21.
bizler sırlarla dolu bir evrende bir rüyanın rüyasını görmekteyiz. gerçekte bildiğimiz hiçbir şey yoktur. bildiğimizi sandığımız şey sadece olaylardır. o olaylar ki, bilmediğimiz bir objeyle asla bilemeyeceğimiz bir süjenin birbirlerine olan ilgisinden doğmuştur.
*kant (en sevdiğim sözüdür.)
özetle bilim (bile) evrenin ucsuz bucaksiz karanliginin icinde , bir zaman gelir ki çaresiz kalir.bilmediklerinin yaninda bildikleri neredeyse bir hictir.dogru dediğimiz bilimsel kesifler/icatlar yarin yanlis olabilir.kesin konusmamak gerekir.
devamını gör...
22.
yüzyillardır meyvelerini aldiğimiz , ancak ileride insanliğa rakip, belki de düşman olacağini düşündüğüm kümülatif ilerleyen yapı.
devamını gör...
23.
overrated 1 kavram
devamını gör...
24.
ön not: sevgili meja'nın radyo yayınında bilim nedir konusuyla ilgili tartışalım tanımlarda isteği üzerine giriyorum bu tanımı.
kendisi felsefi konuları sevmiyorum demiştir ki ben de kaçarım felsefe deyince. fakat bilimin nasıl bir şey olduğunu anlatmak adına güzel bir konudur öncelikle bilim nediri tartışmak.
bilimin felsefeden ayrıldığı nokta şüphesiz ki deney ve gözleme dayalı olması. felsefe ise daha çok yakınsak bir fikir yürütme. tamamen kafadan atmıyorlardı yüzyıllar önceki filozoflar fakat ortada çok kısıtlı bir gözlemden kişisel çıkarım vardı. fakat yine de birçoğu kuvvetli çıkarımdı. örneğin kopernik dünyanın evrenin merkezinde olmadığını söylüyordu fakat elinde bunu ispatlayacak bir teknoloji yoktu. galileo teleskop ile gözlem yapıp ispatlayana kadar kilise karşı çıkabildi. demek ki anlıyoruz ki bilim deneyini yapıp gözlemleyebildigimiz zaman bilim oluyor. bunlar ezberden konuşulduğunda herhalde yani dediğimiz şeyler fakat tarihsel sürecini incelediğimizde o kadar da hemen kabul görmediğini, kolay anlaşılmadığını anlıyorsun.
bilim diyebilmek için ikinci koşul zamanda ve mekanda öteleme simetrisi. yani aynı koşullarda yapılmış bütün deney ve gözlemlerin aynı sonucu vermesi. deneyi bundan 100 yıl önce de yapsanız 100 yıl sonra da yapsanız aynı sonucu almalısınız. deneyi samanyolu galaksisinde de yapsanız andromeda da yapsanız aynı sonucu almalısınız. bugünden yarına ya da amerika'dan çin'e farklı sonuçlar alıyorsanız ortada ya bilmediğiniz bir parametre vardır ya da varsayım üzerine hareket edilen bir nokta vardır. bilim yaparken elbette teorik şeyler de var fakat bunu kanun olarak kabul ettiyseniz artık o şeyin aynı koşullarda aynı sonucu vermesi gereklidir.
bir de bilimin kuvvetli öngörüleri vardır. halk arasında en büyük bilime olan güvensizliği sarsan şey de bu yanlış anlamadır. örneğin su 100 derecede kaynar ve bunun üzerindeki sıcaklıklarda gaz formundadır diyebilirsiniz. suyun 100 derece üzerinde gaz formunda olmasını aldık kabul ettik diyelim. bundan 50 yıl sonra suyun 1 milyon dereceye ısıtıldığında gaz harici başka bir forma bürünmesi bilimi yalan ya da yanlış yapmaz. suyu evrenin neresinde ya da hangi bölgesinde olursanız olun aynı basınç farkında 100 derece ısıttığınızda gaz formuna geçecektir. 1 milyon dereceye ısıtmak artık başka bir koşul, başka bir deneydir. eski bilgimiz çöp olmaz fakat yeni yazılacak bir makalede suyun 100 derecede ve 1 atm basınçta gaz formuna geçtiği, 1 milyon dereceye kadar bu durumun sürdüğü, 1 milyon dereceden sonra x formuna geçtiği belirtilir. eski bilgimiz çöp olmaz yani.
