artık kimseyi sevmemeye karar vermek
başlık "dünyanıneniyibeşbininciyazarı" tarafından 19.08.2022 22:26 tarihinde açılmıştır.
21.
22.
akıl bu kararı alabilir de kalp uygulayabilir mi? hem birileri zamanında üzdü diye sevgiyi hak edebilecek kişilere neden kalp kapatılır ki?
devamını gör...
23.
bu fezada bana sevmek yasak.
- bir sevmemeye tutsak.
- bir sevmemeye tutsak.
devamını gör...
24.
yanlışlıkla ekibe kendimizi de dahil etmek olasıdır.
devamını gör...
25.
otomatik olarak verdiğim karar. insanların da huzurunu bozmaya gerek yok.
devamını gör...
26.
üzerine vazife olmayan işlere kalkışmak demektir.
devamını gör...
27.
kalbini kapatmak ve hayata küsmek demektir. biriyle ya da birileriyle yaşanan kötü bir deneyim veya deneyimler sonucunda toptancı bir bakış açısıyla tüm insanlığa küsmemek gerekir. ama "ya hep ya hiç" düşünce hatasına sahip olan insanlar, hayattaki her şeyi ya siyah ya da beyaz olarak görür ama aslında hayat, aradaki grileri görebilmeyi gerektirir.
devamını gör...
28.
bu işler karar vermekle olmuyor. gönül bu ne yapacağı belli olmaz. büyük konuşmamak gerekir.
devamını gör...
29.
çocukluğumdan bu yana umudum yoktu. herkes o zamanlarda kendini gelinlikle hayal eder vs. ama bana çok uzaktı, bilmiyorum niye.
hayal olarak kendi ayaklarımın üzerinde durmak vardı sadece. çünkü bizim burası erken yaşta (lisede mesela)evliliğe açık ama bir kızın kendi ayakları üzerinde durmasına kapalıydı. lise en son basamak, üniversite yok. tabi olay bensem bütün zincirleri kırar ellerine veririm. ünv. hayalimi gerçekleştirdim.
5-6 yaşlarından nasıl bir aile yapısının içinde olduğumu yapılan cinsiyet ayrımcılığından ve o yaştan bunlara karşı çıkarken yediğim azarlardan fark etmiştim.
erkekleri bir dönem yaratık gibi görüyordum (ilkokul ve ortaokulda) ve o kadar sinirliydim ki "şu basitliklerine rağmen üstünlüğü nasıl kendileri ele almış anlamıyorum, bir de çoğu kişi gibi erken evlenip bu zihniyetteki insanlardan birinin evdeki kölesi mi olacağım? rüyasında bile göremez ama kabusunda onu boğduğumu görebilir." diye düşünüp onlara hiç pas vermedim ve arkadaşlık dahi doğru düzgün kurmadım. aile yapısını genele yaymıştım evet. lise öncesi bana normalden fazla iyi davranan erkekleri dövdüm, 2-3 adım mesafesini açtıklarında da dövdüm. zaten birkaç kişiyi dövünce diğerlerinin de cesareti kırıldı. (2 abim varken 3. erkek çocuğundan farkım yoktu.)
haz etmesem de bir gün sevebileceğim kişi illa olur diye düşünüyordum. o yüzden onu bekledim. beklediğimden erken geldi. ve çok süründürdüm; kabul etmedim sonra hislerimi bastırmaya çalıştım aylarca reddettim, vazgeçmedi işkence eder gibi davrandım ve "bu daha çocuk, büyümemiş bile, nasıl ondan emin olabilirim ki?" dediğim kişi benden 3 yaş büyüktü. (: ben üniversitede vs. bekliyordum. erken olunca afalladım, uzak olduğum saçma hisler de bir garipti. ayarlarımı bozduğu için daha çok sinirlenmiştim. "bu ne cüret?!" edasıyla davranmıştım. bir de baskın karakterken o dönemlerde hislerim önüne geçilemeyen ya da sınırlandırılamayan bir şelale gibiydi. nefret edince dolu dolu nefret ederken sevince de öyleydi. bir de her şeye rağmen hiçbir zaman onların onurunu ya da gururunu kıracak kadar ileriye gitmedim. yaratık gibi görsem de her şeyin bir sınırı var ve ben bunu baya erken keşfetmiştim. karaktersizlik sayacağım her şeyden kaçındım ve her zaman kendime yaraşır davrandım.
