supportgirl yazar profili

supportgirl kapak fotoğrafı
supportgirl profil fotoğrafı
rozet
karma: 6677 tanım: 346 başlık: 135 takipçi: 89
Yalnızlık yolcusu gönlüm Bir garip seyyahım anla, kendime göçerim

son tanımları | başucu eserleri


çevrim içi çocuk istismarı

sayın kafa sözlük yazarları ve okuyucuları, uzun zamandır üzerinde çalışmakta olduğum; ''çevrimiçi çocuk istismarından çocukları koruma rehberi'' için öncelikle üzerinde henüz çok fazla akademik çalışma yapılmamış olan bu dijital istismar türünün bilinirliğini arttırmak adına sizlere bu girdiyi yazıyorum. ailenizde ve yakınlarınızda olan çocukları bu istismar türünden korumak için öncelikle sizlerin detaylarına hakim olması şüphesiz bir gereklilik. bu farkındalığın oluşması için siz değerli sözlük takipçilerinden konu ile ilgili fikirlerini bu girdinin altına yazmalarını yahut bana özel mesaj yoluyla ulaşmalarını rica ediyorum. mevzu bahis konuya dahil rehberi bitirdiğimde yine kafa sözlükte yazıyor olmam durumunda burada paylaşacağım.

pek çok farklı mecrada farklı şekillerde işlenen bu suçun türlerin bazıları şu şekildedir; istismarın internette paylaşılması, izlenmesi, depolanması vb şekillerde tezahür edebilir.

girdiye konu olan istismar türü; tespiti en zor olan duygusal ve cinsel istismar türüne dahil olmaktadır. çevrimiçin çocuk istismarı temas içermeyen istismar türüne dahil olmaktadır. bu istismar; dialog, teşhir ve röntgencilik şekillerinde vuku bulabilir. istismarcı öğretmen, arkadaş, komşu veya tamamen yabancı bir kişi olabilir.

sosyal medya mecralarında çocuğun kişisel alanını koruma noktasında deneyimsiz olması ve dahi gerekli eğitimleri almaması sebebiyle çocuk kötü niyetli kişilerce uygunsuz dialoglara zorlanabilir, cinsel organlarının fotoğrafları paylaşılabilir, çocuğa mobbing uygulamak yoluyla elde edilen görüntüler ve videolar depolanabilir veya farklı sitelere aktarılabilir. burada en büyük sorumluluk biz yetişkinlere düşmektedir. çocukların maruz kaldığı bu çevrimiçin istismar konusu da diğer istismar türleri gibi türk ceza kanunu’nun altıncı bölümü’nde yer alan cinsel dokunulmazlığa karşı suçlar kısmında açıkça belirlenmiştir (hürriyete karşı suçlar, 2004) ve yine aynı maddeye dayanan suç kapsamında cezalandırılmayı gerektirmektedir.

çocukların maruz kaldığı her tür istismarda olduğu gibi çevrimiçi istismarda da benzer psikoloji yaşayacağı unutulmamalıdır. istismarın çocuklar üzerinde ki etkilerini daha detaylı okumak isteyen yazarlar daha önce; ''çocuk istismarı'' başlığına yazmış olduğum #353974 numaralı girdiyi okuyabilirler. çocukları korumak için alınabilecek önlemler ile ilgili yazacağım yazıyı kaçırmamak için lütfen takipte kalınız. bir eğitimci olarak çocuklarıma; tanıdığım, bildiğim, dizimde uyuyan, kucağımda ağlayan ve henüz hiç karşılaşmadıklarım için bu çalışmayı kendime bir borç bilirim.

çocukları daha güvenilir bir dünyada yetiştirmek dileği ile ...
devamını gör...

likit radyo yayını

herkese merhaba,

cuma günleri türkiye saati ile 22:00-00:00 arasında olacak olan radyo programımın bugün ilki ile kabinden sizlere sesleneceğim.
program içeriğimizde bol bol müzik olacak* ve elbette siz katılmak isteyen değerli dinleyicilerimiz bu başlık altına yazarak yahut bana mesaj atarak yayın süresince bana ulaşabileceksiniz.*

siz değerli radyo dinleyicilerini memnun etmeyi kendine görev edinmiş programımızı dinlerken likitlerinizi eksik etmemeniz önemli rica olunur. *

edit: bir süpriz konuğum var ama kim? *

dipnot:

çarşamba günü yapılmış olan yayına katılan dinleyicilerimize yeri gelmişken buradan tekrar teşekkür etmek isterim. son iki gündür nickaltıma ve canlı yayın açılış programı başlığının altına girdiğiniz güzel girdileri tekrar tekrar okudum ve gerçekten çok mutlu oldum. herhangi biriniz eksik olsaydı bu program inanın bu kadar keyifli olmazdı. dilerim beraber yapacağımız her programda ilk program kadar heyecan verici ve keyifli olur. var olun kıymetli bal porsukları *

bugün yine çok heyecanlı ve keyifli bir program olması dileklerimle, saat tam 22:00'da kafa sözlük radyosunda buluşmak üzere.*
devamını gör...

tanım yazarken dikkat edilmesi gerekenler

özellikle sözlüklerde yeni yazmaya arkadaşlarımıza rehber olması için böyle bir başlığa ihtiyaç olduğunu düşündüğüm için elimi taşın altına koymaya karar verdim * tanım yazarken zorlanan yada kategorilere göre dikkat edilmesi gereken hususlar noktasında endişesi olanlar için umarım yeterince açıklayıcı bir entry olur.

öncelikle yeni başlayanlar için önemli birkaç girdiyi ve başlığı bırakıyorum;

(bkz: kafa sözlük formatı ve kuralları)
(bkz: sözlük kültürü)
(bkz: sıkça sorulan sorular)
#288341
#23245
#707805
#607074
#732833

öncelikle entry girilebilecek başlık türlerini kısaca inceleyelim;

1) bilgi kategorisi başlıkları

bilgi kategorisinde bulunan tüm başlıklar belirli konu, kavram, şahıs, literatür terimi vb. gibi hakkında bilgi verilebilecek her şey için açılabilen başlıklardan bu başlıklarda ilgili başlık ile ilgili tanım formatında girdi yazmaya özen gösterilmelidir. ilgili başlığa sorduğunuz; ''nedir?'' sorusuna cevap veren ifade tanım özelliği taşımaktadır. bilgi kategorisinde yer alan başlıklara #bilgi ibaresi moderasyon tarafından eklenmektedir.

ör;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

2)gündem başlıkları

haber niteliği taşıyan tüm başlıklar gündem kategorisine ayrılmaktadır. gündem kategorisinde başlık açacak yada entry yazacaksanız şayet ilk entryde ilgili haberle ilgili kaynak belirtilmemişse; link fasilitesini kullanarak ilgili haberle ilgili kaynak belirtmek önem arz etmektir. gündem başlıklarına yazdığımız girdilere mutlaka kaynak ekliyoruz.

ör;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel

3) anket başlıklar

geceye bıdı bıdı bırak, sabaha hede hödö bırak, yazarların en sevdiği ....'lar gibi başlıkların tamamı anket kategorisine girmektedir. bu tür başlıklar soru soraran ve cevap bekleyen başlıklardır. bu başlıklarda sözlük format ve kurallarına aykırı olmadığı sürece dilediğinizce at koşturabilirsiniz.

ör;

(bkz: yazarların en sevdiği atasözleri)

4) yardım kategorisi başlıkları

yardıma ve tavsiyeye ve ihtiyacı olan yazarlar ile yardımcı olabilecek yazarları buluşturan başlıklardır. bu başlıklara girilen entryler tanım özelliği taşımak zorunda değildir. bu kategoriye dahil başlıkları #yardım etiketi ile ayırt edebilirsiniz.

ör;
(bkz: almanca kursu tavsiyesi)
(bkz: kitap aranıyor)
(bkz: kafa sözlük iş ağı)

5) kitap-film-müzik kategorisine ait başlıklar

bu son kategoride bilgi kategorisinin alt gruplarıdır yalnızca ilgililere daha kolay ulaşması amacıyla ardı framelerde görünmektedir dolayısıyla başlıklara girilen entryler tanım niteliği taşımalıdır.

ör;
(bkz: serbest vezin sembolik şizofreni (kitap))
(bkz: kürk mantolu madonna)
(bkz: haluk levent)

son olarak aynı başlığın altında sayfalarca benzer entry olmaması için başlıkta yer alan arama motorunun kullanılması önem arz etmektedir. (bkz: aramaya inanmak)
bir başlık altında yazacağınız tanım daha önce yazılmış mı yada o başlıkta takip ettiğiniz/okumak istediğiniz bir yazar yazmış mı kontrol etmek için kullanabilirsiniz. yazar aramaz için arama motoruna nickinin başına @ ekleyerek arayabilirsiniz.

