1.
orsalesta anafor ukdesi.
26 ağustos 1922 günü, başkomutan mustafa kemal tarafından afyon kocatepe’de emri verilen ve 30 ağustos 1922 günü kütahya dumlupınar’da, düşman ordusunun, başkomutanı general trikopis başta olmak üzere, tüm kurmaylarının kılıçlarını teslim ederek teslim alınması ile yunan ordusu’nun tam bozguna uğratıldığı ve kurtuluş savaşı’nı bize kazandıran savaştır.
bu savaşın sonunda, başkomutan tarafından, ordular ilk hedefiniz akdeniz. ileri! emri verilerek düşman kovalanmış ve 9 eylül 1922 tarihinde izmir’de denize dökülmüştür.
bu savaşı kazandığımız tarih 30 ağustos zafer bayramı olarak kutlanmaktadır.
26 ağustos 1922 günü, başkomutan mustafa kemal tarafından afyon kocatepe’de emri verilen ve 30 ağustos 1922 günü kütahya dumlupınar’da, düşman ordusunun, başkomutanı general trikopis başta olmak üzere, tüm kurmaylarının kılıçlarını teslim ederek teslim alınması ile yunan ordusu’nun tam bozguna uğratıldığı ve kurtuluş savaşı’nı bize kazandıran savaştır.
bu savaşın sonunda, başkomutan tarafından, ordular ilk hedefiniz akdeniz. ileri! emri verilerek düşman kovalanmış ve 9 eylül 1922 tarihinde izmir’de denize dökülmüştür.
bu savaşı kazandığımız tarih 30 ağustos zafer bayramı olarak kutlanmaktadır.
devamını gör...
2.
26 ağustos gecesi 5. süvari kolordusu, ahır dağları üzerindeki yunanların gece savunmadığı ballıkaya mevkiinden sızma yaparak yunan hatlarının gerisine intikale başladı. intikal bütün gece sabaha kadar sürdü. yine 26 ağustos sabahı başkomutan mustafa kemal paşa, yanında genelkurmay başkanı fevzi paşa ve batı cephesi komutanı ismet paşa ile birlikte muharebeyi idare etmek üzere kocatepe'deki yerini aldı. büyük taarruz burada başlayarak, topçuların sabah saat 04.30'da taciz ateşi ile başlayan harekât, saat 05.00'te önemli noktalara yoğun topçu ateşi ile devam etti. türk piyadeleri, sabah 06.00'da tınaztepe'ye hücum mesafesine yaklaşarak tel örgüleri aşıp yunan askerini süngü hücumu ile temizledikten sonra tınaztepe'yi ele geçirdi. bundan sonra saat 09.00'da belentepe, daha sonra kalecik - sivrisi ele geçirildi. taarruzun birinci günü, sıklet merkezindeki 1. ordu birlikleri, büyük kaleciktepe'den çiğiltepe'ye kadar 15 kilometrelik bir bölgede düşmanın birinci hat mevzilerini ele geçirdi. 5. süvari kolordusu düşman gerilerindeki ulaştırma kollarına başarılı taarruzlarda bulunarak, 2. ordu da cephede tespit görevini aksatmadan sürdürdü.
27 ağustos pazar sabahı gün ağarırken türk ordusu bütün cephelerde yeniden taarruza geçti. bu taarruzlar çoğunlukla süngü hücumlarıyla ve insanüstü çabalarla gerçekleştirildi. aynı gün türk birlikleri afyonkarahisar'ı geri aldı. başkomutanlık karargâhı ile batı cephesi komutanlığı karargâhı afyonkarahisar'a taşındı.
28 ağustos pazartesi ve 29 ağustos salı günleri başarılı geçen taarruz harekâtı, 5. yunan tümeni'nin çevrilmesi ile sonuçlandı. 29 ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçerek muharebenin sür'atle sonuçlandırılmasını gerekli buldular. düşmanın çekilme yollarının kesilmesi ve düşmanı çarpışmaya zorlayarak tamamen teslim olmalarını sağlama yolunda karar aldılar ve karar süratli ve düzenli bir şekilde uygulandı. 30 ağustos 1922 çarşamba günü taarruz harekâtı, türk ordusunun kesin zaferi ile sonuçlandı. büyük taarruz'un son safhası türk askerî tarihine başkomutanlık meydan muharebesi olarak geçti.
