elma

20 saniyede bitirebileceğimi iddia ettiğim ve her mevsim çok severek yediğim birer meyve.

semavi dinlerde ama özellikle hristiyan inancında asli günahın simgesi olan, bana göre insanın aklını çelecek kadar lezzetli olmayan meyvedir. adem ile havva’nın kendilerine yasak olan elmanın çekimine dayanamayarak bu meyveyi ısırmaları ve insan ırkının cennetten kovulması ile sonuçlanan sürecin sonunda isa çarmıhta bu günahın kefaretini öder.

bu olay sonunda elma birçok yerde ve birçok eserde bir simge olarak kullanılmaya devam etmiştir. pamuk prenses ve yedi cüceler masalında kötü cadı kraliçe pamuk prensesi zehirlemek için bir elma kullanır. güzel olduğu kadar yarım akıllı da olan prenses kapıya gelen ve cehennem zebanisi gibi görünen kadının elinden aldığı elmayı afiyet ve iştahla yer.

zehirli elma sadece bu saçma masalda değil aynı zamanda gerçek hayatta da önemli ve unutulmaz bir olayın kahramanı olmuştur. dünya savaşını sonunun gelmesine katkı sağlayan şifre kırıcı makinenin mucidi ve bilgisayar fikrinin babası olan alan turing bir elmanın içine siyanür zerk ederek ve daha sorma bu elmayı ısırarak hayatına son vermiştir. eşcinsel olduğu için gördüğü baskılar sonunda böyle bir karar alan dahiye saygı gösterisi olan steve jobs kurduğu şirketin logosunu ısırılmış bir elma olarak seçer.

benim vereceğim son örnek ise elbette ki edebiyat dünyasından. korkulu düşlerden uyandığında kendini yatağında devcileyin bir böceğe dönüşmüş olarak bulan gregor samsa git gide ailesinin dışına itilir. farklı olduğu için yalnızlığa mahkum edilen samsa en büyük darbeyi babasından alır. babasının fırlattığa elma sırtında onulmaz bir yara açar.

elma hep olumsuz çağrışımlar yapan bir meyvedir benim için. o yüzden elma dersem çıkmayın.

bunlardan üç tanesi dünyayı değiştirmiştir:
insanlığın başlangıcında havva’nın,
1687’de yerçekimini keşfeden newton’un,
1976’da da steve job’un elması *)

cilde çok faydalı bir meyvedir.eksi yeşil elma olursa bide yemede yanında yat.

dilimledikten sonra üzerine biraz tarçın serpiştirince çok daha lezzetli olan meyve.

tüm dünyada, yılda 87 milyon ton üretilir. bu haliyle en çok üretilen ikinci meyve olan portakalın neredeyse iki katıdır (45 milyon ton) bu üretimin 42 milyon tonundan fazlasını tek başına çin gerçekleştirir. ikinci sırada 5 milyon tona yakın üretimiyle abd gelir. türkiye 4 milyon ton üretimiyle dünya üçüncüsüdür. meyve ve meyve suyu olarak tüketilmesinin dışında en büyük tüketim alanı elma şarabı üretimidir.
ülkemizde çiftçimiz 1 kilo elmaya toplama masrafı bile olmayan 50 kuruşa satamazken abd, kanada ve hatta çin, elma şarabından ve özellikle apple cider adlı içkiden milyar dolarlar kazanmaktadırlar. bizdeyse ya sirke yapılmakta ya da hayvan yemi olarak kullanılmaktadır.

yeşil olanı aşırı güzeldir.

al olanlarını bol bol yedikten sonra yeşil olanından daha güzel olduğunu anlıyor insan.

elma dendiğinde aklıma artık meyve gelmiyor nedense, ilk düşündüğüm telefon, bilgisayar ve uvhhh na kadarğda pahalı gibi düşünceler sıralanıyor.*

ağaç da yetişen bir meyve.

en çok ekşi olanını sevdiğim meyvedir. hele ki köydense deme lezzetine.

ne demiş gavurlar, an apple a day keeps the doctor away.