ör;
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel
devamını gör...

asperger sendromu

önceleri tamamen farklı bir bozukluk olarak değerlendirilen asperger sendromu zaman içinde otizme benzerlikleri sebebiyle, otizm spektrum bozukluğunun bir türü olarak tanımlanmaya başlanmıştır. asperger sendromu temelde bireyin sahip olduğu sosyal etkileşim bozukluğu olarak değerlendirilebilir. çok benzer olan reaktif bağlanma bozukluğundan farklı olarak hayat boyu devam etmesi ve otizmde de görülen stereotip( tekrarlayayıcı) hareket ve sözlerin gözlenebilmesi, iletişim başlatma, sürdürme ve sonlandırma becerilerinde yaşıtlarını geriden takip etmesi söylenebilir. otizmli çocukların büyük çoğunluğunda görülen mental reterdasyon olmayabilir. ancak bu söylenenlerin tamamı yada bir kaçı gözlenebilir. bu sebeple kriterlerin hepsini karşılamıyor olması kişinin asperger sendromlu olmadığı anlamına gelmez.

sosyal iletişimlerinin kısıtlı olmasının sebeplerinden biri de ilgili oldukları belli başlı konularda , sohbetin gidişatı haricinde de sürekli bahsetmeleri hatta sadece hoşlandıkları konulardan konuşmaları olabilir. zihinlerini bir kıyafet dolabı şeklinde düşünürsek her kelimeyi bir kıyafet var sayalım, bu kıyafetlerin dağınık olduğunda çorapları kazakların arasında bulmak bizim için ne kadar zor olursa, asperlerli bir kişi içinde kendini ifade edebileceği kelimeleri seçmek her seferinde dağınık dolaptan bir şeyler bulmaya çalışmak gibidir. genellikle gün içinde karşılaşabilecekleri standart dialogları ezberler ve ezberden konuşurlar.

örnek :
(ezberlenmiş dialog)
x kişisi : merhaba y, nasılsın?
aspergerl kişi : merhaba x, iyiyim sen nasılsın ?

(ezberli dışında dialog)
x kişisi : selamın aleyküm y, nasıl hissediyorsun bugün?
asperger kişi : ???? merhaba,nasılsın? ben iyiyim , sen nasılsın ?

şeklinde ezberlediği dialogu sürdürmekte ısrarcı olabilir, tabi her asperli birey aynı şekilde tepki vermeyebilir ama genellikle kısıtlı dialog geliştirme beceri sebebiyle bu tür durumlar ile sık karşılaşılabilir.
devamını gör...

bielefeld komplosu

1994 yılında bir üniversite öğrencisi davet aldığı etkinliğe gitmek için bielefeld'in yolunu tutar. yol üzerinde bulunan tabelalarda gördüğü çarpı işaretleri karşısında şaşkınlığa uğrar ve şehri bulamaz. bunun üzerine dönemin internet sitelerinde bielefeld isimli bir şehir olmadığı ile ilgili bir geyik başlatır. bu geyik için argümanları ise şu şekildedir; bilefeld şehrinde doğmuş kimse ile tanışmamış olması ve bu şehirde yaşayan kimseyi tanımaması. bu geyik ülkede çok hızlı bir şekilde yayılır. şehrin belediyesi yüzlerce mail almaya başlar ve bu mailler üzerine şehrin konumu ve varlığını teyit eden cevaplar vermeye başlar ancak resmi açıklama yapmak için 1999 yılının beklenmesi sebebiyle bu teori çok güçlenir. 2002 yılında şansölye angela merkel de sorulan bir soruya; ''bielefeld'e bir etkinliğe katılmıştım, öyleyse var'' şeklinde cevap vererek bu olaya esprili bir şekilde dahil olmuştur. hatta son zamanlarda geyik o kadar büyümüştür ki bielefeldin varlığını kanıtlayana 1 milyon euro ödül verileceği açıklanmıştır.
devamını gör...

levirat

kadının, ölen eşinin kardeşi ile evlenmesidir. bu evliliklere aile büyükleri kadının mağdur olmasının önüne geçmek için karar verir. doğu vilayetlerinde bu evlilik türünün görülmesinin sebeplerinden birisi ise; namusun kirletilmesini önlemektir.

yahudilik'te ise bir ibadet olma özelliği taşımaktadır. çocuğu olmadan eşi ölen kadın, eşinin kardeşi ile evlendirilmek suretiyle eşinin adını taşıyacak bir çocuk doğurması beklenir.. tevrat’ta bilinen ilk levirat örneği, yakub peygamber’in oğlu yahuda’nın gelini tamar’ın evliliğidir.
devamını gör...

sözlük kültürü

bünyesinde var olan farklı tip yazarları aynı potada eritemediği sürece varlığını sürdüremeyecek olan sözlüklerin sahip olması gereken kültürdür.

99 senesinde deneysel denilebilecek bir platform olarak kurulan ekşi sözlük bu konuda örneği bulunmaz bir platformdur. kişilerin bilgi ve tecrübelerini anonim olarak aktarması ve gündeme dair gelişmeleri yine anonim olarak yorumlamasına izin veriyor oluşuyla ciddi bir ihtiyaca karşılık geliyordu. kişilerin yazdıklarını arşivleme ve daha sonrasında arayan kişiye ulaştırma imkanı tanıyordu. tabi bu tür bir hizmeti sağlarken var olan sosyal medya sitelerinden ayrılması için bir takım düzenlemeler ve oluşuma özel format gerekiyordu. zaman içerisinde kervanı yolda düzerek yazılanları bir standarda bağlamaya başardılar. bu format sonraları kurulan sözlükler içinde güzel bir örnek teşkil ederken bu kadar farklı insanı bir arada bulunduran ortamı izlerken iştahı kabaran büyük reklam şirketlerini peşinden sürükledi zira muhteşem bir gücü ellerinde barındırıyorlardı; halkın adamı kemal sunal edasıyla yazarlar tarafından övülen ürünler tüketiliyor, yerilen ürünler talep görmüyordu. hala bir çok kişi en ufak alış verişinde dahi ürünle ilgili bilgi sahibi olmak için ''tarafsız'' , ''senin benim gibi'' yazarların girdilerine şöööyle bir göz gezdiriyor. bu reklam şirketlerinin yada grupların gerek sunduğu imkanlarla gerek maddi yatırım ve ödediği reklam ücretleriyle oluşum başta bahsettiğimiz; ''kişinin anonim olarak kendini ifade edebileceği bir platform olma'' kaygısı ile bu grup ve büyük reklam şirketlerinin manipülasyon aracı olması arasında ezilmeye başladı. geldiğimiz noktada kişinin kendini ifade edebileceği bir ortamdan ziyade tahakküm kurmak isteyen grupların birbirini mızraklarla kovaladığı bir noktaya geldi. tabi ki oluşumun bu noktaya gelmesinin tek sebebi grupların manipülasyon çabaları olmadı; siyasi iklimin yarattığı ''o'' kişiler ve gruplara karşı yarattığı tahammülsüzlük ve hayali düşmanla savaşma politikasının tabanda nasıl karşılık bulduğunun bir göstergesi halini aldı. (bkz: imam osurursa cemaat sıçarmış)

bu zamanlarda bu mizojinik, manipülatif ve bipolar havadan bunalan kişilerce farklı bir soluk getirmek amacıyla farklı sözlükler kurulmaya başlandı. her birinin kuruluşunda alternatif oluşturma çabası yatıyordu ancak başta şikayetçi oldukları yukarıda bahsettiğim negatif durumlar karşısında ya kurucu ekipler mevzileri terk etti yada bu manipülatif grup ve reklam şirketlerinin baskısı altında seslerini çıkaramaz hale geldiler.

bugünlerde yine tüm bunlara muhalif ve yine benzer kaygılarla kurulmuş bir başka sözlükte yazıyor/okuyoruz. bu sözlüğünde akıbetinin öncekilere benzemesini istemiyoruz. elbette ayça_22'nin oturum açmadığını bildiğimiz gibi bu oluşumunda sonsuza kadar sürmeyeceğini biliyoruz ancak var olduğu sürece daha okunabilir kalması için okunan girdileri yazan kişiler olarak elimizi önce vicdanımıza sonra taşın altına koymamız gerekiyor zira; ''armut piş ağzıma düş'' ile olmasını beklemek rüyadan öte gitmeyeceğini bilecek bilince sahip olduğumuzu umuyorum.*

peki sözlük kültürünü yaşatmak ve okunabilir bir sözlük için yazarlar ne yapabilir?

kafa sözlük formatı ve kuralları bakın burada gayet yazılmış şurayı bir okumak buranın nasıl bir oluşuma dönüştürülmek istendiği ile ilgili fikir veriyor. okumaktan üşenerek yazmak mümkün değil arkadaşlar okuyacağız ancak önce bulunduğumuz ortamın kurallarını okuyacağız sonra başlıkların altına öptün formatı eyledin viran şeklinde bakınız vermek zorunda kalıyoruz hoş olmuyor.

