flörte başlarken yapılan hatalar

yüksek beklenti.

besmelesiz başlamak.*

#3539490 benden önce esprimi yapmışsınız, ayıptır.

voltranı oluşturma çabası..

gerek yok.

gözlerin çok güzel kokuyor.

kişi seçimi veya kişilerden biri hatalıysa yeter.. fazlası gerekmez zaten.. doğru insan ilişkileri doğru insan gerektirir. (ki bu flörtle de sınırlı değildir.)

ne bileyim telefon numarasını doğru tuşlamak falan bile çok önemli değil midir

(bkz: yılmaz'ı msn'den sileceksin)

bana göre ikili ilişkilerde mevcut durumu doğru okumak en önemli becerilerden biri. sizi tanıştırmak için bir araya getirmiş ortak arkadaşlarınız olabilir. bu arkadaşlar size ve karşı tarafa yanlış bilgi verebilir.

kötü niyetli olmayabilirler ama yanlış bilgi verip olmayan bir durumu varmış gibi size sundukları zaman siz de bu bilgiyle hareket ediyorsanız hata yapabilirsiniz.

ben genelde böyle durumlarda kendi iç sesimi dinlerim. kimin ne dediğinden çok kendi gözlemlerime göre karar veririm.

pek yanılmadım ama yanılsam bile bu kendi yanılgım olurdu ve insanın kendi hatasını kabul etmesi başkasının gazına gelerek yaptığı hatayı kabullenmesinden daha kolay oluyor.

yakın bir arkadaşım beni birlikte çalıştığı iş yerinde bekar bir arkadaşı ile tanıştırmak istediğini söyledi.

ben kadının özgeçmişini görünce bu kadın bana bakmaz dedim ama arkadaşım ısrar edip yanılıyorsun o öyle biri değil tamamen gönül insanı dedi.

bakalım zaman kimi haklı çıkaracak ama ben sonucu merak etmiyorum çünkü perşembenin gelişi çarşambadan bellidir derler ya işte öyle bir cv'si olan kadın beni yanına yakıştırıp sevgilim bu demez.

hırslı insanlar gönül insanı olmayı istese de olamıyor ne yazık ki.

karşınızdaki insanın eline ipleri başından vermektir. çok uyumlu bir karakter olursanız, her dediğine sırf hoşlandığınız için veya kırılmasın diye evet derseniz; o işten bir daha kurtulamazsınız. insanlar narsistir, önce kendisi için yaşarlar. sizin sadece iyi niyetinizden verdiğiniz ödünü, karakteristik zayıflığınız sanarak; size tabiri caizse köle muamelesi çekmeye başlarlar. şu şöyle ortaya çıkar;

istedikleri gibi kaba konuşmaya çalışırlar,
sürekli rest çekerler,
sürekli ayrılırlar,
eylemleri ile ilgili hesap vermemeye başlarlar,
hayatınızın her alanını kontrol edip, üstünde söz hakkı isterler( sosyal medya hesap sifreleriniz, telefonlarınızın sifreleri, kişisel rehberiniz, evinizi anahtarı vb gibi)
belirli bir yerden sonra iyice hadsizleşip, size emir vermeye ve sizi bunlara uymaya zorlarlar ve ayrılıkla tehdit ederler ya da maximum huzursuzluk çıkarırlar gibi gibi.

kişisel olarak, kendi egomun iplerini tamamen yönetebiliyorum. canım istediğinde iplerini sıkar, canım istediğinde gevşetirim. gerçekten değer verdiğim için, prensiplerimden hafifçe ödün verdiğim her insan, bazı şeylerin dozunu kaçırdığında; hep hayatının en büyük kasırgasına maruz kaldı. hepsini itinayla tepetaklak ettim. kimse, benim üstümde güç denemesi yapamaz ya da var olmayan egosunu inşa etmek için varlığımı kullanamaz. ben kötülüğü bağışlamam.

güzel yıllar bana gösterdi ki çoğu beni unutamadı zaten. kimse vazgeçilmez değildir. önce hadlerini bildirmek suretiyle, acımadan tek seferde terk ettiğim çoğu kişi, geçmişte, kaç defa yeniden iletişim kurmayı denedi. bütün lisans ve yüksek lisans hayatım bu insanları red etmekle veya direkt ghost etmekle geçti. :)


her kuşun eti yenmiyor. buradan da yüksek sesli söylemiş olalım; insanların sizi sevdikleri için verdikleri ödünleri ve esneme paylarını kişisel başarılarınız sanmayın. üstünde sörf yapamayacağınız dalgaya yüzmeyin. :)

tek başlamak.

her insana aynı yaklaşıyorsunuz.
karşınızda bir öncekinden milyon kere farklı şeyler yaşamış bir insan var.
önce etüt edip, sonra ona uygun yaklaşımı uygulayın.
bunları hep kitabımızda anlattık ya.*

ilk buluşmada yürüme mesafesindeki flörtünüzü eve bırakmadan önce "dur aklımdayken şuradan bir şey alacağım, kaç gündür unutuyorum, tekrar buraya dönmeyeyim" dedikten sonra marketten kucağında 48'li tuvalet kağıdı ile çıkıp hanımefendinin yanına dönmek, akabinde 20. yy modernist norveç edebiyatından çeşitli örnekler vererek bahariye caddesinden eve doğru birlikte ağır ağır yürümek.

yalan söylemek. daha doğrusu kendinden başka bir kimliğe bürünmek. yoksa herkes yalan söyler.

başta söylenen görece minnoş yalanların giderek boka sarması durumunda yalan başka bir yalanı doğurur. dürüst olun, zarar gelmez.

karşınızdaki insanı dinlemelisiniz. sizden beklentilerini söylüyorsa onu ciddiye alın. herkese aynı şekilde yaklaşmayın.
mesela geçen bir flörtüm vardı. adama iki üç kez laf arasında dedim ki “üstüme gelinmesinden hoşlanmıyorum, zamana yayarak tanımak isterim”. ama tabii ki dangoz bir erkek olduğu için dinlemedi bile ve üçüncü günden ghostlandı.
karşınızdaki kişiyi bir “kadın” veya “erkek” olmasından ibaret görmemelisiniz. o bir insan ve kişiliği, sizden beklentisi, sizden önce yaşanmışlıkları var.

ilk buluşmaya damatlık ille gitmek.

yüzünde o aptal gülümseme.