fakir meyvesi idi. eskiden her yerde elma ağaçları vardı. bu elma da norvecten tut mısır a kadar her yerde yetişiyor ya. dünyada üzüm erik elma çeşidi diye gider herhalde çeşit olarak.
küçüklüğüm elma ağaçları. sadece adını hatırladığım çocukluk arkadaşımin evinin bahçesinde vardı. dolu elma ağacı vardı. özellikle sarı elmalar. ne zaman sarı elma yesem o anlara dönerim. tabi elma iyiyse.
bütün evlerin bahçesinde elma ağacı vardı sarı kırmızı yeşil. özellikle yeşil elmalar sonradan çıktı diye hatırlıyorum.
köyde anneanemin evinin önünde iki tane elma ağacı vardı. anam ne kötü meyveler. o kadar kötü idi meyveleri. küçük yamuk yumuk. onlara taş atıp yemeye çalışırdım. az oluyordu zaten. öylesine ağaçlardı hatırlıyorum. insan bir asilarmis o ağaçları.

nisan da çiçek açar bu ağaç çiçekleri değişik kokar.
keskin acı bir koku ama güzel bence.
meyveler ağaç iyi tutarsa bol olur. seyreltme yapılıyor ticari üretimde . ağacı da her yıl verir genelde. bazı türler iki yıl da bir çok meyve verir.

ekşi elma da güzel . ama ben çok olgun kepekli gibi elmaları sevmiyorum . daha çok amasya tarzı sulu sert elmaları seviyorum. lojman da var çeşit çeşit ağaçlar. belli ki çoğu yurt dışından gelmiş ağaçlar sanki. küçük olanlar bence doğal seleksiyonla oluşmuş türler.
anadolu'nun elma çeşitleri bence güzeldi boşuna yurt dışı türleri getirildi özellikle elma ve armut ta.

bu elma da işte diğer meyveler gibi değil. şimdi bir cevizi küçükken yiyemezsin. veya küçükken yenen az erik çeşidi var. yoksa zehir gibi yenmiyor.
bazı kayısı türleri yeşilken yeniyor ama bazısı zehir gibi acı.
elma işte yeşilken bir bakmışsın yuvarlak olmaya başlamış. yani haziran başı en geç iç anadolu için. ta kasıma kasım sonuna kadar yeniyor. hem ağaçta duruyor .
hem buzdolabında veya saman içinde kasalarda veya soğuk bir yerde aylarca duruyor. tam dört mevsim meyvesi işte.

öyle üzerindeki meyvelerle de sarı kırmızı ağaç çok güzel duruyor. bir ara sürekli süs elması dikiyorlardi parklara yollara. o da anadolu çeşidi değil . meyvesi yenmez çiçeği için sırf.
meyvesinin rengi için.

yemeğim gün kendimi eksik hissettiğim meyve. benim için meyve demek, katır kutur ısırarak yiyeceğim meyvedir. çilek, muz yemek bana meyve yemişim hissi yaşatmaz.
iki hamlede biten meyveyi ne edeyim ben. onlar benim için meyve ailesindeki tatlıdır. elma ise meyve ailesindeki asıl öğündür.

ne zaman elime koca bir elma alsam aklıma necla nazır'ın elma yemesi gelir, onun gibi kıtlarım elmamı. elma güzelleştirir ya, elma yiyin güzelleşin

çok güzel şarabı yapılan meyve.
dün elma bahçesi olan ve şarabı seven bir kadınla tanıştım. elmaları topladıktan sonra bir küp ona bir küp bana şarap yapacaz; inşaa allah.

mayhoş olanı makbuldür. pek severim.
bu arada köyden gelen komşularım sayesinde şu an evde 30 kiloya yakın elma var. yemeyle bitecek gibi de durmuyor. bu kadar elmayla ne yapılır ya. iş yerine götüreyim bari.

bir meyve. 2 aydır "ağaçta elmalar kaldı alınacak" diye kafanızı ütülerler şu an önlerine bıçakla tabakla koyuyorsun yüzüne bakmıyorlar. yok yaa yemeyecem falan diyorlar. en başından belliydi zaten böyle olacağı.

...
yani sen elmayı seviyorsun diye
elmanın da seni sevmesi şart mı?
...

adem'in yediği yasak meyve diye anlatılıyor. görmdim ben. öyle diyorlar.

tok tuttuğu için üni'deyken yemeyi sevdiğim meyve.
çantama atardım, bazen öğlen bazen akşam otobüste yerdim.