dipnot olarak ekleyeyim bu girdiyi moderasyonu övmek için falan yazdığım yok hee yanlış anlaşılmasın yoksa ''bugün en büyük düşmanım sensin yoldaş benjamin franklin'' şeklinde nickaltı girmem gerekir yazık. kendisinden pek hazzetmediğim doğrudur ama düşman değiliz, yoksa?*

bir diğer hususta 99 yılından itibaren kurulan sözlüklerin tamamında farklı gruplara ayırabileceğimiz yazar grupları oluşmaya başladı. bu yazarların oranları ve girdiği entrylerin nitelikleri kurulan sözlüklerin dinamiklerini ve jargonlarını oluşturmaya hizmet etti. başlıca yazar gruplarını şöyle kısa kısa incelemeye çalışırsak;

bilgi içerikli entry giren yazarlar ilk saflara katılan yazarlar oluyorlar ve genelde şuan okuduğunuz gibi manas destanı yazma konusunda bir miktar tecrübe sahibi oluyorlar ve her daim; ''format elden gideyah'', ''troller geliyeeh'' , ''sözlük bozuyeeh'' şeklinde ilk kurulduğu günden itibaren nazi subayı edasıyla gerek zaman zaman yazmayı bırakarak gerek uzun uzun entryler döşerek sözlükleri protesto ediyor. #597018 bakın aynısından bende yazdım mesela; ''format elden gidiyeh'' temalı. bu arkadaşlar genellikle zararsızdır ancak sözlükten el çekmeleri durumunda birçok sözlükte görülen kalitesiz troll istilaları ve mizojini daha fazla yer bulur oluyor. girdinin en başında bahsettiğim; bilgi ve tecrübelerini aktarma kısmını genellikle bu gruba dahil yazarlar üstleniyor. bu sebeplerle mevzileri terk etmemeleri oluşumların geleceği açısından önem arz ediyor. buradan ayrılan kafa sözlük yazarlarına bir çağrım olsun bu girdi; ''tülaaaaayy geri dön tülaayy''

troll yazarlar, bakın bunlar benim en sevdiğim yazar grubu çoğunu evime alıp içli köfteyle, lahmacunla, kebapla beslerim o derece* bu arkadaşlar stresli bunaltıcı gündem içerisinde bize nefes alacak, yer yer gülümsetecek yada sözlüğün kendi jargonunda yer alacak ifadeleri üretecek girdiler yazıyorlar. yer yer ''cahiller'' diyebilme potansiyelinde kibrinden gözü dönmüş farklı gruplarda ki yazarlara amiyane tabirle haddini bildirmekten çekinmiyorlar kaldı ki girdileri silinince banlanınca falanda ağlamıyorlar adamlar eğleniyor/eğlendiriyor. toplumun ikiyüzlülüğünü ayna gibi suratına çarpacak tespitlerini kahkaha attırarak okutuyorlar bu sebeple bu grup kıymetlidir sözlüklerden uzaklaştırılmaları ortamı bir anda buz wikipedia'ya dönüştürüyor. bu sebeple feed troll diyor ve kendilerinin kafalarına kalp fırlatıyorum.

bir diğer grup ise kimseye dalaşıp bulaşmayan hikaye/şiir yazan tayfa. bunlar usul usul yazarlık becerilerini geliştirip aynı zamanda yazdıklarını farklı insanlara sunma imkanı bulan kıymetli bir kitledir sözlüklere renk katarlar. sol frameden, trollerden, entellerden, fuları sararmışlardan, bomontisine sigara külü düşen kadıköy bebelerinden bunaldığınızda profillerini bir ziyaret eder bambaşka dünyalara yelken açarsınız. güzel etkileşim kurarsınız.

bak bunlar beni en yoran grup horasan'da otlayan keçiyle ilgili bile gündem başlığı açma potansiyeli olan arkadaşlar aynı zamanda bu arkadaşlar sismik g.tlü olduğu için hissettikleri 1.1 büyüklüğünde deprem ile ilgili bile başlık açabilirler, düşünün kandilli rasathanesinin haberi yok, öyle bir g.tten bahsediyoruz ancak üzerine konuşulması gereken, toplumu kutuplaştıran ve negatif olaylar karşısında insanların fikir alışverişi yapabileceği başlıkları açan arkadaşlarda yine bu gruba dahildirler. sözlüklerin olmazsa olmazı mihenk taşlarının öncülerindendir. yüksek duyarlılıkları sebebiyle zaman zaman bir sma hastalı çocuk için gerekli bağış toplanır yada bir başka sosyal sorumluluk projesi desteklenir bu kıymetli katkıları sebebiyle sismik g.tlü oluşları tölare edilebilmelidir.*

yukarıda elimden geldiğince anlatmaya çalıştım konunun özüne gelirsek; sözlüklerden bahsi geçen grupların birini dahi çıkarmak oranın sözlükten ziyade belirli bir amaca hizmet eden platforma yada foruma dönüşmesine sebebiyet verir. sözlüğü sözlük yapan temel prensip bu çok seslilikten gelir. bu sebeple tüm bu olumsuz iklime rağmen bir birimize anlayış göstermeye özen göstermek bu oluşumların devamlılığı ve niteliği açısından önem arz ediyor.

hep beraber ponçik ponçik yazalım, gitmeyelim, hepinizi seviyorum sözlük ***

evet, eyyorlamam bu kadar addio!
devamını gör...

pavlopetri

yun.παυλοπέτρι olarak bilinen tunç çağından kalma antik şehirdir. küresel ısınmaya bağlı olarak yükselen deniz seviyesi sebebiyle akdeniz'de sular altında kalmıştır.

ilk defa yunan jeolog fokion negris tarafından 1904 yılında rapor edilmiş ardından 1967 yılında nicholas flemming tarafından araştırılmaya başlanmıştır. 1968 yılında ise cambridge üniversitesi ile ortak bir proje kapsamında arkeolojik saha çalışmalarına başlanmıştır. çalışmalar sırasında şehrin mezarlıklarından evlerine kadar detaylı bir planı çıkarılmıştır.

pavlopetri aynı zamanda yunanistan'ın ilk sualtı sit alanı olma ünvanını taşımaktadır.

ilgili görseller;
1
2
3
devamını gör...

otizm

erken çocukluk döneminde tanılanması mümkün olan bir spektrum bozukluğu olan otizmin başlıca belirtileri şunlardır;
-göz teması kurmaktan kaçınma/kuramama.
-ekoleli ; tekrar eden anlamlı yada anlamsız sözel ifadeler -çoğunluk ile iletişim kurma amacı olmaksızın ortaya çıkar-
-stereotip; tekrar eden anlamsız davranışlar. - elleri sallamak, dizleri titretmek, saçları kemirmek vb-
-obsesyon; tekrar edici davranışlar.-çamaşır makinesini izlemek gibi net davranışlar gözlenebildiği gibi kalemlerin uçlarının hepsinin karşıya bakacak şekilde dizmek gibi daha az belirgin davranışlar şeklinde de seyredebilir.-
-iletişim becerilerini gerçekleştirmekte zorlanma yada tamamen kuramama.

yukarıda yazılı olan belirtilerden en az birini yada birkaçını aynı anda görmek olası durumlardır. belirtilerin görünmesi halinde ailelerin en yakın özel eğitim ve rehabilitasyon merkezinden bilgi alabileceği gibi en yakın hastanenin çocuk psikiyatrisi servisinden randevu alarak tanılanma sürecini başlatması gerekecektir. psikayrist gerekli gördüğü durumlarda gilliam otistik bozukluk değerlendirme ölçeği gibi tanılanmaya yardımcı testler isteyebilir.

psikiyatristin tanılamasının ardındanheyet raporu alma süreci başlar aile için. alınan heyet raporunun ardından çocuk ilk defa özel eğitim alanı uzmanlarından oluşun bir ekip tarafından rehberlik araştırma merkezinde değerlendirilir. bu değerlendirme çok kapsamlı olmaktadır. çocuğun, bilişsel gelişim,sosyal-duygusal gelişimdil gelişim gibi gelişim alanlarında değerlendirilir ve ortaya çocuğun ihtiyaçlarını gidermeye yönelik ram raporu hazırlanır.
bu raporda çocuğun yaşıtlarını geriden takip ettiği her beceri tek tek bulunur.

aile, sırasıyla almış olduğu heyet raporu ve ram raporu ile dilediği rehabilitasyon araştırma merkezine ücretsiz kayıt yaptırarak ayda 8 saat bireysel ve ihtiyaç halinde 4 saat grup eğitimi olmak üzere 12 saat eğitim almaya başlar.
devamını gör...

likit radyo yayını

herkese merhabalar,

2. ayını geride bırakan radyo programı likit ile her cuma akşamı olduğu gibi bu akşam da yayında olacağım. türkiye saati ile 22.00 ile 00.00 arasında olacak programımız içeriğinde golden 90's temalı bir liste olacak. robert miles, enrique iglesias ve sting başta olmak üzere bir çok isim bizlere eşlik edecek.

siz kıymetli dinleyicilerimiz ise her hafta olduğu gibi bu hafta da başlık altına yazarak yada yayın süresince bana mesaj atarak ulaşabileceksiniz. duyurularınızı, anonslarını bana iletebileceksiniz.

her hafta olduğu gibi bu haftada %500 enflasyon ile mücadele timi bizlere kıyıdan kıyıdan eşlik edecek.

saat tam 22.00'de sözlük radyoda buluşmak üzere*

önemli uyarı;

likitler önemli arkadaşlar, likitleri unutmayalım. yayın sonuna doğru yumuşayan mayışan support'un üzerine de gitmeyelim.
devamını gör...

yunanca

motivasyonum el verdiği sürece bu başlığın altında yunanca gramer bilgileri paylaşacağım.


yunanca kelimelerde vurguyu sağlamak ve kelimenin anlamını değiştirmek için en az 2 heceli kelimede bir sesli harfin üzerine gelen kesme işareti benzeri sembole tonos denir. tono'nun kelime içerisinde ki yeri kelimenin aldığı kişi/zaman vb ekler sebebi ile yer değiştirebilir.

örnekler:

anlamda değişme:

είμαι γερός: ben sağlıklıyım
είμαι γέρος: ben yaşlıyım

genellikle şahıs çekimi yapılırken düzenli fiillerde tono'lar değişim göstermez ancak düzensiz fiillerde kayma olur.

δικάζω : yargılamak fiili yalın kullanımı.

