ege'de küçük bir sahil kasabasında yaşamak

artık sonbahar sonlarında izmir'e geliyoruz, ilkbahar ortalarına kadar burada kalıyoruz ama toplamda 10-12 tüm senemi böyle bir yerde geçirmişimdir. 1997'den beri tüm yazlarım zaten öyle. güzel hayat ama herkese göre değil. kışın bazen 3 saat yürürdüm, 1 insan görmezdim. bana göre hava hoş ama bu denli ıssızlığı herkes sevmez herhalde.

şehir hayatını sevenlerin, karmaşasına alışanların, kendini ölü hissetmesine sebep olacak eylem.

"dingin bir hayat yaşayacağım ouuauau" derken valla bunalıma girer, intihar ederler evlerden ırak. o yüzden, yapmadan önce bin kere düşünün, bi ufak deneyimleyin, bi bakın.

benim içinse mütteşem. eskiden ara ara zaman geçirirken bulunduğım yerde, son 3 senedir tam zamanlı yaşıyorum. ve halimden gerçekten memnunum. benim için birçok şey kolay ve de zevkli ama herkes için değil, herkese göre değil böyle yerlerde yaşamak. deniz kıyısında köy hayatı bir nevi.

(bkz: butik mekan esnafı çakallığı)

sıkılırım.

muhtemelen hayali kendisinden daha mutluluk verici.

ege bölgesinde küçük sahil kasabası kalmadığı için geçersiz önerme.
ablaya soruyorum
-bunlara el işi yazmışsın el işi mi bunlar abla? diye
34 plakayı keserken yakaladığım abla diyor ki
-evet balam el işi bizim kızlar yapıvereyyo
iç kısımdaki etikette, hani bel kısmına yakın olan yer var ya işte orada made in crp yazıyor.
artık kaç yıllıksa...
markete 1,50 liraya verdiği domatese 15 tl etiket koyup
-baba markette 12 tl değil mi aynı domates? deyince
- unlaa darla * mı? hal onnar hal.. deyyo.. yani; "onlar tarla mı hal onlar. diyor."
ayrıca unutmayın değil siz, sizin çocuklarınız bile oraya sonradan gittiği için yabandır, eldir, dışardandır.
buraya kadar "olmayan" küçük kasaba içindi;
bundan sonrası köy bozması kasabalar ve köyler için geçerli bak:
sizin bilmediğiniz veya çok sonra öğreneceğiniz lakaplarınız çoktan hazırdır.
ileri gidelim, diyelim tek başınasınız ve hatta erkek değil yalnız bir kadınsınız;
baktılar gördüler ki orada kalmaya niyetlisiniz olmayacak her türlü meseleyle karşılaşmaya başlarsınız.
şuradan bir bakın.

alıntı için yorum:
ilgili kadın hakkında en olmayacak yorumlar başladı, yükselerek devam etti, kendini bir cacık zanneden bazı teresler olmayacak beklentilere girip de duvara toslayınca yapabilecekleri bütün kahpelikleri yaptı.
mesele budur.
belki bir gram şaşar.
ha bu dediklerim içeri doğru gittikçe neye dönüşür,
açın müge anlı'yı izleyin.
daha da ileri daha da doğuya derseniz tanıdığım bir kaç iyi psikiyatrist var.
numaralarını paylaşırız gerekirse.

ege değil de akdenizde yaşamayı ciddi ciddi düşünüyorum. artık yeter anadolunun kuraklığından bozkırından bana ne. şair değilsem sanatçı değilsem ankara beni paklamaz.

hali hazırda bunu yapan ege insanının endişe ile karşıladığı durum.

çünkü buraya gelenler sadece beyin göçüyle gelip de ege'ye yerleşen kültür seviyesi yüksek insanlardan oluşmuyor maalesef.

ekseriyetle bayram tatillerinde geçici olarak ege'ye gidip etrafı kirletip çöpünü atan; köyde traktöre biner gibi araba kullanan, sinyalsiz kuralsız her yere dönen ve durması yasak olan her yerde durup parkeden denyo profillerden yaka silkmiş durumdalar artık. yani bu profil de kalıcı olarak buraya yerleşmeyi düşündüğünde durum pek hoş olmuyor. yoksa kimse düzgün insanlardan şikayetçi değil zaten, aksine bulunduğu yeri geliştireceği için memnun olur.

ege'de küçük bir sahil kasabası mı kaldı önce onu sorgulamak gerekir.
biraz içeriklerde ve yükseklerde daha uygun hem de serin kasabalar bulunabilir.

hayalimdi bir zamanlar, ekonovich in dediği gibi ege'de küçük bir sahil kasabası mı kaldı. yeni hayalimi kimseciklerle paylaşmıyorum orasıda dolmasın

sahildeki ilcelerin uygun mahallelerinde, uretim de yapmak sartiyla hayata gecirilebilecek cazip eylem.