30 ağustos 1922 başkomutanlık meydan muharebesi sonunda, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak mustafa kemal paşa'nın ateş hatları arasında, bizzat zafertepe'den idare ettiği savaşta, tamamen yok edildi veya esir edildi. aynı günün akşamında türk birlikleri kütahya'yı geri aldı.
savaş havada da sürdü. 26 ağustos günü, hava bulutlu olmasına rağmen, türk uçakları keşif, bombalama ve kara birliklerini korumak için havalandı. av uçakları gün boyunca sürdürdükleri devriye uçuşları sırasında, dört defa düşman uçakları ile karşı karşıya geldiler. girişilen hava çarpışmalarında üç yunan uçağı kendi hava hatlarının gerisine indirildi ve bir yunan uçağı da bölük komutanı yüzbaşı fazıl tarafından afyonkarahisar'ın hasanbeli kasabası civarında düşürüldü. ileriki günlerde de keşif ve bombalama uçuşları gerçekleştirildi.
anadolu'daki yunan kuvvetlerinin yarısı imha veya esir edildi. kalan bölümü ise üç grup halinde çekildi. bu durum karşısında çalköy'de yıkık bir evin avlusu içinde mustafa kemal paşa, fevzi paşa ve ismet paşa ile buluşarak yunan ordusunun kalıntılarını takip etmesi için türk ordusunun büyük kısmının izmir istikametinde ilerlemesini kararlaştırdılar ve müteakiben de mustafa kemal paşa o tarihî "ordular, ilk hedefiniz akdeniz'dir. ileri!" emrini verdi.
1 eylül 1922 tarihinde türk ordusunun takip harekâtı başladı. muharebelerden kurtulan yunan birlikleri izmir'e, dikili'ye ve mudanya'ya düzensiz olarak geri çekilmeye başladı. yunan ordusu başkomutanı general nikolaos trikupis ve kurmayları ile 6.000 asker, 2 eylül de uşak'ta türk birliklerine esir düştüler. trikupis, yunan ordusunun başkomutanlığına atandığını uşak'ta mustafa kemal paşa'dan öğrendi.
türk ordusu bu muharebede, 15 günde 450 kilometre mesafe katederek 9 eylül 1922 sabahı izmir'e girdi. sabuncubeli'nden geçen 2. süvari tümeni, mersinli yolu ile izmir'e doğru ilerlerken bunun solunda 1. süvari tümeni de kadifekale'ye doğru yürüdü. bu tümenin 2. alayı, tuzluoğlu fabrikası'ndan geçerek kordonboyu'na ulaştı. yüzbaşı şerafettin bey izmir hükûmet konağı'na, 5. süvari tümenin öncüsü yüzbaşı zeki bey kumandanlık dairesine, 4. alay komutanı reşat bey de kadifekale'ye türk bayrağını çektiler.
büyük taarruz'un başladığı günden 4 eylül'e kadar yunan ordusu 321 kilometre geri çekildi. 7 eylül'de türk birlikleri izmir'e 40 kilometre kadar yaklaşmıştı. 9 eylül 1922 tarihli new york times gazetesi yunan ordusunun kayıplarının ve türk ordusunun ele geçirdiklerinin 910 savaş topu, 1.200 kamyon, 200 otomobil, 11 uçak, 5.000 makineli tüfek, 40.000 tüfek ve 400 vagonluk cephane olduğunu yazdı. ayrıca 20.000 yunan askerinin de esir düştüğünü belirtti. devamında yunan ordusunun savaşın başında 200.000 kişiden oluştuğunu ve şu anda yarısından fazlasını kaybettiğini ve türk süvarilerinden dağınık halde kaçan yunan asker sayısının ancak 50.000'i bulabildiğini yazdı.
büyük taarruz da türk ordusu, 7.244.088 piyade mermisi, 55.048 top mermisi ve 6.679 bomba kullandı. muharebelerde 6.607 piyade tüfeği, 32 hafif makineli tüfek, 7 ağır makineli tüfek ve 5 top kullanılamaz durumuna geldi. yunanlardan 365 top, 7 uçak, 656 kamyon, 124 binek aracı, 336 ağır makineli, 1.164 hafif makineli tüfek, 32.697 piyade tüfeği, 294.000 el bombası ve 25.883 sandık piyade mermisi ele geçirildi. büyük taarruzun başlangıcından beri ele geçirilen ve türk ordusunun ihtiyaç fazlası olan 8.371 at, 8.430 öküz ve manda, 8.711 eşek, 14.340 koyun ve 440 deve halka dağıtıldı. büyük taarruz'da yunan ordusundan esir düşen asker sayısı 20.826 idi. bunlardan 23 inşaat taburu kuruldu ve kendilerinin yıktıkları, karayolu ve demiryollarının tamirinde çalıştırıldılar.