δίκασες :yargılamak fiilini ikinci tekil şahısta kullanırken tono ''i'' harfi üzerinde iken:
δικάσατε: yargılamak fiili ikinci çoğul şahısta ''a'' harfinin üzerine kaymış.


evet, benim gibi mantık fakirleri her kelimenin çekimlerini tek tek ezberliyor yamulmamak için.
devamını gör...

sevgi izi

müge anlı'nın hayata geçirdiği bir projedir. temelde alzheimer, mental retardasyon, down sendromu, otizm gibi ifade edici dil becerilerini olumsuz etkileyen hastalık yada durumlardan muzdarip olan kişilerin bulunmasını kolaylaştırmak için kişilere verilen özel bir numaranın dövme olarak vücutlarına işlenmesidir. bu şekilde kaybolma tehlikesi yaşayan kimselerin ailelerine en kısa sürede ulaşması hedeflenmektedir. sağlıklı kabul edilen kişilerde kendilerine sevgi izi yaptırtabilmektedirler. kişisel tecrübelerimden yola çıkarak şimdiye kadar kayıp olan birçok öğrencim sevgi izi sayesinde kısa sürede ailesine ulaştırıldı.

daha detaylı bilgi almak için burayı ziyaret edebilir ,proje destek olabilir yada kendi sevgi izinizi yaptırabileceğiniz lokasyonlara ulaşabilirsiniz.

kayıp olduğunu fark ettiğiniz yaşlı ve engelli bireylerin özellikle bileklerini kontrol edip kayıp ihbarı yapmak için polisi aradığınızda sevgi izi numarasını da aynı anda bildirerek ekiplerin aileye en kısa sürede ulaşmasına yardımcı olabilirsiniz.
devamını gör...

engellilik

bu başlığa engelli insanların hayatları boyunca yaşadığı bir takım sorunları yazarak faydalı olmaya çalışacağım.

1)ailelerin yeterince donanımlı olmaması maddesi ile başlayayım;

öncelikle gebelik döneminde tanılanan çocuklarla ilgili ailelerin yeterli eğitime tabi tutulmaması sebebiyle hem ebeveynler hem de çocuğun yakın çevresinde bir kargaşa durumu söz konusu oluyor. ne ile karşı karşıya olduğunu bilmeyen aile çocuğa karşı tepkisel yaklaşabiliyor, istemeyebiliyor veya engel durumunu reddedebiliyor.
-reddetme evresi bambaşka bir başlıkta yeniden incelenebilir ancak sebeplerinden birisi kuşkusuz bu kaygı durumu- yine yakın çevresinde bulunan bireylerce bu engel durumunun sorumlusu ebeveynlermiş gibi bir tepki doğuyor ve bu sebep ile aileler bile dağılıyor malesef.

2) tanılama süreci sorunları;

bu maddeyi alt basamaklarına ayırarak incelemek daha sağlıklı olacak geliyor bana.

engel durumunun tanılanma süreci ne kadar erken başlar ise çocuğu hayata kazandırmamız o kadar mümkün oluyor ancak buna rağmen hastanelerde oluşan sonsuz yoğunluk sebebi ile tanılayacak hekimlere ulaşmak ayları bulabiliyor özellikle çift tanılı ve ekstra sendromlar yaşayan çocuklarda farklı branşlarda uzmanlaşmış hekimlerce tedavi edilmesi gerektiği için süreç iyice kör düğüm halini alıyor.
-hekim arkadaşlar alınmasın lütfen derdim emekçi ile değil-
bu durumun sonucunda ise çocuklar aylarca rehabilitasyon merkezlerinden eğitim alamıyorlar ve ciddi bir zaman kaybı yaşanıyor.

itiraz mercilerinin yavaş ilerlemesi yine bürokratik bir problem. 5 dakikada tanı koyması beklenen yetkin kişiler elbette otizmli çocuğa; zihinsel engelli raporu verebiliyor yada reaktif bağlanma bozukluğugibi tanılanması görece daha zor tanıları gözden kaçırabiliyorlar ve bu sebeple rehberlik araştırma merkezinde yapılan değerlendirme testleri ile bir uyumsuzluk oluyor ve yine rapor kurumlara ulaşmadığı için eğitim süreci başlayamıyor. bu tür durumlar karşısında itiraz mercileri çok önem kazanıyor.

son olarak bu maddenin altında incelenmesi gereken bir diğer konuda hastanelere erişim engellileri. toplu taşıma kullanamayan veya farklı sebepler ile sosyal hayata karışması mümkün olmayan çocukların ulaşımları hasta nakil araçları ile gerçekleştirilmiyor ve bu yük rehabilitasyon merkezlerinin üzerine yükleniyor.

3) okul ve rehabilitasyon merkezi süreci sorunları;

bugün sektör çalışanlarının bildiği bir gerçek varsa o da şüphesiz; bir dönem iş yeri açma belgesi alıp bugün rehabilitasyon merkezi işleten kurum sahipleridir. eğitimden zerre anlamayan kişiler öğretmenlere hede hödö emirler yağdırarak iş yaptırıyor ve bu durumun sonucunda facia düzeyde eğitim veren kurumlar varlıklarını sürdürüyor.
-evet, tüpçü doğru okudunuz.-

bir diğer problem ise eğitim fakülteleri müfredatlarında yeterince özel eğitim dersleri olmaması sebebiyle özellikle sınıf öğretmenleri çok ciddi zorluklar çekiyor. hangi durum karşısında nasıl tepki vereceğini bilemeyen öğretmenler davranış problemlerinin iyice palazlanmasına sebep olabiliyor veya veliler arasında olası bir didişmeye farkında olmadan sebebiyet verebiliyor. elbette, 30 çocuk içerisinde davranış problemleri olan bir çocuğu kontrol etmek kolay değildir ancak unutulmamalıdır ki; rehabilitasyon merkezleri destek eğitim kurumlarıdır, ana eğitim merkezi değil,

diğer bir sorun ise iş okullarında yeterince mesleki branş olmaması sebebiyle çocuklar sosyal hayatta somut iş olanağı olan meslek yerine daha çok günü geçirmelik işler öğreniyorlar ve bu hayata katılmaları noktasında bağımsızlıklarını ciddi manada olumsuz etkiliyor.

4) çevresel düzenlemelerin yetersizliği;

daha yazılacak yığınla şey var aslında ama son madde olarak ekliyorum bunu.

ülkemizde bir şeyleri -mış/miş gibi yapma hastalığının hızlı bir şekilde tedavi edilmesi gerektiğinin bir göstergesidir aslında bu madde.

görme engelliler için sarı şeritler döşenir ama ortasına ağaç dikilir.
ortopedik engelliler için sempozyum düzenlenir ama asansörü olmayan bina tercih edilir.
otizmliler için etkinlik düzenlenir ama pavyona gelinmiş gibi gözleri kör eden mor-mavi ışıklar döşenir velhasıl kelam bir şeyleri yapıyor olmak için değil gerçekten faydalı olmak için yapmak gerekiyor.
devamını gör...

çocuk cezaevleri kapatılsın girişimi

2014 yılında insan hakları derneğinin önderliğinde başlatılan girişimdir. 12-18 yaş arası çocukların devlet koruması altında olması gerekirken suça teşvik edilmeleri, istismara uğramaları, kimsesiz kalmaları ve toplumdan tecrit edilmeleri gibi sebepler sonucunda işlenen suçlardan dolayı mahkum edilmesi büyük hakkaniyetsizliktir. bu çocukların topluma kazandırılmaları şarttır. tüm bunların yanı sıra çocukların kötü cezaevi koşulları dolayısıyla yaşadıkları travmalar geri dönülemez bir hal almaktadır. bugün her ne kadar gündem olmasa da bir çok çocuk cezaevlerinde istismara uğramaktadır bu konuda yetkili kurumlar gerekli önlemleri almamaktadır. tüm bu karmaşık gündemler arasında bu memleketin kaybedecek daha fazla evladı kalmamıştır.

bu çocukların mahkum edilmeye değil terapiye ve devlet tarafından sahip çıkılmaya ihtiyacı var!

2020 yılı pandemi sürecinde dahil bu çocuklar gündem olmamış haklarında hiç bir yetkili merci tarafından açıklama yapılmamıştır.
dw'nin konu ile ilgili haberi

2018 tarihli sincan çocuk cezaevi istismar iddiası ile ilgili haber;
buradan okuyabilirsiniz

2017 tarihli diyarbakır çocuk cezaevi cinsel istismar ve şiddet iddiası;
!! geçersiz url !! 2 kez linki yeniledim urlyi eklemiyor şöyle bırakayım ;
www.gorulmustur.org/icerik/...


çocuk ceza evleri kapatılsın girişiminin konu ile ilgili açıklaması;


bizler, insan hakları ve çocuk hakları alanlarında çalışan ve aşağıda imzası bulunan sivil toplum kuruluşları olarak, bugün, ankara, izmir, diyarbakır, mersin, istanbul ceza infaz kurumları önünde “çocuk cezaevleri kapatılsın” demek ve çocuklarla görüşmemize izin verilmesini dile getirmek için toplandık.



yakın tarihte başta pozantı, şakran, kürkçüler, antalya ve en son olarak sincan çocuk ceza infaz kurumları’nda kalan çocukların işkence, kötü muamele ve diğer onur kırıcı muamelelere maruz kalmalarını insanlık adına utançla ve büyük bir kaygıyla takip ediyor ve çocuklara yapılan ihlallerin sona erdirilmesi için yetkilileri göreve çağırıyoruz.



türkiye cumhuriyeti devletinin, cezaevlerinde bulunan çocuklara karşı kamuoyuna yansıyan onur kırıcı muameleleri nedeniyle uluslararası sözleşmeleri ihlal ettiği açıktır.



insan hakları sözleşmesinin, “hiç kimse işkenceye, insanlık dışı ya da onur kırıcı ceza veya muameleye tabi tutulamaz” şeklindeki 3. maddesi; çocuk haklarına dair sözleşmenin 37. maddesi’nde düzenlenen;



a. hiçbir çocuk, işkence veya diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ve cezaya tâbi tutulmayacaktır.



b. hiçbir çocuk yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmayacaktır. bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır.



c. özgürlüğünden yoksun bırakılan her çocuğa insancıl biçimde ve insan kişiliğinin özünde bulunan saygınlık ve kendi yaşındaki kişilerin gereksinimleri göz önünde tutularak davranılacaktır. şeklindeki düzenlemeler bugünün türkiye’sinde devlet eliyle açıkça ihlal edilmektedir.



suça sürüklenen çocukların toplumsallaşmalarının alternatif tedbirlere gidilerek yine toplum içinde ve toplumla birlikte yapılması gerektiği uluslararası hukukun ve modern aklın gereğidir. ülkemiz cezaevlerinde bulunan çocuk sayısı göz önüne alındığında alternatif tedbirlerle çocuk cezaevlerini gereksiz kılacak bir yapılanma çocuklar yararına oluşturulabilir.



