#ödüllü filmler
orijinal adı: the shawshank redemption
stephen king'in kuşku mevsimi adlı kitabının rita hayworth ve shawshank'in kefareti adlı kısa romanından sinemaya uyarlanan amerikan drama filmidir. masum olduğunu iddia etmesine rağmen shawshank hapishanesinde 20 yıl geçiren andy'nin hikayesini anlatır. andy dufresne, burada bazı hapishane arkadaşlarıyla derin bağlar kurarken, kimisiyle ise çatışacaktır ama duruşuyla çoğu kişinin saygısını kazanacaktır. kabul edilemez birtakım etik anlayışlara sahip hapishane müdürü de kendisini kullanmaya çalışacaktır. başkarakter andy, sonunda kurtuluşa erebilecek midir?
stephen king'in kuşku mevsimi adlı kitabının rita hayworth ve shawshank'in kefareti adlı kısa romanından sinemaya uyarlanan amerikan drama filmidir. masum olduğunu iddia etmesine rağmen shawshank hapishanesinde 20 yıl geçiren andy'nin hikayesini anlatır. andy dufresne, burada bazı hapishane arkadaşlarıyla derin bağlar kurarken, kimisiyle ise çatışacaktır ama duruşuyla çoğu kişinin saygısını kazanacaktır. kabul edilemez birtakım etik anlayışlara sahip hapishane müdürü de kendisini kullanmaya çalışacaktır. başkarakter andy, sonunda kurtuluşa erebilecek midir?
yönetmen:
frank darabont
oyuncular:
tim robbins
morgan freeman
bob gunton
william sadler
clancy brown
gil bellows
james whitmore
frank darabont
oyuncular:
tim robbins
morgan freeman
bob gunton
william sadler
clancy brown
gil bellows
james whitmore
*amerikan sinematograflar derneği ödülleri (1995) - sinematografide olağanüstü başarı [roger deakins]
*dallas-fort worth film eleştirmenleri birliği ödülleri (1995) - en iyi sinematografi [roger deakins]
*heartland enternasyonal film festivali (1995) - stüdyo kristal kalp ödülü [frank darabont]
*hochi film ödülleri (1995) - yabancı dilde en iyi film
*humanitas ödülü (1995) - film kategorisi [frank darabont]
film toplam 21 ödüle sahiptir.
*dallas-fort worth film eleştirmenleri birliği ödülleri (1995) - en iyi sinematografi [roger deakins]
*heartland enternasyonal film festivali (1995) - stüdyo kristal kalp ödülü [frank darabont]
*hochi film ödülleri (1995) - yabancı dilde en iyi film
*humanitas ödülü (1995) - film kategorisi [frank darabont]
film toplam 21 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "kara" tarafından 30.12.2020 11:12 tarihinde açılmıştır.
21.
sinemanın bir çok tanımı vardır belki, benim en sevdiğim tanımlarından biri seyirciyi önce beklentiye sokup, sonra o beklentiyi tatmin etmektir diyor. işte beklenti ne kadar güçlü olur ve ne kadar tatmin edilirse seyirci salondan o kadar memnun ayrılır. bu anlamda dramatik yapı açısından senaryo atölyelerinde ders olarak gösterilecek bir iştir.
film andy'nin kendisini aldatan karısını öldürdüğü için hapse girmesi ile başlar. ilk başta cinayet işlemiş cezasını çeksin diye düşünürüz. sonra hapishanede başına gelenler, diğer mahkumların yaptıkları, gardiyanlar ve idarecilerin tavrı... sanki bu ceza biraz ağır oldu demeye başlarız. bir süre sonra andy'nin hapishanedeki arkadaşlarını, idareye karşı olan tavrı ile andy aslında iyi adammış deriz. sonra hapishaneye sonradan gelen mahkumla aslında anlarız ki suçlu olan andy değilmiş. bu andan itibaren bilinçaltımızdaki adalet duygusu ve merhamet tüm şiddeti ile, suçsuz yere içerde yatan, tüm o psikolojik işkencelere maruz kalan adamın özgür kalmasını ister. bir kontrast olarak verilen brook karakteri gibi içeride çürümesini kabullenemeyiz. derken andy firar eder. andy'nin yağmurun altında kollarını açıp freedoom diye bağırdığı anda film boyunca içimize yerleşen o beklenti tatmin noktasına ulaşır. filmin sonunda her seferinde tahliyesi red edilen ve filmin 3. anlatıcı kişisi olan redd(morgan freeman) ile okyanus sahilinde, bir tekne ile hayallerine kavuştuklarını görmek ise tatmin duygusunu okyanusun insanın içinde oluşturduğu konforlu bir huzur duygusuna evirir.
filmin tek dezavantajı 94 yılında çıkmış olması. yoksa en az iki oscar'ı vardı.
