#ödüllü filmler
orijinal adı: the shawshank redemption
stephen king'in kuşku mevsimi adlı kitabının rita hayworth ve shawshank'in kefareti adlı kısa romanından sinemaya uyarlanan amerikan drama filmidir. masum olduğunu iddia etmesine rağmen shawshank hapishanesinde 20 yıl geçiren andy'nin hikayesini anlatır. andy dufresne, burada bazı hapishane arkadaşlarıyla derin bağlar kurarken, kimisiyle ise çatışacaktır ama duruşuyla çoğu kişinin saygısını kazanacaktır. kabul edilemez birtakım etik anlayışlara sahip hapishane müdürü de kendisini kullanmaya çalışacaktır. başkarakter andy, sonunda kurtuluşa erebilecek midir?
stephen king'in kuşku mevsimi adlı kitabının rita hayworth ve shawshank'in kefareti adlı kısa romanından sinemaya uyarlanan amerikan drama filmidir. masum olduğunu iddia etmesine rağmen shawshank hapishanesinde 20 yıl geçiren andy'nin hikayesini anlatır. andy dufresne, burada bazı hapishane arkadaşlarıyla derin bağlar kurarken, kimisiyle ise çatışacaktır ama duruşuyla çoğu kişinin saygısını kazanacaktır. kabul edilemez birtakım etik anlayışlara sahip hapishane müdürü de kendisini kullanmaya çalışacaktır. başkarakter andy, sonunda kurtuluşa erebilecek midir?
yönetmen:
frank darabont
oyuncular:
tim robbins
morgan freeman
bob gunton
william sadler
clancy brown
gil bellows
james whitmore
frank darabont
oyuncular:
tim robbins
morgan freeman
bob gunton
william sadler
clancy brown
gil bellows
james whitmore
*amerikan sinematograflar derneği ödülleri (1995) - sinematografide olağanüstü başarı [roger deakins]
*dallas-fort worth film eleştirmenleri birliği ödülleri (1995) - en iyi sinematografi [roger deakins]
*heartland enternasyonal film festivali (1995) - stüdyo kristal kalp ödülü [frank darabont]
*hochi film ödülleri (1995) - yabancı dilde en iyi film
*humanitas ödülü (1995) - film kategorisi [frank darabont]
film toplam 21 ödüle sahiptir.
*dallas-fort worth film eleştirmenleri birliği ödülleri (1995) - en iyi sinematografi [roger deakins]
*heartland enternasyonal film festivali (1995) - stüdyo kristal kalp ödülü [frank darabont]
*hochi film ödülleri (1995) - yabancı dilde en iyi film
*humanitas ödülü (1995) - film kategorisi [frank darabont]
film toplam 21 ödüle sahiptir.
öne çıkanlar | diğer yorumlar
başlık "kara" tarafından 30.12.2020 11:12 tarihinde açılmıştır.
1.
frank drabont tarafından yönetilmiş, stephen king'in yazdığı kısa hikayeyi konu alan film.
tim robbins ve morgan freeman başrollerini paylaşmıştır.
filmin türü suç ve drama şeklinde tanımlanmıştır. (bkz: criminal)(bkz: drama)
türkiye'de esaretin bedeli adı altında yayınlanmıştır.
imdb top 250 listesinde uzun süredir ilk sıradadır.
film 1994 yılında yayınlanmıştır. türkiye'de ise 10 mart 1995 tarihinde vizyona girmiştir.
tim robbins ve morgan freeman başrollerini paylaşmıştır.
filmin türü suç ve drama şeklinde tanımlanmıştır. (bkz: criminal)(bkz: drama)
türkiye'de esaretin bedeli adı altında yayınlanmıştır.
imdb top 250 listesinde uzun süredir ilk sıradadır.
film 1994 yılında yayınlanmıştır. türkiye'de ise 10 mart 1995 tarihinde vizyona girmiştir.
devamını gör...
2.
tüm zamanların en şanssız yapımcı ve yönetmenine sahip filmi. sen gidiyorsun, böyle devasa bir film yapıyorsun, her bir karakterin ayrı bir film çekilecek kadar dolu, çekimlerin çok güzel, tempo harika, final süper, müzikler enfes. ancak forrest gump diye bir film çıkıyor bütün ödülleri topluyor, sen hiç oscar alamıyorsun.. son yıllarda oscar alan filmlere bakıyorum da, hakikaten yazık olmuş bu filme..
devamını gör...
3.
hayatımın filmi diyebilirim.
1994 yılında nasıl oscar ödülünü forrest gump’a kaptırdı sorgulamaktayım.
derinliği,senaryosu,oyuncu performansı,bıraktıgı hissiyat ile dünyanın bana göre en iyi filmi
(bkz: brooks was here)
1994 yılında nasıl oscar ödülünü forrest gump’a kaptırdı sorgulamaktayım.
derinliği,senaryosu,oyuncu performansı,bıraktıgı hissiyat ile dünyanın bana göre en iyi filmi
(bkz: brooks was here)
devamını gör...