çocuk cezaevlerinin çocukların suça sürüklenmesinin önüne geçemediği, tahliye edildikleri süreçten sonra devletin bu çocuklara sahip çıkmadığı, devletin bu konuda herhangi bir politika ve uygulamasının söz konusu olmadığı dolayısıyla çocuk ceza adalet sisteminin amaçlarına kesinlikle ulaşılamadığı artık görülmeli ve kabul edilmelidir.



çocuklara açıkça zarar veren ve uluslararası sözleşmelerinin ihlali sonucu yaratan bu yapının kesinlikle ortadan kaldırılması ve çocuk cezaevlerinin kapatılması; alternatif olabilecek modellerin geliştirilmesi ve alt yapısının, kurum ve kuruluşlarının acilen oluşturulması zorunludur. çocuk tutukluluğuna son verilerek çocuk cezaevleri bütünüyle kapatılıncaya kadar, biz “çocuk cezaevleri kapatılsın girişimi” üyesi sivil toplum kuruluşlarına cezaevlerinin kapılarının açılmasını talep ediyoruz.



yine çocuk cezaevlerinde yaşanan hak ihlalleri konusunda toplumu daha duyarlı hale getirmek ve bu taleplerimizi, toplumun en geniş kapsamına yayarak öncelikle adalet bakanlığına, tbmm başkanlığına ve cumhurbaşkanlığına sunulmak üzere türkiye genelinde bir imza kampanyası başlattığımızı da buradan sizler aracılığı duyuruyoruz. imza kampanyası sürecinde kamuoyunu çocuk cezaevlerinde yaşananlar konusunda daha duyarlı hale getirmek ve bilgilendirmek için, çalıştay, konferans, kitap, broşür ve basılı eser hazırlanması, cezaevlerinde yaşananları raporlama, sinema tiyatro gösterimi, bilgilendirme masaları vs.. bir dizi etkinlik girişimimiz tarafından tüm türkiye kapsamında gerçekleştirilecektir.



bizler –şimdilik-18 ayrı sivil toplum kuruluşu olarak, çok güçlü ve ısrarlı bir biçimde bu çağrımızı yineliyoruz ve “çocuk cezaevleri kapatılsın!” diyerek çocukları görme, çocuk cezaevlerinin toplum gözetimi ve denetimine açılması talebimizi yineliyoruz. kamuoyuna saygılarımızla duyurulur!



çocuk cezaevleri kapatılsın girişimi






çocuk ceza evleri kapatılsın girişimini destekleyen dernekler;

insan hakları derneği,türkiye insan hakları vakfı, çağdaş hukukçular derneği, gündem çocuk derneği, tutuklu ve hükümlü aileleri hukuk dayanışma dernekleri federasyonu (tuhad-fed), özgürlüğünden yoksun gençlerle dayanışma derneği (öz-ge der),insan hakları ve mazlumlar için dayanışma derneği (mazlumder), ceza infaz sisteminde sivil toplum derneği (cisst), sosyal hizmet uzmanları derneği (shuder), türkiye çocuklara yeniden özgürlük vakfı,iştar kadın merkezi, uluslararası çocuk merkezi, çocuklar için adalet takipçileri, eğitim ve bilim emekçileri sendikası (eğitim sen), çakıl derneği, toplumsal dayanışma için psikologlar derneği (todap), sağlık ve sosyal hizmet emekçileri sendikası (ses), çocuk istismarını ve ihmalini önleme derneği
devamını gör...

ocaklı ada kalesi

istanbul'un şirin ilçelerinden bir olan şile'de bulunur. cenevizliler'den kalma bu kalenin tarihi 2000 yıldan fazladır. üzerinde bulunduğu adada ki kireç taşlarından yapılmıştır. yüksekliği 12 metredir. bizans ve osmanlı dönemlerinde gözetleme kulesi olarak kullanılmıştır. 20 25 askerin anca içine sığabileceği kalenin alt katında bir mahzen bulunur.

bir dönem çoh möhüm çoh böyük bir hazine sakladığı iddiası ile önce defineciler tarafından talan edilmiş sonrasında ise; sünger bob fetişi olan kimseler tarafından restore edilmiştir.

milyonların aklında tek bir soru; neden?*
devamını gör...

çaylak yazarların bilmesi gerekenler

#607074 numaralı tanımda meja gayet güzel bilgiler vermiş bende biraz izninizle kendi önerilerimi bu başlığa eklemek istiyorum.
öncelikle faydalı olduğunu düşündüğüm birkaç entryi bu başlığın altında toplayarak başlamak istiyorum girdiye tekrar tekrar aynı şeyleri yazmamak adına.

hepimizin zaman zaman sözlükte görmek istemediğimiz yazarlar/girdiler/başlıklar olabiliyor. bu gayet normal canınızı sıkmaya gerek yok, gördüğünüz entrylerden rahatsız olduğunuz durumlarda entrylerin altında bulunan şikayet et butonunu kullanarak moderasyona entryi ihbar edebilirsiniz bu en temel hakkınız kullanın o butonu ama yetmez bana daha kişiselleştirilmiş bir sözlük deneyimi yaşamak istiyorum derseniz de sevgili yazarımız mellisho burada sizler için tane tane anlatmış okuyun/okutturun sevgili çaylaklar.
#707805

sözlük hepimizin olduğundan mütevellit yukarıda bahsettiğim girdi dışında hala sorunlarınız çözülmediyse yada eklenmesini istediğiniz ekstra özellikler varsa talepleriniz varsa onlar içinde moderasyonun açmış olduğu şöyle bir başlık var çekinmeden ziyaret edin, kendinizi güzel güzel ifade edin; kafa sözlük için öneriler

sözlükte bir takım yenilikler yapılıyor sık sık gerek katagori eklemeleri/ kokpit bölümüne yapılan eklemeler yada düzeltilen buglar ile ilgili onları düzenli olarak takip etmek için moderasyonun açmış olduğu kafa güncelleştirmeler başlığını takip edebilirsiniz. yeniliklerden haberdar olmak şart malum yaz hala gelmedi mağaralarda üşütmeyelim.*

sözlükte yine sık sık etkinlikler düzenleniyor onlardan haberdar olmak için katagorilerin olduğu bölümde sözlük içi bölümü var oradan sözlük içinde düzenlenen etkinliklerden/olaylardan/yayınlardan haberdar olabilirsiniz. ara sıra göz atmakta fayda var.

entry yazarken kullanabileceğiniz bazı fasileteler var hemen aşağıda onları kullanmayı öğrenmeniz hem sizin için hoş olur hem de sözlük içi entry kirliliğine sebebiyet verilmez. sırasıyla tek tek anlatayım hepsini sizlere;

''b'' harfi ile sembolize edilen fasilite metin içinde öne çıkarmak istediğiniz kısımları daha kalın puntolarla yazmanızı sağlar. örneğin; bu metini sizlere fasiliteleri tanıtmak için yazıyorum.

''i'' harfi ile sembolize edilen fasilite metin içerisinde yine öne çıkarmak istediğiniz kısmı italik yazmanızı sağlar. örneğin; italik denemesi özellikle metin içerisinde bir şiirden yada kitaptan alıntı yapıyorsanız yada diyalog varsa bu fasiliteyi kullanmanız göze çok hoş görünür. örneğin; ''amerigan başkanı dahil herkese haber verin, evet, amerigan başkanı dahil''

''bkz'' fasilitesi ise yazacağınız entry içerisinde başka bir başlığa yönlendirme yapmak istediğiniz kısımlar için kullanılır. örneğin; (bkz: kafa sözlük formatı ve kuralları) bu fasiliteyi gbkz'dan ayıran kısım ise birinde ''bkz'' kısmının görünmesi diğerinde ise yönlendirdiğiniz başlığı metnin içine gömmesi. entry içerisinde kullanacaksanız gbkz kullanmaya özen göstermeniz girdinin göze daha estetik görünmesini sağlar ancak entrynin sonunda farklı kaynaklara yönlendirecekseniz bkz kullanmanız daha hoş olur. ikisinin arasındaki farkı ayırt edebilmeniz için ikisininde kullanıldığı örnek bir entry bırakayım hemen buraya; #701640

yıldız şeklinde bir bakınız daha var hemen gizli bakınızın yanında işte bu öptün formatı eyledin viran dedirtmemek için sıklıkla kullanılması gereken bir fasilite olur kendisi. imoji bırakmak yada kısa açıklamalar yapmak istediğinizde o yıldızlı bakınızı kullanın ki burası twitter yada instagrama dönüşmesin. örneğin; *

alııntı kısmı ise içlerinde en önemlisi olabilir şayet bir internet sitesinden yada bir kitaptan doğrudan alıntı yapıyorsanız ve bunu alıntı kısmının içine yazmazsanız telif problemleri çıkabileceği için girdiniz silir ve sizde ceza alabilirsiniz o sebeple alıntı yaparken özen göstermeniz ve onu alıntı fasilitesinin içine yazmanız gerekir. örneğin;