büyük taarruz boyunca türk ordusunun muharip zayiatı, 26 ağustos taarruzun başlangıç gününden 9 eylül izmir'in kurtuluşuna kadar 2.318 şehit, 9.360 yaralı, 1.697 kayıp ve 101 esir idi. 18 eylül'e kadar, yani son yunan askerlerinin erdek'den çekilip batı anadolu'daki yunan işgalinin sona ermesiyle, 24 gün boyunca toplam 2.543 şehit (146 subay ve 2.397 er) ve 9.855 yaralı (378 subay ve 9.477 er) verilmiştir.
9 eylül'de türk birlikleri izmir'e girdi. 11 eylül'de bursa, foça, gemlik ve orhaneli, 12 eylül'de mudanya, kırkağaç, urla, 13 eylül'de soma, 14 eylül'de bergama, dikili ve karacabey, 15 eylül'de alaçatı ve ayvalık, 16 eylül'de çeşme, 17 eylül'de karaburun, bandırma ve 18 eylül'de biga ve erdek yunan işgalinden kurtarıldı.[18] böylece 18 eylül'de de batı anadolu yunan işgalinden kurtarıldı. 11 ekim 1922 tarihinde imzalanan mudanya ateşkes anlaşması ile doğu trakya, silahlı çatışma olmadan yunan işgalinden kurtarıldı. 24 temmuz 1923 tarihinde imzalanan lozan antlaşması ile savaş resmen sona erdi ve türkiye bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirdi.
mustafa kemal paşa, başkomutanlık meydan muharebesi'ni sevk ve idare ettiği zafertepe'de 30 ağustos 1924 tarihinde büyük zafer'in önemini şu şekilde ifade etmiştir:
"... hiç şüphe etmemelidir ki yeni türk devleti'nin, genç türkiye cumhuriyeti'nin temelleri burada atıldı. ebedî hayatı burada taçlandırıldı. bu sahada akan türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır..."
tarihçi ısaiah friedman yunan küçük asya ordusu'nun son günlerini şu sözlerle tasvir etmiştir: "yunan ordusunu bekleyen bozgun, armageddon savaşı boyutlarında idi. dört gün içinde bütün yunan küçük asya ordusu ya yok edildi ya da denize döküldü."
27 ağustos pazar sabahı gün ağarırken türk ordusu bütün cephelerde yeniden taarruza geçti. bu taarruzlar çoğunlukla süngü hücumlarıyla ve insanüstü çabalarla gerçekleştirildi. aynı gün türk birlikleri afyonkarahisar'ı geri aldı. başkomutanlık karargâhı ile batı cephesi komutanlığı karargâhı afyonkarahisar'a taşındı.
28 ağustos pazartesi ve 29 ağustos salı günleri başarılı geçen taarruz harekâtı, 5. yunan tümeni'nin çevrilmesi ile sonuçlandı. 29 ağustos gecesi durum değerlendirmesi yapan komutanlar, hemen harekete geçerek muharebenin sür'atle sonuçlandırılmasını gerekli buldular. düşmanın çekilme yollarının kesilmesi ve düşmanı çarpışmaya zorlayarak tamamen teslim olmalarını sağlama yolunda karar aldılar ve karar süratli ve düzenli bir şekilde uygulandı. 30 ağustos 1922 çarşamba günü taarruz harekâtı, türk ordusunun kesin zaferi ile sonuçlandı. büyük taarruz'un son safhası türk askerî tarihine başkomutanlık meydan muharebesi olarak geçti.
