güçlü olmak

yaşam koçluğu zırvalaması.

tecrübeden geçer. köşeyi dönünce de çöker ağlarsınız. ama güçlü olmak, ne dik durmak ne de kimsenin görmediği alanlarda içinizi dökmek demektir. güçlü olmak, o çökülen köşede tüm kendi köşelerinizi törpülemek ve yolunuza çıkan diğer köşelerin hamleleriyle sarsılmadan hayata devam etmektir.

hayatı tüm halleriyle idrak etmektir.

maskesi bol olmak.

kime göre, neye göre denilesi durum.

bir karıncaya göre güçlü, file göre güçsüzüz. önemli olan güçlü hissetmek.... güçlü hisseden insan hayatı daha dolu yaşar. korkaklar 500 kg bench de bassa onlar yaşayan ölü gibidir.

dibe vurduğun halde seni sen yapan şeyden vazgeçmemek olsa gerek.

insanın en güçsüz olduğu an nedense yine aynı şekilde en güçlü anıymış gibi geliyor. anlamak zor..*

t/ güçlü kalma eylemi.

kimsenin taklit edemediği bir insan olmaktır.
bedeli ise yalnızlıktır.

genellikle “sen, her türlü işin üstesinden gelirsin.” diyerekten yalnız bırakılmaya sebebiyet verir. hâlbuki her zaman güçlü olmamız gerekmiyor, bazen iki kişi olup da güçlü olmak insanın gücüne güç katar.

(bkz: yalnız bırakılmak)

bana göre etraftaki diğer herkesin söylediğine ve yönlendirmelerine kanmadan doğru bildiğini yapan ve dürüst olan kişi güçlüdür. gücün tanımı, budur bana göre...tüm yönlendirmelere rağmen doğru olanı yapmak.

özellikle yaşla ve eğitimle birlikte bu konunun üzeri yavaş yavaş örtülüyor ve bambaşka bir tanım çıkıyor karşımıza. 17 yaşında bir çocuksanız ve bir sorunla karşılaşmışsanız kafanızda bir sürü soru işareti ve sizi korumak isteyen insanların yönlendirmeleri sebebiyle gücü, farklı tanımlayabilirsiniz. eğitimde sık karşılaştığımız bir konu bu aynı zamanda. yaşla birlikte ergenlik ve daha güçlü bireylerin ülkemizdeki yersiz tanımlanan etkinlikleri de bunda etkili. eğitimin hangi alanında olursanız olun, ister yönetimde, ister sınıfta, öğretim aşamasında olun, ister özelde yahut da ister milli eğitim'de olun, sık sık öğrenciye verdiğiniz değerler, ülke adalet sistemiyle çakışır ve güçlü olmanın tanımı, karışır vaziyete geliyor...

bu durumda ne yapacaksınız?

kişinin, bireyin, gencin, neyi tercih ettiğine göre güç tanımının değiştiğini ve değerlerin burada devreye girdiğini vurgulayacaksınız.
elbette ki hiç kolay değil. çünkü sistem, farklı işliyor ve sizin anlattıklarınız birden gencecik dimağların zihninde, ütopya oluveriyor. ancak kolay bir şey yok bu dünyada. bedava peynir, fare kapanında olur. keza koca koca eğitimli, üst düzey insanların bile sizinle aynı fikirde olmadığını, adaletin işleyiş seyrine göre olayı çarpıttığını görebilirsiniz.

demek ki neymiş?

güçlü olmanın, her bireyde, farklı bir tanımı varmış. ancak değerler, buradaki sitemi alaşağı edebilirmiş. o da belki iç huzur ve vicdan için.
yoksa ülke adalet sistemi, sık sık eğitimde savunulan değerler ve güç tanımı ile karşı karşıya gelir. bu noktada eğitimin, ailede başlayan eğitimin, devamında öğretime dönüştüğü yerde, yine devrede olduğunu ve huzur için toplumda buna gereksinim duyulduğu anlaşılacaktır. ancak gençlere vazgeçmeksizin doğru değerleri, adalet sistemiyle çakışan değerleri aktarıp, yönlendirmelere kanmadan doğru bildiğini yapmanın güçlü olmak olduğunu aktarmak da elimizde. dün gece, bununla ilgili harika bir ders daha aldım. benden bağımsız ancak oldukça etkili bir ders...
öğrenmek isteyene hayat, en büyük öğretmendir denilebilir.

güzel bir şarkı. güçlü olmayı hem söylüyor hem gösteriyor gibi geldi bana çok anlamasam da.

hiç kaybetmemek midir, yoksa kaybedecek kimsenin kalmaması mıdır?

t/ güçlü olma durumu.

destek alabileceğin kimselerin olmasıdır. hiç kimse tek başına güçlü değildir.

insanların kafanıza vurup vurup ardından ağlamanıza şaşırmasıdır çünkü sizin canınız yanmaz zannederler. tüm şikayetler, tüm o dertler sizde yoktur; olsa da siz zaten çok güçlüsünüzdür. * günün birinde omuz olduklarınızın omzunda sizin başınız olsun istersiniz ama kafanız kopsa daha az tepki görürsünüz çünkü siz yenilmezsinizdir. *
güçlü olmak biraz da alemin enayisi olmaktır
herkesin durup dinlendiği bu hayatta sizin nefes almanız göze batar. herkesin dizleri kanarken şikayet etme hakkı vardır ama sizin bir bacağınız kopsa nasıl olsa diğeri vardır. * güçlü olmak size verilmiştir çünkü o aptallık size layıktır. günün sonunda sadece güçsüz olup birine sarılmak istersiniz kimsenin bu hissi anlamayacağını bilmenize rağmen yine de istersiniz...