başörtülü psikolog meslek etiğine aykırıdır

başlığı açan kişi aktroller üşüşmesin demiş. bir başkası röportaj dayı ve teyzelerin genç halleri sözlükte demiş. niye? başörtüsü özgürlüğünü sadece akp'liler mi savunuyor? bu ne biliyor musunuz? erdoğan ve şürekasına en ufak bir eleştiride bulunanın vatan haini ilan edilmesinin muhalefete yansıması. çünkü şikayetçi olduğumuz şeyin aynısını yapıyoruz ama farkında değiliz. sizin değerleriniz, kutsallarınız umurumda değil diyor mesela biri. oylayıp favlayanlar da ülkedeki baskıcı yönetimden şikayetçi olanlar. ee? bana göre saçma bir açıklama. katılmayabilirsiniz de, bunu yaparken işi dalgaya vurmak, tşk geçmek olmuyor. başörtülüler başörtüsü takınca her şeyi söyleme hakkını buluyor denmiş. e baboş siz, biz, ben bulmuyor muyuz bu hakkı? her gün röportaj dayı ve teyzeleri linç eden biz değil miyiz? ee?

eylemlerdeki kişilerin kılık kıyafetleri değişince düşüncelerimiz de 180 derece değişiyorsa afedersiniz ama birer yavşağız demektir bu. ve sözlükte de fazla sayıda yavşak var. reca ediyorum bir daha kimseye ifade özgürlüğü ve demokrasi ve dahi insan hakları dersi vermeye kalkışmayın.

haklı söylem. mümkünse ateist olsun. cine, şeytana falan inanmasın. yıl olmuş 2023. bebek misiniz.

gerizekalı adam. ne diyeyim?

allahım gündeme gelmeye çalışan bir salak daha üstelik bu prof olmuş.

tarafsız derken taraf olan insan neyin tarafsızlığını savunacak. ah insanoğlu ah.

camii imamı ateist olabilir mi? soran olursa meslek etiği, profesyonel, işinin ehli der misiniz? her konuda da mağdur olamazsınız ya insan sıkılır bunalır.

başörtülü psikolog olabilir mi bilmiyorum. buna karar verecek kişi ben değilim. seçme şansım olduğu için başörtülü birine gitmem. bu açıdan bakınca insanların da gitmeme özgürlüğü var. tabii bununla kalmıyor. kamunun atadığı mecburi hizmet aldığın doktor başörtülü çıkabilir vesaire yani bu konu uzar gider.

hepiniz haklı olabilirsiniz kesin bir yargıda bulunmak güç. sadece başörtülü psikolog önyargılarla, önkabullerle donatılmış olacak. yaradılışı bu. o konuda rahatsız edebilir. rahatsız olan da gitmez.

bir ruh sağlığı uzmanı olarak katıldığım önermedir. hadi, "türbanlı bacılarımıza saldırdılar" mağduriyetinden arınarak bilimsel bir temele oturtalım görüşü. bir insanın zihni birçok şema ile doludur. hayatı da bu şemalara göre algılarız. her insanın dine bakış açısı elbette farklıdır. yani din şeması her insanda farklı olabilir. ayrıca kişinin başörtüsü, onun hangi dine mensup olduğunu da göstermemektedir. belki inandığı halde takmıyor, belki de hoşuna gidiyor aksesuar olarak takıyor, bilemeyiz. ancak, başörtüsü veya başörtüsünden farklı olarak dini mesajlar içeren aksesuarları olan bir ruh sağlığı uzmanı, burada danışana olan koşulsuz kabul, saygı, empati özelliğini yitirebilir. aradaki ilişki daha ilk algıdan bir tarafa çekilebilir. yani tarafsızlığını kaybeder. bu durumda danışan kendini rahat bir şekilde ifade edemez. sözgelimi, başörtüsü kelimesini çıkarıp haç takıyor olması dese yine katılırım bu önermeye. ruh sağlığı uzmanı, kendini açarken dahi sayısız elekten geçirerek aktarır düşüncelerini. burada ""profesyonel"" bir ilişki söz konusudur zira. ayşe abla hanife teyze muhabbeti değil.

arkadaşlar bırakın politik doğruculuğu. bu işin uzmanı var, yılların tecrübesi var, temelleri var. adam kalkıp başörtüsüne laf etmemiş. adam dini objelerin terapi odasındaki güveni veya koşulsuz kabul unsurunu sarsabileceğini ifade etmiş. 3 5 beğeni alabilmek için adamın uzmanlığına laf edenler var. psikolojiyi doğru dürüst yazamayan adamlar akıllarınca başka psikologlar falan öneriyor. efferin ezdirmeyin haklarınızı. bu kafayla bir yol olmaz sizden, bizden.

sadece meslek etiğine değil baş örtülü bir kadının hangi sektör olursa olsun çalışması, her şekilde dinin etiğine aykırıdır.
eğer baş örtüsünü takan erkek ise sorun daha da büyüktür.

