar, aile içi çatışmalar, sosyal yaşamın olumsuz etkilenmesi, toplumun hastaları reddedici tutumu karşılaşılan belli başlı güçlüklerdir. yeterli sosyal desteği alamayan, duygu dışavurumu yüksek olan ve hastalıkla etkin başa çıkma yollarını kullanamayan ailelerin yükü daha fazla olmaktadır.
günümüzde şizofreni tedavisinde çok yönlü bir yaklaşım yararlı bulunmaktadır. güncel tedavide temelde antipsikotik ilaçlar kullanılmaktadır. bunun yanı sıra psikoterapiler ve diğer psikososyal yaklaşımlara da başvurulmaktadır. hastalığın özellikle akut döneminde hastaların hastanede yatarak tedavi görmesi gerekebilir.
devamını gör...
10.
içe kapanma, gerçeklere kayıtsız ve şahsiyet ikileşmesi şeklinde beliren erken bunama hastalığıdır.
devamını gör...
11.
yakında hepimiz birer şizofreniye dönüşeceğiz bu gidişle.
devamını gör...
12.
şizofreni kavramı çağlar boyunca hekimler ve düşünürler tarafından değerlendirilmiş bir kavramdır.
mö.1400'lü yıllardan kaldığı düşünülen bir hindu eserinde; "obur, pis, çırılçıplak gezen, tedirgin olarak dolaşan ve belleğini yitiren" birinden, bir hastadan söz edilmiştir.
ms. 1.yy'da kapadokya'da yaşadığı bilinen hekim aretaeus ve ms. 2.yy'da soranus, şizofrenik tepkileri neredeyse günümüze uyan bilimsel bir biçimde tanımlamışlar.
sonrasında orta çağ'da bu kavramın üzerine batıl inançlar perdelenmiştir.
ancak 19.yy sonlarına doğru bilimsel inceleme alanı bulabilmiştir.
mö.1400'lü yıllardan kaldığı düşünülen bir hindu eserinde; "obur, pis, çırılçıplak gezen, tedirgin olarak dolaşan ve belleğini yitiren" birinden, bir hastadan söz edilmiştir.
ms. 1.yy'da kapadokya'da yaşadığı bilinen hekim aretaeus ve ms. 2.yy'da soranus, şizofrenik tepkileri neredeyse günümüze uyan bilimsel bir biçimde tanımlamışlar.
sonrasında orta çağ'da bu kavramın üzerine batıl inançlar perdelenmiştir.
ancak 19.yy sonlarına doğru bilimsel inceleme alanı bulabilmiştir.
devamını gör...
13.
ağır psikiyatrik hastalıklardan biri olan şizofreni aslında bir düşünce bozukluğudur. çoğu tıbbi hastalıkta olduğu gibi nedeni net olarak bilinmemekle birlikte genlerin ve çevresel etkenlerin beraber etkili olduğu bir hastalıktır. toplumda kabaca yüzde 1 oranında bulunur. bu da hemen herkesin şizofreni tanılı bir tanıdığı olduğu/olacağı anlamına gelir. şizofreni hastaları toplumda bildindiği gibi tehlikeli bir hasta grubu değildir. şiddet göstermeleri topluma göre azdır. genelde tam tersine korunmaya muhtaçtırlar. ilerleyici hastalık doğası hastaların kendi bakımlarını yapmalarında azalma, düşünce süreçlerinde yavaşlama, içe kapanma şeklinde kendini gösterir. bu hastalar sosyal ilişkilerde güçlük çekerler, duyguları anlamada zorlanırlar.
devamını gör...
14.
lisede şahit olunmuştur. başkasını zanneden x kişisi y kişisine dümdüz küfür etmiştir ayrıca. evli ve mutludur.
devamını gör...
15.
genetik etkenleri vardır. ilk bahar aylarında fazlaca tetiklenir. sürekli ilaç kullanmak gerekir. hastalar ilacın olumlu etkisiyle kendilerini iyi hissederek ilaç kullanmayı bırakmaya eğilimlidirler. ciddi sorunlar da ilaç kullanımı bırakıldığında görülür.
devamını gör...
16.
sen hepiniz biz tek!
devamını gör...
17.
kişisel bir paralel evren imkanı sunan ücretsiz ve aletsiz uygulama.
devamını gör...
18.
şizofreni ilginç bir hastalık. vücudun her şeyi önemli görmesi hali. ilaç kullanınca da her şeyi önemsiz görme hali. sesler duymak ya da halusinasyon görmek sadece sonuç. aslında deli falan değiller. delilik bir tür kendini bilmezlik. bu kişiler gayet de kendilerini biliyorlar. sorun yaşadıkların şeyin gerçek olmaması. içsesinizin kendi karakteri olduğunu düşünün. kendinizle bile konuşamıyorken kime güvenebilirdiniz? ya da sürekli verilen telkinleri ne kadar zaman umursamadan durabilirdiniz?
devamını gör...
19.
kadınların genelde doğumdan sonra, erkeklerin ki askerlik sonrası aşırı stres altında tetiklenen hastalık.
devamını gör...
20.
şu saatte "ya dur ya, beraber kalkarız daha ne kadar içtin ki?" diyen bir sesle savaşan kişi.
(bkz: erkekseniz teker teker gelin)
(bkz: erkekseniz teker teker gelin)
devamını gör...