ege ile marmara bölgesi arasında bir yerlerde yaşamak istiyorum planlarım arasında ..

iklim değişikliğinin gereği artık karaburun yarımadasının güneyi önerilmez

karaburun yarımadasının kuzeyine planlama tavsiye edilir*

ben tam ortadan konuşuyom dinleyen kazanır elması kızarır

urla/çeşmealtı

back in town!

birkaç gün önce davutlar'a dönünce gene yapmakta olduğum şey.

bu kasabalardan birinde evim var. aynı düşlerle yirmi yıl önce edindim. gördüğüm o ki, düşlediğiniz sakinlik deniz sezonunda kalmıyor.
bu durum sadece benim köyümle de ilgili değil. denize kıyı tüm beldeler için böyle. kış yaşamı da ancak ki yakın dost çevresi varsa çekilebilir. dolayısıyla kentten asla kopamıyor, ha bire göçer bir hayata dönüşüyor yaşamınız.
kimsenin düşlerini yıkmakta istemem. vurgulamak istediğim şey, sanıldığı oranda kusursuz ve idealize bir şey değil. mutsuzluk kaynağı yapmayın. şanslılar arasında olduğumu biliyorum ve yaşamımdan mutluyum. ancak, sakin bir sahil kasabası ve deniz sanıldığı kadar yaşamın olmazsa olmazı değil. gerçekleştirecek olanlar hayal kırıklığı yaşamasın.
hakeden herkesin düşlediğince yaşaması dileğiyle diyorum.

çocukken anlamlandıramadığım, sıkıcı olarak tanımladığım ve şimdilerde 20'lerin sonlarında biri olarak en büyük hayallerimden birine dönüşen hayal. rock'n roll hayallerden, bu kısma geçmek uzun sürse de meseleyi anlamak hayata bakış açımı da değiştirdi. mesele huzurmuş, mutluluk değil.

müstakil bir evde oturup, balkonda yemek yerken denizi izlemektir.
bahçeye istediğin ağacı veya sebzeyi, çiçeği ekebilmek ve yetiştirmektir.
gecenin ortasında müziğin sesini sonuna kadar açıp dinleyebilmektir.
dışarıdan gelen " tır tır tır tır" sesinin inşaat değil tekne sesi olmasıdır.
trafik kavramının yok olmasıdır.
yaz hariç 3 mevsim sakın, sessiz bir hayat sürmektir.
büyükşehirlerdeki pazarlarda satılanların daha tazesini daha ucuza almaktır.
yazın gece bile olsa canın istediğinde denize girmektir.

neresinde olduğuna göre değişir, arkadaşımın babası yıllar önce ve çok büyük hayllerle (büyük şehirin stresinden kurtulacaktı falan fişman.....) gitti nazilliler sitesi diye bir yerden bir ev aldı, aldığı güne kadar nazilli diye bir şeyden haberi yoktu, meğerse o sitedekiler pek bir tutucuymuş 2 sene dayanamadı. şans faktörü sonuçta.... ege nin sahil kesimin insanları genelde relax adam olurlar, kimseye fazla karışmazlar,uğraşmazlar, kendi hayatlarına bakarlar ama tam sahilde yobazların ortasına da düşebilirsin, ne demiş ? şans kapıyı kırınca.....kafana göre arkadaşların vs olmadığı yerde hiç dayanamazsın, mesela bodrum yazın aşırı kalabalık olur vs vs. veya ankaralı memurların sitesinde eğer ist'dan giden bir maceracı isen, onların o kuralcılığına katlanamaz ve hasta olursun...fazla hayal kurmazsanız sıkıntınızda büyük olmaz ama şanslısındır, gittiğin yerde süper arkadaşlar bulursun vs vs ..... işte o da şans faktörü.....

taaa 15 sene önce kafama koyup, yok pahasına didim'de bir arsa alıp ufak ufak taksit ödeyerek ilk adımı attım. 8 sene sonra yaş 50 olunca oraya bir ev yapar defolur giderim.

7 yıl yaptığım eylem. 7 dakika daha dursam çıldırırdım.
emin olun, hiç öyle romantize edildiği gibi değil. evinizde tamirat, tadilât gerekir; usta bulamazsınız. bulsanız bile böbreğinizi ister.
mobilya alışverişi yaparsınız; ya hiç gelmez ya da defolu gelir.
acil bir yere gitmeniz gerekir; toplu taşıma bulunmaz, 40+ km taksiciyi zengin edersiniz.
hasta olsanız kapınızı çalan olmaz.
her gün sokak hayvanlarına mama alanlar*, sitenin bahçesinde mangal yaparlar da verdikleri rahatsızlığı düşünüp bir gram vermezler.
herkes *kör tuttuğunu öper oynar da kimse bunun ne kadar ahlâkî olduğunu sorgulamaz.

tabiî bunları izmir'in turistik yerleri için yazıyorum. şimdi aydın'ın köyündeki yörük alınmasın.