yazar: george orwell
yayım yılı: 1949
george orwell kitabı 1947 yılında yazmaya başladığında hasta ve yalnızdır. birçok zorluklarla yazdığı kitabı 1948 yılında tamamlar ve 48'i ters çevirip kitabın adını 1984 olarak belirler.
kitapta 3. dünya savaşı sonrasında dünya yeni bir şekle bürünür; okyanusya, avrasya ve doğu asya.
okyanusya'da mutlak hakimiyet büyük birader'dedir ve insanlar bu diktatör yönetim tarafından manipüle edilir. manipülasyonlara ve kontrol edilmelere karşı ayaklanma winston smith tarafından gerçekleşir.
''düşünün. çünkü henüz yasaklanmadı.''
yayım yılı: 1949
george orwell kitabı 1947 yılında yazmaya başladığında hasta ve yalnızdır. birçok zorluklarla yazdığı kitabı 1948 yılında tamamlar ve 48'i ters çevirip kitabın adını 1984 olarak belirler.
kitapta 3. dünya savaşı sonrasında dünya yeni bir şekle bürünür; okyanusya, avrasya ve doğu asya.
okyanusya'da mutlak hakimiyet büyük birader'dedir ve insanlar bu diktatör yönetim tarafından manipüle edilir. manipülasyonlara ve kontrol edilmelere karşı ayaklanma winston smith tarafından gerçekleşir.
''düşünün. çünkü henüz yasaklanmadı.''
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "gloria" tarafından 07.11.2020 19:35 tarihinde açılmıştır.
121.
tek oturuşta okuduğum kitap. bir akşam başlayıp ertesi gün sabaha kadar okumuştum. inanılmaz keyifli bir okumaydı. seneler oldu okuyalı bir daha mı okusam acaba diyorum.
devamını gör...
122.
bu romanda, geleceğin totaliter bir devletindeki hayat anlatılır, stalinist komünizmi hicveden bu eserde totaliter devletin hakikat bakanlığı'nın ön cephesinde, mermer üzerine oyulmuş -tek- siyasi partinin şu üç sloganı okunur : savaş barıştır! hürriyet esarettir! cehalet kuvvettir!
devamını gör...
123.
george orwell'in kült eserlerinden biridir.
totaliterliğin, bireyin zihnini ele geçirip kendisini gönüllü olarak sansürlemesini sağlamasının edebi ve distopik bir yorumudur.
big brother is watching you sloganı ile bir gözetim distopyası gibi olsa da, esasen anlatmak istediği bireyin içsel teslimiyettir. direnmemeyi öğrenmek. çünkü burada en acımasız baskı gözetim içinde olmak değil, suçluluk duygusudur. bireyselligın yok edildigi, zihnin kontrol edildiği, adeta robotik kitlelerce totaliter bir dünya düzeninde "düşünce suçu" sadece düşünmekle değil, "hissetmekle" de başlar ve tepeden tırnağa bütün hissi durumlar da kontrol altındadır. bu bakımdan aşk, isyanın en eski biçimidir. julia ve winston aşkında durum erotik bir özgürlük alanından ziyade varoluşsal bir isyan gibidir. sistemin "sadece çalış ve itaat et" dediği yerde sevişmek bile politiktir. günün sonunda aşk ve sevgi bile yeniden programlanır. çünkü bu distopyada aşk da "kontrol edilemeyen duygu" olarak yasaktır.
winston aslında hepimizi temsil eden bir karakterdir. işini yaparken "doğru" olduğunu düşünen ama içten içe yanlış hisseden; "biliyorum yanlış, ama rahatım yerinde" diyerek gerçeği unutan herkestir. 2+2=5, matematiksel bir yanlış hesaplama değil aslında bir toplum uzlaşması gibidir.
yazarın geleceğe ilişkin bu distopik senaryosu, geçmişte ve günümüzde siyasi arena göz önüne alınınca, son derece gerçekçi bir zemine de oturan, güncelliğini hiçbir zaman kaybetmeyecek bir anlatıdır.
totaliterliğin, bireyin zihnini ele geçirip kendisini gönüllü olarak sansürlemesini sağlamasının edebi ve distopik bir yorumudur.
big brother is watching you sloganı ile bir gözetim distopyası gibi olsa da, esasen anlatmak istediği bireyin içsel teslimiyettir. direnmemeyi öğrenmek. çünkü burada en acımasız baskı gözetim içinde olmak değil, suçluluk duygusudur. bireyselligın yok edildigi, zihnin kontrol edildiği, adeta robotik kitlelerce totaliter bir dünya düzeninde "düşünce suçu" sadece düşünmekle değil, "hissetmekle" de başlar ve tepeden tırnağa bütün hissi durumlar da kontrol altındadır. bu bakımdan aşk, isyanın en eski biçimidir. julia ve winston aşkında durum erotik bir özgürlük alanından ziyade varoluşsal bir isyan gibidir. sistemin "sadece çalış ve itaat et" dediği yerde sevişmek bile politiktir. günün sonunda aşk ve sevgi bile yeniden programlanır. çünkü bu distopyada aşk da "kontrol edilemeyen duygu" olarak yasaktır.
winston aslında hepimizi temsil eden bir karakterdir. işini yaparken "doğru" olduğunu düşünen ama içten içe yanlış hisseden; "biliyorum yanlış, ama rahatım yerinde" diyerek gerçeği unutan herkestir. 2+2=5, matematiksel bir yanlış hesaplama değil aslında bir toplum uzlaşması gibidir.
yazarın geleceğe ilişkin bu distopik senaryosu, geçmişte ve günümüzde siyasi arena göz önüne alınınca, son derece gerçekçi bir zemine de oturan, güncelliğini hiçbir zaman kaybetmeyecek bir anlatıdır.
devamını gör...
124.
çok iyi gidiyordu ama ne zaman kızla çayırda öpüşmeye başladılar kitabı kapattım. tabi bu insanlar öbüşüp koklaşmasın mı? koklaşsın ama zamansız geldi... normalde bi kitabı bırakmak için böyle soğumam yeterli ama bu kitabı tek hatasında silip atamayacağım güçlü bir konusu var. okudukça ne kadar da tanıdık diyorum.
devamını gör...