30 ağustos 1922 başkomutanlık meydan muharebesi sonunda, düşman ordusunun büyük kısmı dört taraftan sarılarak mustafa kemal paşa'nın ateş hatları arasında, bizzat zafertepe'den idare ettiği savaşta, tamamen yok edildi veya esir edildi. aynı günün akşamında türk birlikleri kütahya'yı geri aldı.
savaş havada da sürdü. 26 ağustos günü, hava bulutlu olmasına rağmen, türk uçakları keşif, bombalama ve kara birliklerini korumak için havalandı. av uçakları gün boyunca sürdürdükleri devriye uçuşları sırasında, dört defa düşman uçakları ile karşı karşıya geldiler. girişilen hava çarpışmalarında üç yunan uçağı kendi hava hatlarının gerisine indirildi ve bir yunan uçağı da bölük komutanı yüzbaşı fazıl tarafından afyonkarahisar'ın hasanbeli kasabası civarında düşürüldü. ileriki günlerde de keşif ve bombalama uçuşları gerçekleştirildi.
anadolu'daki yunan kuvvetlerinin yarısı imha veya esir edildi. kalan bölümü ise üç grup halinde çekildi. bu durum karşısında çalköy'de yıkık bir evin avlusu içinde mustafa kemal paşa, fevzi paşa ve ismet paşa ile buluşarak yunan ordusunun kalıntılarını takip etmesi için türk ordusunun büyük kısmının izmir istikametinde ilerlemesini kararlaştırdılar ve müteakiben de mustafa kemal paşa o tarihî "ordular, ilk hedefiniz akdeniz'dir. ileri!" emrini verdi.
1 eylül 1922 tarihinde türk ordusunun takip harekâtı başladı. muharebelerden kurtulan yunan birlikleri izmir'e, dikili'ye ve mudanya'ya düzensiz olarak geri çekilmeye başladı. yunan ordusu başkomutanı general nikolaos trikupis ve kurmayları ile 6.000 asker, 2 eylül de uşak'ta türk birliklerine esir düştüler. trikupis, yunan ordusunun başkomutanlığına atandığını uşak'ta mustafa kemal paşa'dan öğrendi.
türk ordusu bu muharebede, 15 günde 450 kilometre mesafe katederek 9 eylül 1922 sabahı izmir'e girdi. sabuncubeli'nden geçen 2. süvari tümeni, mersinli yolu ile izmir'e doğru ilerlerken bunun solunda 1. süvari tümeni de kadifekale'ye doğru yürüdü. bu tümenin 2. alayı, tuzluoğlu fabrikası'ndan geçerek kordonboyu'na ulaştı. yüzbaşı şerafettin bey izmir hükûmet konağı'na, 5. süvari tümenin öncüsü yüzbaşı zeki bey kumandanlık dairesine, 4. alay komutanı reşat bey de kadifekale'ye türk bayrağını çektiler.
büyük taarruz'un başladığı günden 4 eylül'e kadar yunan ordusu 321 kilometre geri çekildi. 7 eylül'de türk birlikleri izmir'e 40 kilometre kadar yaklaşmıştı. 9 eylül 1922 tarihli new york times gazetesi yunan ordusunun kayıplarının ve türk ordusunun ele geçirdiklerinin 910 savaş topu, 1.200 kamyon, 200 otomobil, 11 uçak, 5.000 makineli tüfek, 40.000 tüfek ve 400 vagonluk cephane olduğunu yazdı. ayrıca 20.000 yunan askerinin de esir düştüğünü belirtti. devamında yunan ordusunun savaşın başında 200.000 kişiden oluştuğunu ve şu anda yarısından fazlasını kaybettiğini ve türk süvarilerinden dağınık halde kaçan yunan asker sayısının ancak 50.000'i bulabildiğini yazdı.
büyük taarruz da türk ordusu, 7.244.088 piyade mermisi, 55.048 top mermisi ve 6.679 bomba kullandı. muharebelerde 6.607 piyade tüfeği, 32 hafif makineli tüfek, 7 ağır makineli tüfek ve 5 top kullanılamaz durumuna geldi. yunanlardan 365 top, 7 uçak, 656 kamyon, 124 binek aracı, 336 ağır makineli, 1.164 hafif makineli tüfek, 32.697 piyade tüfeği, 294.000 el bombası ve 25.883 sandık piyade mermisi ele geçirildi. büyük taarruzun başlangıcından beri ele geçirilen ve türk ordusunun ihtiyaç fazlası olan 8.371 at, 8.430 öküz ve manda, 8.711 eşek, 14.340 koyun ve 440 deve halka dağıtıldı. büyük taarruz'da yunan ordusundan esir düşen asker sayısı 20.826 idi. bunlardan 23 inşaat taburu kuruldu ve kendilerinin yıktıkları, karayolu ve demiryollarının tamirinde çalıştırıldılar.
büyük taarruz boyunca türk ordusunun muharip zayiatı, 26 ağustos taarruzun başlangıç gününden 9 eylül izmir'in kurtuluşuna kadar 2.318 şehit, 9.360 yaralı, 1.697 kayıp ve 101 esir idi. 18 eylül'e kadar, yani son yunan askerlerinin erdek'den çekilip batı anadolu'daki yunan işgalinin sona ermesiyle, 24 gün boyunca toplam 2.543 şehit (146 subay ve 2.397 er) ve 9.855 yaralı (378 subay ve 9.477 er) verilmiştir.