4.
orijinal adı "riya haywarth and the shawshank redemption" olan bir stephen king öyküsünün film uyarlaması. türkçeye çevrilirken neden "esaretin bedeli" ismi seçildiği tam bir muammadır.
filmde andy dufrense ve red adlı iki mahkumun serüveni anlatılır. ımdb de en iyi filmler arasındadır. red'in umut hakkında ettiği sözler motto olmuştur. şöyle der andy :
"unutma red umut iyi bir şeydir. belki de en iyisi ve iyi şeyler asla ölmez." bunu, hapiste bir ömür geçirdikten sonra söylemesi ise enteresandır.
"ölmek mi istiyorsun? git o zaman at kendini denize. 5 saniye sonra hayatta kalmak için çırpındığını fark edeceksin. sen kendini öldürmek istemiyorsun! sen içindeki bir şeyleri öldürmek istiyorsun."
filmde andy dufrense ve red adlı iki mahkumun serüveni anlatılır. ımdb de en iyi filmler arasındadır. red'in umut hakkında ettiği sözler motto olmuştur. şöyle der andy :
"unutma red umut iyi bir şeydir. belki de en iyisi ve iyi şeyler asla ölmez." bunu, hapiste bir ömür geçirdikten sonra söylemesi ise enteresandır.
"ölmek mi istiyorsun? git o zaman at kendini denize. 5 saniye sonra hayatta kalmak için çırpındığını fark edeceksin. sen kendini öldürmek istemiyorsun! sen içindeki bir şeyleri öldürmek istiyorsun."
devamını gör...
5.
2010 yılında izleyen bebelerin, holywood klişesi olarak nitelendirdiği bazı olguları, 1994 senesinde sinema sanatına yerleştiren, yani klişe olan değil arkasından gelen filmler için "klişe" yaratan sinema tarihinin en önemli başyapıtlarından.
devamını gör...
6.
baş rollerinde tim robbins ve morgan
freeman 'in yer aldığı harika film. yalnız the shawshank redemtion' u esaretin bedeli diye çeviren kişiyi anlayabilmiş değilim.
freeman 'in yer aldığı harika film. yalnız the shawshank redemtion' u esaretin bedeli diye çeviren kişiyi anlayabilmiş değilim.
devamını gör...
7.
bu dram filmine her defasında gönlümü bırakıyorum. ruhumun revan-ı esaretin bedeli. beni en çok duygulandıran şeyse sahnelerdeki o güzel uçuşan tatlı tatlı umutlar. ve dostluk ancak bu kadar güzel olabilirdi.
+ müzik buradaydı yani içimde. müziğin güzelliği budur işte . bunu sizden alamazlar. hiç müzik için böyle hissetmediniz mi ?
– ben gençken mızıka çalardım. zamanla ilgimi kaybettim. içerideyken fazla bir anlamı yok.
+ bana en çok burada anlamlı geldi. unutmamak için ihtiyacın var.
– unutmak mı?
+ dünyada taştan ibaret olmayan başka yerlerin de olduğunu. birşeyler vardır… içinden… alamayacakları ve dokunamayacakları bazı şeyler. o sana aittir. ne yapsalar alamazlar
– ne hakkında?
+ umut…
+ müzik buradaydı yani içimde. müziğin güzelliği budur işte . bunu sizden alamazlar. hiç müzik için böyle hissetmediniz mi ?
– ben gençken mızıka çalardım. zamanla ilgimi kaybettim. içerideyken fazla bir anlamı yok.
+ bana en çok burada anlamlı geldi. unutmamak için ihtiyacın var.
– unutmak mı?
+ dünyada taştan ibaret olmayan başka yerlerin de olduğunu. birşeyler vardır… içinden… alamayacakları ve dokunamayacakları bazı şeyler. o sana aittir. ne yapsalar alamazlar
– ne hakkında?
+ umut…
devamını gör...
8.
1994 yapımı amerikan filmi. yönetmenliğini frank darabont yapmıştır ve senaryosu, stephen king'in yazdığı "kuşku mevsimi" adlı kitabın "rita hayworth'u seven adam" bölümünden uyarlanmıştır. kitapla ilgili olarak şunu söyleyeyim ki, türkiye'de yayınlanan versiyonunda bu bölüm nedense bulunmamaktadır.
filmin bana düşündürdükleri ise şöyledir:
bu filmi beğenen birçok kişi gibi benim de içime halen sindiremediğim şey ödülleri forrest gump'a kaptırmış olması. tom hanks en sevdiğim erkek oyunculardan birisi o ayrı. forrest gump en sevdiğim filmlerden biridir o da ayrı. ama iki filmi önüme koyup hangisi dediklerinde tartışmasız bu film derim. ama gelin görün ki ödülleri kaptırmış olması bir hayli üzücü.
hayattaki en nefret ettiğim şeylerden biri kıyas konusudur. herkes gibi her şey de birbirinden farklıdır arkadaş. dolayısıyla bu iki filmi kıyaslamak yanlış olacaktır. ama ister istemez kıyaslamak durumunda kalıp sonuna kadar bu film diyorum.
bir kere bu film daha çok şey öğretiyor insana. en başta zaten afişinde de yazdığı gibi umut etmenin aslında ne kadar önemli bir şey olduğunu anlatıyor. durumun ne kadar berbat ve zor olursa olsun umudu bırakmamak gerektiğini, hayatının tıpkı andy dufrasne gibi bir anda tepe takla olması durumunda bile umut etmek gerektiğini anlatıyor.