aynı yıl vizyona giren filmler
(bkz: forrest gump)
(bkz: leon)
(bkz: pulp fiction)
(bkz: mask)
(bkz: aslan kral)
(bkz: ed wood)
legends of the fall/(bkz: ihtiras rüzgarları)
(bkz: natural born killers)
(bkz: hayvan dedektifi)
(bkz: salak ile avanak)
film andy'nin kendisini aldatan karısını öldürdüğü için hapse girmesi ile başlar. ilk başta cinayet işlemiş cezasını çeksin diye düşünürüz. sonra hapishanede başına gelenler, diğer mahkumların yaptıkları, gardiyanlar ve idarecilerin tavrı... sanki bu ceza biraz ağır oldu demeye başlarız. bir süre sonra andy'nin hapishanedeki arkadaşlarını, idareye karşı olan tavrı ile andy aslında iyi adammış deriz. sonra hapishaneye sonradan gelen mahkumla aslında anlarız ki suçlu olan andy değilmiş. bu andan itibaren bilinçaltımızdaki adalet duygusu ve merhamet tüm şiddeti ile, suçsuz yere içerde yatan, tüm o psikolojik işkencelere maruz kalan adamın özgür kalmasını ister. bir kontrast olarak verilen brook karakteri gibi içeride çürümesini kabullenemeyiz. derken andy firar eder. andy'nin yağmurun altında kollarını açıp freedoom diye bağırdığı anda film boyunca içimize yerleşen o beklenti tatmin noktasına ulaşır. filmin sonunda her seferinde tahliyesi red edilen ve filmin 3. anlatıcı kişisi olan redd(morgan freeman) ile okyanus sahilinde, bir tekne ile hayallerine kavuştuklarını görmek ise tatmin duygusunu okyanusun insanın içinde oluşturduğu konforlu bir huzur duygusuna evirir.
filmin tek dezavantajı 94 yılında çıkmış olması. yoksa en az iki oscar'ı vardı.
aynı yıl vizyona giren filmler
(bkz: forrest gump)
(bkz: leon)
(bkz: pulp fiction)
(bkz: mask)
(bkz: aslan kral)
(bkz: ed wood)
legends of the fall/(bkz: ihtiras rüzgarları)
(bkz: natural born killers)
(bkz: hayvan dedektifi)
(bkz: salak ile avanak)
devamını gör...
22.
kızım ortaokulda, daha yeni yeni bilinç kazanıyor. bir gün film milm konuşuyoruz, kızım böyle böyle bir film var izle bence dedim, tamam dedi.
ara ara soruyorum izledin mi diye, yok diyor, baktım biraz çok uzun ve sıkıcı dedi bende kapattım konuyu. şu an lise 3, geçenlerde bana şunu dedi;
baba, bana esaretin bedelinden istediğin dakikayı sor......şok oldum, filmi hatmetmiş... unutmamış.
tünele doğru inen biri nasıl olurda duvara poster yapıştırabilir? sorum cevapsız kaldı ama...
ara ara soruyorum izledin mi diye, yok diyor, baktım biraz çok uzun ve sıkıcı dedi bende kapattım konuyu. şu an lise 3, geçenlerde bana şunu dedi;
baba, bana esaretin bedelinden istediğin dakikayı sor......şok oldum, filmi hatmetmiş... unutmamış.
tünele doğru inen biri nasıl olurda duvara poster yapıştırabilir? sorum cevapsız kaldı ama...
devamını gör...
23.
işte gerçek bir hikaye daha sabrın neler doğurabileceğini gösteren bir film. her gün istikrarlı bir şekilde çalışmanın sonuçlarını bu filmde görüyoruz. bir de bunu etrafındakilere belli etmeden yapmak daha da zor ama yapan var ve hem de zorluklar içinde yapıyor dahası da var kendisine değer verenleri de unutmuyor. ben bu filmden sabrı ve dostlukların kıymetli olduğunu gördüm kendi payımı aldım. siz ne alıyorsanız bakalım. iyi seyirler.
devamını gör...
24.
andy dufresne' nin kaçış için kullandığı kanalizasyon tünellerinde aktör tim robbins'in içinde ilerlediği sıvı aslında erimiş çikolataymış .
şartlı tahliye sahnesinde red ' in gençlik fotoğrafı için morgan freeman ın oğlu alfonso freeman'ın güncel fotoğrafı kullanılmış.
şartlı tahliye sahnesinde red ' in gençlik fotoğrafı için morgan freeman ın oğlu alfonso freeman'ın güncel fotoğrafı kullanılmış.
devamını gör...
25.
ben müdür norton'un polis sirenlerini duyduğunda arkasını dönüp , karısı tarafından işlenmiş tabloya bakışını hiç unutmuyorum , bir de tabi tabloda yazılı cümleyi:
his judgement cometh and that right soon / elbet hesap günü gelecek , hemde en kısa zamanda
ama daha çok şu şekilde bir çeviriyi seviyorum : adımlarına dikkat et , evin gerçek efendisi her an gelebilir.
his judgement cometh and that right soon / elbet hesap günü gelecek , hemde en kısa zamanda
ama daha çok şu şekilde bir çeviriyi seviyorum : adımlarına dikkat et , evin gerçek efendisi her an gelebilir.
devamını gör...