9 eylül'de türk birlikleri izmir'e girdi. 11 eylül'de bursa, foça, gemlik ve orhaneli, 12 eylül'de mudanya, kırkağaç, urla, 13 eylül'de soma, 14 eylül'de bergama, dikili ve karacabey, 15 eylül'de alaçatı ve ayvalık, 16 eylül'de çeşme, 17 eylül'de karaburun, bandırma ve 18 eylül'de biga ve erdek yunan işgalinden kurtarıldı.[18] böylece 18 eylül'de de batı anadolu yunan işgalinden kurtarıldı. 11 ekim 1922 tarihinde imzalanan mudanya ateşkes anlaşması ile doğu trakya, silahlı çatışma olmadan yunan işgalinden kurtarıldı. 24 temmuz 1923 tarihinde imzalanan lozan antlaşması ile savaş resmen sona erdi ve türkiye bağımsızlığını tüm dünyaya kabul ettirdi.
mustafa kemal paşa, başkomutanlık meydan muharebesi'ni sevk ve idare ettiği zafertepe'de 30 ağustos 1924 tarihinde büyük zafer'in önemini şu şekilde ifade etmiştir:
"... hiç şüphe etmemelidir ki yeni türk devleti'nin, genç türkiye cumhuriyeti'nin temelleri burada atıldı. ebedî hayatı burada taçlandırıldı. bu sahada akan türk kanları, bu semada uçuşan şehit ruhları, devlet ve cumhuriyetimizin ebedî muhafızlarıdır..."
tarihçi ısaiah friedman yunan küçük asya ordusu'nun son günlerini şu sözlerle tasvir etmiştir: "yunan ordusunu bekleyen bozgun, armageddon savaşı boyutlarında idi. dört gün içinde bütün yunan küçük asya ordusu ya yok edildi ya da denize döküldü."
devamını gör...
3.
26 ağustos 1922'de kurtuluş savaşı’nın en önemli safhalarından biri başladı. 30 ağustos 1922'de başkomutanlık meydan muharebesi zaferiyle taçlanacak olan büyük taarruz’a mustafa kemal paşa, ordular, ilk hedefiniz akdeniz’dir; ileri diyerek başlama emrini verdi.
büyük taarruz ve başkomutanlık meydan muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarihe geçti.
dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
paşalar onun arkasındaydılar.
o, saati sordu
paşalar: ‘üç’, dediler.
sarışın bir kurda benziyordu
ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
kocatepe’den afyon ovasına atlayacaktı.
…
saat beşe on var.
kırk dakka sonra şafak sökecek.
‘korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak’
tınaztepe’ye karşı kömürtepe güneyinde.
on beşinci piyade fırkası’ndan iki ihtiyat zabiti ve onların genci,
uzunu, darülmuallimin mezunu nureddin eşfak,
mavzer tabancasının emniyetiyle oynıyarak konuşuyor:
— bizim istiklâl marşı’nda aksıyan bir taraf var,
bilmem ki, nasıl anlatsam, akif, inanmış adam,
fakat onun, ben, inandıklarının hepsine inanmıyorum.
meselâ, bakın ‘gelecektir sana vadettiği günler hakkın.
‘hayır, gelecek günler için gökten âyet inmedi bize.
onu biz, kendimiz vadettik kendimize.
bir şarkı istiyorum zaferden sonrasına dair.
‘kim bilir belki yarın…’
saat beşe beş var.
dağlar aydınlanıyor.
bir yerlerde bir şeyler yanıyor.
gün ağardı ağaracak.
kokusu tütmeğe başladı:
anadolu toprağı uyanıyor.
ve bu anda, kalbi bir şahan gibi göklere salıp
ve pırıltılar görüp ve çok uzak
çok uzak bir yerlere çağıran sesler duyarak
bir müthiş ve mukaddes macerada, ön safta, en ön sırada,
şahlanıp ölesi geliyordu insanın.
topçu evvel mülâzimi hasan’ın yaşı yirmi birdi.
kumral başını gökyüzüne çevirdi, kalktı ayağa.
baktı, yıldızları ağaran muazzam karanlığa.