bira sahnesini yazmaya cesaret edemiyorum. çünkü o sahnedeki güzelliği her ne kadar anlatmak istesem de yazdıklarım yetmez açıkçası. o nedenle anlatamıyorum. (bu sahneyi yazıyla değil de sözlü olarak birine anlatmaya kalksam sanırım "into the wild" filminde mccandless'in bardaki o top sakallı arkadaşına "ben alaska'ya gidiyorum, ta oralara ta uzaklara" derken yaşadığı mutluluk sarhoşluğuna bürünürüm sanırım)
bir diğer öğrettiği şey ise dostluk. aslında fazla arkadaşın olmasa bile sahip olduğun gerçek bir dostun varsa başka bir arkadaşa ihtiyacının olmadığını, bunun yanında zor şartlarda zor insanlarla beraberken o zorluğu paylaştığın bir dost varsa üstesinden sırt sırta vererek aşılabileceğini anlatıyor.
boş beyinli olmamak, bir şeyleri iyi derecede bilmek ve bir şeylere tutku duymak gerektiği de benim çıkardığım bir diğer sonuç. andy eğer taşlara ilgi duymasaydı ve onların yapısından anlamasaydı o duvarı kazmayacaktı. ama bu konudaki bilgisini eyleme döküp duvarı kazmayı ve oradan ayrılmayı başardı. veya oradayken zamanı geçirebilmek adına devamlı bir şeylerle uğraşması, satranç takımı hazırlamaktan tutun da kütüphaneyi adama benzetmesine kadar devamlı bir meşguliyet içinde olması boktan durumlarda olduğumuz anlarda geçmek bilmeyen zamanı hızlandırmak ve zaman algımıza müdahale edebileceğimize iyi bir örnek.
ve belki de en önemlisi müzik dinlemek denen şeyin aslında basit gibi görünse de hiç de öyle basit bir şey olmadığı, müzik dinlemenin aslında çok büyük bir lüks olduğu ve müziğe aç olmanın en büyük açlıklardan biri olduğunu anlatıyor. gardiyan odasında dayak yeme pahasına bütün mahkumlara hoparlörden yaptığı müzik yayını bunu oldukça iyi anlatıyordu.
özgürlüğü anlatmasını söylemeye gerek yok. onu diğer hapishane filmleri de işliyor zaten. ama bu film hayatın içinde bulunan ama aslında basit gibi görünen şeylerin esasında ne denli önem sahibi olduğunu adeta gözümüze sokuyor ve ders gibi anlatıyor. varsın ödül alamasın. ben ve benim gibi birçok insanın içinde öyle görünüyor ki kalıcı olarak bir numarada kalacak.
iyi ki böyle bir film var, iyi ki izledim ve iyi ki içimde yer etti. yeri her daim özel olacaktır içimde.
filmin bana düşündürdükleri ise şöyledir:
bu filmi beğenen birçok kişi gibi benim de içime halen sindiremediğim şey ödülleri forrest gump'a kaptırmış olması. tom hanks en sevdiğim erkek oyunculardan birisi o ayrı. forrest gump en sevdiğim filmlerden biridir o da ayrı. ama iki filmi önüme koyup hangisi dediklerinde tartışmasız bu film derim. ama gelin görün ki ödülleri kaptırmış olması bir hayli üzücü.
hayattaki en nefret ettiğim şeylerden biri kıyas konusudur. herkes gibi her şey de birbirinden farklıdır arkadaş. dolayısıyla bu iki filmi kıyaslamak yanlış olacaktır. ama ister istemez kıyaslamak durumunda kalıp sonuna kadar bu film diyorum.
bir kere bu film daha çok şey öğretiyor insana. en başta zaten afişinde de yazdığı gibi umut etmenin aslında ne kadar önemli bir şey olduğunu anlatıyor. durumun ne kadar berbat ve zor olursa olsun umudu bırakmamak gerektiğini, hayatının tıpkı andy dufrasne gibi bir anda tepe takla olması durumunda bile umut etmek gerektiğini anlatıyor.
bira sahnesini yazmaya cesaret edemiyorum. çünkü o sahnedeki güzelliği her ne kadar anlatmak istesem de yazdıklarım yetmez açıkçası. o nedenle anlatamıyorum. (bu sahneyi yazıyla değil de sözlü olarak birine anlatmaya kalksam sanırım "into the wild" filminde mccandless'in bardaki o top sakallı arkadaşına "ben alaska'ya gidiyorum, ta oralara ta uzaklara" derken yaşadığı mutluluk sarhoşluğuna bürünürüm sanırım)
bir diğer öğrettiği şey ise dostluk. aslında fazla arkadaşın olmasa bile sahip olduğun gerçek bir dostun varsa başka bir arkadaşa ihtiyacının olmadığını, bunun yanında zor şartlarda zor insanlarla beraberken o zorluğu paylaştığın bir dost varsa üstesinden sırt sırta vererek aşılabileceğini anlatıyor.
boş beyinli olmamak, bir şeyleri iyi derecede bilmek ve bir şeylere tutku duymak gerektiği de benim çıkardığım bir diğer sonuç. andy eğer taşlara ilgi duymasaydı ve onların yapısından anlamasaydı o duvarı kazmayacaktı. ama bu konudaki bilgisini eyleme döküp duvarı kazmayı ve oradan ayrılmayı başardı. veya oradayken zamanı geçirebilmek adına devamlı bir şeylerle uğraşması, satranç takımı hazırlamaktan tutun da kütüphaneyi adama benzetmesine kadar devamlı bir meşguliyet içinde olması boktan durumlarda olduğumuz anlarda geçmek bilmeyen zamanı hızlandırmak ve zaman algımıza müdahale edebileceğimize iyi bir örnek.
