orijinal adı: once there was a war
yazar: john steinbeck
yayım yılı: 1958
yazarın ikinci dünya savaşı sırasında muhabirlik yaptığı sıralarda edindiği gözlemleri, tespitleri paylaştığı kitabıdır. savaşın insanlar, askerler üzerindeki etkilerini ve cephede yaşanan acı verici olayları ele almıştır.
yazar: john steinbeck
yayım yılı: 1958
yazarın ikinci dünya savaşı sırasında muhabirlik yaptığı sıralarda edindiği gözlemleri, tespitleri paylaştığı kitabıdır. savaşın insanlar, askerler üzerindeki etkilerini ve cephede yaşanan acı verici olayları ele almıştır.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "insan olun biraz" tarafından 01.07.2021 13:52 tarihinde açılmıştır.
1.
bir john steinbeck kitabıdır.
her türk gibi asker doğmadığımı anlamak için bu dünya üzerinde 25 sene çile doldurup sıramı beklemem gerekti. cepheye giderken en önde koşacak olan askerlerden biri olup er ryan’ı kurtarmak için seferber olan ekibin keskin nişancısı gibi havalı olmayı umut ederek geçen süreler sonunda askere gittiğimde ilk cümlede bahsettiğimi şeyi anladım. asker doğmamıştım.
insan öldürmeye meraklı biriymişim gibi gelmesin yazdıklarım, kimseye öldüremem ben. muhtemelen ilk vurulup düşenlerden olurum zaten çevrede ne olduğunu gittiğini gözlemeleme hevesim yüzünden. benim anlatmaya çalıştığım çok farklı bir şey.
john steinbeck’in bu kitabını olduğumda anladım ki büyük yazarla aynı fikirdeyiz savaş konusunda.
bir savaşın içeriği sürekli çarpışmalar, gürültüler, katliamlar, kahramanlıklardan ziyade beklemekle dolu. askerlik mantığının temelinde de bu var sanki. acemi birliği boyunca gözlemlediğim şey bu oldu benim. beklemek. sessizce beklemek. 18 gün boyunca kışlanın biraz o bölgesinde biraz bu bölgesinde bekledik. elbette daha yoğun eğitim alanlar vardı. ama beklemek askerliğin, savaşın özünde olan bir kavram.
ikinci dünya savaşını cepheden takip eden john steinbeck savaşa ucuz kahramanlık hikayeleri yoluyla değil, çok daha gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşıp neredeyse felsefi gazete yazıları yazmış. sansüre takılmamak için yaptıkları bile takdire şayan. askerlerin birer sayı gibi matrix içinde akıp gitmediklerini, onları kanlı canlı birer birey olduklarını göstermiş herkese.
müthiş bir kitap bu. gerçekçiliği ile içinizdeki buz denizine bir balta gibi inecek.
her türk gibi asker doğmadığımı anlamak için bu dünya üzerinde 25 sene çile doldurup sıramı beklemem gerekti. cepheye giderken en önde koşacak olan askerlerden biri olup er ryan’ı kurtarmak için seferber olan ekibin keskin nişancısı gibi havalı olmayı umut ederek geçen süreler sonunda askere gittiğimde ilk cümlede bahsettiğimi şeyi anladım. asker doğmamıştım.
insan öldürmeye meraklı biriymişim gibi gelmesin yazdıklarım, kimseye öldüremem ben. muhtemelen ilk vurulup düşenlerden olurum zaten çevrede ne olduğunu gittiğini gözlemeleme hevesim yüzünden. benim anlatmaya çalıştığım çok farklı bir şey.
john steinbeck’in bu kitabını olduğumda anladım ki büyük yazarla aynı fikirdeyiz savaş konusunda.
bir savaşın içeriği sürekli çarpışmalar, gürültüler, katliamlar, kahramanlıklardan ziyade beklemekle dolu. askerlik mantığının temelinde de bu var sanki. acemi birliği boyunca gözlemlediğim şey bu oldu benim. beklemek. sessizce beklemek. 18 gün boyunca kışlanın biraz o bölgesinde biraz bu bölgesinde bekledik. elbette daha yoğun eğitim alanlar vardı. ama beklemek askerliğin, savaşın özünde olan bir kavram.
ikinci dünya savaşını cepheden takip eden john steinbeck savaşa ucuz kahramanlık hikayeleri yoluyla değil, çok daha gerçekçi bir bakış açısıyla yaklaşıp neredeyse felsefi gazete yazıları yazmış. sansüre takılmamak için yaptıkları bile takdire şayan. askerlerin birer sayı gibi matrix içinde akıp gitmediklerini, onları kanlı canlı birer birey olduklarını göstermiş herkese.
müthiş bir kitap bu. gerçekçiliği ile içinizdeki buz denizine bir balta gibi inecek.
devamını gör...