ve bu şeye kitaplardaki gibi ilk ve son gözüyle bakıyordum. aranılan gerçek aşk/sevgi ise gerçekten de öyleymiş. yani kitaplar doğruyu söylüyor. (: diğerleri hep kendinizi aldatmadan veya kandırmadan ilerisi değil.
mutlu sonla bitmedi ya da uzun sürmedi ve 2 saat haricinde hep uzaktandı. ihanetin kimse için affı olmazken insanlar yapıp affedilmeyi nasıl bekliyor anlamıyorum ama sınırlarım ve kurallarım barizken aşıldığında veya çiğnendiğinde de olacaklar bir o kadar bariz olduğu için anında onu dinleme şansı tanıyıp sildim. silmem için aldatmayı aklından geçirmesi yeterdi ama o mümkün olmadığı için mesajları görmem yetmişti. en başında bunun için konuşma yapmıştım demiştim ki "sevmeyi bırakırsan ya da ayrılmak istersen en başta söyle, olayı ihanete taşıma. anında silerim, sevgime güvenme bunda." vs. o da onay vermişti mesela ama sonuç ortada. sonrasında ağladı, yalvardı vs. ama ben kaybedildiğim yerden bir kere daha kazanılmam. ki sen yaptığın karaktersizlikle bir de benim öz saygımı zedelemişsin. buna bu dünyada hiç kimse sahip değil ve olamaz da. kimsenin, en sevdiğim olsun veya onsuz ölecek olsam bile kimsenin gözünün yaşına bakmam.
geri dönüp bakınca nasıl tutuldum buna, nesi vardı çekecek vs. diye düşündüm ama bulamadım. karakter ve ahlak ben de ön plandaydı. bunlarsız olmaz ki seviyorsam sevdiğim içindir zaten çıkar sağlamak için değil, para ve tip umrumda değildi çünkü seçecek olan yürek oluyor göz değil. böyle bir aptallığa yeltenmedim o yüzden. zaten bakılacak bir yeterlilikleri yok genel olarak. o yüzden göz bile değdirmem çünkü buna bile layık değiller.
neredeyse 10 yıl geçti ama tek o kaldı. zaten sevmiyorsam niye sevgili ilişkisine gireyim ki? bir de bakınca insanları arkadaşlığım için bir yeterliliğe sahip göremüyorum, en ucu bulmayı düşünmek aptallıktı ama benim 14'ümde bundan haberim yoktu. insanlara inancım vardı, erkeklere o gözlerle bakmama rağmen az çok onlara bile inancım varmış. kötülük içinde iyi niyet ve olumlu bakmak hiçbir şeyi değiştirmiyor. ben bunu da anladım. o yüzden insanlara artık hiç yüzümü çevirmiyorum.
ailem güvenimi hiç tam sağlayamamıştı, bir o vardı sağlayan o da öyle yapmayı tercih etti. daha kime gerek duyayım ki aynı şeyler için? hiç gerek yoktu. onlar sayesinde kendimi tanıyıp yere daha sağlam basar oldum. bazen sinirden suçladığım zamanlar oldu ama genel ele alınca suçlamıyorum hiçbirini. çünkü siz ne yaparsanız yapın onlar hep kendilerine yakıştırdığını yapacak. insanlara insan gibi davranmanız onların size öyle davranacağı garantisini vermiyor. değselerdi yeterdi değil mi, emin olun onların bu düşüncesi bile yok. değmemeleri daha iyi çünkü hiçbir ilişki tek taraflı yürümez. kopması en iyisi.
çok erkenci davranmaları biraz zorladı ama kimse aşamayacağım kadar zor değilmiş.
asıl anlamadığım güvenilmez insanlar olurken nasıl güvenilir insanlar aradıkları?
zorunlu iletişimler dışında insanlarla muhatap olmayı kestim. çoğunluklarıyla boktan bir toplum inşaa etmişler kendi hallerince sürünsünler diye safları ayırdım liseden beri. ama başarılıysanız veya güzellik algılarına uyuyorsanız sınır görünmesine rağmen çıkarları için aşmak istiyorlar. duvar dibine geldiklerinde anında dobralıkla nakavt ediyorum. not vermedim, kopya vermedim, arkadaşım veya başka bir şeyim olmalarına izin vermedim.
kendi hâlimde ve zararsız kaldım ama suskunluğumdan ya da umursamazlığımdan yanlış anlamlar çıkarıp üstünlük kurmaya çalışanlara hadlerini de bildirdim. bunu yaptıkları ortamda sağlayarak rezil ettim; ortamda taş attıysa kayayı ortamda üzerine bıraktım, yanıma gelip dediklerinde sesimi de ona göre ayarlayıp bir tek ona/onlara duyurarak.
