bülbül

güzel sesli bir kuş olup divan edebiyatında güle aşık bir kuş olarak sevenin yaşadığı ızdırabı gözler önüne serer.

güzel sesli bir kuştur. başlığı görünce tutamadım kendimi. başlığın aklıma düşürdüğü şarkıyı buraya bırakıyorum.!! geçersiz url !!

mehmet akif'in safahat kitabında yer alan, hamasi meşhur şiiri.

1920'de yunan işgaline karşı yazmıştır:

'eşin var, aşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
kıyametler koparmak neydi ey bülbül, nedir derdin?
o zümrüt tahta kondun, bir semavi saltanat kurdun;
cihanın yurdu hep çiğnense, çiğnenmez senin yurdun,'

güzelliği ve ötüşüyle bilinen ötücü kuş.

mehmet akif ersoy’un bülbül şiirinden bir bölümü aşağıya iliştiriyorum.

altın kafese bile konsa, "vatan" diyen kuş.

çok güzel sesi olduğu için sesi güzellere verilen sıfat.

güzel sesli kadınlara verilen sıfatlardan birisi.

edebi bir anlatımı olduğuna emin olduğum, tatlı dilli, insanı bambaşka yerlere götüren sonra iyi edip geri getiren, linkeki ötüşün her cikini üstüme alındığım kuş.
twitter.com/alpertuydes/sta...

dut yiyince susması gereken kuş.

yârin sesine benzetilerek yapılan söz sanatında adı geçen kuş..

bülbül güle aşıktır lakin gülün dikeni batar. bülbül bu acıyla kan ağlar, o güzel sesiyle feryat eder. gözünden akan kan ise güle kırmızı rengini verir.

altın kafese koyduklarında illede vatanım diyen kuş.

adına türküler yazılan bir kuş türü.

"-eşin var, âşiyanın var, baharın var, ki beklerdin;
kıyâmetler koparmak neydi, ey bülbül, nedir derdin ?"
mehmet akif ersoy

güzel bir ahmet haşim şiiridir;

altın kafese koysalar "gramı ne kadar oldu bunun?" diye soracak kadar akıllı bir kuş türüdür.

bülbüller içkiye düşkündür... şaşırdınız değil mi? ne kadar çok içerse o kadar çok öter...ama bu gerçeği bilginler değil, tarihçi reşat ekrem koçu'nun annesi zağra'lı hacı fatma hanım saptamıştır... bunun için de bülbülleri günlerce, göztepe'deki evinin bahçesinde, dürbünüyle
gözetlemiş... fatma hanım gözlemlerini şöyle dile getirir:
"bir bülbül ala sabah, sözgelişi bir vişne ağacına gelip konar... yirmi otuz kadar vişneyi gagasıyla deştikten sonra çekip gider... akşam, yine gelir... vişnenin kuş gagasıyla deşilen yerinde meyve suyu mayalanmış, bir likör ya da şarap oluşmuştur... kuş, akşamın "garipler sersemliği" denilen bu son saatinde bir iki vişneden kendi elceğiziyle hazırlanmış içkinin ilk yudumlarını içince şöyle bir silkinir, birkaç külhani ıslık öttürür... kadehler beşi, altıyı buldu mu nağmeler uzar... ortalık iyice karardığı için küçük esmer kuş göze görünmez ama sesi ağaçtadır... belki de içkiyi sürdürmektedir... artık tan sökünceye kadar gelsin gazeller, şarkılar, feryatlar."

o dillere destan, aşık olunası, hayran kalınası ötüşler erkek olanına aittir. erkek bülbül, bu güzel ötüşlerini hem dişi bülbülleri cezbetmek, hem de bölgelerini belli etmek için kullanırlar. dişi bülbül de çiftleşmek için, erkekler arasında ötüşü en güzel olanını seçer. bu sebeple, erkek olan bütün dişilere şarkı söyler.

dipnot : yazıyı okuyan yazarlar, özellikle kadın yazarlar içlerinden "erkek değiller mi, hepsi aynı bunların" diye söylenmişlerdir mutlaka.

kışları afrika'da geçiren, baharda ülkemize göç eden, sulak alanlarda, sık çalılarda, parklarda, bahçelerde, refüjlerde, köylerde, yaşayabilen, güzel ötüşünü göstermek için fırsat kollayan, yaklaşık bir avuç kadar olan küçük bir kuş türü.

koflaşmış sloganların dışında yüzyıl öncesinden vatanın ne mana ifade ettiğini, türklerin gerçek özgürlüğüne kavuşmadan yanı başındaki millerin de özgür olamayacağını beyân eden ve kıyamet sabahına kadar türk milletine ayna olacak olan bir mehmet akif ersoy şiiri.

"...
ne heybettir ki: vahdet-gâhı dînin devrilip, taş taş,
sürünsün şimdi milyonlarca me’vâsız kalan dindaş!
yıkılmış hânmânlar yerde işkenceyle kıvransın;
serilmiş gövdeler, binlerce, yüz binlerce doğransın!
dolaşsın, sonra, islâm’ın harem-gâhında nâ-mahrem…
benim hakkım, sus ey bülbül, senin hakkın değil mâtem!"