“bacha bazi” yaklaşık bin yıldır süregelen bir afganistan ve pakistan geleneğidir. çocuk anlamına gelen “bacheh” ve oyun oynamak anlamına gelen “bazi” sözcüklerinin birleşiminden türemiş bir ifadedir.


gel gelelim spoiler kısmına bakın bu sözlükdaşların sinirlerini bozmamak için kullanmanız gereken bir fasilete yine özellikle kitap ve filmlerle ilgili spoiler sayılabilecek bilgi veriyorsanız bunu spoiler fasilitesinin içine yazmalısınız ki kitabı okumamış yada filmi izlememiş kişi o spioileri yemesin. örneğin;

filmin sonunda bihter ölüyor matmazel


gel gelelim son fasiliteye link bırakmak için kullanılır. bunun amacı ise gerek metin içerine bırakacağınız linkleri metinin içine gömerek estetik bir görüntü yaratabilmek gerekirse kaynakları entry sonuna eklerken linki uzun uzun bırakmak yerine yönlendirdiğiniz kaynağın ismini yazarak bilgilendirmek için kullanabilirsiniz. örneğin; #435541

ve son olarak ekleyeceğim bir iki hap bilgiyi bırakayım şuraya;

sözlüklerde kendi nickaltına sürekli girdi yazarak gündeme taşımak hoş karşılanmaz, yapmayın öyle şeyler.
insanlarla ikili münakaşaya girmek yerine sorunu çözemediğinizde online listesinde yer alan moderatörlere mesaj atarak çözmeye çalışın, her sözlük içi konu ile ilgili başlık açmayın. sorununuzu moderasyon ısrarla çözmüyorsa elbette konuyu sözlüğe taşımak hakkınız ancak sürekli sürekli bu tarz başlıklar açmak hoş karşılanmaz.

eyyorlamam bu kadar, herkese iyi sözlükler efendim*
devamını gör...

sosyokültürel referans içeren hakaretler

sosyokültürel referans içeren hakaretler, birey ve grupların ötekileştirilmesi ve yalnızlaştırılmasına sonsuz hizmet etmektedir. yalnızlaşan grupların muhalif oluşumları ise zaman içinde radikalleşmesi ile toplumun huzur ve konfor ortamının bozulmasına sebebiyet verebilmektedir. özellikle azınlık grupları tanımlayan sözcüklerin toplumun geneli tarafından hakaret ifadesi olarak kullanılması gruplarca savunma mekanizması geliştirme ihtiyacını ortaya çıkarıyor. günümüz türkiye siyasetçileri bu gruplaşmadan beslenerek oluşturduğu sözde düşmanlar ile insanı insana kırdırıyor ve en nihayetinde devlet kavramını kutsallığına atıfta bulunarak varlıklarını devletin bekası için gereklilik olduğu iddiasını öne sürüyor. sivil halk kendi içerisinde var olma savaşını verirken malum siyasiler o güzel dolarcıkları, o güzel ayakkabı kutuları içerisinde, o güzel gemiciklere yükleme fırsatı buluyor. tamamen duygusal * sebeplere dayanan bu varoluş mücadelesi zaman zaman silahlı terör eylemlerine dönüşerek bir çok masum insanın hayatına mal oluyor.

bu noktada özellikle sivil vatandaşların bu tür propaganda içerikli söylemlere sahip olan şahıslara karşı özenli olması son derece önem arz ediyor. siyasi iktidarlar mutlaka son buluyor ancak toplumun barış ve huzurunun teminatı olan vatandaşların birine karşı güveni ve tahammülü geri dönülemez yaralar alıyor. bu toplumsal yaraları sarmak ise göstermelik açılım süreçleri vs. gibi bir gaz alıp gidicem ben abi diyen grup dışında kimse üzerinde olumlu etkiler bırakmıyor.

dönem dönem farklı fraksiyonlar iktidar olduklarında ise öncelikle kendilerine zulüm eden gruplardan intikam alma yarışına giriyor. bu intikam alma yarışlarından ise en çok çekecek olan ise öncelikle z ve alfa kuşakları olacak. bir diğer konu ise çok fazla fraksiyon bulunan türkiye'de intikam alma sırasını bekleyen grupların çok fazla oluşu. bu sebeplere dayanarak özellikle sivil vatandaşların daha fazla onarılamaz toplumsal yaralar almadan önce diline yerleşen başta ırkçı hakaretler olmak üzere kişilerin mezhebini, kültürü, soyunu, dilini, yaşadığı coğrafyayı hedefe alan söylemleri kullanmayı bırakması gerekiyor.

bugün türkiye'nin en büyük sözlük platformu olan sitede; ''k*rtlerin kokması'', ''alev*ler'in dinsiz olması'' gibi sonsuz başlığı ve başlığı destekler nitelikte girdiği görmek işten bile değil. bu noktada başta halka arz oluşturan her türlü yazılı ve görsel basın ve platform sahiplerinin özenli olması mutlak önem taşıyor.
devamını gör...

atina

kahvemi yaptım, ellerimi ovuşturdum ve fonda temaya uygun olarak an eisai ena asteri çalıyor.-yine ne güzel söylüyor iki gözümün çiçeği- şimdi yazmaya başlayabilirim.

istanbul sabiha gökçen havalimanındanathen-eleftherios venizelos havalimanına bir buçuk saat süren bir uçuşta ulaşıyorsunuz. şehir merkezine inmek için; mavi renkli hat olan metro ile syntagma yada monastiraki meydanlarına inebilir yada taksi ile yaklaşık 30 euro bir ücret karşılığında ulaşabilirsiniz. muhtemelen kalacağınız yerler buralara yakın olacaktır.

ben dafni bölgesinde kaldığım için o civardan başlayarak anlatacağım atinayı. kaldığım pansiyondan 500 metre kadar yürüyerek kırmızı renkli dafni metro istasyonuna gidiyor ve ardından 3 4 durak olmalı yanlış hatırlamıyorsam syntagma meydanına iniyordum ama önce dafninin metro istasyonunun çevresini anlatayım biraz büyük bir alanın çevreleyen kafeler,büfeler ve seyyar satıcılar bulunuyor. metro istasyonunun sol tarafında bulunan siyah konseptli kafenin peynirli kurabiyeleri çok güzel söylemeden edemeyeceğim. açık havada oturabileceğiniz bol miktarda bankta bulunuyor çevrede ancak bu civarda görülecek olanların pek bir tarihinde ve özelinde manası olmadığı için hızlı geçiyorum. syntagma meydanın bembeyaz tasarlanmış metro istasyonundan hızlıca merdivenleri tırmandığınızda önünüzde kocaman bir alan ve alanın sağ tarafında parlamento binası karşılıyor sizi. parlamento binası, önünde 10 tane sütun bulunan krem ve beyaz renklerin ağırlıkta olduğu bir yapı. parlamento binasının önünde olan boş meydanda bol miktarda evsiz insan, müzik yapan gençler, turist olduğunuzu 500 metreden koklayarak hisseden satıcılar ve dilenciler bol miktarda bulunuyor aman diyeyim dikkatli olun.

hemen karşısında bulunan binaların arasında insanların yoğunlukla yürüdüğü caddeyi göreceksiniz.ermou caddesi syntagma ve monastiraki meydanlarını bağlayan tarihi bir cadde. cadde üzerinde göreceğiniz kafelerin çoğu türkiyede göreceklerinizden pek farklı değil aslında ancak ara sokakları talan etmeniz halinde ouzo içebileceğiniz sevimli barlar ile karşılaşmanız çok olası. arnavut kaldırımlı ermou sokaklarında gezerken her köşede tarihi bir yapı görmeniz pek mümkün. caddenin sağında solunda bulunan evler genellikle 2 katlı ve alçak yapılar. caddede yürümeye devam ettiğinizde sonlarına doğru sizi the byzantine church of panaghia kapnikarea kilisesi karşılayacak. -itiraf etmeliyim, yapıldığı dönemde itibar ve tasarruf ilişkisi henüz kurulmamış olduğundan dehşete düştüm. nasıl yani?- 11. yüzyıldan kalma, meryem anaya adanmış bu ihtişamsız kilisenin üzerinde bulunan yaprak ve kalp desenleri karakteristik yapısını yansıtıyor dönemin. kiliseyi çevreleyen taşlardan örülü alçak duvarların üzerinde her daim sigara içen gençleri görmek mümkün. -yok yok duvarlarına kalp içinde isimlerini yazmıyorlar-

caddede bol miktarda müzik yapan gençleri görünce artık sonunun geldiğini anlıyorsunuz yoksa bir an hiç bitmeyecek gibi geliyor o cadde. monastiraki meydanına geldiğinizde ise kendinizi istanbul/ümraniye meydanda gibi hissediyorsunuz bir ferahlık geliyor. efendim suriyelisi nargilesini içiyor, bangladeşliler bi tövbe estağfirullah kokan yemekler pişiriyor, inanmazsınız iş makinesi izlerken çekirdek çitleyen yunan bir teyze ile tanıştım azıcık sohbet ettik az kala oğluna alıyordu beni ucuz kurtuldum. neyse garip detaylar vermeyi bırakmam gerekiyor acilen. meydanı çevreleyen binaların altlarında bol miktarda balık restoranı bulunuyor, benim deneyimlediklerim gayet lezzetliydi.

meydanda biraz oturup güneşin çökmesini bekliyorsunuz. siz bekleyin yani ben o güneşin alnında acropolise tırmanmaya çalıştım yazık günah siz etmeyin öyle şeyler. oturduğunuz herhangi bir kafede son derece lezzetlifrappeler içebilirsiniz o sırada hem biraz dinlenmek içinde çok uygun biryer.