ve belki de en önemlisi müzik dinlemek denen şeyin aslında basit gibi görünse de hiç de öyle basit bir şey olmadığı, müzik dinlemenin aslında çok büyük bir lüks olduğu ve müziğe aç olmanın en büyük açlıklardan biri olduğunu anlatıyor. gardiyan odasında dayak yeme pahasına bütün mahkumlara hoparlörden yaptığı müzik yayını bunu oldukça iyi anlatıyordu.
özgürlüğü anlatmasını söylemeye gerek yok. onu diğer hapishane filmleri de işliyor zaten. ama bu film hayatın içinde bulunan ama aslında basit gibi görünen şeylerin esasında ne denli önem sahibi olduğunu adeta gözümüze sokuyor ve ders gibi anlatıyor. varsın ödül alamasın. ben ve benim gibi birçok insanın içinde öyle görünüyor ki kalıcı olarak bir numarada kalacak.
iyi ki böyle bir film var, iyi ki izledim ve iyi ki içimde yer etti. yeri her daim özel olacaktır içimde.
devamını gör...
9.
stephen king’in romanından uyarlanan, senaryosunu ve yönetmenliğini frank darabont’un yaptığı, başrollerinde tim robbins ve morgan freeman’ın yer aldığı film. yıllardır imdb top 250’nin zirvesinde yer alan film, kimilerine göre orayı hak etmesede(ki bence birinci film (gbkz: the godfather) olmalı, neyse kim takar beni.) güzel keyifli ve kaliteli filmdir.
filmi tek cümleyle özetle deseler; zihninde özgür olmayan insan hiçbir yerde özgür değildir, derdim.
filmi tek cümleyle özetle deseler; zihninde özgür olmayan insan hiçbir yerde özgür değildir, derdim.
devamını gör...
10.
ımdb top 50 - ımdb top 100 - ımdb top 250 sıralamalarında, tüm zamanların en iyi filmi olmayı 9.3/10 puanla dibine kadar hak eden, frank darabont tarafından senaryosu yazılmış ve yönetilmiş, başrollerini tim robbins ve morgan freeman'ın paylaştığı, 1994 yapımı dram/polisiye/gizem tarzında efsane filmdir. türkiye'de film esaretin bedeli ismi ile yayınlanmıştır. filmin uyarlandığı eser ise stephen king'in rita hayworth ve shawshank'in kefareti kitabıdır. 1994'teki oscar ödülleri törenine 7 dalda aday gösterilen bu film, en iyi film ödülünü tom hanks'in oynadığı forrest gump'a kaptırmıştır.
film, tim robbins ve morgan freeman'ın üstün başarılı oyunculuklarının yanı sıra bir çok yardımcı karakterde de aynı üstün başarıyı göstermiş ve bir başyapıt olarak sanat dünyasında yerini en üste taşımıştır. filmin neredeyse tamamı pek iç açıcı olmayan bir hapishanede çekilmiş olsa da görüntü yönetmeni roger deakins'in ustalığı sayesinde her sahnesi ayrı bir hava ve güzellik içermektedir. baştan sona tüm sahneleriyle akıllara kazınsa da dikkatimi çeken bir nokta oldu. şöyle ki;
morgan freeman'ın canlandırdığı red karakterinin hapishaneden çıktığı sahnede kamera içeriden dışarıyı gösterirken, james whitmore'un canlandırdığı brooks'un çıktığı sahnede kamera dışarıdan içeriyi göstermektedir. hatta kapıdaki parmaklıkların gölgesinin brooks'un önüne düştüğünü görüyoruz. bu da brooks'un, red'in aksine hâlâ esaretten kurtulamadığını, kurtulamayacağını; dışarıdaki hayatının, hapishanenin ve esaretinin gölgesinde kalacağını temsil ediyor fikrimce. bu da brooks'un esaretinin bedelidir.
film, tim robbins ve morgan freeman'ın üstün başarılı oyunculuklarının yanı sıra bir çok yardımcı karakterde de aynı üstün başarıyı göstermiş ve bir başyapıt olarak sanat dünyasında yerini en üste taşımıştır. filmin neredeyse tamamı pek iç açıcı olmayan bir hapishanede çekilmiş olsa da görüntü yönetmeni roger deakins'in ustalığı sayesinde her sahnesi ayrı bir hava ve güzellik içermektedir. baştan sona tüm sahneleriyle akıllara kazınsa da dikkatimi çeken bir nokta oldu. şöyle ki;
morgan freeman'ın canlandırdığı red karakterinin hapishaneden çıktığı sahnede kamera içeriden dışarıyı gösterirken, james whitmore'un canlandırdığı brooks'un çıktığı sahnede kamera dışarıdan içeriyi göstermektedir. hatta kapıdaki parmaklıkların gölgesinin brooks'un önüne düştüğünü görüyoruz. bu da brooks'un, red'in aksine hâlâ esaretten kurtulamadığını, kurtulamayacağını; dışarıdaki hayatının, hapishanenin ve esaretinin gölgesinde kalacağını temsil ediyor fikrimce. bu da brooks'un esaretinin bedelidir.
devamını gör...