üstüne gitmek istemesemde, malum şahsa, 'yaptığın bu açıklama, aldığın tüm eğitimi üstüne başına dökmenden fazlası değil.' deme ihtiyacı hissettiren başlık.

ikinci sınıftayken sınıfta başörtülü kızın biri, gelişim psikolojisinde ben anal dönem-oral dönem anlatamam, hem bunlara katılmıyorum demişti. hoca da sıfırı basmıştı. ne yapsındı mesela?

bakın genellememek lazım elbette; fakat muhafazakâr birinin danışanına sürekli; "dünya imtihan yeridir" şiarıyla sabrı ve şükürü tavsiye etmesi meslek etiğine ne kadar uygun? üstün dökmen az bile söylemiş.

aslına bakarsanız üstün dökmen çok yeni, çok aykırı bir şey de söylemiyor yani. konuşulamadıgı için tepki çekiyor bu kadar. yoksa etik bilen her insanın, düşündüğü, az çok aklına geldiği sorular bunlar. bu ülkede bunları konuşacak sağlıklı bir zemin yok. akademide, sınıf ortamında bile konuşamazsın, tartışamazsın bunu.

katıldığım bir beyandır.

kardeşim, başörtülü doktora gitme, olsun bitsin. ben islam'a inandığı halde bir erkekle, bir odada, baş başa kalabileceğine inanan bir "doktor"un bana söyleyeceği şeyleri ciddiye alamam zaten. çünkü kendisiyle çelişen bir yaşantı yaşayan biri, bana ne önerebilir, bana ne çözüm sunabilir?

unutmayın, "(yabancı) bir kadınla yalnız kalmayın, çünkü onların üçüncüsü şeytandır."

e tabii, bu hadis de yok dersin, kafana göre yaşarsın dini, seni tutan ne? peygamber kim ki zaten.*

neden insanlar bunca ekonomik sıkıntıya rağmen ak partiye oy veriyor, recep tayyip erdoğan’a güveniyor, 28 şubatçıların kendilerini istemediğine ve düşüncelerinin diri olduğuna inanıyor sorularının cevabı niteliğindeki beyan.

katılmıyorum. sayın hocam, söyleyin o zaman neler ne mesleği yapamaz? bir daha yormayalim size.

hadsizce bir söylem. kimsenin giyinişine, giyinmeyişine karışamayız.

21. yy'da başörtüsü/türban vb. giyim materyallerinin insan kafatasını örtmesi nedeniyle mevzu bahis beynin oksijen alımının azalmasına neden olarak fotosentez sürecini olumsuz etkilediğini ve bu nedenden ötürü kafatasının içindeki beynin köhneyip haşerelere menü olduğuna inanan kendilerini bilim dininin mensubu olarak lanse edip zerre alakaları olmayan muhafazakar pozitivist sekülerler hâlâ daha at değil nitekim gen teknoloji gelişti bu yüzden genotip olarak ata daha yakın olsa da fenotip olarak katır gözlüğü takma ritüelini kolektif olarak sürdüren evrimolojik gelişimin mucizesi maymun torunları hâlâ daha yaşıyor mu?

el-cevap: bu başlık ve altına yazılan - daha çok çivi yazısıyla çakılan çünkü baya ilkel görüşler - yazılara bakılacak olursa evet hâlâ daha yaşıyorlar/mış.

psikolojik sağlık hizmetlerini ispanyol dizilerinden takip ediyor ve buna göre bir dünya görüşü geliştiriliyorsa kesinlikle katılıyorum; türban konsepte kesinlikle uymuyor.

psikolojik danışma istenci fizyolojik bilinçten çok daha kompleks olan zihinsel bilince ihtiyaç duyar ve odaklanır.
semiyolojiye dair en ufak bilgisi olan her kimse gerekirse bırakın türbanı türkçe'nin yarısının meslek etiğine uymadığı için yasaklanması gerektiğini savunur. siyasi sembole indirgenecek teolojik motiflere somut materyallerdense soyut materyallerinin -arapça, farsça kelimeler, tamlamalar, deyimler - daha çok dahil edilmesi gerekir.

ve açıkçası tartışma konusu dahi edilemeyecek böyle bir mevzunun alanında çalıştığını iddia eden ve copy pasteden öteye gidememiş bir kimsenin ancak ortaya atabileceği- ve haliyle de- bilimsel bir temeli olmayan görüşü olabilir.

ez cümle; nesli tükenen yaratıkları gördüğünüz zaman ibretle inceleyin ve ders çıkarın bir vakitler bunlardan çok daha fazla vardı diye.

esenlikler...

adam aynı programda üstünde atatürk resmi, spor kulübü, başka bir dini simge de olmamalı demiş ama gene türbanı çekip almışlar oradan.

t: doğru bir tespit.

adam tarafsızlık ilkesi üzerinden bir yaklaşımla anlatmaya çalışmış ama yine her zamanki gibi bizim başörtülü bacım mağduriyetine dönmüş olay. başörtüsü= kapalı fikirli veya bağnaz demek değildir, keza başı açık olan her psikolog da tersi değildir. üstün ökmen bunun farkında ve bilincindedir diye düşünüyorum. inancından bağımsız, yargılarından ve basmakalıp toplumsal normlardan arınmayan ve terapi veren yüzlerce psikolog var.