26.
bir türlü eski dublajını bulamadığım filmdir. benim yıllar içinde defalarca izlediğim bu filmin o dublaj kadrosu harika bir iş çıkarmıştı. şu anda 3 tane farklı dublaj piyasada dolaşsa da o etkinin çok altında.
izlediğim dublajdaki karakterler ve seslendirmenleri ise şöyleydi:
red : fatih özacun
müdür: nur subaşı
başgardiyan: özgür özdural
izlediğim dublajdaki karakterler ve seslendirmenleri ise şöyleydi:
red : fatih özacun
müdür: nur subaşı
başgardiyan: özgür özdural
devamını gör...
27.
ilker canikligil'in youtube kanalında bir başka entelektüelle the shawshank redemption neden bu kadar iyi ve neden hala en sevilen filmler arasında üst sıralarda sorusunu tartıştığı yayını izleyince buraya yazmaya karar verdim. maalesef ikisi de konunun etrafından dolanıp, bu soruya net bir cevap bulamıyorlar. bu mesele benim de daha önce üzerinde düşündüğüm bir konu. kanaatimce cevabı şu:
- ingiliz muhtedilerden martin lings ( ebubekir siraceddin) yazdığı hz. muhammed'in hayatı (sav) kitabı ödül almış bir müslüman. o siyer-i nebi'de mi yoksa bir röportajında mı hatırlamıyorum mealen şöyle diyordu : '' çocuklara bir masal anlattığınız zaman, mutlu son dışında bir sonu kabul etmeyeceklerdir. '' işte özelinde islamiyet ve tabii tüm dinler de ezilmişlere, horlananlara, haksız yere suçlanmışlara, zulme uğrayanlara mutlu bir son vadediyor. çocuklar da insanlığın en saf halini temsil ediyor zaten. esaretin bedeli filminde bu var. hepimiz yaşantımızda kötülüklere şahit oluyor, ne yazık ki çoğuna kafamızı çevirip gidiyoruz. çünkü elimizden gelecek fazla bir şey yok. allah'a havale ediyoruz. işin doğrusu çoğu suçlu da cezasını bulmadan, adaletle tanışmadan bu dünyadan rahat yatağında göçüp gidiyor. esaretin bedeli bizim muhtaç olduğumuz, tezahür etmesini beklediğimiz adaleti fazlasıyla bize veriyor. üstüne bir de mağduriyetlerin bedeli olarak rahat, maddi güçlüğün olmadığı, sadece sevilen bir ahpabın varolduğu ıssız bir cennet. evet yönetmen frank darabont'un insanın gözüne sokmadığı sağlam bir hristiyanlığı var. son sahnedeki adanın da aslında cennet olmasa bile cennetin dünyadaki bir numunesi olduğu aşikar. hem cennet bir de sevilmeyenleri, kötüleri görmediğimiz yer değil midir ?
- ingiliz muhtedilerden martin lings ( ebubekir siraceddin) yazdığı hz. muhammed'in hayatı (sav) kitabı ödül almış bir müslüman. o siyer-i nebi'de mi yoksa bir röportajında mı hatırlamıyorum mealen şöyle diyordu : '' çocuklara bir masal anlattığınız zaman, mutlu son dışında bir sonu kabul etmeyeceklerdir. '' işte özelinde islamiyet ve tabii tüm dinler de ezilmişlere, horlananlara, haksız yere suçlanmışlara, zulme uğrayanlara mutlu bir son vadediyor. çocuklar da insanlığın en saf halini temsil ediyor zaten. esaretin bedeli filminde bu var. hepimiz yaşantımızda kötülüklere şahit oluyor, ne yazık ki çoğuna kafamızı çevirip gidiyoruz. çünkü elimizden gelecek fazla bir şey yok. allah'a havale ediyoruz. işin doğrusu çoğu suçlu da cezasını bulmadan, adaletle tanışmadan bu dünyadan rahat yatağında göçüp gidiyor. esaretin bedeli bizim muhtaç olduğumuz, tezahür etmesini beklediğimiz adaleti fazlasıyla bize veriyor. üstüne bir de mağduriyetlerin bedeli olarak rahat, maddi güçlüğün olmadığı, sadece sevilen bir ahpabın varolduğu ıssız bir cennet. evet yönetmen frank darabont'un insanın gözüne sokmadığı sağlam bir hristiyanlığı var. son sahnedeki adanın da aslında cennet olmasa bile cennetin dünyadaki bir numunesi olduğu aşikar. hem cennet bir de sevilmeyenleri, kötüleri görmediğimiz yer değil midir ?
devamını gör...
28.
listelerde ilk sıradaki filmlerden. insanların izleyip en çok beğendiği film diyebiliriz. gerçek bir hikayenin ürünü ve inanması güç bir hikaye olması da filmi inanılmaz yapmaya yetmiş. tabii çekerken biraz abarttıklarına eminim ama o kadar güzel uydurmuşlarki sıralamada filmi geçebilen olmamış daha onca yıla rağmen.
devamını gör...
29.
tamam, çok iyi film ama sanki sıralamalarda birinci olması biraz şey gibi, şey işte ya. bilemedim tam şimdi ne denir. he yerine hangi film ilk sırada olmalı derseniz ona da cevap veremem.
devamını gör...