1841.
bir yerde küçük insanların büyük gölgeleri varsa o yerde güneş batıyor demektir (kime ait hatırlayamadım şimdi)
devamını gör...
1842.
bir hafta ağlamaklı dolaşıyorum
ölünce okuduğum roman kadınları
ölünce okuduğum roman kadınları
devamını gör...
1843.
leylâ, seni hayal sanıyorlar. beni utandırma lütfen.
gel leylâ, seni hiç unutmadım biliyorsun...
gel leylâ, seni hiç unutmadım biliyorsun...
devamını gör...
1844.
“âheste çek kürekleri mehtâb uyanmasın.”
devamını gör...
1845.
en büyük trabzonspor.
devamını gör...
1846.
cabalama
charles bukowski
charles bukowski
devamını gör...
1847.
..., eğer gerçeği aramaya başlamazsanız, ona kazara rastlayamazsınız; kazara rastladığınız ise gerçeklik olmayacaktır.
grover furr
grover furr
devamını gör...
1848.
“insanın kendisini kötülüğün yok edilmesine adamak yolunda mutlak bir yükümlülüğü yoktur; hatta bu kötülük çok devasa boyutlarda olsa bile. insan kendini uygun biçimde başka şeylere de adayabilir; ancak herkesin haksız bir ilişkinin aracı olmama, konuya kafa yormak istemese bile böyle bir haksızlığa pratik olarak katılmama sorumluluğu vardır.”
henry david thoreau
henry david thoreau
devamını gör...
1849.
“her şeye rağmen bu yeryüzünde şarkılar söyledik. teşekkürler dünya.”
devamını gör...
1850.
hayat eğlenerek eşlik ettiğin yabancı bir şarkıya benzer anlamını öğrendiğinde canın acır.
ydd
ydd
devamını gör...
1851.
kara kışa direnen bahardan korkar mı.
devamını gör...
1852.
insan bir yerde doğdu mu oralı olmuyor, o zamanlı oluyor daha çok. memleketi o zaman oluyor. doğduğumuz büyüdüğümüz şehirdeki bütün değişimleri hüzünle kaydetmemizin nedeni bu. hüzünlenmek için illa somut bir yıkıma da gerek yok. “eskiden bu okulun kapısı paslıydı ne güzel,” diye üzüldüğüm de oldu. konu doğduğumuz yerin mazisi olunca asla vazgeçemeyeceğimiz takıntılar var çünkü. renkler var, sesler var, kokular var, binlerce ıvır zıvır var. sonsuza kadar yitirilmiş anlar var.
insan zamanını durdurmak istediği yere aittir.
>> alıntı<<
insan zamanını durdurmak istediği yere aittir.
>> alıntı<<
devamını gör...
1853.
artık gözlerimi daha çok açıyorum, anlatmaktan sıkıldım artık görün...
devamını gör...
1854.
öyle hissizleştim ki.
ağlayamıyorum bile.
ağlasam belki geçer.
ağlayamıyorum bile.
ağlasam belki geçer.
devamını gör...
1855.
ellerim uzanmaz, dokunamam ki
özlediğim şimdi çok uzaklarda...
özlediğim şimdi çok uzaklarda...
devamını gör...
1856.
(bkz: geceyi bir rahat bırak)
devamını gör...
1857.
hiçbir şeyin tat vermediği zamanlar sık sık ölümü anıyormuş insan.
devamını gör...
1858.
sor, gücün sormaya yetiyorsa, var mıymış gönlümü bin parçaya böldüğünün bir sebebi.
ismet özel
ismet özel
devamını gör...
1859.
sürekli sizin kusur veya hatalarınızla uğraşanların derdi siz değil kendidir.
ne demişti oscar wilde ; “insanın kendiyle yüzleşmeye yüzü yoksa başkalarının hatalarıyla oynar durur."
ne demişti oscar wilde ; “insanın kendiyle yüzleşmeye yüzü yoksa başkalarının hatalarıyla oynar durur."
devamını gör...
1860.
yatın zıbarın.
devamını gör...