-yazarın burada beli tutuldu, bi sigara molası verdi geri gelecek, yani inş-
bu girdiden sona kafa sözlük yazarlarından şu başlığa destek vermelerini rica ediyorum*
(bkz: moderasyon supportgirle maaş bağlasın kampanyası)

artık acropolise çıkmaya hazırım! ara sokaklardan acropolise uzanan yolu çıkarken muhtelif hediyelik eşya satan dükkanları görmek mümkün buralardan helenistik dönem detaylı taçlar,elbiseler ve sandaletler almak mümkün. bir dahaki gidişimde kombinimi tamamlamaya ant içtim. yukarı doğru tırmanış zor olacak o sebep ile mümkün mertebe rahat kıyafetler giymeye özen göstermeli ziyaretçiler. yaklaşık 1 2 km süren tırmanışın sonunda acropolis tüm ihtişamı ile sizi karşılıyor olacak. harika bir atina manzarası izleyecek olacaksınız bu sebeple bir miktar tıkınmalık nevaleyide yanınıza almanızda da fayda var.

daha çok fazla anlatılacak şey var ama tükendim. o sebep ile arada gelip bu başlığın altında anlatmaya devam edeceğim.
okuyan herkese şimdiden teşekkür eder, esenlikler dilerim.
devamını gör...

yetenekleri farklı olan kişi

bu başlığa yazmadan önce sevgili boop ile kısa bir sohbetimiz olmuştu. ben de bu sohbete istinaden bu başlık altında türkiye'de ikamet etmekte olan engelli vatandaşlara yaklaşım konusunda kısa bir inceleme yazma gereği duydum. bu girdinin ilerleyen kısımlarında okuyacaklarınız bir çoğunuzu rahatsız edebilir.

hazırsanız kemerleri bağlayın sert bir giriş yapacağız konuya.

engellilik başlığına türkiye'de ikamet eden engelli bireylerin sorunlarını mesleki tecrübelerime dayanarak yazdım. okuyacaklarınıza hazırlık olması için öncelikle orada yazmış olduklarımı okumanızı öneririm.

türkiye'de ikamet etmekte olan engelli vatandaşlarımızın büyük çoğunluğu bugün ifadelerden ziyade imkanlar noktasında güçlük geçmektedir. küçük yaşlardan itibaren ihtiyaç duydukları destek eğitim kapsamında bulunan özel eğitim ve rehabilitasyon hizmetlerinden ayda toplam 12 saat yararlanabilmektedir. evet, doğru duydunuz 1 ay içerisinde toplam 12 saat. çocuklarda ayda 8 saat bireysel eğitim ve 4 saat grup eğitim hakkı tanınmaktadır. bu süre içinde çocuklar engellilik derecelerine göre yaşıtlarının sahip olduğu fiziksel, bilişsel ve duygusal gelişim düzeyine erişmeye çalışır ancak aklı selim ile düşünen her birey bu sürenin yetersizliği karşısına dehşete düşmektedir.

özellikle 2-5 yaş arasında uyaran eksikliği tanısı almış çocuklarda yoğunlaştırılmış eğitim alması halinde raporlarının tamamen kalkması söz konusu olabiliyorken - ki bu hayatının geri kalan kısmını tamamen bağımsız sürdürebilmesi manasına gelir- inisiyatif alınmayarak kısıtlı eğitim süresince ''ne olabiliyorsa o olsun '' mottosuyla kayıp ediliyor ve çok uzun yıllar boyunca eğitim almak durumunda kalıyor ve çoğunlukla tamamen bağımsız hale gelemiyor. bu durumun temel sebebi ise eğitim yukarıda bahsettiğim üzere eğitim sürelerinin kısıtlılığı. buradan okuyabileceğiniz üzere ebeveynler kendilerini yırtıyor ''ders saatleri yetmiyor'' diyerek tabi sonuçlar ne? büyük puntolar ile yazacağım; hiç

gel gelelim bu çocuklar güç bela sosyal hayata katılabilecek bilişsel becerileri kazandığı durumda onları bekleyen senaryoları incelemeye. lise ve en az ön lisans bölümlerinden mezun olanlar ekpss sınavına girerek devlet dairelerinde iş bulabiliyor ancak kadro açılırsa. * eyy devletlü han sultan hazretlerinin öyle deliler gibi kadro açıp istihdam sağladığı söylememi beklemiyordunuz her halde, değil mi? buradan bir tık yapıp 2021 yılında açılan kadroları inceleyebilirsiniz. koskoca şehirlerde 1-2 kişi kadroya geçebiliyor ve bu insanlarda gayet sınav ücreti ödüyor. koskoca ösym, çocukların cebinde ki 120 lirada göz dikiyor ama bu başka entrynin konusu.

eee bu insanlar taş yemeyecek değil mi? amaç ne? kişiyi en bağımsız yaşayacak hale getirmek. bunun için ne gerek? iş gerek. doğru düzgün engelli personel istihdam çalışmaları yapılmadığı için özel şirketler sanki bu insanlar çalışmıyormuş gibi, babasının hayrına aylık ödeniyormuş gibi muamele ile çalıştırıyor insanları. bildiğiniz mesaiye kalıyorlar, kaybolan evraklardan dolayı sürekli yönetime şikayet ediyorlar çünkü iş ahlaksızlığının da afrikası türkiye. iş yerinde karşılaşılabilecek her türlü aksiliğin sorumlusu tutuluyor ve çok ciddi mobbinge maruz kalıyorlar. bu mobbingi uygulayan şirketleri burada saymaya başlasam, sizde boykot kararı alsanız; markete gidince alış veriş yapacak 3 tane firma bulamazsınız o boyutlara ulaşan bir haksızlık söz konusu.

yani yukarıda bahsettiklerimden özetle türkiye'de yaşamakta olan engelli vatandaşların hitaplardan önce somut ihtiyaçlarına cevap veren resmi yönetmeliklere ihtiyaçları var. insana insan gibi muameleye ihtiyaçları var, hepimiz gibi. her şeyden önce insanın varlığına duyulan saygıya ihtiyaçları var, hepimiz gibi. türkiye'de yaşayan engelli vatandaşların somut dertleri var ve dolayısıyla öncelikle somut çözümlere ihtiyaçları var.

somut derken hakikaten somut düzenlemelere ihtiyaçları var. şekil a;

kullanıcı tarafından yüklenmiş görsel


gel gelelim ifadenin yerine yurduna önemine. evet, yukarıda okuduklarınız girdi hükmünde giriş metni idi.

sosyokültürel referans içeren hakaretler başlığında bir miktar inceledik aslında bu durumu. biz memlekette asıl konuşulması gereken husus; g.te g.t demek değil. götü göte hakaret olarak kullanmak şöyle ki kör olmak, sağır olmak, zihinsel engelli olmak bir durumu ifade eden sözcüklerdir ancak yolda ayağı taşa takılan arkadaşınıza; ''kör müsün abi?'', aynı cümleyi iki kere kurmak zorunda kaldığınız arkadaşınıza; ''sağır mısın aq?'' *, kavga sırasında saçma sapan hareketler eden arkadaşınıza; ''spastik misin hocam?'' derseniz şayet bu durumu engel türünden etkilenmiş insana diyemezsiniz çünkü daha önce bunu hakaret mahiyetinde kullanmış olmanız vicdanınızı rahatsız etmeye başlar ve kişilerin, kişisel özelliklerini hakaret olarak kullanma durumu o kişisel özelliğin terminolojisine karşılık gelen ifadeden daha hasar vericidir.

bu durumu bir hikaye ile daha açıklayıcı hale getireyim isterseniz;
dipnot; sal artık sal diyenleri duyuyorum. o sebeple hikaye kısmını spoiler olarak yazacağım dileyen o kısmı atlasın.


yıllar evvel ben bir devlet üniversitesine bağlı otizm merkezinde öğretmen olarak çalışıyor aynı zamanda okuyordum. 1 yıl boyunca bu okulda çalışmaya devam ettim. her ne ise. bu kurumun ismi ilk başlarda ; otistik çocuklar okulu idi daha sonra otizmli çocuklar iş okulu oldu en son özel gereksinimli bireyler iş okulu oldu ancak bilin bakalım ne değişmedi? eğitim yönetmeliği. o üniversitede derslere giren koca koca profesörler yan odamda çaylarını yudumladı derslere girmedi. ekstra projeler yürütülmedi. şimdi sorarım size; bunca isim değişikliği neye hizmet etti? yalnızca bizim vicdan mastürbasyonu yapmamıza yaradı ben söyleyeyim size. 18 yaşımdan itibaren özel eğitim sektöründe aralıksız çalıştım. üniversite okurken özel rehabilitasyon merkezlerinde çalıştım, üniversiteye bağlı olanlarda çalıştım, koca koca profesörlerle ders anlattım ama günün sonunda benim yukarıda bahsettiğim; ''kişinin özellikleri hakaret malzemesi edilmemelidir'' düsturunu öğretemedim.


hikaye time bitti.

girdinin konusuna geri dönelim buralar dağılmadan. türkiye'de asıl mevzulardan birisi bizim kültür olarak kişisel özellikleri hakaret yada hitap olarak kullanmak konusunda takıntımız. her köyde vardır değil mi bir çolak ahmet, sağır fatma , topal hüseyin işte bu mesele biraz bizim kanımıza işlemiş işin doğrusu halbuki bugün gençler bilgisayar oyununda biraz kötü oynayan oyuncuya; ''kolsuz musun? sjhfjkdfhsdk'' diyor. peki ya gerçekten kolsuz birini gördüğünde?