tavrımı hep onlar belirledi. insanları ezmeyi sevmem ki bunu yapamadığım için değil yapmak istemediğim için yapmıyorum. başlangıcı hep onlar yapıyor diye ortama düşüyoruz yoksa usulsüzlükle davranmam. olumsuz şeyleri işime gelecek olsa bile ortam yerine doğrudan sadece o insana demek isterim. ama insanlar ben değil ve bazen ben gibi olamadıkları için daha çok kaybediyorlar. kendileri bilir...
hayal olarak kendi ayaklarımın üzerinde durmak vardı sadece. çünkü bizim burası erken yaşta (lisede mesela)evliliğe açık ama bir kızın kendi ayakları üzerinde durmasına kapalıydı. lise en son basamak, üniversite yok. tabi olay bensem bütün zincirleri kırar ellerine veririm. ünv. hayalimi gerçekleştirdim.
5-6 yaşlarından nasıl bir aile yapısının içinde olduğumu yapılan cinsiyet ayrımcılığından ve o yaştan bunlara karşı çıkarken yediğim azarlardan fark etmiştim.
erkekleri bir dönem yaratık gibi görüyordum (ilkokul ve ortaokulda) ve o kadar sinirliydim ki "şu basitliklerine rağmen üstünlüğü nasıl kendileri ele almış anlamıyorum, bir de çoğu kişi gibi erken evlenip bu zihniyetteki insanlardan birinin evdeki kölesi mi olacağım? rüyasında bile göremez ama kabusunda onu boğduğumu görebilir." diye düşünüp onlara hiç pas vermedim ve arkadaşlık dahi doğru düzgün kurmadım. aile yapısını genele yaymıştım evet. lise öncesi bana normalden fazla iyi davranan erkekleri dövdüm, 2-3 adım mesafesini açtıklarında da dövdüm. zaten birkaç kişiyi dövünce diğerlerinin de cesareti kırıldı. (2 abim varken 3. erkek çocuğundan farkım yoktu.)
haz etmesem de bir gün sevebileceğim kişi illa olur diye düşünüyordum. o yüzden onu bekledim. beklediğimden erken geldi. ve çok süründürdüm; kabul etmedim sonra hislerimi bastırmaya çalıştım aylarca reddettim, vazgeçmedi işkence eder gibi davrandım ve "bu daha çocuk, büyümemiş bile, nasıl ondan emin olabilirim ki?" dediğim kişi benden 3 yaş büyüktü. (: ben üniversitede vs. bekliyordum. erken olunca afalladım, uzak olduğum saçma hisler de bir garipti. ayarlarımı bozduğu için daha çok sinirlenmiştim. "bu ne cüret?!" edasıyla davranmıştım. bir de baskın karakterken o dönemlerde hislerim önüne geçilemeyen ya da sınırlandırılamayan bir şelale gibiydi. nefret edince dolu dolu nefret ederken sevince de öyleydi. bir de her şeye rağmen hiçbir zaman onların onurunu ya da gururunu kıracak kadar ileriye gitmedim. yaratık gibi görsem de her şeyin bir sınırı var ve ben bunu baya erken keşfetmiştim. karaktersizlik sayacağım her şeyden kaçındım ve her zaman kendime yaraşır davrandım.
ve bu şeye kitaplardaki gibi ilk ve son gözüyle bakıyordum. aranılan gerçek aşk/sevgi ise gerçekten de öyleymiş. yani kitaplar doğruyu söylüyor. (: diğerleri hep kendinizi aldatmadan veya kandırmadan ilerisi değil.
mutlu sonla bitmedi ya da uzun sürmedi ve 2 saat haricinde hep uzaktandı. ihanetin kimse için affı olmazken insanlar yapıp affedilmeyi nasıl bekliyor anlamıyorum ama sınırlarım ve kurallarım barizken aşıldığında veya çiğnendiğinde de olacaklar bir o kadar bariz olduğu için anında onu dinleme şansı tanıyıp sildim. silmem için aldatmayı aklından geçirmesi yeterdi ama o mümkün olmadığı için mesajları görmem yetmişti. en başında bunun için konuşma yapmıştım demiştim ki "sevmeyi bırakırsan ya da ayrılmak istersen en başta söyle, olayı ihanete taşıma. anında silerim, sevgime güvenme bunda." vs. o da onay vermişti mesela ama sonuç ortada. sonrasında ağladı, yalvardı vs. ama ben kaybedildiğim yerden bir kere daha kazanılmam. ki sen yaptığın karaktersizlikle bir de benim öz saygımı zedelemişsin. buna bu dünyada hiç kimse sahip değil ve olamaz da. kimsenin, en sevdiğim olsun veya onsuz ölecek olsam bile kimsenin gözünün yaşına bakmam.