11.
dün gece ilk defa izleyerek bitirdim.
sürekli esaretin bedeli ismiyle duyduğumdan basit aksiyon filmi gibi geliyordu. önyargılıydım.
içinde çok güzel dersler içeren filmi bazen de ters köşe eden anlarıyla harikulade hislerle izledim.
ah, andy sana üzülmüştüm.. sonunu söylemeyeceğim.
eğer benim gibi düşüncedeyseniz basit bir aksiyon filmi değil. kesinlikle izlenmeli. dostluk, dürüstlük ne güzel işlenmiş öyle. dostluk hasretini hissettiriyor.
filmdeki ufak tefek hataları bile görmezden geliyorsunuz.
sürekli esaretin bedeli ismiyle duyduğumdan basit aksiyon filmi gibi geliyordu. önyargılıydım.
içinde çok güzel dersler içeren filmi bazen de ters köşe eden anlarıyla harikulade hislerle izledim.
ah, andy sana üzülmüştüm.. sonunu söylemeyeceğim.
eğer benim gibi düşüncedeyseniz basit bir aksiyon filmi değil. kesinlikle izlenmeli. dostluk, dürüstlük ne güzel işlenmiş öyle. dostluk hasretini hissettiriyor.
filmdeki ufak tefek hataları bile görmezden geliyorsunuz.
devamını gör...
12.
hadi biraz arka plan hikayesi anlatalım.
(bkz: frank darabont) abimiz (bkz: stephen king)'den rita hayworth and shawshank redemption adlı kitabın haklarını $5.000 dolarlık bir çek ile satın alır.
daha sonra bu çek filmin yayınlanmasından birkaç yıl sonra stephen king tarafından hiç bozdurulmamış ve çerçeveletilmiş bir şekilde postayla "kefalet parasına ihtiyacın olusa diye. sevgilerle" notuyla geri gönderilecekti.
darabont kitabın isminin uzun olmasından dolayı filmin ismini shawshank redemption* olarak değiştirir.
filmi izlemeyenler gerçekten okumasın!!!
hapisten kaçmak için açtığı tüneli saklarken kullandığı posterde rita hayworth'ü görebilirsiniz.
film senaryosu hazır ama oyuncular yok. daha başrol bile yok. frank abimiz o zamanın ünlüsü bir sürü oyuncuya teklif gönderir. hepsi sırayla çeşitli sebeplerle reddederler. hiç kimse kabul etmezken (bkz: tim robbins) başrolü kabul eder. red karakteri için ise frank abimizin aklında (bkz: morgan freeman) vardır. kitapta irlandalı bir karakter olan red doğal olarak beyazdır. fakat morgan freeman siyahi. filme buna gönderme olarak neden sana irlandalı diyorlar sorusuna irlandalı olduğumdan olabilir diye cevap verdiği bir replik koyulmuştur.
başrolü reddeden oyuncuların bazıları:
tom hanks*
kevin costner*
nicolas cage
johnny depp
tom cruise
matthew broderick
charlie sheen
jeff bridges
film oscar'ı (bkz: forrest gump)'a kaybetse de halen imdb'de ilk sırada yerini korumaktadır. hatta oscar ödülünü forrest gump ile alan (bkz: tom hanks) bu filmde oynayamadığı için üzülüp daha sonra frank darabont ile görüşerek bir başka stephen king romanının uyarlamasında oynamak istediğini belirtmiştir. bunun üzerine frank darabont bir sonraki filmi için, stephen king'in yine hapishanede geçen seri halindeki romanı olan (bkz: the green mile)'ın haklarını alıp başrolü de tom hanks'e vermiştir.
kaynak: imdb
(bkz: frank darabont) abimiz (bkz: stephen king)'den rita hayworth and shawshank redemption adlı kitabın haklarını $5.000 dolarlık bir çek ile satın alır.
daha sonra bu çek filmin yayınlanmasından birkaç yıl sonra stephen king tarafından hiç bozdurulmamış ve çerçeveletilmiş bir şekilde postayla "kefalet parasına ihtiyacın olusa diye. sevgilerle" notuyla geri gönderilecekti.
darabont kitabın isminin uzun olmasından dolayı filmin ismini shawshank redemption* olarak değiştirir.
filmi izlemeyenler gerçekten okumasın!!!
hapisten kaçmak için açtığı tüneli saklarken kullandığı posterde rita hayworth'ü görebilirsiniz.
film senaryosu hazır ama oyuncular yok. daha başrol bile yok. frank abimiz o zamanın ünlüsü bir sürü oyuncuya teklif gönderir. hepsi sırayla çeşitli sebeplerle reddederler. hiç kimse kabul etmezken (bkz: tim robbins) başrolü kabul eder. red karakteri için ise frank abimizin aklında (bkz: morgan freeman) vardır. kitapta irlandalı bir karakter olan red doğal olarak beyazdır. fakat morgan freeman siyahi. filme buna gönderme olarak neden sana irlandalı diyorlar sorusuna irlandalı olduğumdan olabilir diye cevap verdiği bir replik koyulmuştur.
başrolü reddeden oyuncuların bazıları:
tom hanks*
kevin costner*
nicolas cage
johnny depp
tom cruise
matthew broderick
charlie sheen
jeff bridges
film oscar'ı (bkz: forrest gump)'a kaybetse de halen imdb'de ilk sırada yerini korumaktadır. hatta oscar ödülünü forrest gump ile alan (bkz: tom hanks) bu filmde oynayamadığı için üzülüp daha sonra frank darabont ile görüşerek bir başka stephen king romanının uyarlamasında oynamak istediğini belirtmiştir. bunun üzerine frank darabont bir sonraki filmi için, stephen king'in yine hapishanede geçen seri halindeki romanı olan (bkz: the green mile)'ın haklarını alıp başrolü de tom hanks'e vermiştir.
kaynak: imdb
devamını gör...