bizim ülkede ilk girdide bahsedilenlerden önce somut problemlerin çözülmesi ardından kişinin özelliklerinin hakaret mahiyetinde kullanılmasının ayıp olduğu düsturunun oturması gerekiyor. zira bugün türkiye'de yumuşatılan kibarlaştırılan ifadeler muhatap için değil kurum yada şahısların vicdanını rahatlatması için yumuşatılıyor.

sonuna kadar okuyan herkese teşekkür ederim efendim. kafanıza kalpler fırlatıyorum*
devamını gör...

gömülü öğretim

tanım :“özel gereksinimli çocukların günlük sınıf etkinliklerine, rutinlerine ve geçişlerine katılımını ve bu etkinlikler içerisinde öğrenmelerini desteklemek amacıyla geliştirilmiş bir doğal öğretim yaklaşımı”

daha derinlemesine açıklamak gerekirse özel gereksinimli çocuklarda öğrenmesini hedeflediğimiz beceriler yada kavramları günlük yaşam içerisinde yada yapılandırılmış ortamda çaktırmadan öğretmek olarak açıklanabilir. örneğin: çocuğa, sayı kavramı öğretilecek ise bunu ardışık sayıların kullanıldığı şarkıları söyleyerek, merdivenleri çıkarken sayarak veya seksek oynayarak öğretmek örnek gösterilebilir. bu öğretim yönteminin pratik yanlarından biri çevrede ki tüm uyaranlar önceden hazırlık gerekmeksizin çocuğa materyal olarak sağlanabileceği gibi günlük yaşamında karşılaşabileceği durumlar veya nesneler sayesinde de kazandırılabilir. burada önceden düzenlenmiş eğitim ortamı sağlanabileceği gibi çocuğun seçtiği materyal yahut oyunda araç olarak kullanılabilir. çocuğun etkin katılımın desteklendiği bu yöntemde bilişsel davranışçı eğitimin aksine sınırlılıklar yoktur çünkü her ortam eğitim ortamıdır, her materyal eğitim materyalidir.

bunun dışında çocuğun günlük yaşamında kazanılmasının hedeflendiği özbakım becerileri ve günlük yaşam becerileri uygulanması gerektiği anda uygulanarak öğretmene zamandan da taasaruf imkanı sağlar. örneğin: el yıkama becerisini kazandırmak için özel olarak uygun ortamın sağlanmasını beklemek yerine sınıfta uygulanan sanat etkinliğinin ardından el yıkama becerisine ihtiyaç duyulduğunda gerekli beceri analizi uygulanarak öğretilebilir.

gömülü öğretimin en net gözlemlenebildiği modellerden biri akran öğretimidir. yaşıtlarını örnek alan özel gereksinimli birey onları taklit ederek yeni kavramlar veya davranışlar gösterir. özellikle okul çağında ki özel gereksinimli çocuklarda, sosyalleşmeye başlamasının ardından yeni cümleler kurmaya başlası ve yeni akademik beceriler edinmesi gömülü öğretimin en güzel örneklerindendir.
devamını gör...
devamı...

ekpss

açılımı: engelli kamu personeli seçme sınavı
2014 yılı 28906 sayılı bakanlar kurulu kararı ile özel gereksinimli bireylerin devlet kadrolarında çalışmaları için getirilen sınav türüdür.
sınava başvuru yapabilmek için en az ortaöğretim mezuniyeti şartı aranmaktadır. özel gereksinimli bireyin eğitim durumuna göre ortaöğretim, lise ve yüksek öğretim türlerinde adaylar sınava tabi tutulurlar. sınavlarda temel olarak türkçe,matematik,sosyal bilimler ve genel kültür alanlarında sorular bulunur. adayların sınava başvurabilmeleri için şu şartları taşımaları mecburidir:
türk vatandaşı olmak
en az ortaöğretim mezunu olmak
kamu haklarından mahrum bulunmamak
18 yaşından büyük olmak (15 yaş üstü içinde özel izin alınabiliyordu ama tam emin değilim)
%40 ve üzeri çalışabilir durumda olmak.(bu madde sağlık raporuna tabidir. gerekli incelemeler sonucu sağlık kurulu belgeyi düzenler.)
şartları karşılayan adaylar sınavlara katılarak varsa meslekleri yoksa memur olarak görevlendirilir.
sınava katılabilecek engel grupları sırası ile şöyledir:
zihinsel yetersizliği bulunanlar,
görme engelliler,
işitme engelliler,
genel engelliler,
dahil olduğu grup doğrultusunda adaylar test sırasında yazılı şekilde veya işitsel şekilde sınav olur( sınav sorumlusu öğrenciye soruları okur ve cevabını sözel olarak alarak onun yerine optik formu doldurur.)

tanım bu kadardı burdan gerisi bir öğretmenin gözünden ekpss'nin değerlendirilmesi.

öncelikle özellikle zihinsel yetersizliği olan çocukların yıllar boyunca geçtiği örgün öğretim onların akademik beceriler kazanmasına yönelik olmaktan ziyade sosyalleştirmek ve topluma kazandırmakta ilgili olduğu için öğrenciler başarısız olduğu dersler sebebiyle sınıf tekrarı yapmıyor yalnızca sınıf atlatılıyor kaynaştırma eğitimi
ve sonra o çocuklardan hayata atılma noktasında akademik dönüş bekleniyor burada ki tutarsızlık çocukların zaten negatif şartlar ile mücadeleye başladığı hayatta onları 1-0 dan çok daha geriye düşürüyor. ailelerin üzerinde ki (ölümlerinden sonra ) gelecek kaygısı ve çocuğunun bir işe girip hayatını idame ettirebileceklerine dair ümitleri zedeliyor ve streslerini arttırıyor ama buna rağmen tuvalet becerisini 10 yaşında kazabilmiş çocuktan kalkıpta tarih çözmesini beklemek abesle iştigal oluyor.

bunun dışında diğer engel gruplarında da çocuklar için de şu şekilde bir seyir oluyor çocuklar bir şekilde başarı ile okullarından mezun olsalar dahi ekpss sınavını kazanamadıkları durumda şirketlerin engelli personel kadrolarında iş aramaya başlıyor ancak orada ki problemleri ayrıca bir başlıkta anlatmak gerek o apayrı bir dert zira. ekpss sınavında başarıya ulaşmaları durumunda ise güvenlik soruşturması (?) gibi saçma sapan süreçlere takılarak aylarca iş başı yapmayı bekliyorlar ve bunun da ötesinde ''sen çalışma biz sana para verelim'' zihniyetinin kurbanı olup %40lık raporlarını %60'a çıkarttırarak engelli bakım parası almaya hak kazanmak için uğraşıyorlar zira başka seçenekleri kalmıyor bu durumda kaynaştırma eğitiminin amacına aykırı şekilde özel gereksinimli bireyleri evlerine hapis ediyor.

engelli bakım parası ödenmesi yerine bir çok insana aynı ödenecek mebla karşığında iş imkanı sunulması bir çok açıdan gelişimi destekleyen unsur olacak ancak maalesef böyle düşünülmesinin yanında engelli bireylere milli eğitimin sırtında ki kambur olarak bakılıyor ve ayda 4 saat üstünde grup dersi ödeneği bile verilmiyor.

aşağıya link olarak engelli bireylerin üretime katıldığı linkler bırakacağım. okuyan herkese teşekkür ederim.

www.haberler.com/...
www.batmanyon.com/...
www.pendik.bel.tr/...
devamını gör...

eva busch

1909 berlin doğumlu ses sanatçısı olan eva busch. ünlü opera sanatçısı emmy zimmermann kızıdır. hayatının büyük bir bölümünü naziler ile mücadele etmeye harcamış hatta faşist nazi yönetimi son bulana kadar 4 sene kadar nazi kamplarında esir tutulmuştur. eşi ile birlikte uzun yıllar sürgün hayatı yaşamıştır.

bilinenin aksine naziler yalnızca yahudileri hedef almıyorlardı. ideolojilerine karşı olan birçok alman asıllı insanları kamplarda öldürüyor yada sürgün ediyordu. kaynağını hatırlamıyorum ancak bulursam girdiyi sonrasında tekrar editlerim; komşuları ile problem yaşayan birçok insanın nazilere ihbarı ile bile binlerce insan hayatını kaybetti. ilginç bir bilgi olarak bu ihbarların bir çoğu almanlar dışında azınlıklar tarafından yapıldığıydı. -komşularını ihbar edecek kadar gözü dönmüş insanlar ne kadar tanıdık geliyor değil mi?-

işte böyle bir dönemde eva busch gibi anti-faşist sanatçılar seslerini duyurabilecekleri kabarelerde rol aldı ve kendini gibi kamplarda esir tutulan arkadaşlarından johan esser ,rudi goguel gibi isimlerin bestelediği bir isyan marşı olan die moorsoldaten yeniden seslendirdi.

örnek bir iki eser bırakalım;


devamını gör...

normal sözlük'ü kullanarak 3. parti dahil tarayıcı çerezlerinin kullanımına izin vermektesiniz. Daha detaylı bilgi için çerez ve gizlilik politikamıza bakabilirsiniz.

online yazar listesini görmek için lütfen giriş yapın.
zaman tüneli köftehor rehberi portakal normal radyo kütüphane kulüpler renk modu online yazarlar puan tablosu yönetim kadrosu istatistikler iletişim