üçüncü konumuz ise teorik bilim ile deneysel bilim konusu. halkın yanlış anladığı bir diğer konu budur. bilim insanları teorik bilim de yapabilir. örneğin matematik ile higgs bozonunu öngörebilir ya da diğer gezegen hareketlerine bakıp güneş sisteminin o bölgesinde bir gezegen olması gerektiğini belirtebilir. buna teorik fizik denilir. burada atmasyon bir bilgi yoktur. madem ki zamanda ve mekanda kütleçekim kuvveti hep aynı sonucu veriyorsa normal yörüngesinden sapan gezegenlerin bir şeyin kütleçekiminden etkilendiğini söylemek saçma değildir. geriye oradaki etki eden şeyin ne olduğunu bulmak kalır. örneğin kara delikler de önce öngörülüp sonra ispatlanmıştır.
elbette teorik bir bilgi üretip o üretilen bilginin yanlış olması ihtimali de vardır. bu bilimin işe yaramadığı anlamına gelmez. hep örnek verilen ampulu bulmak için edison'un üçbin küsür malzeme denemiş olması mesela bilimin bir parçasıdır. edison yaptığı deney ve gözlem sonucu üçbin malzemenin istediği ampülü yapmak için kullanılamayacağını görmüştür. artık hiçbir bilim insanının aynı koşullar altında o üçbin malzemeyi denemesine gerek yoktur. bir şeyin olduğunu göstermek nasıl ki bilim ise olmadığını göstermek de bilimdir.
yani özetle bilim, doğa ya da evren ne derseniz deyin adına, onun deney ve gözlem ile anlamaya çalışılma çabasıdır. bunun methodları vardır fakat özünde budur. insanın karşı konulamaz bir içgüdüyle sistemin nasıl çalıştığını merak etmesidir bilim.
kendisi felsefi konuları sevmiyorum demiştir ki ben de kaçarım felsefe deyince. fakat bilimin nasıl bir şey olduğunu anlatmak adına güzel bir konudur öncelikle bilim nediri tartışmak.
bilimin felsefeden ayrıldığı nokta şüphesiz ki deney ve gözleme dayalı olması. felsefe ise daha çok yakınsak bir fikir yürütme. tamamen kafadan atmıyorlardı yüzyıllar önceki filozoflar fakat ortada çok kısıtlı bir gözlemden kişisel çıkarım vardı. fakat yine de birçoğu kuvvetli çıkarımdı. örneğin kopernik dünyanın evrenin merkezinde olmadığını söylüyordu fakat elinde bunu ispatlayacak bir teknoloji yoktu. galileo teleskop ile gözlem yapıp ispatlayana kadar kilise karşı çıkabildi. demek ki anlıyoruz ki bilim deneyini yapıp gözlemleyebildigimiz zaman bilim oluyor. bunlar ezberden konuşulduğunda herhalde yani dediğimiz şeyler fakat tarihsel sürecini incelediğimizde o kadar da hemen kabul görmediğini, kolay anlaşılmadığını anlıyorsun.
bilim diyebilmek için ikinci koşul zamanda ve mekanda öteleme simetrisi. yani aynı koşullarda yapılmış bütün deney ve gözlemlerin aynı sonucu vermesi. deneyi bundan 100 yıl önce de yapsanız 100 yıl sonra da yapsanız aynı sonucu almalısınız. deneyi samanyolu galaksisinde de yapsanız andromeda da yapsanız aynı sonucu almalısınız. bugünden yarına ya da amerika'dan çin'e farklı sonuçlar alıyorsanız ortada ya bilmediğiniz bir parametre vardır ya da varsayım üzerine hareket edilen bir nokta vardır. bilim yaparken elbette teorik şeyler de var fakat bunu kanun olarak kabul ettiyseniz artık o şeyin aynı koşullarda aynı sonucu vermesi gereklidir.