geri dönüp bakınca nasıl tutuldum buna, nesi vardı çekecek vs. diye düşündüm ama bulamadım. karakter ve ahlak ben de ön plandaydı. bunlarsız olmaz ki seviyorsam sevdiğim içindir zaten çıkar sağlamak için değil, para ve tip umrumda değildi çünkü seçecek olan yürek oluyor göz değil. böyle bir aptallığa yeltenmedim o yüzden. zaten bakılacak bir yeterlilikleri yok genel olarak. o yüzden göz bile değdirmem çünkü buna bile layık değiller.
neredeyse 10 yıl geçti ama tek o kaldı. zaten sevmiyorsam niye sevgili ilişkisine gireyim ki? bir de bakınca insanları arkadaşlığım için bir yeterliliğe sahip göremüyorum, en ucu bulmayı düşünmek aptallıktı ama benim 14'ümde bundan haberim yoktu. insanlara inancım vardı, erkeklere o gözlerle bakmama rağmen az çok onlara bile inancım varmış. kötülük içinde iyi niyet ve olumlu bakmak hiçbir şeyi değiştirmiyor. ben bunu da anladım. o yüzden insanlara artık hiç yüzümü çevirmiyorum.
ailem güvenimi hiç tam sağlayamamıştı, bir o vardı sağlayan o da öyle yapmayı tercih etti. daha kime gerek duyayım ki aynı şeyler için? hiç gerek yoktu. onlar sayesinde kendimi tanıyıp yere daha sağlam basar oldum. bazen sinirden suçladığım zamanlar oldu ama genel ele alınca suçlamıyorum hiçbirini. çünkü siz ne yaparsanız yapın onlar hep kendilerine yakıştırdığını yapacak. insanlara insan gibi davranmanız onların size öyle davranacağı garantisini vermiyor. değselerdi yeterdi değil mi, emin olun onların bu düşüncesi bile yok. değmemeleri daha iyi çünkü hiçbir ilişki tek taraflı yürümez. kopması en iyisi.
çok erkenci davranmaları biraz zorladı ama kimse aşamayacağım kadar zor değilmiş.
asıl anlamadığım güvenilmez insanlar olurken nasıl güvenilir insanlar aradıkları?
zorunlu iletişimler dışında insanlarla muhatap olmayı kestim. çoğunluklarıyla boktan bir toplum inşaa etmişler kendi hallerince sürünsünler diye safları ayırdım liseden beri. ama başarılıysanız veya güzellik algılarına uyuyorsanız sınır görünmesine rağmen çıkarları için aşmak istiyorlar. duvar dibine geldiklerinde anında dobralıkla nakavt ediyorum. not vermedim, kopya vermedim, arkadaşım veya başka bir şeyim olmalarına izin vermedim.
kendi hâlimde ve zararsız kaldım ama suskunluğumdan ya da umursamazlığımdan yanlış anlamlar çıkarıp üstünlük kurmaya çalışanlara hadlerini de bildirdim. bunu yaptıkları ortamda sağlayarak rezil ettim; ortamda taş attıysa kayayı ortamda üzerine bıraktım, yanıma gelip dediklerinde sesimi de ona göre ayarlayıp bir tek ona/onlara duyurarak.
tavrımı hep onlar belirledi. insanları ezmeyi sevmem ki bunu yapamadığım için değil yapmak istemediğim için yapmıyorum. başlangıcı hep onlar yapıyor diye ortama düşüyoruz yoksa usulsüzlükle davranmam. olumsuz şeyleri işime gelecek olsa bile ortam yerine doğrudan sadece o insana demek isterim. ama insanlar ben değil ve bazen ben gibi olamadıkları için daha çok kaybediyorlar. kendileri bilir...
devamını gör...
30.
oluyor mu öyle? :d
devamını gör...
31.
ölümlü bir insanı çok sevmek akıl kârı değil.
devamını gör...
32.
oluyor mu ya öyle¿
karar veriyorsun bitiyor gidiyor falan wow
karar veriyorsun bitiyor gidiyor falan wow
devamını gör...