13.
tv de yayinladiginda ve tesadufen izledigimde 13-14 yasimda falandim ve oldukca etkilenmistim bu filmden. haksiz yere ozgurlukten mahrum kalmak ve zulum gormek, buna karsin insanin ozgurlugu ugruna neler yapabilecegini hayal etmek gibi derin dusuncelere suruklemisti beni. zekanin zorbaliga ve kaba kuvvete karsi ustun gelebilecegine dair de insana umut asilayan bir hikaye.
imdb de yillardir 1. olmasi uzunca bir sure degismeyecektir diye dusunuyorum.
imdb de yillardir 1. olmasi uzunca bir sure degismeyecektir diye dusunuyorum.
devamını gör...
14.
sanki bu film oylanırken objektif olunmamış da "lan bu yıldız ne ola ki, dur bi basayım" diyen çoğunluğun istikametine denk gelmiş de o yüzden bu kadar havalara çıkmış gibi duran film. tabii kötü bir film değil ama bilemiyorum.
devamını gör...
15.
the shawshank redemption (esaretin bedeli)
imdb top 50 - imdb top 100- ve imdb 250 sıralamalarında, tüm zamanların en iyi filmi olmayı 9.3/ 10 puanla dibine kadar hak eden bir film
filmin oyuncuları
morgen freeman( red )
tom robins (andy)
bob gunton ( müdür norton)
williem sadlr ( heywood)
james whitmore ( broks hatlen )
mark rolston(bogs diamond)
filmin senaristi frank darabont ‘tur ama film stephen king’in kitabından esinlenilmiştir
filmin başrolünü paylaşan morgen freeman ve tim robins
morgen freemanı hepiniz tanıyorsunuzdur çok başarılı bir oyuncu bir sürü filmde yer almıştır ve böylesine önemli bir eserde de yer almaktadır. film bir hapishanede gerçekleşiyor. film şöyle başlıyor andy bir mahkemede eşini ve sevgilisini öldürmekle suçlanıyor ve müebbet hapis cezasına çarptırılıyor
morgen freeman çok fazla yıl hapiste kalan birini canlandırıyor yani red. red o kadar çok hapishanede kalmış ki rolünü gerçek hayatta sanki hapishanede kalmış gibi canlandırıyor çok gerçekçi bir şekilde. filmin anlatıcısı red hapishaneyle ilgili, mahkumlarla ilgili her şeyi bilen biri. filmde bir kütüphane var ve o kütüphaneyi yöneten kişi broks hatlen yaklaşık 50 yıl hapiste kalan biri ve hapishane onun evi gibi olmuş artık ordan hiç bir şekilde ayrılmak istemiyor, sonrasında bırakıyorlar onu hapishaneden çıkıyor. hapisten çıktığı için çok üzgün bir şekilde ayrılıyor işlerde çalışıyor dışlanıyor. ve en sonunda kaldığı bir odada intihar ediyor kendisini asıyor.
filmin bir diğer başrolü andy( tom roobins)
eşini ve eşinin sevgilisini öldürmekle suçlanıyor ve müebbet hapse çarptırılıyor. sesiz ve sakin biridir ilk başlarda ilk konuştuğu kiş red’dir red den birşeyler istiyor çünkü böyle şeylere ulaşacak kişi red ‘dir film o kadar güzel bir film beğendiğim bir film .
film o kadar başarılı bir filmki oscar ödülünün ikincisi oluyor oscar ödülünü kaçırıyor oscar ödülünü forrest gump filmine kaptırıyor.
1994 yapımlı fir film filmde drama/polisiye var.
filmde sevdiğim replik şu oldu andy’nin red’e söylediği cümle “ unutma red umut iyi bir şeydir.”
filmin sonunda andy hapishaneden kaçtığında hapishane müdürü onun odasında bir not görür ve o not dikkat eden biri olursa şöyle bir şekilde değinilmiş hz musa’nın ümmetinin firavundan kaçtığı hikayesine değiniliyor bu da çok önemli ve izleyen birinin dikkat edile bilecek bir şey
filmin sonunda andy hastaneden kaçıyor.
filmde anlamamız gereken ley şu film bir insana umut veriyor insanın umudunun bitmemesi gerektiğini bildiriyor ve çok güzel bir film filmde dostuluk ve kardeşlik en ön katmanda filmi izlemenizi tavsiye ederim
zor bir şekilde hapisten kaçan bir kişinin hikayesini anlatan bir film seslendiren morgen freeman sesiyle birlikte çok güzel bir şekilde filmi anlatıyor. filmde bazı yerlerde sıkılma hissiyatı verse de sonrasında oyuncuların oyunculukları tekrardan sizi filme geri çekiyor.