şimdi bir hamlede o kadar büyük.
öyle şöhretli işler yapmak istiyordu ki bütün ömrünü
ve hâtırasını ve yedi buçukluk bataryasını
ağlanacak kadar küçük buluyordu.
yüzbaşı sordu:
— saat kaç?
— beş.
— yarım saat sonra demek…
98956 tüfek ve şoför ahmet’in üç numrolu kamyonetinden
yedi buçukluk şnayderlere, on beşlik obüslere kadar,
bütün aletleriyle ve vatan uğrunda, yani, toprak ve hürriyet için
ölebilmek kabiliyetleriyle birinci ve ikinci ordu’lar baskına hazırdılar.
alaca karanlıkta, bir çınar dibinde, beygirinin yanında duran sarkık,
siyah bıyıklı süvari kısa çizmeleriyle atladı atına.
nureddin eşfak baktı saatına:
— beş otuz…
ve başladı topçu ateşiyle
ve fecirle birlikte büyük taarruz…
büyük taarruz ve başkomutanlık meydan muharebesi, dünya tarihinin gördüğü en büyük kahramanlık destanlarından biri olarak tarihe geçti.
dağlarda tek tek ateşler yanıyordu.
ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden güzel, rahat günlere inanıyordu
ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
paşalar onun arkasındaydılar.
o, saati sordu
paşalar: ‘üç’, dediler.
sarışın bir kurda benziyordu
ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkla akan bir yıldız gibi kayarak
kocatepe’den afyon ovasına atlayacaktı.
…
saat beşe on var.
kırk dakka sonra şafak sökecek.
‘korkma sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak’
tınaztepe’ye karşı kömürtepe güneyinde.
on beşinci piyade fırkası’ndan iki ihtiyat zabiti ve onların genci,
uzunu, darülmuallimin mezunu nureddin eşfak,
mavzer tabancasının emniyetiyle oynıyarak konuşuyor:
— bizim istiklâl marşı’nda aksıyan bir taraf var,
bilmem ki, nasıl anlatsam, akif, inanmış adam,
fakat onun, ben, inandıklarının hepsine inanmıyorum.
meselâ, bakın ‘gelecektir sana vadettiği günler hakkın.
‘hayır, gelecek günler için gökten âyet inmedi bize.
onu biz, kendimiz vadettik kendimize.
bir şarkı istiyorum zaferden sonrasına dair.
‘kim bilir belki yarın…’
saat beşe beş var.
dağlar aydınlanıyor.
bir yerlerde bir şeyler yanıyor.
gün ağardı ağaracak.
kokusu tütmeğe başladı:
anadolu toprağı uyanıyor.
ve bu anda, kalbi bir şahan gibi göklere salıp
ve pırıltılar görüp ve çok uzak
çok uzak bir yerlere çağıran sesler duyarak
bir müthiş ve mukaddes macerada, ön safta, en ön sırada,
şahlanıp ölesi geliyordu insanın.
topçu evvel mülâzimi hasan’ın yaşı yirmi birdi.
kumral başını gökyüzüne çevirdi, kalktı ayağa.
baktı, yıldızları ağaran muazzam karanlığa.
şimdi bir hamlede o kadar büyük.
öyle şöhretli işler yapmak istiyordu ki bütün ömrünü
ve hâtırasını ve yedi buçukluk bataryasını
ağlanacak kadar küçük buluyordu.
yüzbaşı sordu:
— saat kaç?
— beş.
— yarım saat sonra demek…
98956 tüfek ve şoför ahmet’in üç numrolu kamyonetinden
yedi buçukluk şnayderlere, on beşlik obüslere kadar,
bütün aletleriyle ve vatan uğrunda, yani, toprak ve hürriyet için
ölebilmek kabiliyetleriyle birinci ve ikinci ordu’lar baskına hazırdılar.
alaca karanlıkta, bir çınar dibinde, beygirinin yanında duran sarkık,
siyah bıyıklı süvari kısa çizmeleriyle atladı atına.
nureddin eşfak baktı saatına:
— beş otuz…
ve başladı topçu ateşiyle
ve fecirle birlikte büyük taarruz…
devamını gör...
4.