bir de bilimin kuvvetli öngörüleri vardır. halk arasında en büyük bilime olan güvensizliği sarsan şey de bu yanlış anlamadır. örneğin su 100 derecede kaynar ve bunun üzerindeki sıcaklıklarda gaz formundadır diyebilirsiniz. suyun 100 derece üzerinde gaz formunda olmasını aldık kabul ettik diyelim. bundan 50 yıl sonra suyun 1 milyon dereceye ısıtıldığında gaz harici başka bir forma bürünmesi bilimi yalan ya da yanlış yapmaz. suyu evrenin neresinde ya da hangi bölgesinde olursanız olun aynı basınç farkında 100 derece ısıttığınızda gaz formuna geçecektir. 1 milyon dereceye ısıtmak artık başka bir koşul, başka bir deneydir. eski bilgimiz çöp olmaz fakat yeni yazılacak bir makalede suyun 100 derecede ve 1 atm basınçta gaz formuna geçtiği, 1 milyon dereceye kadar bu durumun sürdüğü, 1 milyon dereceden sonra x formuna geçtiği belirtilir. eski bilgimiz çöp olmaz yani.
üçüncü konumuz ise teorik bilim ile deneysel bilim konusu. halkın yanlış anladığı bir diğer konu budur. bilim insanları teorik bilim de yapabilir. örneğin matematik ile higgs bozonunu öngörebilir ya da diğer gezegen hareketlerine bakıp güneş sisteminin o bölgesinde bir gezegen olması gerektiğini belirtebilir. buna teorik fizik denilir. burada atmasyon bir bilgi yoktur. madem ki zamanda ve mekanda kütleçekim kuvveti hep aynı sonucu veriyorsa normal yörüngesinden sapan gezegenlerin bir şeyin kütleçekiminden etkilendiğini söylemek saçma değildir. geriye oradaki etki eden şeyin ne olduğunu bulmak kalır. örneğin kara delikler de önce öngörülüp sonra ispatlanmıştır.
elbette teorik bir bilgi üretip o üretilen bilginin yanlış olması ihtimali de vardır. bu bilimin işe yaramadığı anlamına gelmez. hep örnek verilen ampulu bulmak için edison'un üçbin küsür malzeme denemiş olması mesela bilimin bir parçasıdır. edison yaptığı deney ve gözlem sonucu üçbin malzemenin istediği ampülü yapmak için kullanılamayacağını görmüştür. artık hiçbir bilim insanının aynı koşullar altında o üçbin malzemeyi denemesine gerek yoktur. bir şeyin olduğunu göstermek nasıl ki bilim ise olmadığını göstermek de bilimdir.
yani özetle bilim, doğa ya da evren ne derseniz deyin adına, onun deney ve gözlem ile anlamaya çalışılma çabasıdır. bunun methodları vardır fakat özünde budur. insanın karşı konulamaz bir içgüdüyle sistemin nasıl çalıştığını merak etmesidir bilim.
devamını gör...
25.
bilim; deney ve gözlem sonucu doğanın döngüsünün nasıl işlediğini amaçlayan bilgi birikimidir ve dini bir kavram değildir. bilim; evrenseldir, ilim ile aynı şey değildir ve insanı bilinçlendirir.
devamını gör...
26.
doğanın gizemlerini çözmek için insanlık tarihindeki en büyük çaba.
mikroskop başında ciddi ciddi bakan adamların işi değil sadece.
oturmuş biri, "karadeliğin içine düşersek ne olur" diye düşünüyor, öbürü "ışık hızını geçebilir miyiz" diye kafa yoruyor. sonuç, internet. teşekkürler bilim.
mikroskop başında ciddi ciddi bakan adamların işi değil sadece.
oturmuş biri, "karadeliğin içine düşersek ne olur" diye düşünüyor, öbürü "ışık hızını geçebilir miyiz" diye kafa yoruyor. sonuç, internet. teşekkürler bilim.
devamını gör...
27.
balon
devamını gör...
"bilim" ile benzer başlıklar
bilim kurulu
11