imdb top 50 - imdb top 100- ve imdb 250 sıralamalarında, tüm zamanların en iyi filmi olmayı 9.3/ 10 puanla dibine kadar hak eden bir film
filmin oyuncuları
morgen freeman( red )
tom robins (andy)
bob gunton ( müdür norton)
williem sadlr ( heywood)
james whitmore ( broks hatlen )
mark rolston(bogs diamond)
filmin senaristi frank darabont ‘tur ama film stephen king’in kitabından esinlenilmiştir
filmin başrolünü paylaşan morgen freeman ve tim robins
morgen freemanı hepiniz tanıyorsunuzdur çok başarılı bir oyuncu bir sürü filmde yer almıştır ve böylesine önemli bir eserde de yer almaktadır. film bir hapishanede gerçekleşiyor. film şöyle başlıyor andy bir mahkemede eşini ve sevgilisini öldürmekle suçlanıyor ve müebbet hapis cezasına çarptırılıyor
morgen freeman çok fazla yıl hapiste kalan birini canlandırıyor yani red. red o kadar çok hapishanede kalmış ki rolünü gerçek hayatta sanki hapishanede kalmış gibi canlandırıyor çok gerçekçi bir şekilde. filmin anlatıcısı red hapishaneyle ilgili, mahkumlarla ilgili her şeyi bilen biri. filmde bir kütüphane var ve o kütüphaneyi yöneten kişi broks hatlen yaklaşık 50 yıl hapiste kalan biri ve hapishane onun evi gibi olmuş artık ordan hiç bir şekilde ayrılmak istemiyor, sonrasında bırakıyorlar onu hapishaneden çıkıyor. hapisten çıktığı için çok üzgün bir şekilde ayrılıyor işlerde çalışıyor dışlanıyor. ve en sonunda kaldığı bir odada intihar ediyor kendisini asıyor.
filmin bir diğer başrolü andy( tom roobins)
eşini ve eşinin sevgilisini öldürmekle suçlanıyor ve müebbet hapse çarptırılıyor. sesiz ve sakin biridir ilk başlarda ilk konuştuğu kiş red’dir red den birşeyler istiyor çünkü böyle şeylere ulaşacak kişi red ‘dir film o kadar güzel bir film beğendiğim bir film .
film o kadar başarılı bir filmki oscar ödülünün ikincisi oluyor oscar ödülünü kaçırıyor oscar ödülünü forrest gump filmine kaptırıyor.
1994 yapımlı fir film filmde drama/polisiye var.
filmde sevdiğim replik şu oldu andy’nin red’e söylediği cümle “ unutma red umut iyi bir şeydir.”
filmin sonunda andy hapishaneden kaçtığında hapishane müdürü onun odasında bir not görür ve o not dikkat eden biri olursa şöyle bir şekilde değinilmiş hz musa’nın ümmetinin firavundan kaçtığı hikayesine değiniliyor bu da çok önemli ve izleyen birinin dikkat edile bilecek bir şey
filmin sonunda andy hastaneden kaçıyor.
filmde anlamamız gereken ley şu film bir insana umut veriyor insanın umudunun bitmemesi gerektiğini bildiriyor ve çok güzel bir film filmde dostuluk ve kardeşlik en ön katmanda filmi izlemenizi tavsiye ederim
zor bir şekilde hapisten kaçan bir kişinin hikayesini anlatan bir film seslendiren morgen freeman sesiyle birlikte çok güzel bir şekilde filmi anlatıyor. filmde bazı yerlerde sıkılma hissiyatı verse de sonrasında oyuncuların oyunculukları tekrardan sizi filme geri çekiyor.
devamını gör...
16.
öğlen bir analizi denk geldi, kızıma yolladım, bak guzum izle şunu sonrada filmi izle dedim... orta okuldaydı izle şunu dediğimde, hiç alakadar olmamıştı, çok uzun, sıkıcı falan demişti, bende zamana yay kelender demiştim henüz küçük demiştim. öğlen linki yolladım... sor babaaa sorrr her saniyesi aklımdaa yazdı, çok heyecanlıydı. filmi saliselerine kadar ezberlemiş. peki guzum bir mantık hatası var filmde dedim bulabildin mi dedim? yok dedi....
tünele giren biri, o posteri nasıl duvara yapıştırabilir? hmmmmm evet haklısın.
tünele giren biri, o posteri nasıl duvara yapıştırabilir? hmmmmm evet haklısın.
devamını gör...
17.
sadece bir hapishane draması değil, aynı zamanda insanın doğasını, adalet kavramını ve insanlık tarihindeki toplumsal sorunları ele alan bir başyapıt.
suçsuz yere hüküm giymiş olan andy dufresne'in (tim robbins) hayatını anlatır. film, insanın umudu, dostluğu ve en zor koşullarda bile dayanma gücüne odaklanarak, özgürlüğün gerçek bir bedelinin olduğunu vurgular. andy, hayatta kalabilmek için hapishane içinde yeni arkadaşlar edinir ve zamanla kaderini değiştirecek bir plan yapar. red (morgan freeman) adındaki bir mahkumla arkadaşlık kurar ve filmin ilerleyen safhalarında işler farklı bir boyuta doğru evrilir.
henüz izlemediyseniz, mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
suçsuz yere hüküm giymiş olan andy dufresne'in (tim robbins) hayatını anlatır. film, insanın umudu, dostluğu ve en zor koşullarda bile dayanma gücüne odaklanarak, özgürlüğün gerçek bir bedelinin olduğunu vurgular. andy, hayatta kalabilmek için hapishane içinde yeni arkadaşlar edinir ve zamanla kaderini değiştirecek bir plan yapar. red (morgan freeman) adındaki bir mahkumla arkadaşlık kurar ve filmin ilerleyen safhalarında işler farklı bir boyuta doğru evrilir.
henüz izlemediyseniz, mutlaka izlemenizi tavsiye ederim.
devamını gör...