psikolog olmanın şartları kanunda yönetmelikte belirlenmiştir. bu şartları yerine getiren psikolog olabilir. başörtülü psikologa kimse gitmek zorunda değil. ılgili kişi bürosunu açar gelen gelir gelmeyen gelmez. yurtdışında bir çok defa psikologa gittim. seansın olduğu odada her zaman incil oluyordu. beni rahatsız etmiyordu rahatsız olsam gitmezdim zaten bir daha.

edit: psikolog nötr olmalı demiş. psikoloji eğitimi alan birisi zaten insanların kavanozda yaşamadığını belli bir toplumun içinde yaşadığını ve bu toplum tarafından istese de istemese de şekillenecegini bilir. o yüzden nötr olmak diye bir şey yoktur. sadece tutarlı olmak vardır.

ya bu konu çok çetrefilli.
danışan açısından bakarsanız karşıdaki kişinin siyasi görüşü, dini görüşü hakkında fikrinizin olmaması sizi daha rahatlatacaktır.

peki ya başörtülü bir danışan dövmeli, piercingli bir psikologla aynı rahatsızlığı hissederse.

ikisi aynı şey değil mi?

akp oy kaybedince oynanan standart kartlardan biri açılmış yine.

değildir kardeşim, senin derdin de meslek etiği falan değil gündem gütmek.

chp li, mhpli, ateist, hindu hiçbirimizin derdi bunlar değil. oturarak okula gidebilmek, bir kahvesine kadar para hesabı yapmak zorunda kalmamak, doktorun o gün 35. hastası olamamak falan derdimiz.

başörtüsü bir dini simge ise, üstün dökmenin sözlerine katılıyorum.

cumhuriyet tarihinde başörtüsüne karşı her zaman laf söyleyenler olmuştur ve olacaktır. zamanında y.ö.k başkanı da anasınıfi öğretmenleri için benzer ifadeler kullanmıştı. erkeklerin şöyle 50 -55 yaşından sonra idrak yolları tıkanıyor diye yorumladigim haber başlığı. üzerinde durup çok sinirlenmeye gerek yok. uzulmemiz gereken asıl konu şu sözlükte ve sosyal medya da siyasetin bizi beyazlar - siyahlar , iyiler- kötüler, yobazlar - dinsizler, akpliler- chp'liler gibi iki kutuba ayırmayi başarmış olması. özgürlük anlayışıni sadece kendi değerlerine uyan kişilere vermeye layık gören bir toplum olmamız.

üstün dökmen zamanında "annelik içgüdüsel degildir, öğrenilmiş bir davranıştır." diyecek kadar ilginç bir insan. aynı dönemde popüler olmuş (bkz: doğan cüceloğlu) ya da (bkz: engin geçtan) (bkz: kemal sayar) kadar ülke ve dünya gerçeklerinden haberdar olduğunu da düşünmüyorum.
söylediklerine tek bir noktada katılıyorum terapist boş bir levha olmalı cümlesi uyarinca tarafsızlık en önemli ilkesi olmalı ki başörtüsünü gerçekten hakkıyla takan kişi de tarafsız olamaz ve terapist olmamalı. yukarıda bir yazar çok güzel söylemiş. bir erkekle aynı odada yalnız kalmaması gereken başörtülü kadın nasıl terapist olacak? danısan erkek cinsel sorunlarından bahsederken ya da kadın danışan islam'a uygun olmayan fantezilerinden bahsederken hiç bir şey olmamış gibi dinleyerek o başörtüsünün hakkını verebilecek mi?
bakın aile danışmanı olabilir. çocuk gelişimi alanında çalışabilir vs... ancak psikanaliz,emdr, bilişsel terapi vs eski yeni hiç bir terapiyi birebir yapamaz. hatta yukarıda bir yazar arkadaşın daha belirttiği gibi basortulu terapistin oral dönem anal dönem elektra kompleksi oidipus kompleksi vs konularına şerh düşmesi gerekir ki bu da modern psikiyatrinin kabul edeceği şey degil. daha da önemlisi islam dini ile psikyatri arasında çok ince bir çizgi var. islam psikiyatriyi asla reddetmiyor ama günümüz psikiyatri anlayışını da eleştirdigi yönler var. işte o ince çizginin bir tarafina fazla giderseniz küfre girip imanı kaybediyor diğer tarafa fazla giderseniz günümüz psikiyatri biliminin modernist düşünce yapısına ters düşüyorsunuz. netice itibari ile profesör doğru bir düşünceyi yanlış kelimelerle ifade etmiş. oysa ki(bkz: "ya olduğun gibi görün ya göründüğün gibi ol.") dese olay bitecek. profesörün düşüncesinden daha önemli olan başörtülülerin neden bu kadar türlü çeşitli olduğu olmalı. islam dini 1 tane, kuralları da yüzyıllardır belli, başörtüsünün amacı da belli, kadınlar için çalışma şartları da belli o halde neden başörtülüler allah'ın istediği gibi değil de kendi istediği gibi inanıyor ? bunu sorgulamak daha mühim bir mesele bence.