18.
her seferinde başladığım ama ortaya çıkan bir durum veya olaydan dolayı tam olarak bitiremediğim, herkesin en iyisi olduğunu iddia ettiği film. ımbd 'ye göre de öyle yanlış bilmiyorsam.
devamını gör...
19.
stephen king romanından uyarlanan filmde işlemediği bir suç yüzünden hapise atılan bir adamın hayatı ele alınıyor.başarılı bir banka memuru olan andy eşi tarafından aldatılmaktadır.intikam almak için hazırlanıp yola çıkan andy gördüğü kötü manzaranın ardından,eşine ve aldattığı erkeğe bir şey yapmadan geri döner.fakat aynı gece eşi ve sevgilisi öldürülürler.andy olayın faili olarak görülüp hapse girer.olayların bu şekilde sürekli çıkmaza girdiği filmde,mücadelenin ve dostluğun önemi vurgulanmaktadır.
devamını gör...
20.
başrollerinde morgan freeman ve tim robbinsin bulunduğu 1994 yılında yayınlanan ve frank darabont'un senaryosunu yazıp yönettiği dram/polisiye türünde bu film mutlaka izlenmesi gerekenler arasında olmalıdır.
başarılı bir bankacının eşi tarafından aldatıldıktan sonra onu öldürmek isteyip öldürememesi ve aynı gece eşi ve aldattığı adamın yatakta kurşun yağmuruna tutulmuş şekilde bulunması ile tek suçlu bankacımız andy olur. suçsuzluğunu ispatlayamayan bankacımız hapse girer ve burada uzun bir süre zorluklar yaşar daha sonra bankacılık zekası fark edilir ve hapishane müdürü ona para akışını yönetecek kadar güvenir bu işi arkadaşlarına ve kendine küçük faydalar karşılığında kabul edip her planını önceden yaparak yıllarca sabırla her şeyi ince ince işler. kendisine kaçmak için seçtiği gün bile özellikle seçilmiş bir gündür, hapisten kaçmakla yetinmez hapishane müdürünün tüm kirli işlerini ortaya çıkarır ve müdürün kendini öldürmesine kadar gider bu iş.
her ayrıntısını anlatmaya çalışsam eminim buradan bin kelimeden fazla konuşurum ama o kadar kelime yazacak kadar da deli değilim, izleyin ve görün efendim.
gerçek hikayeden alınma bir film, karakteri olan ve çok çok iyi bir film.
içerisinde zor durumlardan nasıl zekamızla kurtulabiliriz ama bunun yanında sabretmeyi de bilmeliyizi çok sağlam şekilde bize veren bu filmi izlemeyenler varsa bu hayatta. film izlemeyi seviyorum yalanlarını ve klişelerini kendilerine saklasınlar. bu bedeli ödemeyenler film izlememiştir filmcikler izlemiştir ya da film izlediğini sanıyordur.
iyi seyirler.
başarılı bir bankacının eşi tarafından aldatıldıktan sonra onu öldürmek isteyip öldürememesi ve aynı gece eşi ve aldattığı adamın yatakta kurşun yağmuruna tutulmuş şekilde bulunması ile tek suçlu bankacımız andy olur. suçsuzluğunu ispatlayamayan bankacımız hapse girer ve burada uzun bir süre zorluklar yaşar daha sonra bankacılık zekası fark edilir ve hapishane müdürü ona para akışını yönetecek kadar güvenir bu işi arkadaşlarına ve kendine küçük faydalar karşılığında kabul edip her planını önceden yaparak yıllarca sabırla her şeyi ince ince işler. kendisine kaçmak için seçtiği gün bile özellikle seçilmiş bir gündür, hapisten kaçmakla yetinmez hapishane müdürünün tüm kirli işlerini ortaya çıkarır ve müdürün kendini öldürmesine kadar gider bu iş.
her ayrıntısını anlatmaya çalışsam eminim buradan bin kelimeden fazla konuşurum ama o kadar kelime yazacak kadar da deli değilim, izleyin ve görün efendim.
gerçek hikayeden alınma bir film, karakteri olan ve çok çok iyi bir film.
içerisinde zor durumlardan nasıl zekamızla kurtulabiliriz ama bunun yanında sabretmeyi de bilmeliyizi çok sağlam şekilde bize veren bu filmi izlemeyenler varsa bu hayatta. film izlemeyi seviyorum yalanlarını ve klişelerini kendilerine saklasınlar. bu bedeli ödemeyenler film izlememiştir filmcikler izlemiştir ya da film izlediğini sanıyordur.
iyi seyirler.
devamını gör...